13.04.2021, 18:07

MİLLİ VE TARİHİ DEĞERLERİMİZ

İnsanlar, toplumlar ve milletler sahip olduğu değerlerin ve güzelliklerin varlığını yaşarken anlamak ve farkında olmak durumundadırlar. Bazen “Dimyat’a pirince giderken evdeki Bulgurdan da olurlar” ve daha çoğunu isterken sahip olduklarını da kaybederler.

“Abideleri değerli kılan, yapı malzemeleri değil, üzerlerindeki yazıtlardır” diyor bir düşünür.

İnsan da böyledir ve ona anlam kazandıran da duygu ve düşünce dünyasında gönül güzelliklerini yaşayabilmesidir.

Toplumları ayakta tutan da bu değerlere sahip çıkma duygusudur ve değerler kaybedildiğinde ise bu duygu daha bir anlam kazanır.

Büyük milletler aynı zamanda medeniyetin de temellerini oluşturan gerek ilim, fikir ve sanatta gerekse idari, siyasi ve askeri sahalarda yetişen bu büyük şahsiyetlerini yeni nesillerine anlatırlar.

Böylece yetişen büyük dehalarda geçmiş yeniden canlanır ve bu şahsiyetler vasıtasıyla yeni nesiller geleceğe tesir ederek kültürün ve medeniyetin devamlılığını sağlarlar.

Kültür, insanın mensup olduğu din, tarih, ahlak, töre ve sanat gibi hem manevi, hem de ihtiyaçlara göre şekillenen maddi unsurlardan meydana gelir.

Fakat milletlerin tarihinin akışında manevi değerlerin rolü kuşkusuz daha önemlidir.

Büyük insanları yetiştiren dolayısıyla onların mensup oldukları milletleri de büyük kılan işte bu manevi değerler topluluğudur.

Büyük insanların hedefleri, küçük insanların hevesleri vardır.

Bu millet büyüktür ve yetiştirdiği büyük şahsiyetler de büyük hedeflere kilitlenmiştir. İşte kilitlenen o büyük hedefler milleti geçmişten bugüne ve bugünden geleceğe taşıyandır.

Bu şahsiyetler, şairin ifade ettiği;

“Değil mi cephemizin sinesinde iman bir / Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir,

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz / Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz.”

Mısralarına mazhar olarak, hakikati bulmak ve anlamak için düşünmüşler ve yaşamışlardır. Bugün de bu düşünceleri ile gönül ve fikir dünyamıza ışık tutmuşlardır.

“Bilgi imanı, iman da ibadeti kuvvetlendirir” sözünden hareketle yaşadıkları zaman diliminde en faydalı olacak şekilde çalışmışlar ve milleti ayakta tutan önemli unsur olmuşlardır.

Tarih boyunca büyük devletler ve medeniyetler kuran mensubu olmakla gurur duyduğumuz asil Türk milleti de hem maddi hem de manevi alanda büyük ve mümtaz şahsiyetler yetiştirmiştir.

Bunlar asırlardır herkesin birbirine kulaktan kulağa aktardığı ya türkü, ya ilahi, ya nefes, ya şiir, ya mısra, ya taşı yontan eser ya da destan olmuş, gönül dünyamızı aydınlatmış, karakterlerimizin gelişmesi ve yükselmesini sağlamıştır.

Peki, o insanları büyük kılan nedir?

Onların büyüklükleri madde ile değil mana iledir. Gönül olarak, ruh olarak ve iman olarak büyüktürler. Yüreklerinde büyük bir ahlak, iman ve ülküye sahiptirler.

Onlar, “Bir elime güneşi, bir elime ayı koysanız, ben davamdan vazgeçmem” diyen iki cihan güneşi Peygamber Efendimizi (s.a.v) örnek olarak hayatlarına ve etrafına yön vermişlerdir.

Bu şahsiyetler, Asya bozkırlarından taşınan Türk kültürü ile İslâm akaidini yoğurarak asırlar ötesine ses veren tefekkür vasıflarını ortaya koymuş böylece hem gönül dünyamızda hem de zihinlerimizde kalarak iz bırakmışlardır.

Tarih boyunca Türk milletinin meydana getirdiği eşsiz kültür dün olduğu gibi, bugün ve yarın da kendi insanına bütün sahalarda ışık tutacak büyüklüktedir. Yarınlarda oluşacak ilmine, kültür ve medeniyetine katkıda bulunacak kudrettedir. Çünkü dayandığı manevi değerler ve onun oluşturduğu kültürel değerlerin itici gücü ve kaynağı ilahi ebedi değerlerdir.

Böyle olmasa bir Mevlâna’ya, bir Yunus’a, bir Sinan’a, Fatih’e, Yavuz’a, Akif’e ve Ata’ya her dilden, her renkten ve her dinden insan hayran olabilir miydi?

Bir düşünür “Değerler, ancak değer verenlerle yücelik kazanır ve insandan daha değerlisi de yoktur” der.

Milletimizin şuur kazanmasında rol oynayan bu şahsiyetlerin, bu gönül erleri ve dostlarının kalbinden çıkıp gelen her duygusu ve düşüncesi, Türk’ün varlık sebebini oluşturmuş dünden bugüne kültür ve medeniyetimizin sağlam olarak yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Büyük geçmişin, büyük geleceği müjdelediği asla unutulmamalıdır.

Bazen bir şiir, bazen bir yazı, bazen bir musiki, bazen bir fikir ve eser bırakarak bize bir inanç ve sevdayı öğreten ve millet olma bilincini veren bu değerlerimize sahip çıkalım.

Milletimizin yetiştirdiği bu şahsiyetleri, onların gönül dünyaları ile dava ve ülkülerini unutmayalım ve yaşatalım.

Selam olsun gönül ve fikir dünyamızın bu mümtaz milli ve tarihi şahsiyetlerine.

Yorumlar (0)