Cümlede Anlam, KPSS Türkçe Konu Anlatımı, KPSS Türkçe ders notları 14

Cümlede Anlam, KPSS Türkçe Konu Anlatımı, KPSS Türkçe ders notları 14

KPSS Türkçe Konu Anlatımı, KPSS Türkçe, KPSS Türkçe, KPSS Türkçe test,  KPSS Türkçe konu anlatımı pdf,  KPSS Türkçe ders notları,  KPSS Türkçe konu anlatımı video,  KPSS Türkçe dilbilgisi,  KPSS Türkçe çıkmış sorular,  KPSS Türkçe soru bankası, KPSS

Öznel Anlatım

Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, doğruluğu tartışılan düşüncelerin anlatıldığı yargılara öznel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da öznel anlatım denir. Bu cümlelerde (yargılarda) bence ifadesi vardır.

“İzmir,tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehrimizdir.”
“Şair söyleyiş güzelliğiyle türkü tadında bir şiir sunuyor bize.”

Nesnel Anlatım

Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, deney ve gözleme dayanan tarafsız yargılara nesnel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da nesnel anlatım denir. Nesnel yargılarda duygu ve izlenimlere yer verilmez.

“Filmde olaylar küçük bir kasabada geçiyor.”
“Eser dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.”

 Koşula (şartaBağlılık

Bir olayın, durumun gerçekleşmesi için daha önceden olması gereken başka bir durumun varlığına “koşulluk” denir. Bu tip cümle anlamlarında “hangi şartla?” sorusunu temel cümleye sorduğumuzda gerçekleşmesi gereken koşulu bulabiliriz.

“Sanatçı yapıtında toplumu anlatırsa ölümsüzleşir”
“Akşam baban gelsin , alışverişe çıkarız.”

Sebep-Sonuç (neden-sonuç) İlişkisi

Bu tür cümlelerde, yargılardan biri, diğerinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bir de eylemin hangi gerekçeyle yapıldığını bildiren cümleler de neden sonuç ilişkisi vardır. Bu tip yargıları bulmak için yükleme “niçin?” sorusu sorulabilir.

“Salıncağın ipi kopunca çocuk yere düştü.” cümlesinde “çocuğun yere düşmesini”nin nedeni “Salıncağın ipinin kopması”na bağlanmıştır.

Amaç-Sonuç İlişkisi

Öznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir. Bu tür cümlelerde “için, diye, üzere, dolayı, ötürü, maksadıyla…” ifadeleri sıkça geçer. Bu ifadelerden bazıları “sebep-sonuç” bildiren cümlelerde de geçebilir. Amaç-sonuç cümlelerinde “hangi amaçla? hangi maksatla?” soruları sorulabilir.

“Borçlarından kurtulmak için evini satmış.”
“Ailesini görmeye Almanya’ ya gitmiş. “

Doğrudan Anlatımlı Cümleler

Herhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan verilir. Bu cümle genellikle tırnak içinde gösterilir.

“Çiçero’nun “Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.”sözü çok hoşuma gider.”
“Kadın,arkadaşının kulağına eğilerek: “Birazdan kalkalım mı?”diye fısıldadı.”

Dolaylı Anlatımlı Cümleler

Bir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de,bazı değişiklikler yapılarak aktarıldığı cümlelerdir.

“Onunla bir daha konuşmayacağını söyledi.”

Üslup ve İçerik Cümlesi

Yazarın yapıtında neyi anlattığı konuya (içerik)girer.Bu konuyu işlerken kullandığı sözcükler ve cümleler de usluba girer.

“Yazar yapıtında 1.Dünya Savaşı yıllarındaki insanların çektiği acıları gözler önüne serer.”(Konu)

“Betimlemelerde sıfatlara sıkça yer veren sanatçı cümleleri uzun tutmuştur.”(Uslup)

Aşamalı Durum Bildiren Cümleler

Bir olayın,durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir.

“Kadın,her geçen gün biraz daha kötüleşiyor.”
“Havalar gittikçe soğuyor.”

Kinayeli Anlatım

Bir gerçeği ortaya koymak amacıyla sözü imalı olarak tam karşıtı gelecek biçimde kullanmaktır.

“Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.”
“Eşinin gözündeki morluktan onu ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor.”

Atasözü

Çok önceleri söylenmiş olup dilden dile, nesilden nesile geçerek günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, atalarımızın hayat tecrübelerini yansıtan ve milletin ortak malı haline gelmiş olan sözlerdir.

Atasözlerin Özelliklerini Şöylece Özetleyebiliriz:

-Atasözleri halkın ortak malıdır. Söyleyeni belli değildir.

-Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin sırası değiştirilemez. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konulamaz.

-Kısa ve özlü sözlerdir. Hep insanları ilgilendiren sözlerdir.

-Atasözlerinde geçen sözcükler genellikle gerçek anlamları dışında kullanılmıştır. (Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.)  Kimi atasözlerinde geçen sözcükler ise gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır. (Son pişmanlık fayda vermez)

Özdeyiş (Vecize)

Özdeyişler, ünlü kişilerin , devlet adamlarının, sanatçıların söylemiş oldukları kısa fakat anlamca  zengin olan sözlerdir.

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” (Atatürk)

“Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.” (Hz.Mevlana)

Deyim

Bazen bir olay veya durumu ifade etmek için, o olay veya durumu birebir karşılayacak kelimeler kullanmayız da; çağrışım yaptıracak söz grupları kullanırız. Bunu da ifademize sanat ve akıcılık kazandırmak için yaparız.  Örneğin: Bir insanın telaşlı olduğunu anlatmak için “telaşlıdır” demeyiz de “Etekleri tutuşmuş” ifadesini kullanırız , ama herkes bu kişinin telaşlı olduğunu anlar.

Deyimlerin Özellikleri:

Deyimler en az iki kelimeden oluşur. (Kalp kırmak)

-Birden fazla kelimeden oluşan, hatta cümle halinde olan deyimler de vardır. (Taşı gediğine koymak) (Atı alan Üsküdar’ı geçti.)

Tanımlama

Herhangi bir şeyin ne olduğunu anlatan “Bu nedir?” sorusuna cevap verebilen cümlelere “tanım cümlesi” diyoruz. “Kitap, size istediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” Cümlesinde “kitap nedir?”  dediğimizde “İstediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” cevabını alabiliriz.

Ön Yargı (Peşin Hüküm)

Bir olay veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. Kısaca özetlersek ön yargı, sonuçla ilgili önceden karar vermektir. (Bu takım bu sene kesin şampiyon olacak)

Öneri(Tavsiye)

Bir konudaki eksikliğin giderilmesi için teklif getirmeye “öneri” adı veriyoruz. “Hikayede olayların yeri ve zamanı iyi tahlil edilip, yazıya aktarılmalıdır.” cümlesi bir öneri cümlesidir.

Varsayım

Bir durumun sonucunun ne olduğunu bilmeden onu kendimize göre bir sonuca bağlamaya “varsayım” diyoruz. “Diyelim ki bu yıl sınavı kazandın.”, “Varsayalım ki aniden çıkageldi.” cümleleri varsayım cümleleridir.

Karşılaştırma

Aralarında anlamca ilgi (ilişki) olan iki kavramı benzerlik ya da zıtlık yönünden kıyaslamadır. “Sütten beyaz dişleri var.” Cümledeki dişlerin beyazlığı, sütün beyazlığıyla karşılaştırılmıştır.

“Sinema da tiyatro gibi görsel bir sanattır.”
“Doğu Anadolu’nun kışı Akdeniz Bölgesi’ne göre daha çetin geçer.”

Yorum

Özneldir. Olay veya durumu bir görüşe göre değerlendirmedir. “Şairin çok severek okunulan kitap türü hikayedir” cümlesinde “bence” ifadesi vardır. Bun için öznel bir yargı yapılmıştır. Kısaca olay veya durum kişiye göre değerlendirilmiştir.

Üslup

Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şeklidir. Her sanatçının kendine göre bir üslûbu vardır. “Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiştir.” Cümlesinde “dili kullanma biçimine” değinilmiştir.

Değerlendirme

Herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymadır. Nesnel bir yargı söz konusudur. “Sanatçı, şiirlerinde yabancı sözcüklere bolca yer vermiştir.” Cümlesinde nesnel bir yargı söz konusudur.

Tahmin – Olasılık

Bazı sezgi ve bilgilere dayanarak herhangi bir durum, olay ya da eylemin nasıl gerçekleşeceği hakkında kesin olmayacak şekilde fikir yürütmektir. Kişisel sezgiler, “bence, bana göre, sanırım, belki, zannediyorum” gibi ifadelerle belirtilir.

“Hava iyice bozdu, birazdan fırtına çıkabilir.”

Bu cümlede “havanın bozması” bilgisine dayanılarak “fırtına çıkabilir” sözüyle bir tahminde bulunulmuştur.

Eleştiri

Herhangi bir sanatçının veya yapıtın olumlu veya olumsuz yanlarını ortaya koymaktır. Eleştiri, sadece yapıt ve sanatçıyla ilgili değil, her konuda olabilir.

“Yazar; romanında kahramanları başarıyla konuştururken, olay örgüsünde yapaylığa düşmekten kurtulamıyor.”

Bu cümlede “kahramanları başarıyla konuştururken” sözüyle romanın olumlu bir yanı, “olay örgüsünde yapaylığa düşmek” sözüyle romanın olumsuz bir yanı dile getirilmiştir.

Özgünlük

Sanatçının, yapıtlarında kendine özgü nitelikler taşımasıdır. Başka bir deyişle sanatçının, yapıtını oluştururken başkasına benzememesi, başkasını taklit etmemesi, orijinal olması, yapıtlarına kendi damgasını vurması, yeni ve farklı şeyler ortaya koymasıdır.

Yakınma

Herhangi bir olumsuz durumdan dolayı üzüntü duymak, üstü kapalı şikâyetçi olmaktır.

“Gücüm, servetim neyim varsa kaybettim”

“Kaybettim ah, dostlarım neşemi!”

“Öğrencilerde düzenli çalışma alışkanlığı olmadığından, onlara ödev vermede zorlanıyoruz.”

“Son zamanlarda genç şairlerimiz, sadece kendilerinin anlayabileceği, kapalı şiirler yazıyor.”

Baştaki dizelerde şair; gücünü, servetini, neşesini kısaca her şeyini kaybettiğinden şikâyet ediyor. Sonraki cümlede öğretmenler, öğrencilere ödev vermekte zorlandıklarından; son cümlede ise eleştirmen, genç şairlerin kapalı şiirler yaz-masından yakınıyor, yani şikâyet ediyor.

TASARI

Bir kimsenin herhangi bir konuyla ilgili, ileriye dönük olarak yapmayı düşündüğü plan ve projelerdir.

“Son şiir kitabımı yayımladıktan sonra, bütün şiirlerimin yer aldığı bir kitap yayımlamayı düşünüyorum.”

“Sanatçı yelpazesinin geniş tutulacağı bir edebiyat dergisi çıkarmak, bu sayede geniş bir edebiyatsever kitlesine ulaşmak istiyoruz.”

“Bir öğretim görevlisi olarak, kütüphanemi, bir üniversiteye bağışlamayı planlıyorum.”

Birinci cümlede; söz konusu şair, son kitabını yayımladıktan sonra, bütün şiirlerini toplayacağı bir kitap çıkarmayı düşündüğünü (tasarladığını) dile getiriyor. İkinci cümlede, bir edebiyat dergisi çıkarılıp geniş kitlelere ulaşmanın istendiği (tasarlandığı) anlatılıyor. Üçüncü cümlede, söz konusu kişinin kütüphanesini bir üniversiteye bağışlamayı tasarladığını görüyoruz.

Şaşırma

Hiç beklenmedik bir olay veya durum karşısında kişinin içinde bulunduğu durumu yani şaşırmayı ifade eden cümlelerdir. Cümledeki şaşırma anlamı genellikle soru ekiyle sağlanır.

“ Yukarıya çıktığımda evin soyulmuş olduğunu görmeyeyim mi? ”

Benzetme

Bir varlığın kendisinden daha güçlü bir varlığa benzetilmesidir.Benzetmelerde benzeyen ve kendisine benzetilen kesinlikle bulunmalıdır; yoksa benzetmeden eğretilemeye geçilmiş olur. Benzetme yönü ve benzetme edatı ise her zaman bulunmak zorunda değildir.

“Aslan gibi kuvvetli adam”

Çıkarım

   Belli önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarından, yanlışlıklarından, başka önermelerin kabul edilen veya gerçek olan doğruluklarını, yanlışlıklarını çıkarma

“Uzun zamandır ses çıkmadığına göre uyumuş olmalı”

Hayıflanmak

Herhangi bir durum ya da eylemle ilgili olarak zamanında yapılması gerekeni yapmamaktan kaynaklanan üzülme,acınma,esef etmedir

“Senin değerini zamanında bilememişim”

Küçümseme – Azımsama

Bir şeye değer ve önem vermemeye , onu küçük görmeye küçümseme, bir şeyin umulduğundan az olduğu yargısına varmaya, onu az görmeye azımsama denir.

“Kendini ne sanıyor ki böyle bir işe el atıyor”  – küçümseme

“Bu kadarcık parayla ne alabileceğini sanıyorsun” –  azımsama

Düşsel Öğe

Gerçekte olmayan, hayalde var edilen kavram,imge,nesne,olay ve olgulara düşsel öğe denir.

“Hülyalara dalmak vardı, senin o sıcacık gözlerine baktığımda”

Kanıksama – Yadsıma

Bir şeyi çok tekrar etmek sebebiyle ondan etkilenmez hale gelmeye kanıksama denir

“benzin fiyatlarına zam gelsede artık halk aldırmıyordu.”

Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını söylemeye; ilgili,bağlı bulunduğu bir şeye yabancı kalmaya ve var olan şeyi yok saymaya yadsıma denir.

“Alanının uzmanı olan bir insan, tarihi değerlerimizi görmezden gelmiş”

Beklenti

Bireyin belli şart ve durumların alacağı biçimler veya kendisinden beklenenler konusundaki öngörüsüne beklenti denir.

“Sınavdan en iyi puanı alacağını umuyordu”

Sitem

Bir kimseye , yaptığı bir hareketin veya söylediği bir sözün üzüntü,alınganlık ,kırgınlık vb.duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtmeye denir

“Yüzüme bile bakmadan arabaya atladın , gittin”

Eş Anlamlı- Anlamdaş Cümleler

 Anlam yönünden birbirine uyan, değişik sözcükler kullanılmasına rağmen aynı düşünceyi, aynı yargıyı aktaran cümlelere eş anlamlı cümleler denir.

Eş anlamlı yargı bildiren cümleleri bulabilmek için, her cümleyi ayrı ayrı değerlendirmek ve “Bu cümle okuyucuya ne demek istiyor?” sorusuna cevap aramak gerekir.

“Çağdaş Türk şiiri bizim yurdumuzun, bizim insanımızın sesini yansıtmadığı sürece gelişme gösteremez.”

“Şiirimizin sanatsal yönden gelişebilmesi, her şeyden önce ulusal değerlerimizi yansıtabilmesiyle mümkün olacaktır.”

“Duygu ve düşüncelerini birkaç sözcük ile söyleyebilmek, ancak yüksek insanlara düşer.”

“Az sözle çok şey anlatabilmek ancak yetenekli insanların işidir.”

Anlamca Yakın Cümleler

Cümlelerin aynı anlamı vermesi, anlamca benzer olmalarıdır.

“Biraz dinlendikten sonra yola devam edebiliriz.”

“Bir süre dinlenmeden yola devam edemeyiz.”

Anlamca çelişen cümleler

Aynı konuda birbirinin tersi iki yargıyı durumu veren cümlelerdir.

Anlam bakımından birbiriyle bağdaşmayan karşıt yargılar taşıyan cümlelerdir.

Yazar hiçbir zaman sahneye çıkmamalı, okuyucu onu hissetmelidir” cümlesi ile

“Sanatçı okuyucuyu yönlendirmeli, ona yol göstermelidir” cümlesi karşıt anlam taşıyan cümlelerdir

Olumlu cümle

içinde herhangi bir olumsuzluk eki veya koşacı olmayan cümlelere denir.

“Kardeşim okuldan döndü.”

“Pazardan patates aldım.”

Olumsuz cümle

olumsuzluk anlamı taşıyan cümledir. Olumsuzluk bazen “me” olumsuzluk ekiyle, bazen de diğer olumsuzluk sözcükleriyle sağlanır.

“O dün okula gitmemiş.”

“Bunu duyduğuma hiç şaşırmadım.”

Soru cümleleri

soru anlamı taşıyan, cevap bekleyen cümlelerdir. Soru eki (mi), soru zarfları, soru zamirleri veya soru sıfatları ile oluşturulurlar. Soru cümlelerinin sonuna soru işareti (?) konur.

“Odanın sıcaklığı iyi mi?” (soru eki)

“Hangi kitabı istiyorsun?” (soru sıfatı)

“Kim geldi?” (soru zamiri)

“Hesabı nasıl ödeyeceksiniz?”(soru zarfı)

Yorumlar (0)