21.06.2018, 14:21

Persler Aslında Türklerdir

PERSLER ASLINDA TÜRKLERDİR

Aslında tarihte Pers ya da Pars adlı bir halk hiçbir zaman varolmamıştır. Zaten Orhun Yazıtlarında da bu gayet açıktır. Kültigin anıtının 2. yüzün 11. satırında şöyle yazar:

“Kurıga kün batsıkdaki Sogud Berçeker Bukarak ulus budunta Engek Sengün, Oğul Tarkan kelti” (Batıdaki Sogud-Berçeker-Bukarak devleti boyundan Engek Sengün ve Oğul Tarkan geldi).

Kültigin'in yoğ (yas) törenine gelen batıdaki sözü edilen devletin iki temsilcisinin adları Engek Sengün (Engek General) ve Oğul Tarkan (Oğul Şehzade) gibi Türk adlarıdır (Engek, *eng/*en kökünden türemiş olan "engin" anlamına gelir). Burada Sogud-Berçeker-Bukarak devlet adını kullanan bir Türk boyundan söz edilmektedir. Bu devlet, Araplarca işgal edilmiş olan Sasanlı Devleti'nden geriye kalan ve bugünkü Horasan (İran'ın kuzeydoğusu),Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kuzey Afganistan'ı kapsayan bölgedir. Bu bölge Partların (Sakaların/İskitlerin) anayurdudur.

Araplar bu bölgeyi Orhun Yazıtlarının dikildiği 732-735 yıllarında henüz işgal edememişlerdir. Berçeker bölgesi, Horasan ile Batı Türkmenistan'ı kapsar ve Arşaklı Devleti'nin ilk kurulmuş olduğu topraklardır. Sogud bölgesi, Doğu Özbeksitan'ı, Kırgızistan'ı ve Tacikistan'ı kapsar. Bukarak (Buhara) bölgesi de Batı Özbekistan'ı, Doğu Türkmenistan'ı ve Kuzey Afganistan'ı kapsar.

Berçeker sözü, "Partha" sözünden dönüşmüştür ve yıkan, ezen, parçalayan anlamına gelir. Sogud sözü, Sak-ad (Saka-ad) sözünün bir fonetik dönüşümüdür. Bukarak adının kökeni ise Ön Türkçe (Sümerce) toplantı (“toplanım”) anlamına gelen *buhurum ya da *puhurum sözünden gelmektedir. Daha sonraki Türk dilinde toplanılan yer; tapınılan yer; tapınak (“toplanak”) anlamı kazanarak *bukarak biçimine evrilmiştir. Ancak Berçeker ve Sogud adları, bugün kasıtlı olarak Soğd ve Pers olarak çevirilmektedir.

Parsi adı ise, Sasanlı Devletinin yıkılmasından sonra ortaya çıkmış bir addır ve Parthi sözünün bir dönüşümüdür. Sasanlı Devleti yıkıldıktan sonra ülkenin Med kökenli halkı kendilerini Parsi olarak adlandırmış, daha sonra bu ad Farsi haline dönüşmüştür. Fetih Sonrası Pehlevi dili (Post-conquest Pahlawi) olarak adlandırılan dil, Arap yönetimi sırasında ortaya çıkmış bir dildir ve artık “Modern Farsça” olarak da adlandırılmaktadır. 651 yılında Arapların eline geçen İran, Önce Emeviler ve sonra da Abbasiler tarafından yönetilmiş ve bu sırada İslamlaştırılmıştır.

Arap yönetimi sırasında Med kökenli halk, Elamların ardılları ve Sakalarla karışarak Fars, Tacik, Kurmanc, Soran, Tat, Talış gibi kırma “İran” halklarını oluşturmuş ve Med dilinin Ön Türkçe ile karışımından ortaya çıkmış olan bu kırma dile büyük oranda Arapça sözler girerek günümüzün Farsça, Tacikçe, Kurmancca, Soranca gibi kırma “İran” dilleri ortaya çıkmıştır. Bu diller büyük oranda Türkçe ve Arapçadan oluşmakta ve Türkçe gibi eklemeli dil özellikleri göstermektedirler. Aslında bu kırma halkları ve konuştukları kırma dilleri “İran” halkları ve “İran” dilleri olarak adlandırmak da doğru değildir. Çünkü İran, Türkçe kökenli bir sözdür.

"İran" adı, Akkoyunlulardan Kacarlara kadar İran'da hüküm sürmüş olan hemen hemen her Türk hanedanı tarafından kullanılmıştır. Türkçe konuşmuş olan bu Türk hanedan üyeleri kendilerini hiçbir zaman Aryan ya da Fars olarak görmemişlerdir. İran adı ön Türkçeden evrilmiş bir sözdür. Sümerce *uru ya da *iri sözü şehir; ülke anlamlarına gelmektedir ve daha sonra Türk diline yer; mahal; mevki anlamlarına gelen *orun ve *iren/*iran olarak evrilmiştir. Örneğin Roma'nın adı olan ve şehir anlamına gelen Etrüskçe "ruma" sözü de bu kökten gelmektedir.

İran, Araplardan sonra yeniden Türklerin egemenliğine girerek, bir kez daha Türkler tarafından iskan edilmiştir. Sırasıyla Gazne İmparatorluğu (962-1183), Selçuklu İmparatorluğu (1038-1157), Harzemşahlar İmparatorluğu (1077-1231), Cengiz ve Büyük Moğol İmparatorlukları (1206-1368), Akkoyunlu Devleti (1378-1508), Kızılbaş (Safavi) İmparatorluğu (1502-1736), Kacar Devleti (1796-1925) tarafından yönetildikten sonra, 1925 yılında Kacar Devleti İngilizler tarafından yıkılarak, iktidar, Fars ırkçılığı yapan ama aslında İran Türkü olan “Pehlevi” Ailesine verilmiştir (bu aile “Pehlevi” adını iktidara geldikten sonra kendine takmıştır). Ancak 1925'ten önceki bu Türk devletlerinin hepsi, Avrupalı tarihçiler tarafından “Pers” devletleri ya da “Persleşmiş Türk devletleri” (Turco-Persian) olarak adlandırılmaktadır.

İran tarihi yazılırken, tarihin en büyük düzmeceliklerinden biri yapılmıştır. Irkçı bir tarihçilik anlayışı içinde olan bazı Avrupalı tarihçiler, Avrupalıların ulaşamadıkları yerlerde düzmece “Hint-Avrupalı” uygarlıklar yaratmaktadırlar. Ancak, yaptıkları ırkçılığı bile yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardır! Geçmişte hiç bir zaman ortak bir “Hint-Avrupa” dili ve ortak bir “Hint-Avrupa” etnik kümesi var olmamıştır. Bir İngiliz, bir Hintliyle genetik olarak ne kadar akrabaysa, bir Amerikan yerlisiyle de o kadar akrabadır ve İngilizce ile Hintçe arasında her hangi bir benzerlik yoktur; birbiriyle ortak ya da anlaşılabilir sözlere sahip değildirler (İngilizceden Hintçeye geçen sözleri saymazsak tabii!

Yorumlar (0)