"Ceren" Sözcüğünün Kökeni - Ömür Güner

"Ceren" Sözcüğünün Kökeni - Ömür Güner

"Ceren" Sözcüğünün Kökeni - Ömür Güner

Bulgular:

1. Etimoloji sözlüklerine göre "ceren" sözcüğü:

Hemen hemen tüm etimoloji sözlüklerine göre "ceren" sözcüğü Moğolca bir sözcüktür ancak sözcüğün Türkçeye direkt Moğolcadan değil Farsçadan geçtiğini belirtelim.

Moğolca: Cegeren, jéren (ceylan)> Farsça: carân(ceylan)> Türkiye Türkçesi: ceren (ceylan)

2. Tarihî metinlerde "ceren" sözcüğü :

Eski Türkçe devresine ait Köl İç Çor (İhe Hüşötü) Yazıtında geçen "yegeren" sözcüğü

Orta Türkçeye ait Mukaddimetü'l Edeb'te céren biçiminde tanıklanan ve anlamı "ceylan" şeklinde verilen sözcük...

Çağatay Türkçesine ait Senglah Lugatı'nda ceylan anlamıyla geçen "ceyren" sözcüğü... Senglah Lugat'ında "Ceyren" sözcüğü için "ceylan, ceren de denir." şeklinde açıklama yapılmış olması ilgi çekicidir.

3. Çağdaş Türk lehçelerinde "ceren" sözcüğü:

Ceren sözcüğünün Kırgızcada "ceyren", Özbek Türkçesinde "cerân", Tatar Türkçesinde "ceyran, Uygur Tükçesinde "ceyrân" biçimlerinde yaşadığını belirtelim.

İnceleme:

Yukarıda belirtildiği gibi etimoloji sözlükleri bu sözcüğün Moğolca kökenli olduğu konusunda hemfikirdir. Bununla birlikte tüm etimoloji sözclükleri bu yönde bilgi vermiş olsa bile sözcüğün Moğolca kökenli olduğu da net değildir. Şöyle ki sözcüğün eski Türkçe devresinde geçen yegeren(kestane rengi) sözcüğü ile ilişkisi de olabilir. Çünkü Zuhal Ölmez'in makalesinde belirttiği gibi Moğolcada "cegeren" sözcüğü "ceylan", “cegerde” sözcüğü ise 'kırmızı, kestane rengi" anlamındadır. Bu anlamda sözcüğün Türkçeden Moğolcaya geçmiş olma ihtimali de var. Böyle olsa bile sözcüğümüz önce Türkçeden Moğolcaya sonra Moğolcadan tekrar Türkçeye geçmiş olabilir. Yani günümüzdeki "ceren" ve "ceylan" sözcükleri Eski Türkçe "yegeren" sözcüğünün günümüz Türkçesindeki devamı değildir. Çünkü öyle olsaydı Türk dillerinin genel ses denkliklerine göre "yegeren" sözcüğünün Kazajçada /j/'li Tatar Türkçesinde /c/'li biçimlerini Azeri Türkçesinde de önsesteki /y/ sesinin düşmüş şeklini bulmuş olmamız lazımdı.

Ceylan-ceren ilişkisine gelirsek Ceylan sözcüğü Orta Türkçeden itibaren görülür. "ceylan" sözcüğü "ceren" sözcüğünün değişmiş biçimidir. Arslan, kaplan gibi sözcüklere benzetim(anoloji) ile “ceren” sözcüğü “ceylan” biçimine dönüşmüş. Anadolu ağızlarında aynı kavram için hem "ceylan" hem de "ceren" biçimleri kullanılıyor. Yine her iki biçim de özel isim olarak kullanılıyor.

Ceylan, Ceren, Ceyran, Ceran sözcüklerinin yazınımızda kullanım örnekleri:

"Közüŋ ceyranları oynarga güya lâlezâr ettin."(Ali Şir Nevai)

“Çıkmış yücesine avını avlar, İnmiş inginine ceyran kovalar.”(Karacaoğlan)

“Kıl ördek boyunlu, ceyran bakışlı.” (Karacaoğlan)

“Kaşlar hilâl, gözler âhu cerandır” (Karacaoğlan)

Dağın eteklerine cerenler iner, göle inmek demek cereni avare etmek demektir. (Murat Han Mungan)

Binlerce kırmızı yalım gibi ceren gelmişti aşağıdan çölden.(Yaşar Kemal)

Not: Anadolu ağızlarında bir başka bir "ceren, ceran" sözcüğü de bulunur. Yunancadan gelme bu sözcük de “ıtır çiçeği” anlamındadır. :)

Ömür Güner

Yorumlar (1)