23.12.2021, 19:59

Sarıkamış; Yarım Kalan Selçuklu Hayali

48424253_10218010310517338_4795947610143719424_o

Sarıkamış Harekâtı, Anadolu ve Güney Kafkasya hatta Güney Azerbaycan Türkleri için sonsuza kadar sürecek bir iç geçirme, bir gönül burukluğudur. Çünkü bu harekât Türkistan’a açılan kapıdır. Sarıkamış’ta başarılı olunsaydı belki de yeni bir Selçuklu Devletimiz olacaktı. Ama olmadı… Daha da kötüsü bu harekât; dincisinden liberaline, sosyalistinden etnik özürlüsüne varıncaya değin her kesimin telkin (propaganda) malzemesi oldu. 

Enver Paşa 12

Gagavuz (Gökoğuz) Türklerinden olan

Şehit İsmail Enver Paşa..

Yemen’de şehit olan ve kimi kaynaklarda 300 bin, kimi kaynaklarda 500 bin olduğu söylenen Mehmetçikler hiç sorgulanmadı bu ülkede. Sarıkamış’ta 23 bin; -kayıp, kaçak, hastalanan ve 11 bin olduğu bildirilen yaralılardan hayatını kaybedenlerle birlikte- bilemediniz 27 bin vatan evladının şehit olmasını ise temcit pilavı gibi ısıtıp durdular. Şehitlerin ruhları incinmiş, incinmemiş kimin umurunda. Kaldı ki, donarak veya çatışmalarda vurularak şehit olan Mehmetçiklerin sayısının oldukça abartılı olduğu; şehit sayısının, üç katından fazla şişirildiği de ortada iken üstelik. Şöyle ki; harekâta katılan toplam asker sayımız 76 bin, donarak ölen 8 bin, çarpışarak ölen 5 bin, düşmana esir düşerek Rus ve Ermenilerce kurşuna dizilen 10 bin kişidir. Esir aldığı Türk askerini infaz ederek savaş suçu işleyen ülkeler arasında Fransa, İngiltere, Yunanistan ve -sözde din kardeşlerimiz olan- Araplar da vardır bu arada. Sarıkamış’ta, Rusların asker kaybı ise 32 binden fazla olup; kayıp, kaçak ve yaralanıp sonradan ölenler hakkındaki sayısal veriler ise bilinmemektedir.

Sarıkamış benzeri facialar ABD, Almanya, Çin, Fransa, İngiltere, Mısır, Rusya gibi ülkelerin tarihlerinde de vardır. Bugün dünya ordularında ders olarak okutulan ve bizim için en az İstanbul’un fethi kadar gurur verici, Çinliler içinse en az Çin Seddi kadar gurur kırıcı olan Tatung Fu Meydan Savaşı bu tür olaylara çarpıcı bir örnektir. Kaldı ki tarihimizde Sarıkamış faciasına gelinceye kadar sorgulanacak o kadar çok olay vardır ki. Söz gelimi devşirme bir paşanın 9 Kasım 1912’de, emrindeki 26 bin askere tek kurşun attırmadan “Trakya’mızın incisi” Selânik’i içinde 70 modern top, 70 bin tüfek, milyonlarca mermi, 1200 hayvan ve henüz doğru dürüst kullanılmamış uçaklarla ve savunmasız binlerce Türk’le birlikte düşmana teslim etmesi… Atatürk, bu olayı Mısır’da iken öğrenmiş ve “ihanet” olarak nitelendirmiştir. Zaten Paşa da Selânik’i Yunanlılara sattıktan sonra İstanbul’a dön(e)meyerek kapağı İsviçre’nin Lozan kentine atmış, rüşvet olarak aldığı altınları yiyemeden geberip gitmiştir. Mezarı 1937’de Selânik’e taşınan bu hain ile sonradan Yunan vatandaşı da olan yaverinin (aynı zamanda öz oğludur) mezarı yan yanadır ve Yunanlıların gözünde ulusal kahraman gibidirler. Ve “almadan ölürsem gözüm açık gider” dediği Selânik’ten ne zaman bir söz açılsa gönlüne hüzün çöken Gâzi Mustafa Kemal Atatürk bir 10 Kasım günü hayata gözlerini yumarken belki de feleğe nazire yapmıştır kim bilir? Ya Girit, Onikiadalar!.. Şimdilerde Kıbrıs’a sahip çıkılsa bari.

Sırtını Ruslara dayayan ve sözde “büyük Ermenistan” hayali ile kuduran Hınçak ve Taşnak adlı katiller sürüsünün yol açtığı katliam, tecavüz, yağma diye giden Ermeni vahşeti ile yüz yüze kalan Doğu Anadolu’nun, Azerbaycan’ın ve hatta “Bizi de kurtarın!.” diyen Dağıstan’ın imdadına yetişmek isteyen Gagavuz (Gökoğuz) Türk’ü Enver Paşa’ya ve hatta Bakü’ye kadar giderek bugünkü Azerbaycan’ın temellerinin atılmasına büyük katkı sağlayan kardeşi Nuri Paşa’ya; Turan/Türk Birliği fikrine düşman o kadar çok şer odağı var ki!.. Ve bir o kadar da kanı bozuk vatan haini!.. Okuyup-araştırmayan; daha da kötüsü her duyduğuna inanan sürü sürü koyunlar da cabası!.. Sarıkamış Harekâtı’nın Doğu Anadolu üzerinden İskenderun’a, Basra’ya kadar inip hem Akdeniz’e çıkmayı hem de petrol bölgelerine konmayı düşünen bunun için de ilk hedef olarak Erzurum’u gözüne kestiren Rusları durdurduğu ve yine o yıllarda nüfusunun büyük çoğunluğu Türk ve Müslüman olan Revan’ın (Erivan) hazin sonu (akıbet) da unutulmamalıdır. Dünün Hınçak’ı, Taşnak’ı ile bugünün TİKKO’su, PKK’sı arasında bir farkın olmadığı da!..

Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nı niçin Doğu Anadolu’dan başlattığını bir sorgulasanız… Sarıkamış Harekâtı sonrasında 42 bin kişilik düzenli askerî birlik kalmıştır. Doğudaki kolordunun merkez karargâhı da Erzurum’dadır. Bir kısım askerler başka cephelere kaydırılsa da bölgede savaş deneyimi (tecrübe) de olan binlerce kişilik bir askerî güç bulunmaktadır. Başında da tıpkı Atatürk gibi Karamanoğlu Avşarlarından olan ve Mondros Ateşkes Antlaşması’na rağmen askerlerine silah bıraktırmayan Kazım Karabekir bulunmaktadır. Haliyle Sarıkamış Harekâtı’nın -dolaylı da olsa- Kurtuluş Savaşı’na da katkısı büyüktür. Şu bir gerçektir ki bir Çanakkale Zaferi, bir Sarıkamış Harekâtı olmasaydı belki bir Kurtuluş Savaşı da olmazdı.

Bu millet bin yıldır başkaları için ölmüştür. Biraz da kendisi için öldüğünde niye kıyamet koparılmaktadır ki. Hem cihat sadece Türklere farz kılınmadığına göre?!. Arap, Pers (Fars), Malay vd. bu işten muaf olmadığına göre?!. Neyse… “Türk Birliği uğruna” Sarıkamış’ta şehit olan askerlerimizin ruhları şad, ruhları Alp Er Tunga’ya yoldaş olsun deyip; büyük önder Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1930’da söylediği bir sözle noktayı koyalım: “Türk çocuğu artık Arap çölleri için kanını dökmeyecektir!.”

Aziz Dolu Atabey

https://azizdolu.wordpress.com/

Yorumlar (0)