ÇALIKUŞU, REŞAT NURİ GÜNTEKİN, Kitap Özetleri, Türkçe Kitap Özetleri, 100 Temel Eser Kitap Özetleri

ÇALIKUŞU - REŞAT NURİ GÜNTEKİN

Kitap Özetleri, Türkçe Kitap Özetleri, 100 Temel Eser Kitap ÖzetleriEdebiyat Kitap Özetleri

Diğer kitap özetlerine ulaşmak için tıklayınız.

Kitap Özetleri, Türkçe Kitap Özetleri, Edebiyat Kitap Özetleri, 100 temel eser Kitap Özetleri,

Çalıkuşu özellikle Feride karakterinin üzerinde yoğunlaşmış bir romandır. Feride daha iki buçuk yaşındayken, babası, askerlik mesleğinden dolayı Musul’da bulunuyordu. Babasının devamlı uzakta olması buna ek olarak annesinin ağır sağlık sorunları nedeniyle Feride, hizmetçileri Fatma ve emir eri Hüseyin gibi kişilerle zamanını geçirmektedir. Annesi hastalığına yenik düşer ve vefat eder.Bunun üzerine babası Feride’yi İstanbul’a babaannesinin ve teyzesinin yanına gönderir. Fakat Feride burada da mutluluğu yakalayamaz. Babaannesi, Feride henüz dokuz yaşındayken vefat eder. Bunun üzerine,Feride’nin teyzesinin yanında,besleme gibi yaşamasını engellemek için O’nu yatılı bir Fransız okuluna gönderir. Çünkü o zamanlarda uluslararası dil Fransızca idi ve Fransızca bilmek insana çok büyük bir ayrıcalık kazandırıyordu.

Feride çok sevimli bir çocuktur.Fakat bunun yanında aşırı hareketli ve yaramaz bir mizaca sahip olması hocalarının ve arkadaşlarının O’n dan sıkılmalarına ve ÇALIKUŞU ismi takmalarına sebep olur.Bu arada Feride on iki yaşına bastığında babasını kaybeder. Bu kadar üst üste sevdiklerini kaybetmek,Feride’nin güçlü kişiliğine hiçbir zarar verememişti.

Yazları Besime Teyzesinin köşküne gider ve orda çok iyi vakit geçirirdi. Feride, teyzesinin uslu kızı Necmiye ve kendinden oldukça büyük olan teyzesinin oğlu Kamuran ile anlaşmak ta güçlük çekiyordu. Çünkü çok yaramazdı ve köşkün altını üstüne getiriyordu. Ancak asıl anlaşamadığı kişi Kamuran idi. O, Feride’ye bir erkek için fazlasıyla nazik ve kırılgan geliyordu, bunun için de sürekli Kamuran ile dalga geçiyordu. Fakat daha o zamanlarda Feride ile Kamuran arasında duygusal bir yakınlaşma oluşmuştu. Bu yakınlaşma daha çok Feride’nin yaz tatilleri sırasında oluşmuştu.

Feride, on dört on beş yaşlarına geldiğinde, erkek arkadaş edinme konusunda yaşına göre fazlasıyla ciddi düşünceleri vardı. Fakat kişilik yapısından kaynaklanan bir şey onun bu gibi düşünceleri ertelemesine yol açıyordu. Kamuran ise bu sıralarda, Feride’nin okuluna çok sık uğramaya başlamıştı. Feride’yi görmeden fazla uzun süre dayanamıyordu. Feride, bu durumu çok iyi kullanıyor ve abartarak arkadaşlarına anlatıyordu. Bütün arkadaşları doğal olarak Kamuran ile dalga geçiyorlardı. Feride ile Kamuran’ın karışık gibi görünen ilişkileri, ev halkı tarafından değişik yorumlara maruz kalmıştır.

Feride’nin Tekirdağ’da oturan bir başka teyzesi daha vardı. Feride, yaz tatillerinden birinde oraya gitmeye karar verdi. Çünkü teyzesinin kızı Müjgan ile çok iyi anlaşıyordu. Müjgan, Feride’den Kamuran ile ilgili hikayeleri dinleyince, Tekirdağ’a sadece Feride’yi görmek amacıyla gelen Kamuran’a ilk fırsatta bunları açar. Bunun üzerine Kamuran Feride’ye evlenme teklif eder ve nişanlanırlar. Sonra hep beraber, Müjgan ve annesi dahil olmak üzere İstanbul’a dönerler. Feride, kişiliğindeki inatçılık ve toplumdaki klasikleşmiş “nişanlı kız” pozlarından hoşlanmadığı için, yaramazlıklarına devem ediyordu, bunun sonucunda da Kamuran ile araları sürekli bozuluyordu.

Tam bu sıralarda, Feride’nin okulu açılmıştı. Ancak, Kamuran’ın bir iş seyahati dolayısıyla Avrupa’ya gitmesi söz konusu olunca, Feride bir yolunu bulur ve köşke gider. Burada Kamuran ile aralarındaki sorunları çözerler ve Kamuran’ın gelmesiyle düğünün yapılacağı kararı verilerek Kamuran Avrupa seyahatine gider.

Aradan dört sene geçer. Bu sürenin sonunda, Kamuran, Avrupa’dan dönmüş, Feride, okulunu bitirip diplomasını almış, düğün hazırlıkları başlamıştır. Fakat Feride’nin yaramazlıkları tüm hızıyla devam etmekte ve Kamuran ile sürekli tartışmaktadırlar. Bir gün yine bu tartışmalardan birinin sonunda barışmak için bahçe de buluşmak üzere sözleştiler. Feride, önce gider ve Kamuran’ı beklerken kendisini arayan bir kadın gelir. Feride, kadını bahçeye davet eder ve bir bankın üzerine oturup konuşmaya başlarlar. Bu kadın, Feride’ye Kamuran’ın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu, bu kadının hasta olduğunu ve eğer aradan çekilirse kadının hayatının kurtulacağını söyler. Kanıt olarak da Kamuran’ın el yazısı ile bu kadına yazılmış güzel sözlerle dolu olan mektubu gösterir. Feride bu duyduklarından dolayı çok üzülmüştür. Fakat çok kısa bir zaman sonra bu üzüntüsü, kızgınlığa dönüşür ve ağır laflar içeren bir mektup bırakarak köşkten habersizce ayrılır. Sütninesinin yanına Sahraicedid’e gider. Burada, amacı uğradığı ihaneti unutabilmek, acılarını dindirebilmek ve elindeki diploma ile Anadolu’da öğretmenlik yaparak hayatını kazanmaktı.

Daha sonra Feride, annesinin dadısı, Gülmisal Kalfa’nın yanına Eyüp Sultan’a gider ve orada kaldığı süre içinde Maarif Nezareti’ne başvurarak öğretmenlik talebinde bulunur. Feride, hemen kabul edilmez. Çalışmadığı süre içersinde, bol bol düşünme imkânı bulur ve uğradığı ihaneti hak etmediğine karar verir. Kamuran’ affetmeyi ise hiç aklından bile geçirmemektedir

Bir süre sonra işe kabul edilen Feride, görevine coğrafya ve resim öğretmeni olarak başlar. Deniz yoluyla işe kabul edildiği yere ulaştıktan sonra bir otala yerleşir. Oteldeki Hacı Kalfa ismindeki şahıs kendisine çok yardımcı olur.

Feride, anılarını işte bu otel odasında yazmaya başlar. Feride’nin şanssızlığı devam etmektedir. İşe başladığı ilk gün, yerine başka birinin bir hafta önce getirildiğini öğrenir. Yerine gelen kişi, aslında Feride’den çok daha az kültürlü ve bu işi yapacak yeteneğe sahip olmadığı halde Feride hakkında çıkardığı asılsız suçlamalar sebebiyle görevi kendi eline geçirebilmiştir. Fakat Feride’nin bu işi kaybetmesinde yatan asıl etken, aydın bir kişilik olması ve gittiği yerdeki insanların bilgiden ve yeni şeyler öğrenmekten korkmalarıydı. İşte bu yüzden kabul etmediler Feride’yi.

Feride, oradaki görevinden istifasını verir ve Zeyniler Köyü diye bilinen yere gitmeyi kabul ettiğini gösteren imzalı bir mektup yazar ve oraya bir araba ile ulaşır. Fakat burada dini eğitim bile almamış olan, sadece kulaktan dolma hurafeleri çocuklara öğreten Hatice Hanım vardır. Hatice Hanım ilk zamanlarda, kazancına mani olur düşüncesiyle Feride’yi kabule yanaşmamıştır. Fakat maaşını almaya devam edince, Feride’ye karşı davranışları birden değişir. Feride bu köyde mutluluğu yakalayabilmişti. Çünkü öğrencilerini çok seviyor fakat özellikle Munise adlı bir kız çocuğuna daha farklı bir ilgisi vardı. Çünkü bu kız babası ile üvey annesinin yanında yaşıyor ve bir sürü eziyete maruz kalıyordu. Gerçek annesi ise kötü yola düşmüş olmasından dolayı, toplum tarafından dışlanmış bir insan olarak, kızına hiçbir yardımda bulunamıyordu. Anne kız, ancak gizlice görüşebiliyorlardı. Feride, Muhtar ve Hatice Hanım ile görüşerek, Munise’yi evlat edinmek istediğini bildirdi. Munise’nin de bu olayı çok istemesi üzerine babası da razı edildi ve artık Munise, Feride’nin kızı olmuştu Feride, Munise’de, kendi çocukluğunu görüyordu. Kendisi de anne baba sevgisinden uzak büyüdüğü için Munise’nin duygularını çok iyi anlıyordu.
Bu arada, Feride, Kamuran’dan gelen mektupları hiç okumadan ateşe atıp yakıyordu. Fakat, tesadüfen birini yanmamış kısmıyla okudu.

Köye yakın bir yerde jandarma ile soyguncular arsında çıkan çatışma da yaralanan bir asker köye getirilir. Köy halkı o kadar cahildir ki Doktor Hayrullah Bey bile pansumanlar için Feride’yi çağırır, bu esnada tanışırlar. Doktor Feride gibi birinin böyle bir yerde yaşamasına şaşırır ve isterse tayinde yardımcı olmayı teklif eder. Bu arada okula müfettişler gelir ve okulu kapatmaya karar verirler. Müfettişlerden biri Feride’ye kendisini görmesini söyler. Bunun üzerine Feride, Munise ile birlikte, Hacı Kalfa’nın oteline yeniden yerleşir ve kendisini görmesini söyleyen müfettişi görmeye gider. Fakat müfettiş kendisine kötü davranır. Tam bu sırada içeriye Feride’nin okul arkadaşı girer ve aralarında Fransızca konuşmaya başlarlar. Bunun üzerine müfettiş, Feride’ye haksızlık yaptığını düşünür ve kendisini Darülmaullimat’a vekil tayin eder. Feride buradaki kızlarla çok iyi geçinir. Okulun müzik öğretmeni Hafız Yusuf Efendi de Feride’ye ilgi duymaktadır. Yusuf Efendi, kız kardeşinin ağır hastalığı nedeniyle buraya gelmiş bir öğretmen olmanın dışında aynı zamanda da tanınmış ve çok sevilen bir bestekardır.

İzmir’deki öğretmenlik sınavına giren Feride’ye kazanamadığı söylenir. Bunun üzerine bölgenin ileri gelenlerinden Reşit Bey kendisine özel öğretmenlik yapmayı teklif eder. Özel öğretmenlik kendi prensiplerinin dışında olduğu halde parası bitmek üzere olduğundan kabul eder. Reşit Beyin köşkünde iki kızının yanı sıra birde Cemil adında oğlu vardır. Cemil’in yaptığı bir terbiyesizlikten sonra köşkten ayrılmak ister ama hemen ayrılamaz.Bu arada evin kızlarının yanında ve onlarla beraber oturmaya gittiğinde, kızlarının teyzesinin, Kamuran’ın eşi olduğunu öğrenir. Bu arada Kuşadası’na tayini çıkar. Bunu tam köşke söyleyecek iken, köşkün kalfası Feride’ye Reşit Bey’in ona eş olarak uygun olduğunu söyleyerek ağzını arar. Bu Feride’nin sınavı neden kazanamadığını açıklıyordu. Bunun üzerine Feride, köşkten ayrılarak Kuşadası’na gitti.

Kuşadası’nda göreve başladıktan kısa bir süre sonra harp başlar. Yaralılar, fazla olduğundan okul kapatılıp hastane olarak kullanılmaya başlanacaktır. Bu sırada hastane başhekiminin Zeyniler köyünden tanıdığı Hayrullah Bey olduğunu öğrenir. Doktor, Feride’ye hastanede çalışmayı teklif eder ve bundan sonra Feride ile Doktor arasında bir baba kız ilişkisi gelişir. Doktor, Feride’nin evden ayrılış nedeninin bir kısmını öğrenir, her türlü sorununda yardımcı ve destek olmaya çalışır. Feride,hastane de çalışırken, getirilen bir ağır yaralının İhsan Bey olduğu ortaya çıkar. Doktor’un, Kamuran’ı unutamadığını sürekli yüzüne vurması üzerine Feride çok sıkılır ve İhsan Bey’e isterse kendisiyle evlenebileceğini söyler. Fakat İhsan Bey kendi yüzündeki yanık izlerini de düşünerek reddeder çünkü aralarındaki ilişkinin yürüyemeyeceğini önceden görebilmektedir. Bunun üzerine İhsan Bey çıkınca yeni görevine başlar.

Beş yıl sonra okul yeniden faaliyete geçer ve kendinden daha kıdemli kişiler varken Feride müdire hanım olarak göreve başlar.

Bu arada Munise on dört yaşına basmıştır. Doktorun uzakta olduğu bir sırada Munise rahatsızlanır ve doktorun gelmesini beklerken daha da kötüleşir. Doktor Hayrullah ve diğer hekimler çok uğraşırlar fakat Munise’yi kurtaramazlar. Feride, bunun üzerine bir beyin humması geçirir ve kendini bilmeden on yedi gün uyur. Doktor Hayrullah Feride’yi kendi evine alır ve orada bakar. Feride, kendine geldikten sonra bile sık sık ağlama krizleri geçirir. Bir süre sonra iyileştiğini düşünüp gitmek ister ancak doktorun kızması üzerine bu kararını ertelemek durumunda kalır. Feride yatarken kızı gömülmüştür ve Hayrullah Bey mezar taşına Feride’nin kızı Munise diye yazdırmıştır.

Doktor Feride’ye bir baba gibi davranmaktadır ve ruhsal durumu iyi oluncaya kadar ona kendi çiftliğinde çok iyi bakmıştır. Bir süre sonra tekrar gitmek isteğini bildirir fakat ısrar üzerine gitmekten vazgeçer. Bu arada Feride’nin terfisini çekemeyip, hakkında, doktorla evlilik dışı ilişki yaşıyor diye dedikodu çıkartanlarda vardı. Doktor isterse Feride’nin kendisi ile evlenip maddi yönden rahat edebileceğini söyler. Feride, İzmir’e ilk geldiği günlerde açlıktan dolayı geçirdiği baygınlık krizini düşününce bu teklifi kabul eder. Feride, buraya kadar başından geçenleri anlatırken defterin son sayfalarına gelmiştir.

Bu sırada Kamuran’ın rahatsızlığı ve eşinin ölümü ardından Ayşe Teyze’nin yanına davet edilir. Enişte Aziz Bey ile Kamuran arasında geçen konuşma da Kamuran, eşi ile sırf hastalığı sebebiyle evlendiğini, Feride’nin arkasından gitmemesinin sebebinin de onu fazla kızdırmamak olduğunu söyler. Kamuran, Ferdenin öğretmenlik yaptığı yere gidip onu bulmak ister fakat rahatsızlığı ve duyduğu dedikodulardan etkilenerek vazgeçer. Şu anda ise Feride’nin zengin, yaşlı bir doktor ile evli olduğunu ve Kuşadası’nda bir kimsesiz çocuklar okulu işlettiğini söyler. Bütün bu bilgileri maarifteki bir dostundan almıştır. Bütün bunlar Feride’nin İstanbul’u unuttuğunun kanıtıdır der ve eniştenin yanından ayrılarak yalnız yürümeye devam eder. Eve geldiğinde ise bir sürprizle karşılaşır, Feride eve gelmiştir

Feride, işleri için geldiği İstanbul’da gelmişken akrabalarını ziyaret etmek için uğradığını söyler. Kamuran’a da karısından dolayı başsağlığı diler ve çocuğunun çok tatlı olduğumu söyler.

Feride’nin çevredeki arkadaşları O’nu hiç yalnız bırakmadılar ve dolayısıyla Kamuran ile görüşemediler. Feride gidiş tarihini son anda haber verir dolayısıyla ev halkı ve arkadaşları çok üzülmüştür.

Feride, gitmeden önceki gece, Müjgan’ın odasına gider ve Doktor ile olan ilişkisinin baba kız ilişkisi olduğunu,evlenme amacını anlatır.Ölmek üzere olan vasiyeti olarak bir paketi Kamuran’a gönderdiğini fakat kendisinin gitmesinden sonra açmasını istedi. Fakat, Müjgan hemen Kamuran’ın yanına gider ve olanları anlatır. Paketi açarlar, içinden bir mektup ve Feride’nin günlüğü çıkar. Mektupta Feride ile Doktor’un ilişkisinin içeriği ve bazı önemli noktalar anlatılmıştır.Ertesi sabah, gitme vakti geldiğinde, ev halkı Feride’yi bırakmaz ve Kamuran ile Çalıkuşu evlenirler.

Yorumlar (0)