Yaban Özeti, Yaban Roman Özeti, Yaban

Yaban Özeti, Yaban Roman Özeti, Yaban

Roman, sağ kolunu kaybetmiş olan Ahmet Celal'in hayatını anlatır. Ahmet Celal Cihan Harbinde kolunu kaybetmiştir. O halinde yanında sadece Mehmet Ali denen arkadaşı olmuştur. Mehmet Ali, Ahmet Celal'e kendi köylerine gelmesini söylemiştir. Ahmet Celal bu olayları unutup, kafasını dinlemek için arkadaşının teklifini kabul etmiştir.

Köye gittiklerinde Mehmet Ali'nin annesi Zeynep Kadın ve kardeşi olan küçük İsmail Ahmet Celal'e pekiyi davranmamıştır. Küçük İsmail daha on dört yaşlarındadır. Fakat yüzü aynen bir yaşlı suratı gibidir, boyu da cücedir. Ara sıra Ahmet Celal'in yanına gelip sigara istiyordu. 

Ahmet Celal'e köyde "Yaban" adını takmışlardı. Çünkü köye yabancı yerden gelmişti, yabancıydı diye ona bu adla sesleniyorlardı. O diğer köylüler gibi değildi. Sürekli okuyan, kendine bakan, aydın bir insandı. Bir gün kahveye gidip köylüyü savaş hakkında uyarmak istedi. Mustafa Kemal'in başarılarını anlattı. Fakat köylüler onu ciddiye bile almadılar.

Bunun üzerine Yaban morali bozuk şekilde, köyün kıyısına gidip, kafasını dinlemek istedi. Orda yeşil gözlü, genç ve güzel bir kız gördü. İlk görüşte aşık oldu kıza. Konuşmak istedi; ama kız ondan kaçtı da kızın peşinden gidip, kızı takip etti.

Köyde Cennet adında bir kadın vardır. Bu kadın Süleyman denen adamla evliydi. Fakat başka kişilerle gezip tozuyordu. Köylü artık bu durumdan rahatsız olmuştu. Kadın Süleyman'ı kandırıyor ve Süleyman da eşine hak veriyordu. Köydekiler boşanmalarını isterler. Kadın da buna olumlu yanıt verir. Kadın gidip başkasıyla evlenir ve ondan da boşanır sonunda kötü yola düşer. Bunu duyan Süleyman çok sevinir.

Şeyh Yusuf denen bir şeyh köye gelir. Adamın hastalara okuyunca iyileştirdiğini söyleyenler vardır. Köylüler bu adama çok hürmet eder severlerdi. Yaban bu adama inanmadı ve adamla kavga etti bunun üzerine köylüler, Yaban'ın çarpılacağını söylüyorlardı.

Günler geçti ve Mehmet Ali tekrardan askere çağrıldı. İsmail abisinin evden gitmesiyle daha da hırçınlaşmıştı. Zeynep Kadın'ı da dinlemiyordu. Zeynep Kadın ise bu durumdan Yaban'ı sorumlu tutuyordu. Çünkü Yaban evlerine geldiğinden beri sorunlar çoğalmıştı. Kadın da Yaban'a incitici sözler savuruyordu. Yaban ise bunu pek de takmıyordu.

Yaban yine köylü kızını takip ederken, İsmail’le karşılaşır. İsmail’e nedenini sorduğundaysa Emine denen kız için geldiğini söyler. Bu kız Yaban'ın dere kenarında gördüğü kızdır. Ve İsmail o kızla görüştüğünü söyler. İsmail gün geçtikçe daha da huysuzlaşır evlenmek istediğini dile getirir. Ve aynı evde yaşamayacağını annesine söyler. Depo olarak kullanılan bir ev bulurlar.

Ahmet Celal sonunda bu kızı halasından istemeye karar verir. Bunun için Bekir Çavuş'u gönderir. Bekie Çavuş haber alınca kendisine bildireceğini söyler. Ve Emine cevap olarak '' ben elin yabanına varmam '' diye cevap verir. Bu sırada Yaban Bekir Çavuş'a bu işten vazgeçtiğini, Emine konusunun kapanmasını ister ama adam artık Emine'ye dediğini açıklar. Emine'nin cevabının duyunca adam şok olur.

Ahmet Celal gün geçtikçe daha da sessizleşir. İçine kapanır. Yanında Süleyman'la yaşamaya başlar. Süleyman ise halen karısını affedebileceğini söylemektedir. Cennet'ten başka hiçbir şey konuşmaz. Yaban ona kötü davranmaya başlayınca evden ayrılır.

İsmail, annesi karşı çıktığı halde Emine ile evlenir. Yaban bunu duyunca daha kötü olur. Başka evde yaşamaya başlayan Yaban'ın işlerini Emeti Kadın diye biri yapmaya başlar. Bu kadının bir de küçük yeğeni Hasan vardır. Hasan çoban ve çok saf bir çocuktur. 

Bir gün köyde Bekir Çavuş Emine'nin şehit olduğunu sandığı babasını görür. Adamın adı Şerif Çavuştur. Yaban da adamla tanışır. Adam hemen ailesini görmek istediğini bugüne kadar esir hayatı sürdüğünü anlatır.

Bir gün Hasan'ı işkence edilmiş halde bulurlar. Emeti Kadın çığlık çığlığadır. Yaban çocuğu alıp yatağa yatırır ve ölmediğini söyler. Hasan yatakta uyurken düşman askerleri gelir ve Emeti kadından para isterler. Emeti Kadın onlara parasını verir. Adamlar o sıra Hasan'ı yatağından düşürürler ve Hasan ölür.

Öte yandan, Yunanlılar köyleri yağmalar, ateşe verir, halka işkence ederler. Bir gün Ahmet Celaldin bulunduğu köye girerler. Köylüler kaçarak dereye gizlenirler. Savaşmak istemedikleri gibi, M. Kemal’i de Yunan’a saldırmakla suçlarlar. Düşman onları kolaylıkla bulur, yakalayıp köy meydanında öldürür. Ahmet Celal ile Emine de vardır aralarında. Genç subay, bir ara, karışıklıktan yararlanarak Emine’nin elini tutar, birlikte koşmaya başlarlar. Düşman ateş açar, ikisi de yaralanırlar. Zorlukla köyün mezarlığına ulaşırlar. Orada sabaha değin beklerler. Ertesi gün yola çıkacaklardır. Fakat Emine yürüyecek halde değildir, yarası ağırdır. Ahmet Celal yazdığı bir defteri kızın eline sıkıştırır. Bilinmeyen bir geleceğe doğru umutsuzca yürür gider.

Kendi dönemi içindeki gerçekçilik anlayışına uygun olarak yazılmış olan Yaban'da Yakup Kadri, I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı'nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyünde, köylüleri, köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle verir. Yaban için "bu eser benliğimin çok derinliklerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir" diyen yazar, bu romanda ortaya koyduğu birçok soruna daha sonra yazacağı Ankara'da cevap bulmaya çalışacaktır.

Yorumlar (1)
nisa nur yildiz 5 yıl önce
bu en fazla kac sayfa gelir acillll