11.02.2022, 21:57

TMT | Türk Mukavemet Teşkilatı

TMT | Türk Mukavemet Teşkilatı, Kıbrıs Türklerinin var olma mücadelesinin adıdır. Bu şanlı mücadele Dr. Fazıl Küçük ve -aslen Karamanoğlu Avşarlarından olan- Rauf Denktaş gibi vatanseverlerin öncülüğünde başarıya ulaşmıştır. Başarıdaki en büyük etken (factory) ise 1974’de gerçekleştirdiği barış harekâtı ile Türk Silahlı Kuvvetleridir kuşkusuz.

Kıbrıs Türklerinin Kuva-yı Millîye’si olan TMT, Rumların EOKA terör örgütünün kanlı saldırılarına dolayısı ile Yunanistan’ın Megalo İdea’sına (Büyük Ülkü) karşı 1957’nin sonlarında üç genç tarafından kurulur. Bunlar kod adı Mülayim olan Rauf Denktaş, Nazım olan Mustafa Kemal Tanrısevdi ve Raci olan Burhan Nalbantoğlu’dur. Rauf Denktaş daha sonra Toros kod adını kullanacaktır. Açılımı “Türk Direniş Örgütü” olan TMT’nin şanlı tarihinde TSK ve MİT’in dolayısı ile Türkiye’nin etkisi (dahli) de vardır elbet..

Kıbrıs adası Turukkulardan, Turskalardan, Lidyalılardan (Etrüskler), Sakalardan bu yana Türklerin bildiği bir yerdir. Hatta geçmişi milattan önceki dönemlere kadar giden tarihî Kıbrıs yazısı da Orhun/Orkun yazısı ile benzerlikler gösterir. Ada, son olarak Osmanlı/Türk Devleti tarafından Kıbrıs Krallığının elinden alınmıştır. Tıpkı bir sonraki aşamada Venediklilerin elinden alınan Girit gibi… Zaten neredeyse bütün adalar Ceneviz, Venedik, Dükalık ve Şövalyelerin elinden alınmıştır. Haliyle jeopolitik açıdan korsan ve/veya bir terör devleti olan dahası Batılı devletlerce sürekli şımartılan Yunanistan’ın adada hak iddia etmesi hukukî temelden yoksundur. Benzer durum tarihî Revan Hanlığı toprakları üzerinde kur(dur)ulmuş olan ve Karabağ üzerinde hak iddia eden Ermenistan için de geçerlidir. 100 yıl önce nüfusunun neredeyse tamamına yakını Türk olan Revan’da (Erivan) kelimenin tam anlamıyla bir soykırım yaşanmıştır. Tıpkı Balkanlarda olduğu gibi!..

İngiltere ve yanaşması Fransa’nın kışkırtması ile 93 Harbi diye de anılan Türk-Rus savaşı başlayınca Osmanlı yönetimi savaş giderlerini karşılamak için İngiltere’den yüklü miktarda borç (credit) para alır. Karşılığında da -hukuken Türkiye’ye bağlı kalmak koşulu ile- Kıbrıs adası -gelirleri ile birlikte- İngiltere’ye rehin verilir. Dönem Sultan 2. Abdülhamit dönemidir. Bu durum (statüko) Lozan’dan sonra da devam eder. İngiltere benzer bir anlaşmayı Çin ile de yapmış ve Hong Kong adasını 99 yıllığına kiralamıştır. Sürenin bitiminde Çin -savaşı da göze alarak- adayı geri almıştır bildiğiniz gibi. İlk dış borç ise 1855 yılında yani Sultan Abdülmecit döneminde yine İngiltere ve Fransa’dan alınmıştır bu arada.

Atatürk, İngiltere’nin eninde sonunda Ortadoğu’dan dolayısı ile Doğu Akdeniz’den çekileceğini öngörmüş ve “Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir.” demiştir. Gâzi’nin bu sözü de bir öğüt bir vasiyet olarak devletin kılcal damarlarına işlenmiştir.

Deyim yerindeyse aslanı kediye boğduran Batılı devletlerin desteği ile üstelik hiç savaş kazanmadan Güney Makedonya ve Batı Trakya ile birlikte Boğazönü, Saruhan ve -Onikiadalar diye de anılan- Menteşe takımadalarının üstüne konan Yunanistan, Osmanlı’nın uzun yıllar süren bir mücadele sonunda üstelik büyük bedeller ödeyerek Venedik’ten aldığı Girit’i ele geçirince gözünü bu kez Kıbrıs’a dikmiştir. Alman ordularına direnmeden teslim olan kıytırık Yunanistan, 2. Dünya Savaşı sonrasında özellikle 1950’li yıllarda adayı almak için harekete geçer.

90’lı yıllardan itibaren Türkiye ve Kıbrıs’taki kimi kesimler değişik söylemler dillendirmeye başlarlar. Yok, ada Türkiye’ye yükmüş; yok, Türkiye adada işgalci imiş falan filan.. Bu baş kakıncı söylemleri dillendirenler cumhurbaşkanlığı koltuğuna bile otur(tul)muştur hatta. Tabi bu söylemlerin arkasında Batılı istihbarat örgütlerinin olduğu da sır değildir. Zira Sakarya’da Batılıları durduran Türkiye, 1974’te de Batı’ya rağmen ilerlemeye başlamıştır. Yine bu yıllarda GAP projesi başlatılmıştır. İlginçtir, PKK da tam bu yıllarda palazlandırılır. Dünyaya “Ankara, Ankara, güzel Ankara / Seni görmek ister her bahtı kara” marşı dinleten bir nesilden; sözde Sağcı-Solcu geçinenlerin “tencere dibin kara, seninki benden kara” pespayeliklerine… Bunca yozlaşmaya, soysuzlaşmaya rağmen dileğimiz ve beklentimiz (temenni) “Bütün ümidim gençliktedir.” diyen büyük önder Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir kez daha haklı çıkmasıdır.

Tanrı, Kıbrıs Türklerini korusun!.

Aziz Dolu Atabey

https://azizdolu.wordpress.com/

  • Karamanoğlu Avşar’ı Rauf Denktaş’ın ve Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in şahsında tüm şehitlerimizin anısına…
Yorumlar (0)