Dilin Önemi Makale, Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi Makale

Dilin Önemi Makale, Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi Makale

Konu: Dilin Önemi Makale, Dilin İnsan ve Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi Makale


Suat Özer

(Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Sunumu İndirebilirsiniz:TurkDili)

Türkçemizin ne denli yozlaştığını, kirlendiğini, bozulduğunu artık anlamayan ve dillendirmeyen kalmamıştır. Herkesin bildiği bu acı ve yalın gerçeği uzaktan izlemeyi bırakıp; akıntıya kürek çekmeye, olanaksız denilenleri başarmaya girişmek ise Türkçenin Diriliş Hareketinin görevi ve önderliği olmuştur. Çetin işleri başarmaya soyunmak kolay değildir ancak nasıl ki Atatürk’ümüz “kolay değil” diye ülkülerinden vazgeçmemişse bizler de bu çetin ödevimizden kesinlikle vaz geçmeyeceğiz!

Çöplerle, atıklarla dolu bir gölde yüzülemeyeceği gibi “sözcük çöpleri” ile dolu bir dilde de arılık ve duruluk aranamaz, bu dille ulusal birlik sağlanamaz. Dilde özleşme, durulaşma bu nedenle çok önemlidir. Özleşmenin kısırlaşma anlamına gelmemesi için her alanda sözcük türetimine ya da diriltilmesine ağırlık ve öncelik vermek en önemli ilkemiz olmalıdır. Türkçemizin milyonlarca sözcük türetebilme özgücü (potansiyeli) taşıdığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgudur. Bireysel ve toplumsal olarak beynimizi bu konularda daha fazla yorma zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir…

Bu betiği (kitabı) alarak okuyan siz saygıdeğer Türkçe gönüllüsüne, dilimiz ve ülkemiz için duyduğunuz kaygı ve taşıdığınız üstün sorumluluk duygusu için en derin saygılarımızı sunarız. Olayların akışına seyirci kalmayı bırakıp sorumluluk üstlendiğiniz için, “Bu soylu yürüyüşte ben de varım.” dediğiniz için sizi yürekten kutlarız… Bu kutlu yürüyüşte bizimle birlikte yol alan gençlerimizi ve çocuklarımızı özel olarak alkışlıyor ve onları baş tacı ediyoruz çünkü Türkçemizi geleceğe taşıyacak olanlar onlardır.
“Adını ben verdim, yaşını Allah versin!” diyen Dede Korkut’umuz gibi “Adını biz verdik, yaşını sizler verin!” diyerek Türkçenin Diriliş Akımını gençlerimizin ve çocuklarımızın koruyucu ve sevecen ellerine ve ışıltılı beyinlerine teslim ediyoruz…

Bir insanın yaşadığı toplum dilini konuşabildiği kadar vardır. Henüz 1911 yılında Selanik'te başta Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip, Âkil Koyuncu gibi yazarların oluşturduğu genç kalemlerin ''Milli bir edebiyat milli bir dille yaratılabilir'' görüşüyle başlatmış oldukları yeni lisan hareketiyle Türkçenin sadeleştirilmesine büyük bir özen gösterilmiş ve Türkçenin daha sade bir dil haline gelmesi konusunda en kalıcı atılımları gerçekleştirmişlerdir.

Bu dönemlerde bazı Farsça, Arapça sözcükler yerine Türkçe olanları benimsenmiş, dil ve edebiyatın doğu-batı taklitçiliğinden kurtarılması sağlanmıştır.

Ne yazık ki günümüzde gelişen yabancı özenticiliği sayesinde ortaya çıkan kültür kirliliği kendini göstermiş ve tıpkı diğer yönlerde olduğu gibi dilimizi de zaman içinde kirletmeye başlamıştır.

Dilimizde ki bu yabancılaşma ve yozlaşma öyle bir boyuta ulaşmış ki günümüzde artık birçok kişi,  birçok alanda kendi öz dilini kullanmak yerine yabancı kökenli sözcükleri kullanmaya yönelmiştir.

Özellikle son yıllarda gelir düzeyi yüksek semtlerde kullanılan argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dil Türkiye'de Türkçe den uzak bambaşka yabancı bir kitlenin oluşmasını sağlamıştır. Öte yandan oluşan bu öteki Türkiye'de sırf dikkat çekmek adına kullanılan yabancı sözcüklerde Türkçenin yozlaşmasındaki en çarpıcı örneklerden biridir. Maalesef televizyonlarda yapılan kalitesiz programlarda Türkçeyi kirleten en önemli etkenlerin başında gelmektedir.

Dil, ülkenin kimlik kartıdır. Kimliği bozulursa ülke sömürge olur. Dil, bir ülkenin birliğinin ve bağımsızlığının en önemli simgesidir. Türkiye'de dilin kullanımı konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konuda toplum hayatında önemli bir yere sahip olan yazılı ve görsel basının da Türkçe konusunda duyarlı olması beklenirken ne yazık ki dilin düzgün kullanıma çok az önem vermesi ve son derece üzücü bir durumdur.

Osmanlı döneminin de yaşayan bazı sözde aydınlar Türkçenin bilim konusunda yetersiz olduğunu düşünüp halktan farklı bir Arapça-Farsça karışık dil kullanarak halktan kopmaya başlamışlardır. Bu durumun günümüzde aynı biçimde yinelendiğini açıkça görüyoruz. Öyle ki bilim yoluyla Türkçeye giren yabancı sözcüklerin Türkçe karşılığını bulmak yerine onları doğrudan okuyup, olduğu gibi yazmaya kalkıyoruz. Bu da durumumuzun daha da kötüleşerek işin içinden çıkılmaz bir hal almasına neden oluyor.

Örneğin ‘'Provakatör'' sözcüğü yerine ‘'kışkırtıcı'', ‘'Provakasyon'' sözcüğü yerine ‘'kışkırtma'' gibi Türkçemizde kullanılabilecek güzel sözcükler varken yabancı bir sözcükle olası bir durumu açıklama gayreti son derece gereksizdir. Ne yazık ki birçok köşe yazarının ve televizyonlara çıkan birçok sözde aydın'ın bunu çok sık yaptığı acı bir gerçektir. Aynı şekilde Müzikte ve özellikle de pop müzikte yapılan Türkçe olmayan sözler adeta Türkçenin yavaş yavaş yok olmasına olanak sağlıyor. Bütün bu durumlar ister istemez halka yansıyor ve onları dolaylı olarak da olsa etkileyebiliyor.

Bugün Türkiye'de yaşayan yaşlı dedelerimiz, atalarımız, büyüklerimiz artık yolda gördükleri yabancı mağazaların isimlerini, yabancı sözcükleri ve torunlarından duydukları yabancı içerikli Türkçe sözcükleri anlayamıyorlarsa ve onları uğruna savaşını verdikleri bu ülkede yabancılığa mahkum ettiysek bu yeni neslin atalarına yaptığı çok büyük bir ayıptır.

Ünlü filozof Konfüçyüs bir sözünde; ‘'Bir ülkeyi yıkmak istiyorsunuz önce dilini tahrip edin'' demiştir. Bu bağlamda eğer biz hala bir şeyleri sezip, hissedemiyorsak sadece dilimizde değil bizi biz yapan ve birbirimize bağlayan tüm öğelerimizde tehlike çanları çalıyor demektir.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk bu tehlike çanlarını sanki yıllar öncesinden görüyormuşçasına bizlere Türk dilinin yabancı dillerin etkisinden korunması konusunda ne kadar hassas olmamız gerektiğini şu güzel sözleriyle bakın nasılda belirtmiştir;

“Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin milli ve zengin olması milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.”


Tarih'te de bakacak olursak yıkılan bütün devletler ilk olarak dillerini kaybetmiştirler. Çünkü dilini kaybeden bir millet, milli benliğini, değerlerini, özünü ve daha da doğrusu her şeyini kaybetmiş, yitirmiş demektir. Bu yüzden Türkiye'yi Türkiye yapan ve sahip olduğumuz en güzel değerlerden biri olan Türkçeye gereken önemi vermeye özen gösterelim.

Türkçenin Yozlaşmasının Nedenleri


Türkçede yozlaşma, dilin işleyiş özellikleri olan geçerli kurallarını bir tarafa atıp dili gelişigüzel kullanarak, yapı ve işleyişindeki kuralların işlemez hale getirilmesi, dilin işleyiş özelliklerini kaybedip bozulmasıdır.

Özellikle Gençlerin özenti kesimi tarafından yozlaştırılan güzel Türkçemiz unutulmakta ve yanlış kullanılmaktadır. Türkçenin yozlaştırılması da özünden uzaklaşmasına ve bozulmasına neden olmaktadır.Türkçenin yozlaşması ilk olarak dükkan, market ve iş yerlerinin İngilizce olarak adlandırılmasıyla başlamıştır. Bu da batı dillerine özenmemize neden olmuştur. Son yıllarda telefonla mesajlaşmanın çoğalması ve internetin bilinçsiz kullanımı sonucu dilimiz, kelimeler değiştirilerek hatta gereksiz harf eklenerek yozlaştırılmaya başlanmıştır. Özellikle genç kesimin kullandığı anlık mesajlaşma programları ve bazı sosyal siteler bu yozlaşmanın temeli olmuştur.

Daha hızlı yazmak için kelimelerden harf çıkartılarak yapılıyordu. Örnek verecek olursak: Tamam, ne haber, selam gibi kelimeler tmm, slm, nbr şeklinde yazılıyordu. Fakat şimdi kısaltmak yerine daha da uzatılarak Türkçe karakterlerden olan ş, ç harfleri sh, ch, j şeklinde değiştiriliyor. Son olarak harflerin yerine rakam koyarak yazma gibi saçma sapan bir alışkanlık çıktı. A harfi yerine benzer olan 4 rakamını yazmak bu bozulmanın en basit örneği.

Dilimizi yozlaştıran Türk gençleri bu yozlaştırma merakından en kısa sürede arınmazsa ve özentiliği bırakıp özüne dönmezse, bu özenti sadece dilimiz ile kalmayıp kültürümüzü, benliğimizi hatta beynimizi etkileyecektir.Lütfen konuşurken ve yazarken Türkçeyi doğru kullanmaya dikkat edelim. Kültürümüz, benliğimiz için.

Son yıllarda gelir düzeyi yüksek semtlerde kullanılan argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dil Türkiye’de Türkçe den uzak bambaşka yabancı bir kitlenin oluşmasını sağlamıştır. Öte yandan oluşan bu öteki Türkiye’de sırf dikkat çekmek adına kullanılan yabancı sözcüklerde Türkçenin yozlaşmasındaki en çarpıcı örneklerden biridir. Maalesef televizyonlarda yapılan kalitesiz programlarda Türkçeyi kirleten en önemli faktörlerin başında gelmektedir.

Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Örnekler

Aşağıdaki saçma adlar İngiltere'den değil, ne yazık ki Türkiye'den.


Dedem sandwich
Bulteks
Bulka Pizza& Kumpir
Veroni
Bulka Patisserie
Burger King
Tefal
Cafe Simao
Punch Cafe
Adrenal
Sport House
Line a Decor
Hosta Piknik
Mystical
Cottonland
T&T
Vivet
Denim’s
Tea House
Party7
Classic Cafe
Monopoly Cafe
Polo
Agelo
Denta
Surf
OZ
Classic Cafe
Reve
Dilin Millet Hayatındaki Yeri Ve Önemi

Konumuz: Dilin önemi, Dilin önemi ile ilgili sözler, dil hakkında sözler, dil sözleri, dil hakkında görüşler, dilin önemi maddeler halinde, dilin millet hayatındaki yeri.

dilin millet hayatındaki yeri ve önemi kompozisyon, edebiyatta dilin önemi, dil ve kültürün millet üzerindeki önemi,

Tarihte dilsiz yaşamış millet yoktur. O hâlde bir millet olarak yaşayabilmenin yolu dilden geçtiği gibi orijinal bir toplum olmanın yolu da bağımsız bir dile sahip olmaktan geçer.

Dil, bir milletin diğer bir milletten farklı konuşmasıdır. Milletler duygularını, düşüncelerini, evrendeki bütün varlıkları kendilerine göre seslendirirler. Dil bir milletin ses dünyasıdır. Millet bu anlamda dile kendi damgasını vurur.

Dil bir milletin düşünce sistemini gösterir. İnsan düşündüklerini dile yansıttığına göre bir dil onu kullanan milletin nasıl düşündüğünü, zihninin nasıl çalıştığını ortaya koyar; millî düşünce biçimini ortaya çıkarır. Milletlerin hayat görüşleri, düşünce tarzları, zekâ keskinliği, ruh derinliği ve duygu inceliği o milletin dilinde saklıdır. Atasözleri, özdeyişler bunun en güzel belirtileridir. “Dil düşüncenin aynasıdır.” sözü bunu anlatır.

Dil, millet için millî benliğin, millî anıların, duyguların ve düşüncelerin, bütün maddi ve manevi değerlerin, buluş ve yaratışların ortak hazinesidir.

Bir insan için orijinalliğin ilk şartı nasıl benlikse toplumda da bu benliğin ilk ölçüsü dildir. Bizler millet olarak geçmişte yaşadığımız acı-tatlı, mutlu-mutsuz bütün olayları kendi dilimizle anlatırız. Tarihimizin, edebiyatımızın ifade aracı kendi dilimizdir. Toplumumuzun bağlandığı maddi ve manevi değerler, bütün buluş ve yaratışlar kendimizin eseriyse bunların karşılıkları Türkçedir. Değilse başka dillerden alınmışlardır.

O hâlde dille bu değerler arasında güçlü bir ilgi vardır. Eğer bir toplum çalışır, yeni değerler ortaya koyarsa ister istemez bu değerlerin anlatımı kendi dilince olacaktır. Bu çalışmalar dili geliştirecek, böylece toplumun orijinal anlatım hazinesi mükemmelleşecektir.

Dil, milleti oluşturan fertleri birbirine bağlayan bir bağdır. Çünkü ifade aracı olarak dil, en yaklaştırıcı ve kaynaştırıcı bir temel unsurdur.

Dil, millet denilen toplumun en önemli sosyal varlığıdır. Milli kültürün ilk ve en önemli unsurudur. Kültür değerlerinin çoğu dille ifade edilir; dilde ifadesini bulur. Kendi dilimiz olmadan, kendimize özgü edebiyatımızın, müziğimizin olması düşünülemez.

Atatürk: “Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyi­nin dili sayesinde muhafaza olduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” diyor. Ahlaksız, ananesiz, hatırasız, kalpsiz, zihinsel bir millet yaşayabilir mi? Varlığını sürdürebilir mi?

DİLİN ÖNEMİYLE İLGİLİ SÖZLER

Dilin önemi, Dilin önemi ile ilgili sözler, dil hakkında sözler, dil sözleri, dil hakkında görüşler, dilin önemi maddeler halinde

Dilin önemi, Dilin önemi ile ilgili sözler, dil hakkında sözler, dil sözleri, dil hakkında görüşler


  1. Dili elinden alınmış bir ulus, usu (aklı) elinden alınmış bir ulus demektir. (Suat Özer)

  2. Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır. (Atatürk)

  3. Türkçenin derinliklerine dalınca, gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bin evren göründü. (Ali Şir Nevai)

  4. Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız. (Ömer Seyfettin)

  5. Kuşlar, ayaklarıyla; insanlar dilleriyle yakalanırlar. (T. Fuller)

  6. Türkçe atalarımızın dili; anadil, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, bürümcükten ince, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe! (Ruşen Eşref Ünaydın)

  7. Dilin cirmi (kendisi) küçük, cürmü (suçu) büyüktür. (Atasözü)

  8. Dil sürçeceğine, ayak sürçsün daha iyidir. (Herbert)

  9. Dilin kemiği yok, nereye çekersen oraya gelir. (Atasözü)

  10. Dillerini jntiren uluslar, ulusal bilinçlerini de yitirirler. (O. Hançerlioğlu)

  11. Dil, bir ulusun aynasıdır. (Schiller)

  12. Kendi dilini tam bilmeyen, başka bir dil de öğrenemez. (Bernard Shaw) Konfüçyüs’e: “Eğer bir ülkede yönetici olsaydınız, ilk iş olarak ne yapmak isterdiniz?” diye sormuşlar”

  13. “Kuşkusuz ilk iş olarak dili düzeltirdim.” diye karşılık vermiş. Dinleyiciler şaşırmışlar. “Niçin?” demişler. Konfüçyüs’ün karşılığı şu olmuş: “Çünkü dilde bozukluk varsa, söylenen şey, söylenmek isteneni anlatmaz; eğer söylenen, istenen anlamı yansıtmazsa, yapılması istenen eylem yapılmaz; eğer istenilen yapılmazsa, sanat ve ahlâk bozulmaya uğrar; eğer ahlâk ve sanat bozulursa, adalet doğru yoldan çıkar; eğer adalet doğru yoldan çıkarsa; halk çaresiz, bir bunalıma sürüklenir. Sonunda söylenen hakkında doğru karar verme olanağı ortadan kalkar. Böyle bir durumu önlemek için dil her şeyden önemlidir.” (Rider’s Diges’tan)

  14. Birçokları kendi öz dillerine hâkim olamaz, ihmal ederler; meramlarını beylik sözlerle veya herkesin ağzında dolaşan tabirlerle ifade etmek isteyerek buna, kendilerine özgü bir mümtaziyet ve asalet vermeyi düşünmezler. Halbuki insanlar, birbirlerinin sözüne bakarak birbirlerinin kıymetini ölçerler. (Dale Carnegie)

  15. Dilim seni dilim dilim dileyim; başıma geleni senden bileyim. (Deyim)

  16. Dilim giydirir bana kilim. (Deyim)

  17. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. (Atasözü)

  18. Bülbülün çektiği dili belâsıdır. (Atasözü)

  19. El yarası geçer, dil yarası geçmez. (Atasözü)

  20. Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı bir dil gibidir.(Montaigne)

  21. Dilimizi daima iyi kullanmalıyız. O, sizi mutluluğa götürdüğü gibi felakete de götürebilir. (Hz. Ali)

  22. Dil düşüncenin aracıdır. Dilsiz düşünülemez. (Nurullah Ataç)

  23. Türkçe, çok uyumlu bir dildir. Sanırım dünyada bundan uyumlu bir dil yoktur. (L. Olivier)

  24. Dil devrimin amacı. Türk dilinin kısırlaştırılması değil, genişletilmesidir.

  25. “Başka dile uymaz annesinin, sesi

  26. Her sözün ararsan vardır Türkçesi”. (Ziya Gökalp)

  27. Dil kurumu, en güzel ve verimli bir iş olarak türlü bilimlere ait Türkçe terimleri belirlemiş ve bu suretle dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. (Atatürk)

  28. Dil, herkesin birer taş eklediği bir yapıdır. (Emerson)

  29. Dil. bayrak gibi devletin de simgelerinden biridir. (Ö. Asım Aksoy)

  30. '' Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dil ile başlayın" Konfüçyüs

  31. Dili bilimden ayrı mütalaa etmek veya bilimi dilden ayrı düşünebilmek imkansızdır.

  32. İnsanoğluna konuşmayı öğrenebilme si için iki yıl,dilini tutmasını öğrene bilmesi için altmış yıl gereklidir.

  33. İnsan,dilinin ve arzularının hakimi değildir.

  34. Dilin ağır, gözün çabuk işlesin.

  35. Dil bir halkın gerçek anlamda millet olduğunu gösteren en önemli etkendir. Türkçe konuşmayı bıraktığımız anda Türk diye bir milletin yok olduğunu göreceksiniz. Milletimizin devamı için Türkçeyi korumak esastır.

  36. "Türkiye'nin yeni bir Türk dünyası ile karşı karşıya gelmesi, Avrupa, Amerika, Avustralya'da yetişen Türk nesillerinin olması, Türkçe'nin bir dünya dili haline getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

  37. "Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka bir dil kullanılmayacaktır".

  38. “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”

  39. Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?

ATATÜRK’ÜN TÜRK DİLİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ

  • Türk Demek, Türkçe Demektir! Ne mutlu Türk’üm diyene!
  • Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. (1929)
  • Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır. (1938)
  • Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. (1929)
  • Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. (1928)
  • Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır. (1930)
  • Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçe’dir. (1932)
  • Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir.
  • Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. (1924)
  • Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.
  • Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.
  • Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. (1930)
  • Türk dilinin kendi benliğine, aslında güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz. (1932)
  • Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz. (1938)
  • Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. (1931)
  • Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır.
  • Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında egemen ve esas kalacaktır. (1933)
  • Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçedir.
  • Bir ulusun dili, bütün bilim kavramlarını oluşturacak şekilde gelişmemişse, o ulusun bilim ve kültür alanında bir varlık göstermesi beklenemez.

Yorumlar (0)