Kırgızistan Tengri Dağlarından Notlar 4 - Ümit Şıracı

KIRGIZİSTAN NOTLARI 4
Tarihi Balasagun Şehrinin ATA KÜLTÜ: İNSAN BİÇİMLİ TAŞ HEYKELLERİ BALBALLARI DAŞ BABALARI

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’in 84 km doğusunda yer alan Tokmok şehri, ülkenin tarihinde çok önemli yere olan Balasagun antik kentine ev sahipliği yapıyor. Zirvesi karlı Tanrı Dağlarının eteğindeki Yeşil Çu Vadisinde, Bişkek ile Issık Gölü arasında kurulmuş tarihi kent Balasagun, geçmiş devirlerin en önemli ticaret yollarından İpek Yolu üzerinde kurulmuş zengin ve ünlü bir şehirdi. Orta Asya’da bin yıl önce İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devleti Karahanlılar’a bir dönem başkentlik yapmış Balasagun’dan geriye bugün çok az şey kalmış. Çuy İli sınırı içindeki Balasagun harabeleri ve ona ait Burana Kulesi bu döneme ait kültür, mimari ve tarihe önemli bir ışık tutuyor.
Balasuguna bu yazımda kısaca bahsetıkten (dıger yazılarımda bahsedecegım )..Çu vadisi ve ovasından buraya getırılen cogumuzun balbal daş baba olarak bıldıklerı İnsan bıcımlı ata kültlerinden bahsetmek istiyorum sizlere
Ata kültünü yansıtan insan biçimli heykel ve balballar, 1889 yılında ortaya çıkarılan ve 1893 yılında çözülen Orhun Yazıtları sayesinde gün ışığına çıkarılmıştır. Orhun Yazıtlarında yer alan “İlk önce Babam Kağan için Baz Kağan dikilmiştir.” cümlesi, kadim Türklerde ölen kişi için mezar taşının yapılmış olduğunu kanıtlamaktadır. Bununla ilgili bilimsel kaynaklar,[1] insan biçimli taş heykel ve balbalların 6. ve 13. yüzyıllar arasında Türk toplulukları tarafından oldukça yaygın kullanılmış olduğunu, bilhassa kutsal sayılan kült merkezleri ve kurganların üzerine dikildiğini yazmaktadır. Günümüzde kuzeyde Ukrayna’dan Kuzey Karadeniz kıyıları ve Sibirya bölgesine, güneyde ise Türkiye’den İran, Azerbaycan, Afganistan topraklarına kadar ve bilhassa bugünkü Türk Cumhuriyetleri topraklarında bu insan biçimli taş heykel ve balballara rastlamak mümkündür. İnsan biçimli taş heykel ve balballar, farklı ülkelerin günümüzde temsil ettiği bu geniş coğrafyada Türk varlığının ve Türk inanç geleneğinin önemli bir sembolü olmaya devam etmektedir.
Kadim Türklerde kutsal sayılan kurgan ve kült merkezlerine dikilmesi sebebiyle heykel ve balballar da kutsal sayılmaktadır. Günümüzde halen bazı Türk topluluklarında bu mezar taşlarına insanlar sarılmakta, öpmekte veyahut dileklerinin kabulü için bu taşlara bez dahi sarmaktadır. Ölümden sonra hayatın olduğuna inanan Türkler, ölen kişiyi ölüm sonrası hayata hazırlayan inanç ritüellerine büyük özen göstermişlerdir. Mezar taşı dikme geleneği, bu ritüelin önemli bir parçasıdır. Kavram kargaşalığını önlemek amacıyla bu noktada bir hususu daha açıklamak yerinde olacak sanırım: İşlevleri bakımından aynı nitelikte olsa da anlamları ve formları bakımından insan biçimli taş heykel ve balballar birbirinden farklıdır. Mezar taşı balbal, ölen kişinin yaşamında öldürdüğü kişiyi ya da düşmanını temsil etmektedir. Öldürülen kişi sayısına göre balbal sayısı da artar. Şaman inancına göre balbal ile tasvir edilen bu düşman, kendisini öldüren kişiyi ölümünden sonra mezarının başında koruma ve öbür dünyadaki yeni hayatında da ona hizmette bulunma görevini üstlenmektedir. İnsan biçimli taş heykel ise ölen kişiyi temsil etmektedir. Bu heykellerdeki işleme ve süslemeler, ölen kişinin yaşam biçimini yansıtma amaçlıdır.
[1] Ayrıntılı bilgiler için ayrıca bakınız. Oktay Belli, Kırgızistan’da Taş Balbal ve İnsan Biçimli Heykeller, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2003.
[2] A.g.e., s.42.
[3] A.g.e., s.46.

Yorumlar (0)