Fiyaka ve Caka Sözcükleri 2 -Prof. Dr. Hatice Şirin

Fiyaka ve Caka Sözcükleri


Prof. Dr. Hatice Şirin

İrlandalı aziz St. Fiacre, 7. yüzyılda Fransa’nın kuzeyinde, ölümcül hastaların son günlerini geçirecekleri bir hastane yaptırır. Hastane, 17. yüzyılda otele dönüştürülür; otel önünden kiralanan at arabaları da "fiacre" olarak anılmaya başlar. Bu arabalar günümüzde Avusturya’nın Viyana, Salzburg gibi kentlerinde, turistlere şehir turu attırmak üzere halen "fiaker" adıyla kullanımdadır.

Tanzimat Dönemi’nde Türkçeye FİYAKA olarak geçen fiacre, başlangıçta Fransızcadaki gibi “at arabası” anlamındadır; ancak fayton, kupa ve lando gibi yaygınlaşmaz; Avrupa dillerini bilenler tarafından izole çevrelerde kullanılarak kısa zamanda “gösteriş, çalım, caka” anlamı kazanır. Batılılaşmanın ölçütünü şatafatlı ve müsrif bir yaşam sürmek, özellikle de gösterişli arabalarda dolaşmak olarak algılayan Bihruz Bey gibi karakterler yüzünden “at arabası” olan, hatta ona binen kişiler, fiyakalıdır.

Hatta o fiyakayı satarlar, tıpkı caka gibi!


Türkçedeki fiyakayı Viyana gezisinde gördüğü fiaker arabalarıyla ilk ilişkilendiren kişi, Eski İstanbul Arabaları adlı kitabında Çelik Gülersoy’dur (1990, s.15). Avusturyalı Türkolog Tietze’nin, fiyakayı İtalyanca fare fiocco “fiyonk yapmak” eylemine bağlaması, bir yakıştırmadan ibaret olup ikna edici bir dayanağı yoktur.



Ey cemaziyülevvelini bildiklerimiz! Fiyaka satmayın lütfen 

Yorumlar (0)