Öğretmen Jargonu Örnekleri, Öğrenci Jargonu Örnekleri, Sokak Jargonu Örnekleri

Öğretmen Jargonu Örnekleri, Öğrenci Jargonu Örnekleri, Sokak Jargonu Örnekleri

Jargon Nedir, Jargon Örnekleri, Polis Jargonu, Öğretmen Jargonu, Doktor Jargonu, Sokak Jargonu, Jargon Nedir, Jargon Örnekleri, Jargon, jargon nedir tdk, öğretmen jargon örnekleri, polis jargon örnekleri, sokak jargonu, argo nedir, jargon eş anlamlısı, mahalle jargonu ne demek, dolmuş jargonu ne demek,

Öğretmen Jargonu Örnekleri, Öğrenci Jargonu Örnekleri, Sokak Jargonu Örnekleri

Jargon Nedir?

Her ülkede farklı meslek gruplarının kendi aralarında nispeten farklı bir dil kullanmalarına jargon denir. Jargon; argonun, dilin söz veya söz kümesi düzeyindeki birimlerine bir grubun verdiği yeni anlam ve değerlerle oluşur. Bu terim meslek/grup dışındaki kişilerin anlamaması ya da kendi aralarında daha kolay anlaşmak için kullanılır.

Doktor jargonu örnekleri

Tonsillit – Bademcik iltabı.

Renal kolik – Genellikle böbrek ve idrar yollarındaki taşlara bağlı olarak gelişen ağrı.

MI (Miyokard Infarktus) – Kalp krizi.

Akut batın – Karın bölgesinde aniden gelişen ve şiddetli ağrıya sebep olan durum

Öğretmen jargonu örnekleri

-ŞÖK'e kalmak: Öğrencinin Şube Öğretmenler Kurulunda değerlendirilmesi.

-Büte bırakmak: Öğrenciyi bütünlemeye bırakmak.

Kurtarma sınavı: Yeniden sınav yapmak.

Veli toplantısı: Düzenli yapılan öğrenci velisi ortak toplantıları.

Polis jargonu örnekleri

Enterne etmek: Tutuklamak

Karakol: Polis merkezi

Kelepçe takmak: Kelepçeyle zanlıyı bağlamk.

Zula: Malların saklandığı yer.

Sokak jargonu Ne demek?

Sokak ağzıyla konuşmak, sözcükleri bozarak farklı anlamlarda kullanmak demektir.

Sokak jargonu Örnekleri

  • Hac
  • Kanka
  • Hocut
  • Başkan
  • Aslan parçası
  • Paçoz

Öğrenci jargonu Örnekleri

  • Aynen: Gençlerin her koşulda, her ortamda, her cümlenin ardından kullandıkları can kurtarıcı kelime. Çoğunlukla “Ben de öyle düşünüyorum. Ama ekleyeceğim de bir şey yok” anlamında kullanılıyor.
  • Ezik: Başarısız buldukları ya da havalı olmayan kişiler için kullanılan lakap
  • Mal mısın?: Saf mısın, salak mısın anlamına gelen, söylenilen kişiyi kelimenin sözlük anlamı olan ‘büyükbaş hayvan’ ile eşdeğer bir kategoriye koyan bir hakaret
  • Zırvana: Zırvalamanın nirvanası, yani fazlaca zırvalamak
  • Sen iyice safa bağladın: Saf kelimesi yerine herhangi bir kelime de gelebilir. Bir şeye dönüşmek, o olmak anlamına geliyor.
  • Yükselmek: Sinirlenmek
  • Panpa: Yakın arkadaş, pampi, kanki, kankito, aşkito gibi versiyonları da var.
  • Atarlı: ters davranan, söylenen, dırdır yapan
  • Ateş ediyo: çok güzel, hatta çok çok güzel
  • Ortamlara akmak: eğlence mekanlarına gitmek.
  • Neyin kafasını yaşıyo’sun?: Düşünce şeklini ya da davranışını saçma buldukları kişiler için kullanıyorlar. Kafan mı güzel ya da ne içtiysen ben de ondan istiyorum gibi versiyonları da olabiliyor.
  • Atar yapmak: Kızmak, abartılı çıkışlar yapmak
  • Lol: Sesli güldüm anlamında bir kısaltma
  • Birisine yürümek: Birisine asılmak, tavlamaya çalışmak
  • Duyar kasmak: Belli bir konuda duyarlı davrananları ti’ye almak için kullanılıyor. “Sen kedidir köpektir amma duyar kastın!” gibi
  • Sahiplemek: Birbirine yakıştırmak
  • Feno: Fenomen
  • Trollemek: ortalığı karıştırmak, ortaya bir laf atıp kenara çekilip kitleleri provake etmek
  • Kasmak: Çaba göstermek, uğraşmak, emek harcamak
  • Bro: Yakın arkadaş (erkek)
  • Sista: Yakın arkadaş (kız)
  • Mentionlamak: Bir ileti içerisinde bir ya da daha fazla kullanıcının adını kullanmak
  • Favlamak: Favorilere almak
  • Stalklamak: Birini sosyal medyada araştırmak, takip etmek
  • Popi: Popüler
  • Yardırmak: Tüm gücüyle o işe kanalize olmak

Jargon hakkında ek açıklamalar

Jargon, “ Bozulmuş dil “ anlamına gelen Fransızca bir kelimedir. Fikri, mesleki veya belli bir kesit içinde ortak yönleri olan, ortak zevk iş, uğraş veya birliktelik içinde olan kişilerin kullandığı, zümre dışındaki insanların anlamayacağı şekilde oluşturulan bir dil veya ortak ağız, ortak ifade olarak tanımlanır.

“dar bir çevreye özgü dil, argo.” , “anlaşılmaz dil veya söz; belirli bir grubun kullandığı dil.” “kimi çevrelerin kullandığı özel dil. anlaşılması güç, bozuk dil” “bozuk dil; meslek argosu” “Kendi muhitinden uzakta çalışan bir grubun, örneğin bohçacıların, aralarında gizlice anlaşmak için oluşturduğu yapay dildir.” [1].Şekillerinde tanımlanmaktadır. Genel olarak bu terim belli bir uğraş veya ilgiyi paylaşan kişilerin kullandığı özel ve çok fazla sayıda kelimelerden oluşmayan yapay ve özel dile karşılık gelir

“Jargon, belli bir etkinlik, meslek veya grupla ilişkili olarak tanımlanmış bir terminolojidir.” Fikri, mesleki vb. ortaklık gösteren kişilerin kullandığı ortak ağız olarak tanımlanır.[2] Esasında böylesi bir ortak özellikleri olan belli bir toplumsal kesitin kendi aralarında oluşturdukları bir söylem şeklidir. Bu söylem şekli anadilden seçilmiş kelimeler farklı bir şekilde kullanılarak veya farklı bir şekilde söylenerek meydana getirilir. Böylesi bir dil oluşturan kesitler böylesi şekillerde meydana gelen bu dili diğer kesimlerden kimsenin anlamaması için oluştururlar. Bu ortak söylemi oluşturanların dilini aynı kesimde olanların dışında kimse anlamayacaktır. Bu anlaşma dili genellikle dildeki kelimelerin bozulmuş şekillerinden oluşur. .

Genel olarak bu terim belli bir uğraş veya ilgiyi paylaşan kişilerin kullandığı dile karşılık gelir Gençler, esrar içenler, belli bir grup ilişkisi içinde kalanlar bir jargon dili oluşturabilirler. “Jargonu oluşturan sözcükler o gruba ait olmayan bir kişi için anlaşılmaz gelebilir veya yaygın sözcükler olmalarına rağmen tamamen farklı bir anlamda kullanılabilir. Bazı sözlüklerin verdiği tanımlar ise jargon sözcüğüne aşağılayıcı bir anlam yükler: "anlaşılması güç, bozuk dil"[1] ve "argo" [3]gibi.”

Jargon argodan farklı bir durumdur. Argo, özellikle çok daha yaygın ve anlamaı ayıp sayılabilecek sözlerdir. Argo o ana dili bilen pek çok kişi tarafından anlaşılabilen bir dildir. Jargon ise çok daha alt grupların kullandığı, anlaşılabilirlik oranı çok düşük olan ve sadece ve o kesitten veya zümreye dâhil olabilenlerin bilebileceği bir dildir. Jargon dili illa ki argo gibi kaba saba anlamlar da taşımayabilir. Argoda olduğu gibi, o söylemi oluşturan topluluk içinde sıkça konuşulan şeylerin kısaca ifade edilebilmesi, başkası anlamadan mesajın üstü örtülü olarak iletilebilmesi için gelişmiştir. Bazı durumlarda da bir grubun üyelerini o gruba ait olmayanlardan ayırd etmek için de kullanılır. Bir grubun, , kendi aralarında daha rahat anlaşabilmesini sağlayan jargon, diğerlerinin anlamasını zorlaştırmak ve yabancı olanların anlamasını engellemek için de oluşturulabilir.

MİMARLIK JARGONU

Uzmanlar, uzmanlık alanlarıyla ilgili konularda konuşurken, istemeseler de “dilleri çalar”. Örneğin bir mimar, sizinle konuşurken ister istemez bir,iki “mimarlık terimi” kullanacaktır. Bu sayfalar mimarlarla kolayca anlaşabilmeniz için hazırlandı.


A

Açıt : Pencere yada kapı boşluğu
Ağörgü : Taşları ağ şeklinde yerleştirilmiş duvar örgüsü
Akıtmalık : Çatı kaplama işlerinde yedirmelik ya da kurşun şerit ile örtülü birleşme ya da tonoz geçmesi
Alınlık : Kimi yapılarda giriş kısmının ya da kapı ve pencerelerin üstünde bulunan üçgen veya yarı değirmi süsleme
Anaduvar : Yığma bir yapıda taşıyıcı duvar
Arnavut bacası : Tavan arasına ışık sağlayan çatı penceresi
Aypencere : Yarım daire biçiminde pencere

B

Bağlama : Bir yapının çeşitli öğelerini kendi aralarında birbirlerine kenetleme işi
Bakkal tavanı : Döşeme krişlerinin alttan görünecek şekilde açıkta kaldığı ahşap tavan türü.
Basık : Tavan yüksekliği alışılagelmiş ölçülerden az olan
Beden duvarı : Yığma yapıda taşıyıcı duvar
Bindirme : Bir duvarda cumba, çıkma gibi taşkın ve altı boş olarak yapılan ve bindirmelik yada destek üzerinde taşınan yapı parçası

C

Cam kiremit : Işık geçiren çatı örtüsü yapmakta kullanılan, camın preslenmesiyle elde edilen bir tür kiremit.
Cam tuğla : Yarı saydam duvar yapmakta kullanılan içi boş cam blok

Ç

Çadır çatı : Orta noktadan başlayarak dört yana düşen yüzeyleri olan, kare piramit şeklinde çatı
Çardak : Üstüne sarmaşıklı ağaç veya çiçek sarılarak yapılmış kafesli gölgelik
Çatı : Yapıların üzerini, akıntılı bir tarzda örtecek malzemeyi taşımak üzere yapılan iskelet
Çatı eğimi : Çatı ile binanın yan duvarı arasında meydana gelen açı
Çıkma : Bir binanın üst katlarından dışarıya doğru taşan bölüm
Çıplak ahşap : Üzerinde boya, cila veya vernik bulunmayan ahşap
Çürütmek : Eski kagir yapılarda aşınmış ince yonu taşları çıkararak yerine yenilerini koymak ve çevresini çimento harcı ile doldurmak

D

Dam başağı : Çatıların tepelerine süs olarak konuların başak biçiminde sivri tepelik
Dayak : Bir yapı parçasının yıkılmaması için dayatılan, çoğu ağaç destek, kısa payanda
Duvar : Yapılarda taş, tuğla, briket, kerpiç ve benzeri gereçlerle yapılan düşey bölge öğesi
Düz çatı : Eğimi yatay ile 10 derece arasında olan çatı

E

Eskiz : Bir tasarımın ön taslağı
Eşik : Kapı boşluğunun altında boydan boya giden ve kapının ayırdığı iki hacmin döşemelerinden biraz yüksekçe olan kısım
Etek : Binanın kaide bölümü, subasman

F

Filiz : Betonarmede, ileride yapılacak eklemeler için beton dökümü sırasında dışta bırakılan demir uçlarına verilen ad
Firkete : “U” harfi şeklinde bükülmüş, çoğu 12 metre boyunda beton çeliği
Füruş : Saçakların ve çıkmaların altına yalnızca süsleme amacıyla konulan küçük destek yada oymalı süsler

G

Geçme : Lehim, kaynak veya çakma işlemlerinden yararlanmadan, parçaları birbirine takıp kenetleme
Giyotin pencere : Düşey sürme pencere
Görünüş : Bir yapının tümünün ya da bir parçasının düşey bir düzleme perspektifsiz olarak düşürülmüş gibi çizilen şekli
Gözpencere : Çatı katlarında veya kapı üstlerinde yapılan yuvarlak ya da oval biçimli, çoğu süslü küçük pencere

H

Harç : Yapıda tuğla ve taşları birbirine bağlamak ve kagir duvar ile tavanları sıvamak için kullanılan, kum, kireç, çimentoyu su ile kararak yapılan hamur
Hatıl : Ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey olarak çatlamasını önlemek amacıyla, duvarın içine yatay olarak boydan boya uzatılan ahşap, tuğla ya da beton bağlama öğesi
Helik : Duvar örülürken büyük taşların arasına yerleştirilen küçük taşlar

İ

İç balkon : Binaların içinde yer alan giriş holüne, salona veya sofaya bakan balkon.
İspanyol merdiveni : Öne doğru eğimli geniş basamakları olan dış merdiven.
İşlev : Kullanış veya işleyiş bakımından maksada uygunluk.
İtalyan damı : Çevresi korkuluklu, üstü teras şeklinde düz dam.
İzole : Yalıtılmış, geçirimsiz hale getirilmiş.

K

Kabartma : Kil, alçı, taş gibi işlenebilir gereçleri alçaklı, yüksekli yüzeyler halinde biçimlendirerek meydana getirilmiş yapıt.
Karkas : Bir yapının taşıyıcı öğelerinin tümüne verilen ad; iskelet de denir.
Kiriş : Boyu doğrultusundaki eksenine dik kuvvetlerin etkisi altındaki çubuk.
Korkuluk : Köprü, merdiven, balkon gibi düşme tehlikesi olan yerlerin kenarlarına dikilen alçak duvar veya parmaklık.

L


Lambri : Ahşap, plastik, metal veya taşla yapılan iç duvar kaplaması.
Limon kirişi : Bir merdiven kolunun iki yanında uzanan kirişlerden her biri.

M

Mahya : Çatıdaki iki eğik yüzeyin birleştiği çizgi.
Mansart : Her yüzünde değişik eğimli iki dam yüzeyi bulunan bir çeşit kırma çatı.
Markiz : Bir kapı ya da pencere önünü yağmurdan korumak için yapılan saçak.
Menteşe : Kapı ve pencere kanadını açılıp kapanacak şekilde tutturmaya yarayan eklemli madeni parça.
Merdiven kovası : Dönerek çıkılan merdivenlerde ortadan görülen boşluk.

N


Nefeslik : Bodrum katında hava ve ışık almak için tavana yakın olarak açılmış pencere.

O

Oturma : Bir yapının, altındaki zeminin hareketi veya sıkışması dolayısıyla aşağı doğru hareketi.
Orta derecede eğimli çatı : Eğimi yüzde 25 ile yüzde 70 arasında olan çatı.

Ö

Ölçme nişanı : Çatlak duvarların daha çok açılıp açılmadıklarını ak için çatlağın iki yanına tutturulan cam.
Örgü : Duvar veya ayak örme işi veya tarzı.
Örmek : Taş, tuğla gibi gereçler ile duvar veya ayak yapmak.

P

Panel duvar : Taşıyıcı niteliği olmaksızın bölme olarak kullanılan ince duvar.
Parapet : Teras, balkon ve köprü gibi yerlerde yapılan, yaklaşık olarak 90 cm. yüksekliğinde korkuluk duvarı.
Prefabrikasyon : Hazır elemanlar veya bileşenlerle yapı kurma.
Proje : Bir yapının gerçekleştirilebilmesi için gerekli plan, kesit ve görünüş gibi çizimlerin tümü.

R


Repetisyon : Belli bir aletle yapılan açı ölçmesinin duyarlılığını artırmak için ölçmenin yinelenmesi yöntemi.
Restitüe etmek : İlk şekline getirmek; eski şeklini yapmak.

S

Sahanlık : Binalarda kapı önünde, merdiven başlarında veya ortasında bulunan düzlük.
Salmastra : Sızdırmazlık işlerinde kullanılan, saö gibi örtülü bir çeşit kordon.
Sarak : Yapı yüzlerinde boydan boya giden yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz kşak.
Strüktür : Bir yapının taşıyıcı bölümü.
Sundurma : Yağmur veya güneşten korunmak için bir kapı üstüne ya da duvar önüne yapılan saçak.

T

Taşıyıcı : Yapının maruz kaldığı çeşitli kuvvetleri ve zorlamaları karşılayan bölümleri meydana getiren (gereç, yapı elemanı, yapı bileşeni).
Tadilat projesi : Yapıdaki herhangi bir değişikliği göstermek üzere hazırlanan ve asıl projenin eki olan proje.
Tesisat : Belli bir işin sağlanmasına yardım eden alet ve araçların uygun yerlere, birbirine bağlı olarak döşenmesi veya döşenen bu araçların tümü.

Ü


Üstemel : Bina eteği, etek duvarı.
Üstyapı : Bir yapının toprak üzerinde kalan bölümü.

V

V kolon : Yükleri üstteki iki noktadan alıp tek bir yük halinde temele aktaran kolon.
Vasistas : Pencere veya kapı üzerinde bulunup, havanın değiştirilmesine yarayan, alttan menteşeli pencere, bir
çeşit üstlük.

Y


Yapı donanımı : Sabit ve sabit olmayan mobilya ile çeşitli cihazlar ve tesisat.
Yüz : Yapının cephesi.

EMLAK JARGONU

A

Ada : Çevresi yollarla sınırlanmış ve çoğu parsellerle bölünmüş arsa ile böyle bir arsayı kaplayan yapılar takımı, yapı adası.
Akar : Kiraya verilerek gelir sağlayan mülk.
Alan düzenlemesi : Yapının kurulacağı alanın, aplikasyondan ve ip iskelesi kurulmadan önce düzenlenmesi.
Anahtar teslimi : Bir yapının tüm gereç ve işçiliğinin yüklenici tarafından karşılanıp, bütünüyle bitirilmiş olarak mal sahibine teslim edilmesini öngören sözleşme şekli.

B

Bağımsız bölüm : Bir yapının Kat Mülkiyeti Yasası hükümlerine göre bağımsız mülkiyete konu olan bölümlerden her biri.
Bahçekent : Sağlık ve konfor koşullarına uygun bir yaşam sağlamak amacıyla tasarlanmış, tarıma ayrılmış bir toprak parçası ile çevrili uydu kent.

C

Cephe : I. Bir binanın yüzlerinden her biri; özellikle ön yüz. II. Bina yüzünde dik doğrultuda sonsuzdan bakılan
görünüş.
Cihannüma : Her tarafı seyredebilmek için bazı ev çatılarının üstüne yapılan oda veya teras.
Cumba : Türk evlerindeki kafesli çıkma.

Ç

Çatı katı : Binalarda çatı ile son normal kat arasında yapılan kat.
Çekme kat : Bir binanın son katı üzerine yapılan, cepheden geriye çekilmiş kat.

D

Denize sıfır : Denizle arasında herhangi bir yapı veya geniş bir toprak parçası olmayan yapı, arsa.
Devre mülk : Tapusu belirli bir “devre” kullanım için geçerli olan, ortak kullanılan konut, yazlık.

E

Ebeveyn banyosu : Yatak odasında bulunan banyo.
Emsal : Bir yapı veya konutun satış ya da kira bedelinin, benzeri ile karşılaştırılması.

I

Islah : Bir bölgenin, tümüyle yenilenmeksizin yaşama koşullarının düzeltilmesi.

K

Kat mülkiyeti : Bir ya da daha çok kişinin, bir yapının belirli bir bölümüne sahip olabilmesi.
Kat yüksekliği : Döşeme üstünden bir üst katın, döşeme üstüne olan uzaklığına verilen ad.

L

Lebiderya : Kesintisiz deniz manzaralı daire.

M

Metropoliten şehir : Belli bir büyüklüğü olan, örneğin nüfusu 1 milyonu aşan şehir.
Möbleli : İçinde eşyası bulunan daire.

N

Nizam : Binaların yan yana sıralanış düzeni; ayrık nizamda aralarında toprak parçası vardır; bitişik nizamda yan
duvarları ortaktır.

Ö

Ön bahçe derinliği : Binanın ön yüzünden kendi parselinin ön sınırına kadar olan en yakın dik uzaklık.

S

Selamlık : Eskiden büyük konaklarda erkeklerin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm.
Servis girişi :Büyük binalarda yan hizmetler için kullanılan ikinci derecedeki giriş.
Sosyal altyapı :Sağlıklı bir çevre meydana getirmek amacıyla yapılması gereken eğitim, sağlık, dinsel, kültürel ve yönetsel yapılar ile park, çocuk bahçeleri gibi yeşil alanlara verilen genel ad.
Stüdyo :Aynı zamanda oturma, yatma ve yemek için kullanılan genişçe oda.

T

Teknik altyapı : Elektrik, gaz, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, her tür ulaştırma, haberleşme ve arıtım gibi hizmetlerin sağlanması için yapılan tesisler ile açık ve kapalı otopark kullanışlarına verilen ad.

V

Vaziyet planı : Yapıların değişmez röperlere göre arsaya yerleşmelerini belirten üstten görünüş, yerleşme planı.


Y

Yenilenmiş : Eski bina veya dairelerin onarılarak, restore edilerek yeni hale getirilmesi.
Yıkma ruhsatı : Bir yapıyı yıkmak için ilgili belediyeden özel olarak alınan izin; yıkma izni.

Konuşma Dili ve Yazı Dili

Kelime dağarcığı yazı diline göre sınırlı olan ve günlük hayatta kullanılan doğal dile konuşma dili denir. Bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile yazı dili denir.

Konuşma Dili ve Yazı Dili Arasındaki Farklar:

  • Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır.
  • Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir.
  • Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur.
  • Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir.
  • Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez.

TÜRK LEHÇELERİ KOLAY ERİŞİM ÇİZELGESİ

Türk lehçeleri, Türk dilleri, Türkçenin şiveleri, Türkçenin lehçeleri,  AZERBAYCAN TÜRKÇESİ, KAZAK TÜRKÇESİ, KIRGIZ TÜRKÇESİ ÖZBEK TÜRKÇESİ, TÜRKMEN TÜRKÇESİ

Yorumlar (0)