27.11.2021, 18:08

Türk Dil Devrimi Üzerine: Arap Yazısının Oyunları

Türk Dil Devrimi Üzerine: Arap Yazısının Oyunları

Türk Dil Devrimi Üzerine: Arap Yazısının Oyunları

Bir önceki yazımda Arapça ve Türkçenin ses yapısındaki özgeliklere (farklılıklara) giriş yapmıştık. Yolculuğumuzu sürdürüyoruz.

اوغلمز اولدى

Burada sizce ne yazıyor?

Gelin birlikte çözümleyelim. Sağdan sola okuyalım:

ا وغ ل م ز ا و ل د ى – elif – vav – gayn – lam – mim – ze – elif – vav – lam – dal – ye

Şimdi de harflerin Türkçedeki ses değerlerini Arap yazısının yazılışına göre sağdan sola yazalım:

ı//i – d – l – v – a//e z – m – l – g – v – a//e - ا وغ ل م ز ا و ل د ى

Elif-vav’ın yan yana ses değeri “o” “ö” “u” ve “ü” idi. Gayn kalın seslendiriliyordu. Bu durumda elimizde “o” ve “u” kalır. İkinci de ise yine tüm ses değerlerini kullanmak durumundayız. Çünkü kalın mı ince mi okunacağına yönelik ayırt edici bir ses yok.

ı//i – d – l – ü//u//ö//o z – m – l – g – o - ا وغ ل م ز ا و ل د ى

Şimdi gelin bu kısa tümcenin kaç türlü okunabileceğine bakalım:

Oğlumuz oldu//Uğlumuz oldu

Oğlumuz uldu//Uğlumuz uldu

Oğlumuz öldü//Uğlumuz öldü

Oğlumuz üldü//Uğlumuz üldü

Şimdi önünde ve ardında herhangi bir bütünleyici bilgi olmaksızın söyleyin bana “Oğlumuz oldu” mu yoksa “Oğlumuz öldü” mü?

Gelelim bir başka soruna: Sağır Kef - ݣ

Bu ses Türkçeye özgü nazal “n” sesinin yazımında kullanılır. Nazal “n” Eski Anadolu Türkçesi döneminde Türkçede bulunsa da bugün artık bütünüyle yok olmuştur. Yalnızca kimi yöresel ağızlarda bu sesle karşılaşılır.

Nazal “n” sesinin tümüyle ne zaman yok olduğunu bilemiyoruz. Ancak Dil Devrimi gerçekleştirildiğinde bu ses Anadolu Türkçesinin tüm yöreleri için ortak olmadığından olsa gerek yeni Türk abecesinde gösterilmemiştir. Bu tutumdan yola çıkarak nazal “n” sesinin Osmanlıcada da yalnızca yazıda korunduğu sonucuna ulaşabiliriz.

Her ne kadar basımda nazal “n” 3 noktalı yazılsa da işlek el yazısında noktalar gösterilmez.

İşte ortalığı karıştıran da bu olmuştur.

Çünkü el yazısında Farsça “gef” گ ile Arapça “kef” ک ile Türkçe nazal “n” ݣ genellikle tek bir harfle gösterilir olmuştur. Bir de buna ek olarak bu sesin Türkçe “g” ve “ğ” için de kullanıldığını belirtirsem sanırım tüyü de dikmiş olurum.

Şimdi bakınız, size tek bir örnek vereceğim ve bu durumun nelere yol açtığını anlatmış olacağım. ,

Çok yalın bir birleşim: Kef- Lam کل

Sizce kaç türlü okunabilir?

Bu sözcük Türkçe kel, gel; Farsça gül, kil; Arapça küll olmak üzere 5 ayrı biçimde okunur.

Pekiyi, metim içinde nasıl okuyacağımızı nereden anlayacağız. Eh orası da artık sizin Arapça, Farsça ve Türkçe konusundaki bilginizin derinliğine kalmış.

Yoksa Türkçe sözcükleri bile Arapça okumaya kalkabilirsiniz. Ya da tersi Arapçaları Türkçeleştirebilirsiniz.

Ben Osmanlı yazımıyla مناصتر biçiminde yazılan “Manastır”ı “minna setara” diye okuyanı da gördüm, yine Osmanlıca فنرى اناطولى biçiminde yazılan Anadolu Feneri’ni “inna tavli fennari” diye Arapçalaştıranı da…

Pekiyi, bu neden böyledir?

Çünkü, “Türkçesi” tamlananı eklenerek size “Türkçe”ymişçesine sunulan Osmanlıca, Türkçeyle bağı özne, tümü de kullanılmamak üzere yapım ekleri, çekim ve yükleme getirilen Türkçe zaman ekleriyle birkaç “dır” ve “dür”den ibarettir.

Osmanlıca, Osmanlıcadır.

Söz varlığının en az %85’i Arapça ve Farsçadır. Türkçenin Osmanlıcadaki söz varlığı son derece kısıtlıdır.

Dolayısıyla Arapça ve Farsça sözcüklerin tartışmasız egemenliğindeki Osmanlıca, Türkçe sözcüklerin bile zamanla Arapçanın ve Farsçanın yazım kurallarına göre yazıldığı bir dile dönüşmüştür.

Bir dahaki yazımda size Osmanlıcadaki ilginç bir gelenekten söz edecek ve son derece gereksiz bir tartışmanın Türk yazınında nasıl kendine özgü bir akım yarattığını göreceğiz…

Yorumlar (0)