Paragraf Oluşturma Konu Anlatımı, Örnekler, Özellikler, Sorular, Cevaplar
 Paragraf Oluşturma
Bu yazımızda paragraf, paragraf soruları, paragrafta anlam, paragrafta anlam soruları paragrafta anlam 6. sınıf, paragrafta anlam 8. sınıf, paragrafta anlam 5. sınıf, paragrafta anlam 7. sınıf, paragrafta anlam örnekleri, paragrafta anlam nedir, Paragrafta Anlam >Anlatım Özellikleri> Kalıcılık Nedir? Açıklamalar, Örnekler gibi konuları ayrıntılı olarak anlattık. Sorularınız varsa lütfen yorum kısmına yazınız. Yararlı olmasını diliyoruz. Saygılarımızla...
Paragrafta Anlam İle İlgili Tüm Yazılarımızı Okumak İçin Buraya Tıklayınız.

Paragraf Oluşturma
 


PARAGRAF OLUŞTURMA

Bir paragraf oluşturabilecek cümleler dağınık olarak verilir ve öğrencinin bunlardan bir paragraf oluşturması istenebilir. Bu tip sorularda cümlelerin anlamca ve yapıca birbirine bağlanabilmesi aranmalıdır. Burada dikkat edilecek noktalar şunlardır:

Öncelikle cümlelerin hepsi okunarak bu cümlelerin ne anlattığı belirlenmeye çalışılmalıdır.

Eğer bir olay anlatılıyorsa olayın gerçekleşme sırası belirlenmelidir. (Zaman akışı)

Eğer bir fikir işleniyorsa bu düşüncenin mantık sırası belirlenmelidir.

Aşağıdaki karışık cümlelerle bir paragraf oluşturalım.

I. Çanakkale sırtlarını bombardıman ettiler.

II. Bir topçu bölüğünde yalnız Seyit ve Ali adlı iki topçu eri kaldı.

III. Oradan geçip İstanbul'u almaya çalışıyorlardı.

IV. 1915 yılında düşman gemileri Çanakkale Boğazı'na gelmişlerdir.

V. Oradaki askerlerimizin çoğu şehit düştü.

Bu cümlelerin hepsini okuduğumuzda Çanakkale Savaşı ile ilgili bir olayın hikâye edildiğini görmekteyiz. Yapacağımız iş olayın gerçekleşme sürecini belirlemek.

"Önce boğaza gemilerin gelmesi anlatılmalı. (IV) Gemilerin geliş amacı verilmeli. (III) Sonra bombalama anlatılmalı.(I) Bombalamadan sonra anlatılması gereken olay askerlerimizin şehit düşmesi olacaktır. (V) Yalnız şehit düşmeyen iki topçumuz vardır.(I) " Olay mantıken böyle sıralanmalı. Çünkü eylemlerden birinin gerçekleşmesi diğerine bağlı.
Bu parçadan bir paragraf oluşturulduğunda sıralama "IV - III - I - V - I" şeklinde olmalıdır.

ÖRNEK:1.Bu sebeple, gerçek bilgiye asıl ulaşabilecek kişi bilgiden ziyade sanatkardır.2.Ayrıca, aklın gücü, mutlak hakikati tanımaya yetmez.3.Bilim bize dışı öğretir.4.Sezgi daima aklın önünde yürür.5.Edebiyat ise öğretmez, sezdirir.

Yukarıdaki cümlelerle bir paragraf oluşturulduğunda sıralama nasıl olur? (DPY 8-2003)
A) 5-1-3-2-4                                   B) 3-5-4-2-1

C) 4-5-1-2-3                                  D) 4-2-3-1-5

CEVAP:B

Paragraf Soruları ve Çözme Teknikleri


Paragraf

Paragraf soruları aslında çözümü en kolay olan sorulardır. Doğrudan bilgi gerekmediğinden biraz dikkat, biraz gayret bu soruların çözümünde yeterlidir. Önemli olan her cümlenin ana fikrini bulmaktır. İlk önce soru, sonra parça okunmalıdır. Direkt parçayı okumak bize zaman kaybettirir. Çünkü parçayı neden okuduğumuzu bilemediğimizden amaçsız bir okuma olur. Bu nedenle ilk önce soru, sonra parça, sonra şıklar incelenmelidir. Unutmayalım, paragraf soruları zor sorular değildir. Cevabı zaten içerisinde olan bu sorular mutlaka yapılmalıdır.

Paragraf Sorularının Çeşitleri:

Ana fikir
Yardımcı fikir (olumsuz sorular)
Konu (duygu, kişilik)
Başlık
Paragraf tamamlama/ Araya cümle
Paragraf oluşturma
Paragrafın ikiye ayrılması
Düşüncenin akışını bozan cümle
Anlatım biçimleri
Düşünceyi geliştirme yolları
Paragrafın konusu
Düşsel Öğeler/ Duyu Aktarımı
Bu başlıklar içerisinde en önemli olanı Ana fikirdir. Ana fikir halledilirse diğer konular rahatlıkla halledilir. Bazı konulardan seyrek olarak soru çıkmaktadır (paragraf oluşturma, başlık...).

ANLATIM TEKNİKLERİ:
a) Açıklama: İlk planda bilgi verme amacı güdülür. Okuyucu bir konuda aydınlatılmaya çalışılır. Makale, deneme, fikir yazıları ve bilimsel yazılarda sıkça kullanılır.

b) Tartışma: Yazar okura kendi görüşünü benimsetmeye çalışır. Okur bir konuda yönlendirilir. Devrik cümleler ve soru cümleleri hakim olabilir. Bence, bana göre, benim anladığım... gibi ifadelere dikkat edilmelidir.

c) Öyküleme (Hikaye etme): Olay-kişi-yer-zaman birliğine dikkat edilmelidir. Olay akış halinde verilir. "di'li geçmiş zaman" ve "geçmiş zaman" ifadelerine dikkat edilmelidir.

d) Betimleme (Tasvir etme): Kelimelerle tablo çizme sanatı da denilebilir. Seçilen kelimelerle anlatılan şey gözümüzde canlandırılır. Ruhi portre ya da dış görünüş portresi çizilir. İzlenimsel veya açıklayıcı olabilir. Sıfatlar ve benzetmeler çok sık kullanılır.

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
a) Tanımlama: "Bu nedir?" sorusuna cevap olabilecek cümlelerden faydalanılır. Yalın bir anlatımla doğrudan bilgi verilir. Anlam yoğunlaşması vardır.

b) Karşılaştırma: İki fikrin ya da kavramın ortak veya karşıt yönleriyle kıyaslanmasıdır. Burada önemli olan ortak özelliği olan iki kavram veya nesne vs. kıyaslanmalıdır. "İSE" ifadesine parçada dikkat edilir. Patlıcan ile şiir kıyaslanamaz. Bu "Benzetme" olur.

c) Örnekleme: Soyut bir düşünceyi somutlaştırmak amacıyla örneklerden faydalanmaktır.

d) Tanık Gösterme: Düşünceyi ispatlamak amacıyla dalında otorite sahibi, tanınmış, güvenilir kişilerin görüşlerine yer vermektir. Kişinin görüşü "............" şeklinde verilir. Ancak tırnak içindeki örnekler bizi yanıltmamalıdır. "Beyaz Lale" Ömer Seyfettin'in.... gibi. [Paul Valery: "Arslan yediği parçalardan oluşur." diyerek medeniyetlerin kültürlerden oluştuklarını söyler.] à Tanık Gösterme.

e) Sayısal Verilerden Faydalanma: İstatistiki bilgilere yer verilir. Rakamlar bulunur. %... ifadelerine dikkat edilir.

f) İlgi Kurma: İki durum ya da kavram arasında bağlantı kurma.

Örnek:

Eylülde Kaçkarlar'ın çevresinde "kestane karası fırtınası" gelip çatar. Kestanelerin dökülme zamanıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem meyvesi, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgarlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar dökülmeye başlamıştır bugünlerde. Karın habercisi olan "karakuş" birazdan pencerenin pervazına tüner. Derinden kurt sesleri gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa. (ÖSS-2000)

Bu parçanın anlatımında Açıklama, Öyküleme, Betimleme bir arada kullanılmıştır.
PARAGRAFTA YAPI

Paragraf düşüncenin yoğunlaştığı bölümdür. Fikir bir cümleye ya da paragrafın bütününe sindirilmiş olabilir. Paragraf küçük bir metin olduğu için giriş-gelişme-sonuç bölümleri vardır. Girişte fikir hakkında kısa bilgi verilir. Gelişmede yazdığımız yollarla fikir geliştirilir. Sonuçta yazar bir hüküm verir.

Giriş: Bu bölümle ilgili çıkan sorular parça başına getirilecek cümle veya giriş cümlesi olabilecek cümle sorulardır.

Parça başına getirilecek cümle şıklardan bulunurken şık ile parça arasında anafikir, üslup, konu açısından paralellik bulunmalıdır.

"Aşağıdakilerden hangisi bir parçanın giriş cümlesi olabilir?" şeklindeki sorularda nelere dikkat edilmelidir?

Giriş cümlesi geliştirilmeye müsait olmalıdır. Açıklanabilmelidir.
Daha öncesini hatırlatan ifadeler bulunmamalıdır.
Böylece, ama, fakat, lakin, bununla beraber...vs. ifadeleriyle başlamamalıdır.
İçinde "de" bağlacı bulunmamalıdır.
Gelişme: Girişte ortaya atılan fikir açıklanır. Anlatım Teknikleri ve Düşünceyi Geliştirme Yolları'na başvurulur. Düşüncenin akışını bozan cümle, araya cümle alma, iki paragrafa ayırma soruları gelebilir. Düşüncenin akışını bozan cümle sorularında her cümle kendisinden önceki cümleyle bağlantılı olmalıdır. İlgisiz cümle doğru cevaptır. Ayrıca "özel ve genel anlam" olarak da incelenebilir. Araya cümle alma sorusunda "..............." şeklinde verilen cümle "açıklayan mı açıklanan mı" dikkat edilmelidir. "Numaralı yerlerden hangisinden önce, sonra ya da numaralı yerlerden hangisine" noktalarına dikkat edilmelidir. Ayrıca cümlelerin numaralandırılışına dikkat edilmelidir. Numara cümlenin başında mı yoksa sonunda mı? Son numaraya göre hareket edilmelidir.

Sonuç: Parçanın sonuna getirilebilecek cümle. Son cümledir. Hüküm bildirir. Parçayla anafikir, konu ve üslup açısından paralellik gösterir.

Örnek 1:

(I)Rize'nin Pazar ilçesinde, Verçenik Yaylası'na gidecek minibüse bindiğimizde, uzun süren otobüs yolculuğunun yorgunluğunu unutmuştuk. (II)Yaklaşık beş saat süren minibüs yolculuğundan sonra, kararlaştırılan buluşma noktasına ulaştık. (III)Oradakilerle hoş beşten sonra çadırları kurduk; sırt çantalarımızı boşalttık. (IV)İlk günler için getirilen taze yiyeceklerle, hemen küçük bir ziyafet sofrası kurduk kendimize. (V)Geceleri fark ettik ki, gökyüzü burada her zaman yıldızlarla doluydu. (VI)Hemen her gece yıldızlara bakarak düşler kuruyorduk.

Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur? Cevap (V) ÖSS-2000
Örnek 2:

(I)Umarım siz benden çok daha fazla yaşarsınız; ama bu yaşlara gelince insanda yaşlılığın farklı bir etkisi oluyor. (II)Yeni bir işe başlarken endişeleniyorsunuz, bitirebilir miyim diye. (III) İtiraf edeyim ki "Köleler ve Tutkular"a başlarken bu endişeyi yaşadım. (IV)Romanda her konu, yazılış süresini kendi belirliyor. (V)Hiçbir kitabımın üzerinde bu kadar yoğun çalıştığımı söyleyemem. (VI)Tam bir ağır işçi gibi sabah 8.30'dan akşam 20.00'ye kadar... (VII)Böylesine yoğun çalışmama karşın, kitabı tamamlamam iki yılımı aldı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.             B)III.        C)IV.         D)V.          E)VI.

Cevap: C ÖSS-2000
Örnek 3:

Bir öykünün, yer aldığı kitaba adını verebilmesi için kitaptaki öteki öyküler arasında seçkinlik kazanması gerekir. (I)Okuduğum son öykü de bu türden. (II)Olay yine parçalı, kişilerin ağzından tek tek anlatılıyor. (III)Her anlatıcı konunun bir yönünü tamamlıyor. (IV)Kişiler öylesine doğal, içten konuşturuluyor ki hemen her kişi benliğinize girerek sizi zenginleştiriyor. (V)

Düşüncenin akışına göre, "Böylece siz de öykünün bir parçası oluyorsunuz." cümlesinin yukarıdaki parçada numaralanmış yerlerden hangisine getirilmesi uygun olur?

A)I.     B)II.      C)III.      D)IV.        E)V.           ( Cevap: E ÖSS-2000 )
Örnek 4:

Dil, başkalarının düşüncelerini, duygularını öğrenmede temel araçlarımızdan biridir. Bu, kendi düşüncelerimiz için de geçerlidir. Çünkü düşüncelerimizi dilin toprağında oluşturur, geliştiririz. Geliştirdiğimiz düşünceleri de yine dilin yardımıyla başkalarına iletiriz. Böylece...

Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Hiçbir dil olduğu gibi kalmaz, gelişir ve değişir.
B) Dilin yapısı toplumsal yaşamın koşullarına göre biçimlenir.
C) Duygu ve düşüncelerin iletimi kendine özgü bir dil gerektirir.
D) Dilin, düşünceyi oluşturan ve taşıyıp yayan bir araç olduğu söylenebilir.
E) Dillerin gelişimi toplumdan topluma değişiklik gösterir.

Cevap: D ÖYS-1995
Örnek 5:

Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur?

A) Yeni öykücüler arasında Türkçeyi bütün güzelliği ile kullananlar var.
B) Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel buldum.
C) Bunda, tiplerin çok canlı, öykülerinin otobiyografik olmasının da etkisi var.
D) Bir bakıma, bu son iki kitabı birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir.
E) Birçok yeni öykücünün, buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.

Cevap: A ÖSS-1987
Örnek 6:

Her şeyden önce, sanatçının, baş kişisi kadın olan tek romanıdır. Romanın hemen tümü, kahramanın güncesinden oluşmakta ve yaşadığı olaylar birinci tekil kişi olarak onun bakış açısından anlatılmaktadır. Ayrıca, genellikle ele aldığı kentli aydın tipleriyle tanıdığımız yazarın bu yapıtının kahramanı bir köylü kızıdır. Bu kızın köydeki yaşantısı belgesel sayılabilecek ayrıntılarla işlenmiştir.

Düşüncenin akışına göre bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sanatçı, bu yapıtında yerellikten yola çıkarak evrenselliğe ulaşabilen bir yazar olma özelliğini korumuştur.
B) Bu roman, birçok yönüyle sanatçının öteki romanlarından oldukça farklı özellikler taşıyor.
C) Bu romanın kahramanı, gelişme çağında kentli ailelerin yanına evlatlık verilen bir köylü kızıdır.
D) Bu romanda yazar, eğitim düzeyi çok düşük bir köylü kızının konuşmasını, doğallığını bozmadan, ustalıkla işliyor.
E) Sanatçı bu romanda, kentin insanıyla kırsal kökenli insanların ilişkilerindeki çelişkileri, iki yüzlülükleri sergiliyor.

Cevap: B ÖYS-1994

PARAGRAF SORULARI

1. Yabancı dillerin etkisinin artması, Türkçenin söz varlığını, söz dizimi özelliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Divan Oteli demek dururken Hotel Divan, Marmara Oteli demek dururken The Marmara demek, Türkçenin sözdizimi özelliklerini zorlamaktır. Son zamanlarda bir de çeviri yoluyla anlatım türü ortaya çıktı. Sözler Türkçe, ama anlatım kalıbı yabancı kaynaklı... Doğru olmayan bu kullanışlar da yaygınlaşıyor: Çay içmek, kahve içmek yerine çay almak, kahve almak; özür dilerim yerine üzgünüm gibi kullanışlar bunlara sadece birkaç örnek. Türkçenin yapısına ve mantığına aykırı bu yanlışlardan kurtulmamız gerekiyor.

Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?

A) Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtulmalıdır.
B) Yanlış kullanımlar dilimize zarar verir.
C) Bazı anlatım kalıpları olduğu gibi çevrilmemelidir.
D) Dilimizin kurallarına aykırı kullanımlardan kurtulmamız gerekir.
E) Yabancı kaynaklı kullanımlar bir dilin zenginliğinin göstergesidir.

2. Halit Ziya, eserlerinde insani değerleri esas aldığı için onun eserlerindeki kahramanlar insanı her yönüyle adeta kuşatır. Toplumun her kesiminden seçilen kahramanlar, yüzeysel bir şekilde tanıtılmaz. Yazar, kahramanlarının mizacı ve psikolojileri üzerinde yoğunlaşarak onların iyiye ya da kötüye doğru yönelişini tarafsız bir şekilde verir. Bunu yaparken de toplum gerçeklerini göz ardı etmez ve toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaya çalışır.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazar, kahramanlarını gerçekçi bir şekilde tanıtmıştır.
B) Yazar, kahramanlarını tanıtırken onların ruhsal yönleri üzerinde de durmuştur.
C) Halit Ziya'nın eserlerinde toplumun her kesiminden insana rastlamak mümkündür.
D) Yazar, kahramanlarını tanıtırken yan tutmaz.
E) Halit Ziya'nın kahramanları ya tam iyidir ya da tam kötüdür.

3. Alman dilinin gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkan Nietzsche, yazılarını bir şiir uyumu içinde yazar, aklından geçeni yazıya dökerken dil bilgisi kurallarını bir yana iter; aforizmalar şeklinde yazdığı eserlerinin büyük kısmı imalarla, düşüncelerine dair ipuçları ile doludur. Olumlu başladığı bir cümleyi ya da paragrafı olumsuz bitirir ya da olumsuz başlar, olumlu bitirir. Alaycı, iğneleyici bir anlatımı vardır.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yazar dil bilgisi kurallarına uymamıştır.
B) Yazılarında şiir uyumu görülmektedir.
C) Gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkmıştır.
D) Yazılarının gidişatında istikrarlı davranmıştır.
E) Anlatımında kendi düşüncelerini de vurgulamıştır.

4. Türk kültür hayatındaki son on-on iki yıllık gelişme cumhuriyetin kuruluşundan sonra yapılan reformlardan hız almıştır. Tanzimat döneminin reformlarıyla başlayan dönem Türkiye'de Doğu - İslam müesseseleriyle Avrupa'dan müesseselerin yan yana yaşadıkları bir geçiş dönemidir. Cumhuriyetin kuruluşuyla girişilen reformlar ise, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası olan ikililiğe son vermiş, Türkleri kesin olarak batı kültürü ve medeniyeti çevresine sokmuştur.

Yukarıdaki paragraftan "Türk kültür hayatı"yla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A)Cumhuriyet döneminde yapılan reformlar bazı alanlarda ikililiğe yol açmıştır.
B)Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Doğu-Batı kültür öğeleri bir arada devam etmiştir.
C)Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat'tan sonra ikililik yaşanmıştır.
D)Türkiye'de yaşanan ikililik Türklerin batı kültürü ve medeniyeti çevresine girmesini zorlaştırmıştır.
E) Kültür hayatımızdaki gelişmeler cumhuriyetten sonraki reformların sayesinde olmuştur.

5. Çağdaşları arasında en büyük şairdi Atilla İlhan. Kendi alanında bir virtüözdü. Ama artık yok! Şiirlerindeki serbestlik, rahatlık ve ne olursa olsun doğruluk. Çoğu şairde göremeyeceğimiz bir üslup. Lise sıralarına yazılan iki satırı, şiir diye okuyan toplumumuzda bu ne büyük acıdır(!) Allah'ın rahmeti üzerine olsun...

Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A.Şair Türk edebiyatının en büyük şairiydi.
B.Doğruluktan yana olan bir şairdi.
C.Üslubu birçok şairden farklıdır.
D.Toplumumuzda şairin değeri bilinmemiştir.
E.Kendi alanında önde gelen bir şairdir.

6. Türkçenin şu andaki en önemli sorunu, dildeki yabancı öğelerin artmasıdır. Her dilde yabancı kökenli söz vardır. Hiçbir dil saf değildir. Türkçe de pek çok dile söz vermiş, pek çok dilden söz almıştır. Türkçenin verdiği sözler de vardır. Bunlardan en ilgi çekici olanı son zamanlarda dilimize giren kiosk'tur. Bu söz Türkçeden İngilizceye geçen köşk sözüdür. İngilizcede kiosk biçimine dönüşmüş ve bizim sözümüz bu defa farklı bir anlamda karşımıza çıkmıştır. Dildeki yabancı sözlerin bir ölçüsü olmalıdır. Bu ölçü dilin kimliğini bozacak derecede olmamalı- dır.Dil gerek duyduğu sözleri,karşılık bulunmaması durumunda yabancı dillerden aynen veya ses değişikliğine uğratarak alır.

Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A.Türkçeden yabancı dillere sözcükler verilmiştir.
B.Dilimize giren sözcükler dilimizin yapısını bozacak derecede olmamalıdır.
C.Yabancı dillere geçen sözcükler değişime uğrayarak tekrar karşımıza çıkmıştır.
D.Dilimize yabancı sözcükler girmemelidir.
E.Yabancı sözcük kullanmayan hiçbir dil yoktur.

7. Klasik sözcüğü, üzerinden çok zaman geçtiği halde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak gösterilen eserler için kullanılır. Klasikler, edebiyatı edebiyat yapan gerçek değerlerdir. Böyle önemli eserlerin sahnelenmeleri çok dikkatli bir çalışma gerektirir. Eserin özüne, ruhuna, geçtiği çağa, metinde yaratılan atmosfere ve dil yapısına sadık kalmak esastır. Klâsikler çinko, kalay, bakır değildir, onlar altındır,24 ayar altın. Altına altın muamelesi yapmak ve meseleye bir sarraf hassasiyetiyle yaklaşmak gerekir.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A.Klasik eserler kalıcı eserlerdir.
B.Klasikler edebiyatın temel taşlarıdır.
C.Klasik eserler sahneleneceği zaman eserin genel yapısının bozulmamasına dikkat edilmelidir.
D.Günümüzdeki klasikler gelecekte de varlığını sürdüreceklerdir.
E.Klasikler değerlendirmeye alınırken çok hassas davranılmalıdır.

8. Dil değişimine inananlar, ona yürekten katılanlar; evimizde oturup düzgün uyaklı, Nedimağzından gazeller yazarak kendimizi ve iki üç bağımlıyı eğlendirmek hevesinde değiliz. Bizim bütün düşüncemiz, derisi katılaşmış eline sapanını tutan,çatlak topuklu,çorapsız ayağıyla Türk topraklarının göbeğine basan yurttaşlarımızın söylediğini anlamak, istediğini yapmak, yapmasını istediğimizi ona kolayca anlatmaktır.

Böyle söyleyen bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Nedim ağzından gazeller yazmak istemektedir.
B) Halkın kendisini kolayca anlamasını istemektedir.
C)Dilin değişiminin halkı zor durumda bıraktığını düşünmektedir.
D.Halkın üst tabakasına seslenmeyi yeğlemektedir.
E.Dilin değişmemesi taraftarıdır.

9. Kadınların gerçek yüzünü saklayıp makyaj yapmalarını modern toplumun, çağdaş insanın kadın üzerindeki baskısı olarak görüyorum. Bu baskı altında kadınlar hep kendini saklamak, kendini insanlara beğendirmek zorunda kalmıştır. Kadınların bu baskıdan kurtulması, ancak toplumun kadına bakış açısının değişmesiyle mümkün olacaktır.

Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A) Toplumsal bir sorun olan makyaj, kadınları toplumda küçük düşürmektedir.
B) Kadınlar, makyaj yaptıklarında kendilerini daha güzel hisseder.
C) Makyaj yapımıyla toplumsal anlayış arasında bir bağ vardır.
D) Eski çağlardan bu yana toplum, kadınlar her zaman ön planda olmuştur.
E) Kadın gerçekten güzelse onun makyaj yapmasına gerek yoktur.

10. Batılılaşmak Osmanlı'dan miras kalan ve Türkiye'nin de bir türlü dindiremediği iki yüzyıllık bir sancı. İçinde bulunduğumuz günler, bu sancıyı azaltmak için en somut adımların atıldığı bir tarihsel dilime rastlıyor. Avrupa Birliği'ne katılmak amacıyla peş peşe uyum yasaları çıkarıldı, yıllardır yaşadığımız antidemokratik uygulamaları kınayanlar Avrupa Birliği taraftarlarının katılımıyla artıyor, Türkiye'de Avrupa Birliği'nin getireceği ekonomik artılar ve eksiler tartışılıyor. 3 Ekim'den sonra müzakerelerin başlamasıyla ve tam üyelik vizesinin alınmasıyla her şey su yüzüne çıkacaktır.

Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Batılılaşma yalnızca Türkiye'nin sorunu değildir.
B) Günümüzde Avrupa Birliği için bazı adımlar atılmaktadır.
C) Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin tam üyeliğinin artıları ve eksileri tartışılmaktadır.
D) Batılılaşma süreci iki yüz yıl öncesine dayanmaktadır.
E) Avrupa Birliği taraftarları Türkiye'deki antidemokratik uygulamaları kınamaktadır.

11. Zavallı Osmanlıca! Ne kadar kolay yıkılıp gitti. Selanik'te başlayan, kökenini halkın dil bilincinde ve konuşma dilinde bulan sade lisan akımı, beslenip gelişerek, yirmi yılda Osmanlıcayı tahtından indirdi. Yüzyıllar içerisinde oluşmuş bir yazı dilinin bu kadar kolaylıkla ortadan kalkması üzerinde yeterince durulduğunu, bu olgunun yeterince incelendiğini sanmıyorum.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Osmanlıca kısa bir süre içerisinde ortadan kalkmıştır.
B) Sade dil akımı konuşma diline yakındır.
C) Osmanlıca çok geniş bir coğrafyada kullanılmıştır.
D) Osmanlıcanın oluşumu kısa bir zaman almıştır.
E) Osmanlıcanın yıkılması üzerinde fazla durulmamıştır.

12. Az gelişmiş milletlerin geri kalma sebepleri incelendiğinde, insanlarının milli ve çağdaş ihtiyaçlara göre eğitilmemiş olduğu görülür. Gelişmiş milletlerin gücü ekonomi, endüstri ve ticaretteki başarılarından çok eğitilmiş, vasıflı iş gücünden ileri gelir. Çünkü maddi güçler bir gün kaybedilebilir. Onun için bir ulusun yaptığı en iyi yatırım eğitime yaptığı yatırımdır.

Böyle düşünen bir yazara göre bir milletin gelişmesi aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?

A) Gelişmiş milletlerle iyi ilişkiler kurulmasına
B) Ticarette yeni atılımlar yapılmasına
C) Ekonomik alanda reformlara
D) Eğitim seviyesinin yükseltilmesine
E) Sanayileşme hızının arttırılmasına

13. Türk cumhuriyetlerinde, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni bir süreç başlamıştır. Beş Türk cumhuriyeti bağımsız olmuş, diğerleri de daha serbest hareket edebilme imkânlarına kavuşmuştur. Nitekim bunun etkisi de kısa zamanda görülmeye başlanmıştır. 1991'de Azerbaycan, 1993'te Türkmenistan ve Özbekistan, 1994'te de Karakalpakistan Lâtin alfabesine geçme kararı almıştır. Bu ülkelerde yeni alfabeye geçiş kademeli olarak uygulamaya konmuştur. Diğer yandan Kırım Türkleri ile Gagavuzlar da Lâtin alfabesine geçerek bazı süreli yayınlarını yeni alfabeyle basmaya başlamışlardır.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Bazı Türk cumhuriyetleri serbest hareket etme imkânına kavuşmuştur.
B) Latin alfabesine geçiş bu devletlerin daha kolay edebi ürünler ortaya koymasını sağlamıştır.
C) Bazı ülkelerde yeni alfabeye geçiş aşamalı olarak uygulamaya konmuştur.
D) Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bazı Türk cumhuriyetleri bağımsız olmuştur.
E) Sovyetler Birliğinin dağılması Türklerin yeni alfabeye geçişi için bir fırsat olmuştur.

14. Gelenekler, bireysel yaratıcılık, grup farklılaşması ya da değişen koşullara uyarlanma zorunluluğundan ileri gelen değişme dinamiği ile çatışır. Bu durum nesil farklılaşmasına neden olur. Ama aynı zamanda da değişimle uzlaşır. Çünkü gelenekler değişmeyi, gecikmeli de olsa, giderek özümler. Bugünün değişimleri, yarının gelenekleri olur.

Yukarıdaki paragrafta "gelenek" ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Geleneklerin değişimle çatışması nesiller arası kopukluğa neden olabilir.
B) Gelenekler de zamanla değişebilir.
C) Değişimin başlıca nedenleri yaratıcılık ve farklılaşmadır.
D) Gelenekle değişim bazı noktalarda zıt düşebilir.
E) Gelenekler değişen koşullara çabuk uyum sağlar.

15. Bilimde, teknolojide yaşanan gelişmeler dile de yansır. Yeni kavramlara, yeni ürünlere dilimizin kaynaklarından yararlanarak karşılık bulmamız gerekir. Türkçe söz köklerinden işlek eklerle yapılan yeni türetmelerle dilin söz varlığı zenginleştirildiği gibi, aynı yolla dile kazandırılacak terimlerle Türkçenin bilim dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuş olacağız. Aksi halde dilimiz yabancı dillerin baskısı altında kalarak benliğini yitirir. Benliğini yitirmiş bir dilin milleti de yok olmaya mahkumdur. Bu konuda aydınlara ve özellikle dil araştırmacılarına büyük görevler düşmektedir.

Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?

A)Teknoloji ve dil ilişkisi göz ardı edilemez.
B) Yapılan yeni türetmeler dilimizi zenginleştir.
C) Teknolojinin yeni ürünlerine Türkçe karşılıkların bulunması Türkçenin bilim dili olmasını sağlar.
D) Bilim dili olan Türkçenin yeni kelimeler türetmesine gerek yoktur.
E) Teknolojiye paralel olarak yeni kelimeler türetmek dilimizi yabancı dillerin baskısından kurtaracaktır.

Cevap anahtarı:1.E 2.E 3.D 4.C 5.A 6.D 7.D 8.B 9.C 10.C 11.D 12.D 13.B 14.E 15.D


CÜMLELERDEN ANLAMLI PARAGRAF OLUŞTURMA ÇALIŞMA KAĞIDI


AŞAĞIDA KARIŞIK OLARAK VERİLMİŞ CÜMLELERİ SIRAYA KOYARAK BİR HİKAYE OLUŞTURUNUZ.

Üç Evlat
1. Kadınlar ihtiyara dönüp:
2. Üçüncü kadın susup duruyordu.
3. Diğerleri sordular:
4. İhtiyar adam da peşleri sıra yürümeye başladı.
5. Yalnız biri vardı, annesinin elinden kovayı alıp eve taşıdı.
6. Onu çok beğendim…
7. Kadınlardan biri:
8. -Benim oğlum öyle marifetlidir ki, hiç kimse bu konuda onunla boy ölçüşemez…
9. Tam bir cambazdır o! İp üzerinde bir yürüse de görseniz.:
10. - Tıpkı bir bülbül gibi şakır.
11. Yeryüzünde hiç kimsenin böyle bir sesi yoktur.
12. Allah vergisi bu…
13. -Sen çocuğunu niye övmüyorsun? Nesi var ki? Çocuğumun çok üstün bir tarafı yok ki…Ne diye durup
dururken öveyim onu.
14. Az ötede ihtiyarın biri oturmuş, kadınların çocuklarını methetmelerini dinliyordu.
15. Kadınlar kovalarını doldurup yola koyuldular.
16. Kadınlar ağır kovaları taşımakta güçlük çektikleri için ara sıra duruyor ve dinleniyorlardı.
17. Sırtları ağrı içindeydi.
18. Diğer kadın heyecanla atılarak
19. Bu sırada çocukları onları karşılamaya çıktı.
20. Benim oğlumun sesini bilseniz, dedi.
21. Birinci çocuk hemen elleri üzerinde havaya kalkmış, çeşitli marifetler gösteriyordu.
22. Kadınlar gözleri hayretten büyümüş haykırdılar:- Aman ne kabiliyetli çocuk!..
23. İkinci çocuk altın gibi bir sesle öyle güzel şarkılar söyledi ki, kadınlar gözleri yaşlarla dolu hayranlıkla dinlediler
onu…
24. Üçüncü çocuk koşarak geldi, annesinin elinden kovayı aldı ve eve kadar taşıdı.
25. -Bizim çocuklarımız hakkında ne diyorsun, dediler.
26. İhtiyar şaşkınlıkla:
27. Üç kadın çeşme başında toplanmış konuşuyorlardı. (1)
28. Onları bilmem.
29. -Çocuklarınız mı? Dedi.

CEVAP ANAHTARI

27-Üç kadın çeşme başında toplanmış konuşuyorlardı.

14-Az ötede ihtiyarın biri oturmuş, kadınlarınçocuklarını methetmelerini dinliyordu.
7-Kadınlardan biri:
8- Benim oğlum öyle marifetlidir ki, hiç kimse bu konuda onunla boy ölçüşemez…

9-Tam bir cambazdır o! İp üzerinde bir yürüse de görseniz.
18-Diğer kadın heyecanla atılarak:

20 -Benim oğlumun sesini bilseniz, dedi.

10-Tıpkı bir bülbül gibi şakır.

11-Yeryüzünde hiç kimsenin böyle bir sesi yoktur.

12-Allah vergisi bu…
2-Üçüncü kadın susup duruyordu.

3-Diğerleri sordular:
13- Sen çocuğunu niye övmüyorsun? Nesi var ki? -Çocuğumun çok üstün bir tarafı yok ki…Ne diye durup dururken öveyim onu.
15-Kadınlar kovalarını doldurup yola koyuldular.

4-İhtiyar adam da peşleri sıra yürümeye başladı.

16-Kadınlar ağır kovaları taşımakta güçlük çektikleri için ara sıra duruyor ve dinleniyorlardı.

17-Sırtları ağrı içindeydi. 19-Bu sırada çocukları onları karşılamaya çıktı.
21-Birinci çocuk hemen elleri üzerinde havaya kalkmış, çeşitli marifetler gösteriyordu.

22- Kadınlar gözleri hayretten büyümüş haykırdılar:
- Aman ne kabiliyetli çocuk!..
23-İkinci çocuk altın gibi bir sesle öyle güzel şarkılar söyledi ki, kadınlar gözleri yaşlarla dolu hayranlıkla dinlediler onu…
24-Üçüncü çocuk koşarak geldi, annesinin elinden kovayı aldı ve eve kadar taşıdı.
1-Kadınlar ihtiyara dönüp:
25- Bizim çocuklarımız hakkında ne diyorsun, dediler.

26- İhtiyar şaşkınlıkla:
29- Çocuklarınız mı? Dedi.
28-Onları bilmem.

5-Yalnız biri vardı, annesinin elinden kovayı alıp eve taşıdı. Onu çok beğendim…

 

 

 

 

Yorumlar (0)