14.01.2022, 12:18

ÖNCE İNSAN

“İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın.”

Anadolu bilgesi Edebali’nin öğüdünde ifade ettiği gibi yaşadığımız toplumu, milleti ve sonuçta Devlet’i ayakta tutabilmenin en temel şartı insana verilen önem yani önce insan diyebilmektir.

Bu öğüt değil midir Söğüt’ten koca bir dünya Devletini doğuran ve üç kıtaya asırlarca en adil şekilde hükmettiren, bir çağı kapatıp yeni bir çağ açtıran ve Anadolu coğrafyasını yeniden vatan yaptıran.

Toplumların gelişmesi, ilerlemesi ve kalkınmasında en temel unsur insandır. İnsana verilen önem, değer, bakış ve yetiştirilme şekli de o toplumun geleceğini önemli ölçüde etkiler.

Kendine önem ve değer atfedildiğini bilen her insan, içinde yaşadığı topluma değer katarak bakar ve daha iyi ve güzele ulaşmak için mücadele eder. Hem kendini hem de mensubu olduğu o toplumu ilerletmek ve geliştirmek ister.

Bunun için önce kendi düşünce, duygu ve gönül dünyasında yenilenme ve gelişmeye ihtiyaç duyarak kendini daima canlı tutar. Kendine saygısı olan insan, içinde bulunduğu çevre ve topluma da önem vererek saygı duyar ve sevgiyle bakar. Yüreğinde heyecan ve güzel duygularla yaşamaya ve etrafını da yaşatmaya çalışır. Bu heyecanı taşıyan insanların oluşturduğu toplum, millet ve devlet de aynı heyecan ve bakışla sahip olduklarının değerini bilerek yarınlarda var olur.

“Okunacak en büyük kitap insandır” diyor Hacı Bektaş Veli.

Böylece aslında insanın kendinde daha öğreneceği ve keşfedeceği birçok duygu ve düşüncelerden bahsediyor.

İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerdendir duygu ve düşünce dünyasını yaşaması ve yaşatması. İnsan duygu ve davranışlarıyla vardır, gönül güzelliklerinin başında ise sevgisi gelir. Bu güzel duyguların varlığı ile insan sevilir, sayılır ve bu duygular paylaşıldıkça çoğalır. Çünkü insan sadece maddi bir varlık değildir ve onu eşref ve erdemli kılan da sahip olduğu gönül dünyasındaki güzellikleri bulunduğu toplum içinde yaşaması ve yaşatmasıdır.

İnsanı anlama ve tanımada yol gösterici bilge gönül erleri elbette vardır.

Rabbâni’de imanı, Gazâli’de İslam’ı ve Mevlâna’da insanı tanımak ve öğrenmek gibi.

Ne diyor üstat Necip Fazıl “Bir bölünmez ki insan, onu zaman bölüyor / İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor.”

Yaşama insana ait duygularla bakabilir ve yüreğimizde kin, haset ve nefret gibi duygular yerine, sevgi, saygı ve hoşgörü gibi duyguları yaşatırsak hem kendi varlığımızı hem de mensubu olduğumuz toplumu yaşatmış oluruz.

Kendimize ve içinde yaşadığımız topluma yabancı kalmayalım, ilke ve ülkülerimizle dertleriyle dertlenip, sevdalarıyla sevdalanalım ve heyecanlarını duyalım.

Hata ve kusurları gören değil örten ve affedebilen insan olalım.

Yaratılanı yaratandan ötürü sevelim ve sevmeyi bırakmayalım.

İnsan; öyle bir ağaçtır ki onun tek meyvesi kendi cenazesidir. Şayet bu ağaç iman suyu ile sulanmış, ilim toprağında büyümüş ve ibadet çiçekleri açmışsa işte o zaman meyvesindeki çekirdek cennet bahçelerine dikilmeye adaydır.

Yüreğinde insan sevgisini hep canlı tutup, yaşama bu sevgi ve saygıyla bakabilen insanların oluşturduğu toplum ve onun sahip olduğu Devlet’te elbette yaşar.

Kendinde cennet bahçelerine dikilmeye aday ve içinde yaşadığı topluma değer katıp geleceğe yürüyerek Devlet’i yaşatanlara selam olsun…

Yorumlar (0)