11.11.2018, 22:08

Tüm Yönleriyle Doğu Türkistan Gerçekleri 5

GÜZEL TÜRKİSTAN SENGE NE BOLDU?

Türkistan şairi Abdulhamit Süleyman Çolpan'ın bu dizesi ile hem soykırım altındaki Doğu Türkistan'a, hem de bu soykırırım karşısında sessizliğini bozmayan Türkistan coğrafyasına sesleniyorum... Sana ne oldu güzel Türkistan?

5 farklı dil konuşuyorum ama aileme ‘‘sizi özledim’’ diyemiyorum. Bu yürek yakan sözleri söyleyen kişi; yurdundan ve ailesinden ayrı düşmüş, aile ve yurt özlemiyle yanan bir Doğu Türkistan Türk’ü. Ve onunla aynı yazgıyı paylaşan binlerce Doğu Türkistan Türk’ü var. Bu güne kadar karşılaştığım, tanıştığım her Doğu Türkistanlı Türk’ün ailesinden en az bir kişi kamplarda.

BM İnsan Hakları Konseyi’nin 6 Kasım’da İsviçre’nin başkenti Cenevre’de düzenlediği oturumda Çin’in Doğu Türkistan’da işlediği insan hakları ihlalleri konuşuldu. Doğu Türkistan Türklerinden bir heyet 150 ülkenin katıldığı oturum sonunda BM İnsan Hakları Komisyonu’na bir dosya sundu ve Çin Nazi kamplarının kapatılması istendi. BM binası önündeki protestoya ise Uygur ve Kazak Türklerinin yanı sıra Çin işgali altındaki Tibet, Moğolistan, Tayvan ve Vietnam’dan temsilciler katıldı. Batılı ülkeler Doğu Türkistan Türklerinin sorunlarını dile getirip, Çinli yetkililerden kampların kapatılmasını talep ederken Müslüman ülkelerden katılan temsilciler sessiz kalmayı seçtiler. Tanık olarak Doğu Türkistan Türk’ü Amancan Seyitoğlu’nun katıldığı oturumda Çin temsilcileri kendilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi ancak kanıtlar sunulduktan sonra köşeye sıkışarak bazı küçük suçlardan ötürü hüküm giyen tutukluların hapishane yerine sözde mesleki eğitim merkezlerine gönderildiği ileri sürüldü.

BM’nin azınlık sözleşmelerinin bir kısmına Çin de imza atmış olmasına rağmen, Doğu Türkistan Türklerine yönelik ayrımcılık politikasını devam ettirmektedir. Doğu Türkistan’ı işgal ettiği günden beri bölgeye sürekli olarak Çinli göç ettirerek Doğu Türkistan Türklerini yurtlarında azınlık durumuna düşürmeyi amaçlamaktadır. Çin işgal ettiği diğer bölgelere oranla Doğu Türkistan’a karşı daha farklı tavır takınmaktadır. Bunun nedeni ise Doğu Türkistan’ın kadim ve öz Türk yurdu olması ve yer altı-yer üstü yönünden zengin olmasıdır.

Bugün Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarında insan haklarını ihlal ederek, dünyanın gözü önünde Doğu Türkistan Türklerine zulmetmektedir. Dil, din, eğitim, kültür ekonomi ve sosyal hayat alanlarında sürekli bir politik asimilasyon gerçekleştirmektedir.

Çin, otuz yılda dört kez Doğu Türkistan Türklerinin alfabesini değiştirmiştir. Önce Çin alfabesini zorunlu kılmıştır. Sonra Uygur-Arap alfabesini Kiril alfabesine çevirmiştir. Kiril alfabesini kullanan Batı Türkistan Türkleri ile Doğu Türkistan Türkleri arasında iletişim kurulmasından korktuğundan bir süre sonra Latin alfabesi zorunluluğu getirmiştir. Bu kez de Türkiye Türkleri ile kültür köprüsü kurulması endişesiyle Çin, tekrar Uygur-Arap alfabesini dayatmıştır.

Yine Çinlilerin hazımsızlık yaşadığı bir diğer önemli konu da Türklerin inancıdır. Eski Türk töresi ile Müslümanlığı harmanlayan Doğu Türkistan Türkleri bilinçli bir devlet politikasıyla ateist ve yozlaşmış bir toplum haline getirilmeye çalışılmaktadır. İslamiyet ile ilgili hiçbir eyleme tahammül edemeyen kızıl Çin, İslamiyet’i öğrenen, öğreten, namaz kılan, Kuran okuyan, oruç tutan, hatta uzun giyinen bayanlar dahil herkesi cezalandırmaktadır. Türkçe konuşmak, Türk örf ve adetlerini yaşatmak yasaklanmış, Çince ve Çin kültürü zorunlu kılınmıştır. 

Bir milyonun üzerinde Doğu Türkistan Türk’ü toplama kamplarında ''yeniden eğitim'' adı altında zorla tutulmaktadır. Kadınların özel günlerine bile ilaçla müdahale edildiği, sağlıksız koşullardaki kamplarda tutulan Türklere çeşitli haplar verilerek beyinlerinin uyuşturulduğu böylelikle ev, aile, vatan, özgürlük gibi kavramların akıllarından silinmek istendiği belirtilmektedir. Yurtdışında olan Doğu Türkistan Türkleri aileleri ile tehdit edilerek Doğu Türkistan’a dönmeye zorlanmaktadır. Türk kızları Çinli erkeklerle evlendirilmektedir. Tüm bu yıldırma politikalarına karşı çıkan hocalar, alimler, yazarlar, sanatçılar tutuklanmakta, acımasız işkencelere maruz kalmaktadır.

Çin’de 2016 yılında Doğu Türkistan’a atanan Chen Quanguo, göreve geldiği günden beri Uygurlar arasında tanınan akademisyen, sanatkar ve yazarlara tutuklama kampanyası başlatmıştır. Türkiye’de de ünlü olan Abdürehim Heyit de bu politika sonucu tutuklanmıştır. Abdurehim Heyit'in birkaç ay önce ölüm haberi  yayılmış daha sonra Çin harekete geçerek birkaç saniyelik bir video yayınlamış, videoda Abdurehim Heyit'in hayatta olduğunu ileri sürmüştür. Heyit yaşıyor ise bu haksız tutukluluğunun sona ermesini diliyoruz. Soydaşlarımızın çektiği sıkıntıları yüreğimizde duyumsuyor, bir an önce kampların kapatılmasını istiyoruz.

DİLEK YILMAZ

TÜRKLÜKBİLİMCİ (TÜRKOLOG)

Yorumlar (0)