Pandomima Öyküsünün Tahlili

Pandomima Öyküsünün Tahlili

Konu: Pandomima Öyküsünün Tahlili, Pandomima Öyküsü Özet, Pandomima Özet, Pandomima kısa özet

Yazan: Canan Ertürk

Pandomima Özet


Pandomima isimli hikaye, Tanzimat Dönemi yazarlarından Samipaşazade Sezai‘ye aittir.

Hikayenin anakarakteri yalnız ve kimsesiz bir adam olan Paskal, yaşlı ve yalnız bir Rum kadının evinde kiracı olarak kalmaktadır. 33 yaşındadır, şişman ve biraz çirkindir. İnsanları güldürmek suretiyle eğlendirmeyi iş edinmiş bir tiyatrocudur, pandomim sanatıyla uğraşır. Kendi yalnızlığı ve umutsuzluğuna karşın insanları güldürerek geçimini sağlamaya çalışır. Özellikle sahnede en ciddi bir durum karşısında birden dilini çıkarıvermesi seyircileri gülmekten kırıp geçirir.

Günün birinde seyircilerden Eftelya adlı genç bir kız, Paskal’a çiçek atar ve onun dikkatini çeker. Paskal bu çiçeği saklar ve Eftalya’ya âşık olur. Aşkını uzun süre içinde yaşar, gizler. Genç kız bir süre sonra tiyatroya gelmez olur. Onu merak eden Paskal’ın Eftelya’ya duyduğu bu plotonik aşk kafasında iyice büyür, şekilden şekile girer, bütün hikâyelerini süsler.

Eftelya  birkaç hafta sonra yanında kocasıyla tiyatroya gelir, evlenmiştir. Zaten yalnızlık ve umutsuzluk içinde yaşayan Paskal’a indirilen son darbe de bu olur. Gösteriyi bitirdikten sonra yıkılmış bir durumda eve döner. Ertesi sabah kendini asar.

Öğleye kadar dışarı çıkmadığını gören ev sahibi yaşlı kadın kapısını çalar, açmayınca mahalledeki insanları çağırır. Odanın kapısı kırılır. Paskal’ı yine dili dışarıda görünce asılmış bir adam taklidi yapıyor zannederek gülerler ama Paskal ölmüştür.


B. Pandomima Olay Örgüsü


Hikâye Paskal’ın tanıtımıyla başlıyor. Onun 33 yaşında, şişman bir adam olduğu, yaşlı bir Rum kadının evinde kiracı olarak yaşadığı, içe kapanık bir karaktere sahip olduğu veriliyor.
Tiyatroyla uğraştığı, pandomim sanatçısı olduğu belirtiliyor.


Ardından da tiyatroda insanları eğlendiren, özellikle dilini çıkarırken herkesi güldürdüğünden, insanlar tarafından bir soytarı gibi görülmesinden söz ediliyor.
Bir gösteri sırasında Eftelya adlı genç bir kıza âşık oluyor, oysa onunki platonik bir aşk, kızın bundan haberi bile olmuyor.
Eftelya birkaç hafta gösteriye gelemeyince Paskal meraktan çıldırıyor. Hayalinde yarattığı bu aşkı kendi içinde büyüttükçe büyütüyor.
Paskal Eftelya’nın evlendiğini öğreniyor, yıkılıyor.
Bir gece Eftelya kocasıyla birlikte Paskal’ın gösterisini izlemeye geliyor.


Yaşama zor tutunan Paskal’a bu son darbe oluyor.
Büyük bir üzüntüyle evine dönüyor, sabaha kadar acıdan kıvranıyor.
Yaşamın bir anlamı olmadığına karar veriyor ve sabah kendisini odasının tavanına asıyor.


Mahalleli odasının kapısını kırıp içeri girdiğinde önce Paskal’ın dilini bir karış dışarı çıkararak o meşhur taklidini yaptığını zannediyor ve gülüyor.
Oysa Paskal ölmüştür, yaşamında insanları güldüren bu adam ölümüyle de güldürmeyi başarıyor ve trajik bir durum yaşanıyor.

C. Pandomima Öyküsü - Kişiler


Paskal: Hikâyenin başkahramanıdır. Küçük hikâye tekniğine uygun olarak ayrıntılı verilmemiştir. 33 yaşında ve şişman olduğu belirtilmiş; yalnız, kimsesiz, içe kapanık biri olduğundan, yoksul olduğundan, yaşlı bir kadının evinde kiracı olarak yaşadığından, pandomim sanatıyla uğraştığından söz edilmiştir.

Eftelya: Tiyatroya gelen seyircilerden biri, genç ve güzel bir kız. Paskal’ı çok komik bulması ve ona çiçek atması yüzünden Paskal ona âşık olmuştur. Ancak Eftelya’nın bu aşktan haberi yoktur. Nitekim başkasıyla evlenir.

Diğer Kişiler: Ev sahibesi yaşlı Rum, Eftelya’nın annesi, mahalleli, tiyatroya gelen izleyiciler. Bu kişilerle ilgili ayrıntılı bilgi verilmiyor.

D. Konu ve Tema


Konu : Yoksul, yalnız ve kimsesiz, sıradan bir adamın hayat hikâyesi.

Tema: Karşılıksız bir aşkın yarattığı yıkım.

E. Mekân ve Zaman


Mekân: Genel mekân İstanbul’dur. İstanbul’da Haseki, Yenibahçe, Paskal’ın evi, tiyatro salonu. Bu mekanlarla ilgili tasvir, yalnızca Paskal’ın evi üzerindedir. Ev daha ayrıntılı tasvir edilirken diğerlerinin yalnızca adı geçiyor.

Zaman: “Yazın bir öğle üzeri, bir cuma günü, o gece” gibi belirsiz bir zamandan söz ediliyor. Ancak olayın başlangıcı ve bitimi çok geniş bir zaman dilimine yayılmıyor. Paskal’ın önceki yaşamı hikâyede yer almıyor. Kısa bir biçimde Eftelya’nın tiyatroya geldiği birkaç akşam, birkaç hafta sonra da Paskal’ın intihar etmesiyle hikâye son buluyor. Ancak Paskal’ın pandomim gösterisinde bulunması, kadınların tiyatro izlemeye gelmesi gibi durumlar hikâyenin Batılılaşma sürecine girdiğimiz bir zaman diliminde yazıldığını gösteriyor.

F. Anlatıcı


Hikâye ilahi bakış açısına sahip hakim anlatıcı tarafından anlatılmıştır. Anlatıcı, kişinin zihninden geçenleri, başlangıcı ve bitimi bilen biridir.

G. Çatışma


Paskal’ın Eftelya’ya duyduğu aşk, Eftelya’nın bu aşktan habersiz olması. Paskal’ın Eftelya’yı çok güzel bulması, Eftelya’nın Paskal’ı ölen köpeğine benzetmesi yani çirkin bulması. Paskal’ın şişman ve yoksul olmasına karşın, Eftalya’nın oldukça genç, güzel bir kız olması ve varlıklı bir aileden gelmesi hikâyedeki temel çatışmalardır.

H. Dil ve Anlatım


Pandomima adlı hikayede Arapça-Farsça sözcüklerin ve tamlamaların çok kullanıldığı görülüyor. Bu da hikâyenin anlaşılmasını güçleştiriyor. Ancak anlatım akıcı, gereksiz ayrıntılara girilmemiş, tasvirler (Paskal’ın yaşadığı evin tasviri) yerli yerinde. Bunlar da hikâyenin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor.

I. Yorum


Batı edebiyatı yolunda ilk küçük öykü denemelerinden olan Pandomima yazarın Küçük Şeyler adlı eserinin son hikâyesidir. Pandomim, yazıldığı dönemde Osmanlı toplumunun pek de alışık olmadığı bir sanat dalıdır. Yazarın böyle bir sanattan söz etmesi, Batı kültür ve sanatını, topluma benimsetme gayreti içinde olduğunu gösteriyor.

Sami Paşazâde Sezai, bir natüralist yazar olan Alphonse Doudet’i ve onun anlatımını çok beğenen bir sanatçıdır. Küçük Şeyler adlı hikâye kitabında da bu etkilenme görülür. Bu etkiyle yazar, hikâyelerinde abartmalara yönelmeden, gerçekçi bir bakış açısıyla sıradan insanların yaşamını kendi doğallığı içinde vermeye çalışmıştır. Bu hikâye oldukça çarpıcı ve etkileyici bir özellik taşıyor. Ancak gerçeğe uygunluğu da bir o kadar önemli. Yazar nesnel bir tutum sergileyerek okuyucuyu etkilemiyor. Olayın akışına müdahale ederek duygusallığa ve gözyaşına yer vermiyor.

Yorumlar (0)