08.05.2020, 00:55

TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ VE DEĞERİ

TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ VE DEĞERİ

Prof. Dr. Ahmet BURAN

Bir dilin dünya dilleri arasındaki yeri çeşitli ölçütlere göre belirlenebilir. Bunların başında, bir dilin köken bakımından hangi dil ailesine mensup olduğu ve yapı bakımından hangi dil grubu içinde yer aldığı hususu gelir. Ancak bu ve benzeri tespitler sadece bir dilin köken ve yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirler. Bir dilin uluslararasındaki ya da devletler arasındaki “yeri ve değeri” ise daha başka ölçütlerle belirlenir. Bu ölçütler, dilin beş temel birimi olan “yapı, köken, sesbilgisi, sözvarlığı, sözdizimi ve vurgu” ile ilgili değil, genellikle onun kullanılma biçimi ve işlevleriyle ilgilidir. Dolayısıyla bir dilin dünya dilleri arasındaki yeri ve değeri, aşağıda belirtilen özelliklere ne kadar sahip olduğuyla doğru orantılıdır. Bu özellikler;

  1. Dünya çapında yaygın dil olmak

  2. Diplomasi dili olmak

  3. Uygarlık dili olmak

  4. Geçer bölge dili olmak

  5. Resmî dil/ Devlet dili olmak

  6. Ulusla dil olmak

  7. Yazı dili olmak

Dünya üzerinde, geçmişte yaşamış ya da günümüzde yaşayan çok sayıda dil vardır. Bu dillerin önemli bir kısmı sadece konuşma dilidir. İnsanlar günlük anlaşmalarını bu dillerle yapmaktadır. Dünya üzerinde mevcut olan dillerin çok az bir kısmı yukarıda saydığımız özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin hepsine birden sahip olabilen dillerin sayısı ise oldukça azdır. Türkçe, yukarıda belirtilen özelliklerin hepsine birden sahip olabilen çok nadir dillerden biridir.

  1. Dünya Çapında Yaygın Dil Olarak Türkçe

Günümüzde dünya üzerinde en az üç bin (altı ya da dokuz bin olarak hesaplayanlar da vardır) mevcuttur. Bu dillerin çok önemli bir kısmı çok az bir nüfus tarafından, çok dar bir alanda konuşulur. Nitekim dünya dillerinin %96’sı dünya nüfusunun % 4’ü tarafından konuşulmaktadır. Diğer bir ifadeyle dünya dillerinin % 4’ü, dünya nüfusunun %96’sı tarafından konuşulmaktadır. Bu istatistikten de anlaşıldığı gibi, çok sayıda dil çok az sayıda insan tarafından konuşulmaktadır.

Dünyada konuşulan diller çeşitli araştırmacılar ve değişik kurumlar tarafından çeşitli özelliklerine göre sıralanmıştır. Türkçenin yeri de genellikle bu sıralamalarda belirlenmiştir. Mesela, ana dili olarak en çok konuşulan diller sıralamasında Türkçe ilk beş içinde yer alırken, konuşulan coğrafyanın büyüklüğü bakımından birinci sıradadır. Genel anlamda en çok konuşulan diller sıralamasında ise Türkçe genellikle ilk 10 içerisinde (5, 6, veya 9. sırada) gösterilmektedir.

UNESCO tarafından yapılan bir tespite göre günümüzde Çince (1.200 milyon), İngilizce(427 milyon), İspanyolca(266 milyon)ve Hintçeden(182 milyon + Urduca 223 milyon) sonra dünyada en çok konuşulan beşinci dil, 200 milyon konuşanı ile Türkçedir.

George Weber’in ‘The World’s 10 Most Influential Languages” adlı makalesinde, “ana dili” olarak dünya dillerinin konuşulma oranları şöyle sıralanmıştır:


Çince–Mandarin- (1,2 milyar)
İngilizce (330 milyon)
İspanyolca (300 milyon)
Hindi/Urdu (250 milyon)
Arapça (250 milyon)
Türkçe ve lehçeleri (200 milyon)
Bengalce (185 milyon)
Portekizce (160 milyon)
Rusça (125 milyon)
Japonca (125 milyon)
 

Türkçe, sadece ana dili Türkçe olan ya da Türk soylu konuşucular tarafından değil, Arap, Kürt, Zaza, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Roman, Ermeni, Rum, Süryani vb farklı etnik kökenlere mensup birçok kişi tarafından da ana dili olarak konuşulmaktadır. Özellikle, Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında ortaya çıkan yapı ve şartlar dolayısıyla, Türkçe Avrasya coğrafyası başta olmak üzere çok sayıda ülke vatandaşları tarafından da ikinci dil olarak öğrenilmektedir. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi bağımsız devletlerde, farklı adlarla da olsa resmi dil durumundadır. Rusya Federasyonu ve Çin’de çeşitli özerk cumhuriyetlerin resmi dili, Afganistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Makedonya, Bulgaristan, Moldova gibi ülkelerde de Türk kökenli toplulukların ana dilidir.

Yukarıda kısaca özetlenen bilgilerden de anlaşılacağı gibi Türkçe, dünya üzerinde çok az dile nasip olan bir yaygınlığa sahiptir.

  1. Diplomasi Dili Olarak Türkçe

Diplomasi; “uluslararsı ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü, yabancı bir ülkede ve uluslararsı toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı, bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği, bu görevlerin oluşturduğu topluluk, güç bir görüşme sırasında gösterilen ustalık ve beceriklilik” biçiminde tanımlanır.

Diplomasinin en önemli unsuru dildir. Diplomatik dil, genellikle anlaşma, görüşme yapan tarafların üzerinde uzlaştığı, yorum gerektirmeyen ortak kalıplara, ortak ifade biçimlerine ve belirli bir üsluba sahiptir. Diplomaside dili iyi kullananlar, avantaj elde eder ve etkili olurlar. Onun için Yunus Emre;

“Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz” der.

Hun Türklerinin başta Çin, Bizans olmak üzere çeşitli ülkelere elçiler gönderdikleri ve komşularıyla çeşitli antlaşmalar yaptıkları çeşitli tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Hun ve Köktürklerle başlayan bu diplomatik ilişkiler diğer bütün Türk devletlerinde de görülmektedir. Tarih içinde birçok diplomatik görüşmede ve antlaşmada Türkçenin kullanıldığı bilinmektedir. Bu antlaşmaların bir bölümünün metinleri günümüze ulaşmıştır. Dolayısıyla Türkçe güçlü bir diplomasi dili özelliğine sahiptir.




 

  1. Uygarlık Dili Olarak Türkçe

Uygarlık, bir toplumun maddi ve manevi varlık ve değerlerinin, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin bütününü ifade eder.

Uygarlık yazı ile başlar. Türkçe günümüzde dünyada yazı dili olarak kullanılan birçok dilden daha eski bir tarihte yazı dili olmuş ve bilinen tarihi içinde de sürekli yazı dili olarak kullanılagelmiştir. Türkçe ile, din, edebiyat, bilim, sanat, tıp, ticaret, hukuk vb birçok konuda milyonlarca kitap yazılmıştır. Türkler aynı zamanda özgün bir alfabeye sahip olan (Türk alfabesi /Köktürk) az sayıdaki toplumlardan biridir.

  1. Geçer Bölge Dili Olarak Türkçe

Geçer bölge dili (lingua franka), bir dilin, herhangi bir bölgede yaşayan ve farklı ana dilleri olan topluluklar arasında ortak anlaşma aracı olarak kullanılması durumudur.

Türkçe günümüzde Avrasya coğrafyasında yaşayan ve farklı ana dilleri bulunan çok değişik topluluklara mensup insanlar arasında kullanılan ortak bir anlaşma aracıdır. Örneğin, Balkan, Orta Doğu, Kafkas ülkeleri başta olmak üzere, Avrasya coğrafyasında yaşayan ve farklı ana dilleri bulunan insanların önemli bir kısmı Türkçeyi bilmekte ve ortak anlaşma aracı olarak kullanmaktadır.

Dünyanın 30’dan fazla ülkesinde Türkoloji Bölümlerinin ya da Türkoloji merkezlerinin varlığı, Ankara Üniversitesi TÖMER başta olmak üzere çeşitli üniversitelerin dil öğretim merkezlerine yabancı uyruklu gençlerin yoğun ilgisi, Yunus Emre Enstitüsü ve kimi özel eğitim kurumlarının Türkiye dışında açtığı Türkçe kurslarına gösterilen ilgi Türkçenin yükselen prestijinin bir göstergesidir.

  1. Resmi Dil/ Devlet Dili Olarak Türkçe

Bir ülkede yasa yahut anayasa gereğince resmi nitelik taşıyan işlerde kullanılması zorunlu olan dil ya da dillere resmi dil/devlet dili denir. Resmi diller aynı zamanda, genellikle devlet dili olarak da adlandırılırlar. Kimi ülkelerde devlet dili kavramı daha çok uluslararası yazışmalar ve diplomasi dili anlamında kullanılmakta, resmi dil ise iç yazışmalarda kullanılan ulusal dil olarak anlaşılmaktadır. Örneğin Kırgızistan’da Rusça devlet dili (Offitsiyalni yazık), Kırgızca ise ulusal (Mamlekettik til) durumundadır. Dünyadaki ülkelerin genellikle resmi dili ile devlet dili aynıdır ve çoğunlukla da tek dildir. Devletin sınırları içinde çeşitli diller konuşulabilir. Bu diller yazı dili olarak da kullanılabilir ancak devlet dili olarak kabul edilmezler. Kanada, Belçika gibi kimi ülkede birden fazla resmi dil söz konusudur.

M.Ö. 3. yüzyılda tarih sahnesine çıkan Hun Türklerinin kurdukları devletin dili Türkçe idi. M.S. V. yüzyılda Türkçenin Hun devletinin resmi dili/devlet dili olduğunu Bizanslı tarihçi Priskos’tan öğreniyoruz. Yine Bizanslı tarihçilere göre, Atilla’nın şölenlerinde Hun ozanları, Hunca kahramanlık destanları okurlardı. Got tarihçisi Jordanes’e göre de Atilla’nın cenazesinde Hun ozanları, Hunca sagular söylemişlerdir.

M.S. 552 tarihinde kurulan Türk devletinin (Köktürk) resmi dilinin Türkçe olduğun daha net belgelerden, yazıtlardan anlaşılmaktadır. Devlet yöneticilerinin ve hanedan ailesine ait yazıtların (Tonyukuk, Köl Tigin, Bilge Kağan) Türkçe olması bunun en açık göstergesidir.

Uygur, Karahanlı, Osmanlı, Çağatay, Timurlar ve diğer Türk devletlerinde de Türkçe devlet dilidir. Selçuklular döneminde bir süre Farsça devlet dili olarak kullanılmışsa da halk arasında Türkçenin kullanıldığı bir vakıadır.

Anadolu Beyliklerinin hemen hepsinde Türkçe devlet dilidir. Hatta Karamanoğlu Mehmet Bey’e ait olduğu söylenen “ Bugünden sonra divanda, dergahta, barigahta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır” şeklindeki ferman Türkçenin devlet dili olma yolundaki ilk resmi adımı olarak da nitelendirilir.

Anayasal anlamda Türkçe ilk defa Birinci Meşrutiyet (1876) döneminde resmi dil olarak kayda geçirilmiştir. Bu durdum, Kanun-ı Esasi’nin 18. Maddesinde; “ Tebaa-i Osmaniyenin hıdemat-ı devlette istihdam olunmak için devletin lisan-ı resmisi olan Türkçeyi bilmeleri şarttır” şeklinde belirtilmiştir. Aynı durum 1908 İkinci Meşrutiyet Kanun-ı Esasi’sinde de yer almıştır. 1924 anayasası ve daha sonraki anayasaların hepsinde de Türkçe resmi dil olarak yer almıştır.

Türkçe, farklı lehçeleriyle tarihi dönemlerde olduğu gibi günümüzde de birçok Türk devletinin resmi dilidir. Örneğin günümüzde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir. Azerbaycan’ın devlet dili Azerbaycanca olarak adlandırılsa da aslında bu dil Azerbaycan Türkçesidir. Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’da da durum aynıdır.

Türkçe, bağımsız Türk devletleri dışında Çin’de Doğu Türkistan; Rusya’da Altay, Hakas, Tuva, Yakut, Tataristan, Başkurtistan, Çuvaşistan, Karaçay-Balkar, Nogay ve Kumuk özerk bölgelerinde de resmi dil olarak kullanılmaktadır.

6.Ulusal Dil Olarak Türkçe

Uluslaşma sürecini tamamlayan toplumların farklı dil varyantları arasından seçip standartlaştırdığı ve kullandığı ortak anlaşma aracına ulusal dil denir. Ulusal dil, genellikle o dili konuşan toplumun tarihi-kültürel kimliği ve etnik kökeniyle de doğrudan ilgilidir. Her ulusal dil, resmi dil/devlet dili olmayabilir, her resmi dil/devlet dili de ulusal dil değildir.

Türkçe, Köktürklerden itibaren Türklerin ulusal dilidir. Çeşitli dönemlerde farklı adlar ya da farklı lehçeler halinde kullanılmış olsa da, ulusal dil olma özelliğini hep korumuştur. Dolayısıyla da Türk kimliğinin birinci derecede temsilcisi Türk dilidir. M. Kemal Atatürk’ün ifadesiyle “Türk dili demek, Türk milleti demektir”.

7.Yazı Dili Olarak Türkçe

Bir dilin farklı ağızları arasında, ortak bir standart olarak benimsenen ve genel kabul görüp geniş kitleler tarafından konuşulan, yazılan ve anlaşılan dil varyantına yazı dili denir. Yazı dili, edebi dil ya da standart/ölçünlü dil olarak da adlandırılır. Yazı dili, herhangi bir konuşma biçiminin yazıya geçirilmiş hali değildir. Farklı dil varyantlarını kullanan insanların üzerinde uzlaştığı ortak konuşma ve yazma biçimidir

Genellikle her yazı dilinin kaynağı bir konuşma dili, yani bir ağızdır. Konuşma dili yazı diline dönüşürken, “seçilme, standartlaşma, yaygınlaşma ve kabul” aşamalarından geçer. Bu süreç doğal ya da yapay olabilir. Dışarıdan bir müdahale olmazsa genellikle bu süreç dilin ve toplumun doğal gelişimi içinde kendiliğinden olur.

Türkçe, günümüzde edebiyat ve bilim dili olarak kabul edilen birçok dünya dilinden daha eskidir ve daha eski yazılı metinlere sahiptir. Yunan-Latin dilleri hariç, Avrupa'da Türkçeden daha eski yazılı metne sahip herhangi bir dil yoktur. Ural ve Altay dilleri arasında da en eski yazı dili Türkçedir. İngilizcenin ilk yazılı metni sekizinci yüzyıla ait kısa bir metindir, Fransızca ve Almancanın ilk yazılı metinleri dokuzuncu yüzyıla aittir. Bugünkü İtalyanca 17. yüzyılda oluşmuş Latince kökenli bir dildir. Macarcanın ilk metni 11. yüzyıla aittir. Altay dillerinden Japoncanın ilk metni M.S. 712, Moğolcanınki 1225, Tunguzcanınki 1413 Koreceninki ise 1443 tarihlidir. Sümer tabletlerdeki Türkçe kelimeler dolayısıyla Türkçe, yaşayan dünya dilleri arasında en eski yazılı metne sahip dil olarak kabul edilebilir. Bu görüşü bir kenara bıraksak bile 7. Yüzyılın sonlarına ait olduğu (687-689) tespit edilen Çoyr yazıtı yukarıda belirtilen bütün metinlerden daha eskidir.

Türkçe (Gök)Türk , Uygur, Arap, Latin, Kiril alfabeleri başta olmak üzere, 10’dan fazla alfabe ile yazıya geçirilmiş, yazılı metinleri dünyanın çok değişik coğrafyalarında çok sayıda kütüphanede ve müzede saklanan bir dildir. Türkçe yazıya geçirilirken taş, demir, tunç, altın, bakır, pişirilmiş toprak, seramik, ağaç, kap kacak, deri, kağıt… gibi çok değişik eşya ve araçlar kullanılmıştır. Kağıdın kullanılmaya başlamasıyla birlikte, daha çok, çeşitli türden kağıtlara yazılan Türkçe, bilgisayarın icadı ve genel ağ (internet) kullanımıyla birlikte sanal ortamda da yerini almıştır.

Tarihin hiçbir döneminde günümüzdeki kadar çok Türkçe metin yazılmamıştır. Türkçe, öğrenilen, öğretilen, yazılan, edebiyat, bilim ve din dili olarak kullanılan bir dil konumundadır. Bütün bu özellikleriyle Türkçe, dünyanın en etkin ve en prestijli dillerinden biridir.


 

Kaynaklar

  1. Dilaçar, Devlet Dili Olarak Türkçe,TDK yay., Ankara 1962

Ahmet Buran-Berna Yüksel Çak, Türkiye’de Diller ve Etnik Gruplar, Ankara 2012

Osman Nedim Tuna, Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi ilgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi, TDK Yay., Ankara,

George Weber , ‘The World’s 10 Most Influential Languages’ Language Today , C.II, Aralık 1997

Yorumlar (0)