Sözcükte Anlam: SOMUT ANLAM, SOYUT ANLAM
Sözcükte Anlam: SOMUT ANLAM, SOYUT ANLAM, Somut Anlamlı Sözcükler, Soyut Anlamlı Sözcükler, Nitel Anlamlı Sözcükler, Nicel Anlamlı Sözcükler, Ad Aktarması

Sözcükte Anlam: SOMUT ANLAM, SOYUT ANLAM
Sözcükte Anlam: SOMUT ANLAM, SOYUT ANLAM, Somut Anlamlı Sözcükler, Soyut Anlamlı Sözcükler, Nitel Anlamlı Sözcükler, Nicel Anlamlı Sözcükler, Ad Aktarması, Anlam aktarması, deyim Aktarması Söz Öbekleri, Yansıma Sözcükler
SÖZCÜKTE ANLAM KOLAY ERİŞİM ÇİZELGESİ
- Gerçek (Temel) Anlam, Yan Anlam, Mecaz Anlam, Terim Anlam
- Argo Anlam, Soyut Anlam, Soyut Anlamlı Sözcükler, Nitel ve Nicel Anlamlı Sözcükler
- Yakın Anlamlı Sözcükler, Zıt (Karşıt) Anlamlı Sözcükler, Eş Sesli (Sesteş) Sözcükler
- Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler, Somut Anlamlı Sözcükler, Yansıma Sözcükler
- İkilemeler, Deyimler, Atasözleri, Özdeyişler (Vecizeler), Dolaylama
- Güzel Adlandırma, Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel), Yansıma Sözcükler
- Kelime Grupları, Eş Anlamlı (Anlamdaş) Sözcükler
Soyut Anlam
Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır. Örneğin; ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Oysa üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların sadece kavram olarak var olduğunu kabul ederiz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.
Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir. Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.
Somut ve Soyut Anlamlı Sözcükler
Beş duyu organımızdan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan sözcüklere somut, beş duyu organımızla algılayamadığımız ama var olduğuna inandığımız kavramları karşılayan sözcüklere soyut sözcükler denir.
Somut: ev, kitap, ağaç, rüzgar, hava, koku...
Soyut: hayal, sevinç, rüya, öfke, endişe...
Somutlaştırma (Somutlama)
Soyut bir kavramı, somut bir sözcükle anlatmaktır. Benzetmeden yararlanılır.
Örnek:
1- Yine hayallerim suya düştü.
*Hayal kelimesi normalde soyut bir kavramdır ancak burada suya düşebilen somut bir varlıkmış gibi anlatılmıştır. Yani somutlama yapılmıştır.
2- Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.
*Burada yürek, cesaret anlamında kullanılmıştır. Cesaret soyut bir kavramdır ve somut bir organ olan yürekle anlatılmıştır. Yani somutlaştırma yapılmıştır.
TERİM ANLAM
TERİM ANLAM
Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir. Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir. Örneğin “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor.” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır. Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor.” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş. Ya da “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu.” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur.
EŞ ANLAM
EŞ ANLAM
Biçimi farklı, anlamları benzer veya yakın olan sözcükler eş anlamlı sayılır: duymak, işitmek, dinlemek; sözcük, kelime; kara, siyah; beyaz, ak vb. Eş anlamlı sözcükler, özellikle sözlükçülükte sözcük tanımını kolaylaştırır. Örneğin dilek sözcüğü, tek dilli sözlüklerde arzu, emel vb. gibi eş anlamlılarının yardımıyla tanımlanır.
Dillerde, her bağlamda aynı anlama gelen, anlamın bütün boyutları örtüşen tam eş anlamlılık pek rastlanan bir durum değildir. Sözcükler arasında üslup, derece, duygusal değer, yerellik vb. açılardan farklar vardır. Ayrıca bağlam da önemlidir. İki sözcük bir cümlede eş anlamlı iken başka bir cümlede eş anlamlı olmayabilir: ak ve beyaz, siyah ve kara sözcükleri eş anlamlı sayılırlar. Ancak ak alın deyiminde beyaz, kara baht örneğinde siyah kullanılamaz. Pek çok sözlükte eş anlamlı olarak listelenen sözcükleri, bu nedenle yakın anlamlı saymak gerekir.
Basit bir sözcük, birleşik bir sözcükle eş anlamlı olabilir: ambulans-cankurtaran vb. Kimi sözcükler eş anlamlı gibi görünse de duygu değerleri farklı olabilmektedir: asker krş. Mehmetçik vb. Farklı üslupları da çağrıştırabilirler: mangır-para, inek-çalışkan vb.
Türkçede eş anlamlı sözcüklerin yanında, özellikle dil devrimi sırasında üretilen yeni sözcükler veya Türkçeye yeni giren yabancı sözcüklere üretilen karşılıklar sonucu çok ilgi çekici eş anlamlılık durumları ortaya çıkabilmektedir. Örnek olarak şu sözcükler sıralanabilir: etki-tesir, ilgi-alaka, görev – vazife, yazım – imla, güncel-aktuel vb. İlgi çekici bir eş anlamlılık türünü de star -yıldız gibi örnekler oluşturur.
Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır. Örneğin “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır. Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz. Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir. Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir. Örneğin; “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi.” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz. Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez. Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor. Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz.
KARŞIT ANLAM, ZIT ANLAM
KARŞIT ANLAM, ZIT ANLAM
Zıt anlamlılık, sözcükler arasında bulunan ters çıkarım ilişkisidir: güzel-çirkin, doğru-yanlış, karı-koca vb. İki kavram arasında zıtlık ilişkisinin olması için, ortak özelliklerinin bulunması gerekir. Ancak bu şekilde kavramlardan biri, ters çıkarım yoluyla diğerini çağrıştırabilir. Örneğin güzel ve çirkin olma nitelikle, yaşlı ve genç olma yaşla ilgili özelliklerdir; ancak ilişki ölçeğinin iki ayrı ucunda bulundukları için zıt anlamlıdırlar.
Zıt anlamlılığın farklı biçimleri bulunur. Sözcükler ve ifadeler arasındaki anlam ilişkisinin yönüne ve biçimine göre değişik zıtlık ilişkilerinden bahsedilebilmektedir. Örneğin evli-bekâr sözcük çiftleri arasında bütünleyici zıtlık ilişkisi görülür. Evli ve bekâr sözcükleri, kültürel olarak evlenebilirlik diye kabul edilen ölçütün uygulanabilirliğini varsayar ve bu ilişki çerçevesinde birbirlerini tamamlar. Eril-dişi, kadın-erkek, soru-cevap, ölü-sağ, var-yok gibi sözcük çiftleri arasında da bütünleyici zıtlık ilişkisi bulunur.
Derecelendirilebilir zıt anlamlılar da vardır. Derecelenebilir zıtlık ilişkisi, derecelenebilir bir niteliğin, ilişki ölçeğinde bulunan iki farklı ucu arasındaki anlam ilişkisidir. Dar-geniş, yaşlı-genç, büyük-küçük, uzun-kısa vb., nitelik bakımından derecelenebilen ve bir niteliğin farklı derecelerini ifade eden bir dizi sıfat çifti bu tür zıtlığa örnek verilebilir. Bazen iki zıt anlamlı arasında farklı derecelendirmeler yapmak da mümkündür: büyük-küçük, uzun-kısa, sıcak-soğuk vb. Bu tür zıt anlamlılarda, olumsuz biçim zıt anlam değildir. Örnek olarak uzun değil illa ki kısa anlamına gelmez.
Üçüncü bir zıt anlamlılık türü de almak/satmak, karı/koca, öğrenci-öğretmen vb. sözcük çiftleri ile ilgilidir. Bu sözcüklerde belirtilen kavramlardan birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır, biri olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Yer-yön bildiren zıt anlamlılar da ilişkili zıtlık kategorisine dahil edilebilir: aşağı/yukarı, önde/arkada, kuzeyde/güneyde vb.
Akrabalık bildiren sözler arasındaki zıtlık ilişkileri de ilişkili zıtlıklar için ilginç olabilir: Anne-baba, kız kardeş-erkek kardeş, amca-hala. Bunlar hem zıt akrabalık ilişkilerini hem de cinsiyet farklılıklarını göstermektedir.
Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler. Örneğin; “güzel” sözcüğünün karşıtı “itici” olamaz çünkü iticilikte sevimsizlik anlamı da vardır. Oysa “güzel” sözü sevgiyi beraberinde ifade etmez. Bunun karşıtı ancak “çirkin”dir. Aynı durum eylemlerde de görülür. Örneğin; “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir. Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir. Sevmemekte ise bu duygunun bulunmadığı anlamı vardır. Oysa karşıtlıkta, olan duygunun tam karşıtı olmalıdır; bu da “nefret etmek”tir. Bu nedenle karşıtlıkla olumsuzluğun farkını görmek önemlidir.
DEYİM NEDİR? DEYİMLER VE ANLAMLARI
En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir. Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler. Örneğin; “Haberi duyunca etekleri zil çaldı.” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir. Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisinin olmadığı açık.
Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir. Örneğin; “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin.” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır.
Deyimler genellikle bir eylem bildirir. Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir. Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir. Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir. Örneğin “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır. Mastar halinde de anlamlıdır. Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır. Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum.” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş. Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız. Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz.
ATASÖZÜ NEDİR?
Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir. Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte sözlerdir. Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür. Atasözleri, kültürümüzün taşıyıcılığını yapan ve Türk milletinin deneyimlerini yansıtan çok değerli sözlerdir. Çünkü yaşanmış olaylar sonunda, tüm milletin duyarlı ve tedbirli olması gerektiğini vurgulayan mesajlar içerirler.
Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır. Örneğin; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme.” sadece gerçek; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” hem gerçek hem mecaz anlam verir.
SESTEŞ SÖZCÜKLER, EŞSESLİ SÖZCÜKLER
Yazılışları aynı; fakat anlamları farklı olan sözcüklerdir. Genellikle eş anlamlı sözcüklerle karşılaştırılan sesteş (eş sesli) sözcükler, yalnızca “ses” yönünden ortak sözcükleri ifade etmektedir. Öyle sözcükler göstermeliyiz ki, yazılışları ve söylenişleri birebir aynı olsun; fakat anlamları arasında bir ilgi bulunmasın. Örneğin;
Bir gül de içimiz aydınlansın.
Bu gül bahçesini çok severim.
cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.
ÖZDEYİŞ NEDİR? VECİZE NEDİR?
Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir. Vecizeler tasözleriyle karıştırılmamalıdır. Atasözlerinin kim tarafından, ne zaman ve nerede söylendiği belli değildir. Fakat vecizelerin kaynağı, söyleyeni bellidir. Daha doğru bir ifadeyle, bütün insanlığa mâl olmuş, herkes tarafından benimsenen özlü sözlerdir.
Ne mutlu TÜRK’üm diyene!
Atatürk
Düşünüyorum, öyleyse varım.
Descartes
Sözcükte Anlam Test
1. I. O zaman başından aşkındı derdi
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
II. Çoktandır tekneyi aldı sular
Çoktandır ümitler sende ölüm
III. Nicedir uyku girmez gözüme
Geçer gider yüreğindeki sevgim diye
IV. Başındayım sanki bir mucizenin
Su sesinden ve kanat şakırtısından
Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözlerden hangi ikisi yakın anlamlıdır?
- I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve IV. D) III. ve IV. E) II. ve III.
2. I. O gülüş kalbime aksettiği an
Duymadım ilk ateşin düştüğünü
II. Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın
Odan ne karanlık yok mu ateşin?
III. Nereden nereye sevmişim yâri
Ateşi koymuyor, yakıyor beni
IV. Boşuna tetiği ne kurcalarsın
Var daha zaman ateşe be Ali!
Numaralanmış ikili dizelerin hangi ikisinde “ateş” sözcüğü “aşk” anlamında kullanılmıştır?
- I. ve II. B) II. ve III. C) I. ve III. D) III. ve IV. E) II. ve IV.
3. Aşağıdaki dizelerin/cümlelerin hangisinde “açılmak” sözcüğü “gitmek” anlamında kullanılmıştır
A) Her gün aynı pınardan doldurun testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
B) Açıldı ağzı nihayet, açılmaz olaydı.
C) Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir.
O seferle açılmış, nice yerlerdendir.
D) Yanından, göğsünden açılır yara
Yâr gelmezse yaraların elletme
E) Bir bahar yağmuru yağmış da açılmış havayı
Hisseden kimse hakikat sanıyor hülyayı
4. Ara sıra ahiretten haber gelseydi, ölüm bu kadar müthiş olmayacaktı. Giden gidiyor, hiç dönmüyor ve gittiği yerden hiç ses çıkmıyor. Dönmesin kalsın. Fakat bu ağır, bu yoğun, bu korkunç sessizlik neden?
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada geçen “ağır” sözcüğünün anlamca yerini tutamaz?
A) Bunaltıcı B) Sıkıntı verici C) Dehşetli D) Rahatsız edici E) Duygusuz
5. I. Son yıkamada çamaşırlar kar gibi ağarmıştı.
II. Vaktaki sular, şarkılar inlerken ağardı
Bendim geçen ey sevgili sandalla denizden
III. Ortalık ağarmaya, sisli ufuklardan pembe bir güneş yükselmeye başlamıştı.
IV. Hamit Bey, iki taraftan ağarmış sakalıyla köşede oturuyordu.
Yukarıdaki dizelerin/cümlelerin hangi ikisinde “ağarmak” sözcüğü aynı anlamda kullanılmıştır?
- I. ve II. B) II. ve III. C) I. ve III. D) III. ve IV. E) II. ve IV.
6. Düşünen her insanımız gibi ben de hayatımızın değişmesi için sabırsızdım. Fakat canlı hayata, yaşayan ve duyan insana, cansız madde karşısındaki bir mühendis gibi değil, bir kalp adamı olarak yaklaşmayı isterdim.
Yukarıdaki parçada geçen “kalp adamı” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Huzuru, saadeti Allah ve insan sevgisinde bulan kimse
B) İnsanlar hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olan kimse
C) Hayata, olaylara olumlu ve duygusal yönden bakan kimse
D) İnsanlığa ilmiyle hizmet eden kimse
E) Halktan gelen veya halka yakın kalmayı bilen kimse
7. Aşağıdaki ikili dizelerin hangisinde, anlatımda karşıtlıklardan yararlanılmıştır?
A) Gül gülse daim ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler, kimine gül
B) Artık cümbüşte yoksam geceleri
Sanmayın tarafımdan ihanet var
C) Şimdi de kalmadı paranın nazarımda kadri
Kirli ellerde görünce paradan iğrendim.
D) Yeme el malını er geç verirsin
İğneden ipliğe sorulur bir gün
E) Bastım da kırıldı iğdenin dalı
Kötüye düşenin böyle olur hali
8. Aşağıdaki dizelerin hangisinde “içinde” sözcüğü “ara, orta” anlamı dışında kullanılmıştır?
A) Ağlama sevdiğim yine gelirim
Güzeller içinde bulurum seni
B) Çalılar içinde kuytu yerlerde
Ötücü kuşların yuvası vardır
C) Şurada bir güzelin salınışını
Selviye benzettim dallar içinde
D) Serhatler içinde Budin’dir başı
Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı
E) Elbisem çivide canlanır o an
İçinde bir başka vücudu saklar.
9. Aşağıdaki ikili dizelerin hangisinde abartmaya başvurulmuştur?
A) Karacaoğlan, devranım var, demim var
Yâr yitirdim, düşmanım var, gamım var.
B) Yanılıp derdime derman katarsın
Dünya sele gitti gözüm yaşından
C) İmdat umar iken akan sellerden
Kendim gibi akan sel bulamadım
D) İster azat eyler, ister öldürür
Sefil Veysel kapısında kul gibi
E) Dokuz aylık yoldan sefere geldim
Dünya denen yere indirdin beni
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gerçek anlamının dışında kullanılmıştır?
A) Sadece bu ânı ve bu aydınlığı Bursa ovası denen kadehten içmekle kalacağım.
B) İçki bilginin ve aklın düşmanıdır; içkinin adı gerçekte kavga ve gürültüdür.
C) Sabahları annem beni bebek gibi pencerenin kenarına oturturdu.
D) Birkaç saat için yanardağın homurtuları diner gibi oluyordu.
E) Eski İstanbul için Silivri yoğurdu kışın sonu demekti.
11. I. Üç derdim var, birbirinden seçilmez:
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.
II. Sen de bu köprüden gel geç diyorlar
Buyur bir makam da sen seç diyorlar.
III. Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi
IV. Uzaklar seçilmiyor, gönüldür geçilmiyor
Gönül bir top ibrişim, dolaşmış açılmıyor.
Numaralanmış ikili dizelerin hangi ikisinde “seçmek” sözcüğü “benzerleri arasında hoşa gideni, yararlanmak için ayırmak, beğenmek.” anlamında kullanılmıştır?
- I. ile II. B) II. ile III. C) III. ile IV. D) II. ile IV. E) I. ile III.
12. Kötü günde beraberdir dost düşman
Kazanırsan bâri yine dost kazan
Aşağıdakilerden hangisinde bu dizelerdeki “bâri” sözcüğünün anlamca yerini tutabilecek bir sözcük kullanılmıştır?
A) Murat alıp doya doya gezmedim
Bu kara yazıyı kendim yazmadım
B) Herkes sevdiğinden doydu usandı
Neden kaldık böyle bahtı kara biz
C) Yazıktır şu geçen ömrüme yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu.
D) Güzel olsa, esmer olsa el verir
Kadir Mevlâm ihsan eder yel verir.
E) Tam anlamıyla zengin olamasan da
Hiç değilse gönül zenginliği iste.
13. I. Geçen gün, Zeynep Kadını, sokak kapısının önünde benden yakınırken yakaladım.
II. Bir insana çok yakışmış bir elbise, başkasına o derece yakışmaz.
III. Gel bahar gel bahar yakınlarda gül
Denize renginden armağan bırak
IV. Beni İstanbul’a üniversiteye göndermediği için zaman zaman babama sızlanırdım.
Numaralanmış cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangi ikisi yakın anlamlıdır?
- I. ile II. B) II. ile III. C) II. ile IV. D) I. ile IV. E) III. ile IV.
14. I. Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
II. Bilemedim gece ile gündüzü
Seçemedim güneş ile yıldızı
III. Küçüksu’da gördüm seni
Gözlerinden bildim seni
IV. Demirden döverdi en keskin kılıçları
Bilirdi, çeliğe su vermesini de
Numaralanmış dizelerin hangi ikisinde “bilmek” sözcükleri yakın anlamlı kullanılmıştır?
- I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) II. ve IV. E) I. ve III.
15. Bir hastane dönüşü sandviç almak için elini cebine attığı anda, herkesi bir gün kavrayacak olan karanlık onu da kavradı.
Bu cümle ve onu oluşturan sözcükler için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) “Karanlık” sözcüğü gerçek anlamının dışında kullanılmıştır.
B) “Elini” sözcüğü gerçek anlamının dışında kullanılmıştır.
C) “attığı” sözcüğü, başka bir sözcüğün anlamca yerini tutmuştur.
D) “elini cebine atmak” bu cümlede deyim olarak kullanılmıştır.
E) “Kavradı” sözcüğü gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
16. Şairler, duyduklarını anlatırken salt somut sözcüklerle yetinmez, soyut sözcüklerden de yararlanırlar.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, soyut anlamlı sözcüğe yer verilmemiştir?
A) Yan yana sessizce mevsimle keder
B) Hicrana aldanmış kalbimde geçsin
C) Esen rüzgârlara sen neşeni ver
D) Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz
E) Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı
17. I. Canı cânânı bütün varımı alsın da Hûda (Allah)
Etmesin tek beni vatanımdan dünyada cüda (ayrı)
II. Her mihnet (sıkıntı) kabulüm, yeter ki,
Gün eksilmesin penceremden
III. Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikâyeme
Çok değil evi barkı terk edip sana uyduğum
IV. Lâkin bana pek güvenme her derdin için
Aslında ben, ey yeryüzü, yerlin değilim
Numaralanmış ikili dizelerin hangi ikisinde, altı çizili sözcükler yakın anlamlıdır?
- III. ve IV. B) I. ve III. C) II. ve III. D) I. ve II. E) II. ve IV.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gerçek anlamında kullanılmıştır?
A) Ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi vardır.
B) Ağızla pilav pişmez, yağla pirinç gerek.
C) Bu da dördüncü ordu kumandanı için ağır bir darbe olmuştu.
D) Son günüm yaklaştı görünesiye
Kalmadı bir adım yol ileriye
E) Söz oyunlarında öyle açmazlar olur ki, iki dakikada insanı mat eder.
19. (I) Kimselere benzemeyen o hali birden aklıma geldi.
(II) Onu seyrederken gördüğünde öylesine şaşırıyordu ki…
(III) İçimden bir an derin bir pişmanlık sızısı yükseldi.
(IV) Giderken ansızın dönüp pencereme bakardı bazen.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde altı çizili sözcükler anlamca en yakındır?
- I. ile II. B) II. ile III. C) III. ile IV. D) I. ile IV. E) II. ile IV.
CEVAP ANAHTARI
1-E 2-C 3-A 4-E 5-B 6-C 7-A 8-E 9-B 10-A 11-B 12-E 13-D 14- A 15-B 16- E 17-D 18-A 19-D