20.12.2021, 10:04

MEDENİYET VE İSLAM ALEMİ- 1

MEDENİYET VE İSLAM ALEMİ - 1

Modern, ideolojik, siyasi, dini, ekonomik baskı ve algılara maruz kalan İslam toplumları, günümüze kadar modernite ve uygarlık vaadleri ile ideolojik yalanlara inandırıldı. Tarihi bilinçten yoksun, geçmişinden kopuk toplumlara her dönemde modern ya da gelenekçi hurafeler din diye öğretilip, siyasal islam safsatası ile toplum istenilen anlamda kontrol altına alındı.

Batı dünyasının dinsel yaşamlarına eleştirisel yorumlar yapılamazken, 11 Eylül terör saldırısı sonrasında dünyada ve Avrupa’da yükselen İslam hakkında yazılan haksız yorumlarla, haksız yargılar üretilip planlanmış İslamofobi algısı tavan yaptı. Modernite ve gelenekçilik tarafından ekonomik açmazların ve algıların esiri olan, zihinsel unutkanlık yaşayıp radikal çözümler üretemeyen Müslüman toplumlar bunları yaşamak zorunda kaldı. Toplumlar kimi zaman siyasal İslam safsatasıyla, ideolojik, seküler şartlanmayla, kimi zaman hamaset ve muhafazakarlık kisvesiyle, bazen de beyinleri yıkanmış tarikat görünümlü örgütlerle kontrol edildi. Onların istediği sadece kalp gözüyle bakıp aklını hiç kullanmayan yani sürü psikolojisine sahip bir toplum oluşturmak diyebiliriz. Dünyayı özelliklede İslam alemini kontrol eden güç, içerdeki yandaşlarıyla bu sistemin devamı için algısal yapı oluşturup uyuşmuş, refleks vermeyen yönetilmeye, sömürülmeye hazır toplumlar  dizayn etti. Osmanlı coğrafyasında yaşayan bütün halkların, kültürleri ve ufku Avrupa tarafından siyasi ve ekonomik anlamda işgal edilip, bütün kavram ve kurumlar, bazı ülkelerde demografik yapı dahil, yerle bir edildi. İslam coğrafyası demokrasi ve medeniyet getireceğiz dayatması ile ideolojik, ırkçı politikalarının diline ve siyasetine maruz bırakıldı. Sömürgecilerin, coğrafyada modernite ve uygarlık adı altında köleleştirilmelerine teslimiyetçi anlayışla, kader diyerek boyun eğmekten vazgeçip yeni bir İslam medeniyeti tasavvur etmek mecburiyeti vardır.

İslam dünyasında hamaset edebiyatı ve dili, siyasi otoriter eğilimler, popülist politikalar güçlenirken, İslam alemi halkları her anlamda dumura uğratıldı. Dinin, İslami olmayan amaçlar için kullanılıyor olmasına alışan bir toplum yozlaşma yolundadır. İslam aydınları günümüzde bilinç, sorumluluk ve bağımsızlıklarından uzaklaşıyor. Özgürlük temelinde, özgün eylemler üreterek yeni bir medeniyeti oluştururken kimseyi dışlamadan herkezi kucaklayarak yol alınmalıdır. Ortak bir anlayış dilimiz, ortak bir konuşma dilimiz olmazsa, " Z  " kuşağı gençleri varoluşsal gerçeklerle buluşturamayız. Batı egemenliğinin tahakkümü derinleşerek devam ederken, kendimizi tekrardan kaçınmanın yollarını keşfetmek zorundayız. Çünkü kendini tekerrür eden toplumlar tarihin karanlık sayfalarında kalmaya, hatta yok olmaya mahkumdur. Müslüman toplumlar ne yazık ki kolayca ortak kader, mücadele ve gelecek bilincine ulaşamıyor, toplumlar reel gerçeklere, radikal eleştirilere yabancı kalıyor. Cami inşa etmekle müslüman olunmayacağını, lafla Müslümanlığın yaşanamıyacağını anlamak zorundayız. Sadece binalar dikip yollar yaparak modernleşme olmadığı gibi, ekonomik güçte olunmaz. Teknolojiye sahip olmak, marka üretmek, tarım hamlesi yapmak gerek ve şarttır. Gerçek manada bağımsız ekonomimiz,ahlaki tavrımız, zihinsel anlamda özgürlüğümüz, bilinçli bir sorumluluk ile de toplumsal birleşmemiz olmak zorunda.

İslam alemi Batının kuşatmasında kalırken, planlı olarak ekonomik anlamda Batı’ya muhtaç ve bağımlı hale gelirken bunu farketmemek ağır sonuçlar doğurdu. İslam toplumu varoluşunu ve hayat tarzını kaybederken Batı, adaleti, hakkaniyeti haketmediğini düşündüğü, ikinci sınıf insan gördüğü Müslüman halkları demokrasi ve uygarlık vadiyle enkaza çevirdi. Arabistan gibi, Mısır gibi, BAE gibi batının kuklası diktatörlerin yanında İran, Şii hilali sevdasıyla Ortadoğu’da, Arap yarımadasında iç savaş kışkırtıcılığını desteklerken bugünlere gelindi. Müslüman coğrafyasında değişen demografikyapı,kaşınan etnik yapı geride kan, gözyaşı, göç ve bu ülkelerin yağmalanan zenginliklerini bıraktı.

İslam insana, insanlığa bütün hayatların değerli olduğunu öğretirken, Batı ideolojik dayatmalarla zemin hazırlayıp, sözde medeniyet ve uygarlık getireceğiz edebiyatı ile meşru iktidarların özgürlüklerini elinden aldı, hapse attırdı, ya da siyasetten el çektirdi. Toplum islami özgürlüklerden uzaklaştırıldı. Batı müslüman alemine yaşattıklarını, bu toplumun kendi içinde ki mankurtlarıyla yaşama geçirdi.

Sonuç ölümü hatırlamayan seküler yaşam tarzı ve modernite ile her kültürde ihtiras, kibir ile acımasız bencil bir yaşam tarzı toplumca benimsendi.

Rahmetli Prof. Hasan Onat’ın dediği gibi Maturidi inancında aklı öne alan,matematiksel mantık ile “ Yeni bir islam medeniyeti tasavvurumuz “ olmak zorunda .

Yorumlar (0)