AŞK-I MEMNU ÖZETİ, HALİT ZİYA UŞAKLIGİL, AŞK-I MEMNU ÖZET, AŞK-I MEMNU, Mai ve Siyah, Aşka Dair, Bir Ölünün Defteri, Aşk-ı Memnu, Ferdi ve Şürekası

AŞK-I MEMNU ÖZETİ, HALİT ZİYA UŞAKLIGİLAŞK-I MEMNU ÖZETAŞK-I MEMNU

AŞK-I MEMNU ÖZETİ, HALİT ZİYA UŞAKLIGİL, AŞK-I MEMNU ÖZET, AŞK-I MEMNU Mai ve Siyah, Aşka Dair, Bir Ölünün Defteri, Aşk-ı Memnu, Ferdi ve Şürekası ve Hepsinden Acı.

KİTABIN ADI: AŞK-I MEMNU 

KİTABIN YAZARI: HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

YAYIN EVİ: İNKILAP YAYIN EVİ

BASIM YILI: 1993

1) KİTABIN KONUSU:

Bihter ve Behlûl arasındaki yasak aşkı anlatan bir romandır.

2) KİTABIN ÖZETİ:

Hâli vakti yerinde bir adam olan Adnan Bey, kırk kırk beş yaşlarında bir İstanbul beyefendisidir. Karısı bir süre önce ölmüştür. Adnan Bey, genç kızlık çağma girmek üzere olan kızı Nihal ve daha küçük yaşta bulunan oğlu Bülent'le birlikte, oldukça sakin bir yaşayış sürdürmektedir. Konaklarında bazı yardımcıları da bulunmaktadır.

Ailenin yaşayışı böyle sürüp giderken, o zamanın gözde gezinti yerlerinden biri olan Göksu'da yaptıkları sandal safalarında, Firdevs Hanımlarla tanışırlar.

Firdevs Hanım, iki kızı ile birlikte yaşayan, adı biraz dile gelmiş, zevk ve eğlence düşkünü bir kadındır. Bu sandal karşılaşmaları, gönlü hâlâ genç olan geçkin kadında Adnan Bey’e karşı bazı ilgiler uyandırmıştır. Hele ki onun zenginliği, üstünde en çok durulacak bir konudur.

Ne var ki durum, Firdevs Hanım’ın beklediğinin tersine gelişir. Adnan Bey, kendisiyle değil, henüz pek genç kızı Bihter’le evlenmek istemektedir. Bihter, bunu öğrenince - büyük yaş farkına ve çocuklarına rağmen - isteği kabul eder. Bu yüzden anne ile kız arasında bir kavga bile geçer ama Firdevs Hanım ister istemez duruma razı olur.

Adnan Bey'in kızı Nihal, babasının evlenmesi, hele bu ölçüsüz evlenmesi karşısında isyan ederse de o da ister istemez durumu kabullenir.

Bihter eve gelin gelmiş, konakta yeni bir düzen başlamıştır. Aşın duygulu bir kız olan Nihal, kendisinden çok da yaşlı olmayan üvey annesiyle fazla ilgilenmemekte, daha çok mürebbiyesiyle sakin ve sessiz bir yaşayış sürdürmektedir.

Bihter'e gelince, o oldukça iyi bir ev kadını olmuştur. Adnan Bey mutludur.

Konakta bir de Behlül adlı bir genç vardır. Behlül, Adnan Bey'in yeğenidir ve onlara istediği gibi gidip gelmektedir. Adnan Bey’in niyeti kızı Nihal'i bu yeğeni ile evlendirmektir. Durum kendisine anlatılmış, genç kız da bunu memnunlukla kabul etmiştir. Artık ikisi sözlü durumundadırlar.

Adnan Bey'le Bihter'in evliliklerinin üstünden bir yıldan fazla bir zaman geçmiştir. Geçen bu zaman genç kadına mutlu olmadığını ve olamayacağını anlatmıştır. Bihter'in, Nihal'le arası da git gide daha çok açılmaktadır. Konaktan bazı eski emektarları uzaklaştıran genç kadın, Nihal'in gözlerinden sızan nefret ışıklan altında büsbütün bunalmakta, kendisini büsbütün yalnız hissetmektedir. İşte bu sırada müthiş bir şeyin farkına varır: Adnan Bey'in yeğeni, Nihal'in nişanlısı Behlül kendisine kur yapmaktadır. Bihter, bu durumu önceleri şiddetle, hatta nefretle karşılar; ancak kocasını bir türlü sevemeyişi, yalnızlığı ve hele genç, yakışıklı adamın manevraları karşısında yavaş yavaş ona yönelir.

Böylece ikisi arasında bir aşk-ı memnu (yasak aşk) başlamış olur.

Bu yasak aşk, büyük ve çeşitli tehlikelerle birlikte uzunca bir süre devam eder. Konakta durumu ilk sezinleyen Nihal olur. Nihal, belli etmeden Bihter’le Behlül'u izler ve gözetler. Nihayet bir seferinde onları gizlice konuşur ve söyleşirken yakalar. Genç kız için bu öylesine korkunç bir sahnedir ki, bu sahnenin ağırlığına dayanamaz, oracıkta düşüp bayılır; böylelikle Bihter ve Behlül de, durumlarının onun tarafından öğrenilmiş olduğunu anlarlar.

İlk zamanlar korkak ve çekingen olan Bihter'in artık aşktan gözü dönmüştür. Behlül'ü çılgınca sevmekte, onu Nihal’den kıskanmakta, evlenmelerini bile engellemeğe çalışmaktadır. Oysa genç adam, kadından nasibini almış, artık ondan soğumaya başlamıştır; şimdi o yeniden Nihal'e dönmeyi ve onunla bir an önce evlenmeyi kurmaktadır.

Bayılma olayından sonra yatağa düşen Nihal'in çok sevdiği zenci köle Beşir, bütün bu olan bitene dayanamaz. Bir gece odasına gidip Bihter'le Behlül'ün maceralarını Adnan Bey'e olduğu gibi anlatır.

Yaşlı adam, işittikleri karşısında üzüntü ve şiddetten deli gibi olur. Olan biteni açıkça konuşmak, hesaplaşmak üzere Bihter'in odasına koşar. Genç kadın kapıyı kapamıştır. Adnan Bey’in açması için yaptığı tehdidi, ricayı hep reddeder. Kocası kendisini tehdit etmiştir. Bu durumda yapılacak en doğru şeyin ölmek olduğu inancına varır. Adnan Bey’in yüklendiği kapının kırılmak üzere olduğunu anlayınca, elindeki tabancayı kalbine çevirip tetiği çeker.

Adnan Bey'in konağında birkaç yıl içinde geçen bu acı ve karmaşıklı olaylar durulduktan sonra, baba ile kız yeniden başbaşa kalırlar. Artık yaşarken de ölürken de hep birlikte olmak kararındadırlar.

3) KİTABIN ANA FİKRİ:

Yasak bir aşk bir ailenin yıkımına neden olabilir, gerçekleri zamanında fark etmek sevdiklerinin daha fazla üzülmesini engeller.

4) KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Bihter: Düzgün bir fiziğe sahip, çok güzel, erkekleri kolayca elde edebilen cazibeli bir kadındır. Annesine karşı kin beslemektedir.

Adnan Bey: Bihter’in kocasıdır. Orta yaşlı, varlıklı, iki çocuk babası, asil bir ailenin tek çocuğudur.

Nihal: Adnan Bey’in kızı. Zeki, güzel ve çalışkan bir kişiliğe sahiptir. Behlûl’e ilgi duymaktadır. Annesinin ölümü onu derinden etkilemiştir.

Behlûl: Adnan Bey’in yeğenidir. Kadınlara karşı özel bir ilgisi vardır. Bu onda bir zaafiyet haline gelmiştir.

5) KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

Kitaptaki olaylar belirli ve düzgün bir sıra izlediği için okuyucuda bir heyecan uyandırıyor ve kitaba bir sürükleyicilik kazandırıyor. Kitapta kişilerin ruhi ve psikolojik tasvirlerine yer verilmiştir. Ancak kitabın dilinde düzeltme olması itibariyle yalın ve sade bir hale getirilmiştir. Fazla yabancı kelimelere yer verilmemiştir. Kitap yazıldığı dönemin insan ve aile ilişkilerini aynen yansıtmaktadır.

5) KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:

HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

Edebiyatımızın en önemli yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil, 1866 yılında İstanbul’da doğmuştu. Bir süre Fatih Askeri Rüştiyesi’nde okudu. 1896 yılında döndüğü İstanbul’da -dönemin etkin edebiyat hareketi olan- Servet-i Fünun topluluğuna katıldı. Meşrutiyet’in ilanından sonra bir süre Darülfünün’da Batı edebiyatı dersleri veren Uşaklıgil, hükümet tarafından yurtdışı hizmetlere gönderildi. Halit Ziya, 1945 yılında yine İstanbul’da öldü.

Çoğu edebiyat incelemecisi tarafından Türk romanının - gerçek anlamda- miladı kabul edilir Halit Ziya. Onun başyapıtı “Aşk-ı Memnu” ise bugün bile roman tekniği açısından aşılmış değildir. Halit Ziya, 150’den fazla hikaye ile altı romana imza atmış, tiyatro, şiir, hatıra, makale ve çevirileriyle arkasında altmış kadar kitap bırakmıştır.

Başlıca eserleri: Mai ve Siyah, Aşka Dair, Bir Ölünün Defteri, Aşk-ı Memnu, Ferdi ve Şürekası ve Hepsinden Acı.

Yorumlar (0)