27.04.2021, 18:23

Türk dünyasına çok büyük hizmetler yapan bir elçiyi tanıyınız


      
Tarihi bir olayın detaylarına girmeden önce naçizane, uzun yıllardan beri üstlendiğim Türk Dünyası Gönül Elçisi misyonumla ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. 35 yıldır gazetecilik ve televizyon programları yapan bir medya mensubu olarak, özellikle Türk Dünyası eksenli çalışmalarımla biliniyorum. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Rusya Federasyonu içindeki otonom cumhuriyetler, Balkan ülkeleri ve hususiyetle de Can Azerbaycan’la ilgili yüzlerce televizyon programı ile yüzlerce kurultay, sempozyum, çalıştay ve konferans gerçekleştirdim. Kadim Azerbaycan toprağı olan Karabağ vahşi Ermeni çeteleri tarafından işgal edildiği yıllarda Hocalı’daki soykırımı Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak İçin elimden geleni yaptığım gibi, Türk Dünyasının büyük lideri rahmetli Haydar Aliyev’le başlayan ve günümüze kadar devam eden istikrar ve inkişaf sürecini de hazırlamış olduğum yüzlerce televizyon programı ve yazdığım makalelerle dile getirmeye çalıştım.

Bu süreçte Umum Milli Lider Haydar Aliyev ve Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’le de tanışma şerefine nail oldum.  Son 100 yılın en önemli devlet adamlarından biri olarak gördüğüm dahi şahsiyet Haydar Aliyev hakkında “Ebedi Lider” başlığı altında dört bölümlük bir belgesel hazırladım ve hem Azerbaycan’da hem de Türkiye’de yayınladım. O belgeselde 9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Demirel’den İhsan Doğramacı’ya kadar Haydar Aliyev’i yakından tanıyan önemli şahsiyetleri konuşturdum. Bir yandan Orta Asya ve Balkan ülkeleri diğer yandan da Azerbaycan’la gönül köprüleri kurmaya gayret ettim. Denilebilir ki hayatımın son 35 yılını bu ideal uğruna sürdürdüm ve bu gayretlerim bugün de aynı şevk ve heyecanla devam etmektedir.  

Bu yazıda, çok iyi tanıdığım ve yakın temasta olduğum bir kişiden bahsedeceğim. Değerli bir bilim adamı, saygın bir hukukçu, parlak bir entelektüel, büyükelçi ve diplomat Prof.Dr. Eldar Hasanov.

Eldar Bey, Can Azerbaycan’ın kadim ve ebedi  toprağı Karabağ’da; mertliyi ve cesareti ile bilinen Kolani sülalesine mensup olan, bundan da her zaman gurur duyan ve Sovyet döneminde “Erzurum’un Gediyine Varanda” kitabını yazıp yayınladığı için KGB’nin saldırısına uğrayan Türk Dünyasının gözde şairi Memmet Aslan’ın soyundandır.


Hukukçu bilim adamı, Profesör Eldar Hasanov 28 kitap ve 200’den fazla makalenin yazarı, aynı zamanda birçok etkili uluslararası örgütün liderliğini yapan Türk Dünyası sevdalısı bir devlet adamı olarak, sadece Azerbaycan ve Türkiye’de değil, eski Sovyetler Birliği’nde ve son 20 yıldır da çok başarılı bir büyükelçi ve diplomat olarak Avrupa’ da da iyi tanınmakta ve ona her yerde büyük saygı ve sempati duyulmaktadır. Ben de Eldar Bey’e karşı duyulan sevgi ve saygıya; onun Azerbaycan ve Türkiye sevgisine, rahmetli Haydar Aliyev’e sadakatine, Sayın İlham Aliyev’e saygısına defalarca şahit olan yüzlerce kişiden biriyim. Bu yazımda büyükelçi Sayın Eldar Hasanov’un gerçekleştirdiği çok önemli bazı hizmetlerden bahsedeceğim. Diyebilirim ki, Eldar beyin imza attığı işlerin herbiri hem Azerbaycan hem de bütün Türk ve İslam Dünyası açısından tarihi önem taşıyan projelerdir. Ancak O, mütevazi şahsiyeti sebebiyle, Avrupa’da son 20 yılda gerçekleştirmiş olduğu görkemli projeleri ve hizmetleri yeterince öne çıkarmamıştır.  Şimdi bu önemli işlerden bazılarını hatırlatmak istiyorum.

Büyükelçi Prof. Dr. Eldar Hasanov’un Romanya’da “Slav Denizindeki Latin Adasında” adlı kitabı yayımlanır yayınlanmaz Bükreş’te “Yılın Kitabı” ilan edilmişti ve yazar bu kitap için bir dizi ödülle layık görülmüştü. Kitabın bir bölümü, Atatürk döneminde Türk Ocakları Derneği'nin başkanı seçilen ve daha sonra Romanya’ya büyükelçi olarak gönderilen Hamdullah Subhi Tanriover ile ilgilidir. Eldar Bey’in bu tarihi şahsiyetten neden bu kadar sevgi ve sempatiyle bahsettiğini sonraki yıllarda daha iyi anladım. Başka bir yazıda Eldar Bey, Bükreş’te Charles de Gaulle’ün ardından büyük zorluklarla Atatürk heykelini dikmeyi başaran Türkiye’nin Romanya büyükelçisinden övgüyle bahsediyor. Her ikisini de Türk dünyasının örnek elçileri olarak tanıtıyor.


Bu arada hemen belirteyim; Eldar Bey, Romanya’da yaşayan Türk soylu halkların temsilcilerini her yıl doğum günü ve anma törenlerinde Atatürk anıtını ziyaret etmeye teşvik eden ve bu uygulamayı ilk başlatan insandır. Eldar Hasanov bu uygulamayla Romanya’da yaşayan bütün Türklerin büyük sevgisine mazhar olmuştur. Bu konuyla bağlı olarak tarihsel bir noktayı da vurgulamak istiyorum. İran devriminden sonra Romanya’ya göç eden yaklaşık 8.000 Azerbaycan Türkü, ülkelerinde yaşayan akrabaları için sorun yaratmamak için asla Türk Büyükelçiliğine gitmez ve etkinliklerine katılmazlardı. Mayıs 2001’de Romanya medyası Romanya’daki Azerbaycan büyükelçiliğinin açıldığını ve Dr. Eldar Hasanov’un göreve başladığını duyurmuştu.

Eldar bey, Romanya’da yaşayan Türkiye Türklerini, Tatarları, İran Azerbaycanlılarını, Kazakları ve onların sivil toplum cemiyetlerini,  bilim adamlarını ve aydınlarını ziyaret ederek Türk kökenli herkese kucak açmış ve Romanya Parlamentosunda onları temsil eden milletvekilleri ile görüşmüştür. O döneme kadar bu önemli misyonu Türk sevdalısı, Romanya-Türkiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Tamer Atalay tek başına yapsa da, 2001 yılından itibaren bu çalışmaları Sayın Eldar Hasanov ile birlikte sürdürmüştür.


İran Azerbaycanlıları ilk olarak 2002 yılında Eldar Bey’in organizasyonuyla, Türkiye büyükelçiliğine gelerek Türkiye’nin Zafer Bayramı için tebriklere katıldılar. Tarihi bir olaydı. Daha sonra Romanya’daki Türkiye büyükelçileri Ahmet Okrun ve Ayşe Siniroğlu, bu olayın doğrudan Eldar Bey’in hizmeti olduğunu ve bu çalışmanın Türk toplumuna büyük katkılar sağladığını defalarca vurguladılar.

Rumen okullarında Türkçe ve Tatarca öğretilen ders saatlerinin sınırlı olmasından memnuniyetsizlik ortaya çıktığında, bu anlaşılmazlığı Eldar bey,  Tamer Atalay ve ünlü bilim adamı Mustafa Ali Mehmet ile birlikte çözdü.
Çavuşesku döneminde Bükreş’te cami ve Müslüman mezarlığı yapımı yasaklanmıştı. 2005 yılına kadar şehirde tek cami vardı, onarımı ve restorasyonu Eldar Bey’in inisiyatifi ve desteğiyle gerçekleştirildi. Tamer Atalay ile birlikte üç yıllık mücadelenin ardından Türk-Müslüman mezarlığı için karar çıkarmayı, mezarlığı çitlemeyi ve oraya su hattının yapılmasını başardılar.

Diğer bir tarihi hizmet de Romanya’da Kur’an-ı Kerim’in üst düzey çevirisinin yapılması ve yayınlanmasıdır. Yıllar önce kötü niyetli birleri tarafından kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in, kasıtlı olarak yanlış çevirisinin yapılması ve yorumlanması, orada yaşayan tüm Müslümanlar için ciddi bir üzüntü ve endişe kaynağıydı. Eldar Bey’in girişimiyle kitabı Romence’ye çeviren Profesör Mustafa Ali Mehmet ve Romanya’daki Türk toplumun önemli kanaat önderlerinden Tamer Atalay bu hadisenin en yakın tanıklarıdır. Eldar Bey, Türkiye ve Suudi Arabistan’daki resmî dini kurumlar nezdindeki girişimlerle yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in doğru tercümesini yaptırarak çok vahim bir hatayı önlemiş, Romanya’daki tüm müslümanların takdirini kazanmıştır. Kitap önce 5.000 ardından 10.000 tirajla yayınlanmış ve Bükreş’te görkemli bir tanıtımla insanların istifadesine sunulmuştur. Romanya’da yaşayan Müslümanlar, Eldar Bey’in bu hizmetini asla unutmadılar. Aslında dinine, milletine, devletine hizmet işte budur!

Romanya Büyükelçisi olarak görev yaptığı süre boyunca, Avrupa ile Asya arasında köprü olan Azerbaycan’ın zengin tarihini ve kültürünü tanıtan, Romen kamuoyunu Şah İsmail Hatayi,  Nadir Şah Avşar, Mehmet Emin Rezulzade ve Azerbaycan’ın kurtarıcısı ve milli lideri Haydar Aliyev gibi tarihi şahsiyetler hakkında bilgilendirmiş, yerel basında konuşmalar yapmış, üniversitede dersler vermiş, klasik eserlerin çevirisi ve yayını ile tanıtımını yapmıştır. Eldar beyin bu tür çalışmaları ve hizmetleri saymakla bitmez. Yine Eldar beyin organizasyonu ile Azerbaycanlı bazı yazarlar Karabağ sorunu ile ilgili bir dizi etkinlikler düzenlemiştir.  Ermeni diasporasının bütün olumsuz engellemelerine rağmen bu organizasyon oldukça başarılı geçmiştir.

Romanya’daki Ermeni diasporası, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’dan sonra üçüncü sıradadır. Dünya Ermeni Gregoryen dininin merkezi Bükreş’te bulunmaktadır. Son 60 yılda Ermeni dini liderlerin Eçmiadzin’e Romanya’dan gittiğinden nerdeyse herkes haberdardır. Romanya’da 1989 devriminden sonra her yıl iki Ermeni milletvekili ve bir senatör parlamentoya seçilir. Bütün bunlara rağmen Eldar Bey, burada iki tarihi zafere imza atmayı başarmıştır. Romanya Parlamentosu’nun Hocalı soykırımı konusundaki müspet kararı Sayın Eldar Hasanov’un olağanüstü gayretleriyle mümkün olmuştur. Keza Ermenilerin asılsız soykırım iddialarının -Ermeni lobisi tarafından defalarca gündeme getirilmesine rağmen- Romanya Parlamentosunda reddedilmesi özellikle Eldar beyin diplomatik girişimleriyle başarılmıştır. Ankara’nın resmi yetkilileri bu vesileyle kendisine teşekkür ettiğinde, Eldar Bey şu anlamlı cevabı vermiştir: “Bir Türk evladı olarak bu benim görevim.”


Azerbaycan’ın umum milli lideri ve Türk Dünyasının büyük devlet adamı Haydar Aliyev’in 12 Aralık 2003 tarihinde vefatı Romanya’da derin bir üzüntüyle karşılanmıştı; Eldar beyin çabalarıyla şehre büyük bir yas çadırı kuruldu, Müslüman adetlerine uygun olarak Bükreş imamının katılımıyla tören yapıldı, sadaka verildi, merhumun ruhu için dualar edildi. Sadece birkaç ay sonra, başkentin en güzel parklarından birinde inşaat ve restorasyon çalışmaları yapıldı ve Eldar Beyin girişimleriyle Rumen hükümeti ve devleti, parka Haydar Aliyev için bir anıt dikme kararını aldığında, pek çok kişi ilk başta buna inanmadı, çünkü Atatürk’ten sonra başka bir Türk devlet adamının anıtının dikilmesine izin verilmeyeceği düşünülüyordu. Ancak Eldar Bey bu konuda da amacına ulaştı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Ekim 2004’te Romanya’ya yaptığı ziyarette park ve anıtın açılışı Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve Romanya’da yaşayan Türk soylu ülkelerin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Bu durum iki ülke arasındaki dostane ve işbirliğine dayalı ilişkileri daha da güçlendirdi.
Bükreş ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Romanya’da yaşayan Türkler, Tatarlar ve İranlı Azerbaycanlılarla da görüştü. Görüşmede çok etkileyici bir konuşma yapan Tamer Atalay, Azerbaycan Cumhurbaşkanına “Babanın Oğluna Öğüdü” ödülünü takdim etti. Sayın İlham Aliyev’in bu konuşma ve ödülden ne kadar duygulandığını kendi gözlerimle gördüm. Parkta yapılan peyzaj çalışmaları ve dikilen anıt için Rumen hükümetine teşekkür eden Cumhurbaşkanı Aliyev, Büyükelçi Eldar Hasanov’a da içten şükranlarını sundu. O dönemde Avrupa’da ilk ülke olarak Romanya’da Haydar Aliyev’in adı ölümsüzleştirildi ve bu eserin mimarı Eldar Beydi. Büyük devlet adamı rahmetli Haydar Aliyev’e saygı ve sempati duyan herkes bu tarihi olaydan dolayı gurur ve mutluluk duymuştur.
Bu kadar büyük ve önemli hizmetlere imza atan, bulunduğu her ülkede Azerbaycan adını, Azerbaycan bayrağını, merhum Haydar Aliyev’in adını yüceltmek için büyük gayret sarfeden Büyükelçi Prof. Dr. Eldar Beyin Azerbaycan’da tutuklandığını öğrendiğimde çok şaşırdığımı ve üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Tarihe iz bırakan bu tür hizmetlerin asla unutulmaması ve vefa duygusuyla her daim hatırlanması gerektiği kanaatindeyim. Merhum Haydar Aliyev’in aziz hatırasına en yüksek seviyede değer veren ve bunu icraatlarıyla da ortaya koyan Eldar Hasanov’un tutuklanması, kendisini yakından tanıyan herkes gibi bende de şok etkisi yarattı. Haberi duyduğumda adeta dondum kaldım, kulaklarıma inanamadım. Çünkü tarihte öyle anlar, öyle makamlar, öyle hizmetler vardır ki onlar asla unutulamazlar! 

Bükreş’e her gittiğimizde Eldar Bey ile görüşür ve ilginç sohbetler ederdik. Çok kitap okur, çok çalışır, çok yazar. Mevlana, Nazım Hikmet ve Aziz Nesin’i ve diğer büyük şair ve yazarları sürekli okuduğunu iyi biliyorum. Atatürk’ün hayatı, faaliyeti, tarihi rolü, yiğitliği ve kahramanlığı hakkında en çok bilgiye sahip ziyalılardan biridir. Hem Cengiz Aytmatov’u hem de Olcas Süleymanov’u  sever. Azerbaycan’ın ve tüm Türk dünyasının büyük destanlarından “Kitab- ı Dede Korkut”, Nizami, Nesimi, Fuzuli, Mirza Fatali, Cavid, Celil Memmedguluzade, Azad Mirzacanzade, Anar, Bahtiyar Vahabzade…. hangisini söylesem? Tahmini yüzden fazla şair, yazar ve bilim adamının eserlerini Romenceye çevirdi, bunları Romanya halkına sundu ve onları Rumen okurlara sevdirdi. Bahtiyar Vahabzade’yi Bükreş’te yayınlanan kitabıyla Romanya devletinin kültür alanında “Komandor” Nişanı ile ödüllendirdi. Bu arada Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Romanya ve Sırbistan’ın en yüksek devlet ödüllerine layık görüldü. Eldar Bey, memleketinin ve halkının böyle gayretli bir elçisiydi.

Romanya’ya yaptığım ziyaretlerden biri 2008 yılındaydı. Toplantımız hiç olmadığı kadar uzun sürdü. O arifede Romanya’da yaşayan Ermeniler Azerbaycan ve Haydar Aliyev hakkında eleştirel makaleler yazdılar ve yayınladılar. Eldar Bey, beni Romanyalı ünlü bilim adamlarının ve aydınlarının bu makaleye verdikleri cevaplar konusunda bilgilendirdi. O zamana kadar rahmetli Haydar Aliyev’i yeterince tanıdığımı sanıyordum. Ancak sohbet sırasında Eldar Bey, Haydar Aliyev’i tarihi gerçekler ışığında bana yeniden tanıttı. Bilmediğim pekçok konuyu Eldar beyden öğrendim. Eldar beyi dinlerken rahmetli Haydar Aliyev’e olan saygım daha da arttı. Eldar beyin Romanya’da Haydar Aliyev adını neden ölümsüzleştirdiğini daha iyi anladım.  Haydar Aliyev’e karşı duyduğu bu kadar yüksek sadakat ve saygının sebebini sorduğumda Eldar beyin verdiği cevabı asla unutmayacağım: “Bu işe kendi teşebbüsümle başladım. Hiçbir zorluğa, engele bakmadan, kendime borç bildiğim bu işi tamamladım. Çünkü büyük lider rahmetli Haydar Aliyev, halkımın kurtarıcısı oldu. Seyfullah bey, rahmetli Haydar Aliyev’in benim üzerimde büyük hakkı var, bunu asla unutamam. Onun adını yaşatmak ve hatıralarını geleceğe taşımak için elimden gelen gayreti gösteriyorum. Şu anda Romanya devlet üniversitelerinden birinde “Haydar Aliyev Bursu” verilmesi üzerinde çalışıyorum ve bu sorunu çözebilirsem bu manevi hakkın bir kısmını ödemiş olurum.”

Kısa süre sonra, Romanya hükümetinin Romanya Devlet Petrol ve Gaz Üniversitesi’nde “Haydar Aliyev Bursunu” onayladığını basından öğrendim.
Bu hizmetleri unutmak mümkün mü? Tanıdığım Eldar bey, her konuşmasında Ulu Önder Haydar Aliyev’e sevgisini, saygısını ve sadakatini vurgulayan entellektüel seviyesi çok yüksek bir diplomat ve devlet adamıdır. Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’e de saygısını ve bağlılığını her ortamda ve özel sohbetlerinde defalarca dile getirmiştir.
Cumhurbaşkanı Traian Basescu’nun Romanya’daki Cotroceni Sarayı’ndaki görev süresinin sonunda, Romanya Yüksek Devlet Ödülünü Eldar Hasanov’a verdiğini hatırlıyorum. Bundan sonra Eldar Bey, Azerbaycan’ın Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek büyükelçisi olarak göreve başladı.

Bahsettiğim gibi, eski Türklerin izlerini araştıran bir gazeteci olarak sık sık Balkanlar’a seyahat ediyorum. Her ziyaretimde Eldar Bey ile görüşüyor, kendisiyle her zamanki gibi detaylı konuşuyor, Balkanlar’daki durumu, bu bölgede yaşayan Türk vatandaşlarımızın endişelerini ve sorunlarını soruyor, ondan değerli bilgiler alıyordum. Eldar Bey, bölge halklarının savaşlardan yorulduğunu, barış ve dayanışma istediğini, yurttaşlarımızla Müslüman Boşnaklar arasındaki dostluk ilişkilerini, büyük bir birlik ihtiyacını ve bu yönde çok çalıştığını coşkuyla anlatıyordu.

Kısa bir süre sonra yerel gazetelerden birinde, Belgrad’da Azerbaycan büyükelçiliğinin bulunduğu caddeye Türkler tarafından sevilen ünlü Azerbaycan şairi Bahtiyar Vahabzade’nin adının verildiğini ve bu vesileyle görkemli bir açılış töreninin yapıldığını okudum. Eldar Bey’i aradım ve tebrik ettim ve “Helal olsun Türkoğlu” dedim. Bunun sadece bir başlangıç olduğunu ve bu çalışmanın devam edeceğini söyledi.
Dediği gibi de oldu. Kısa bir süre sonra Belgrad’ın merkezindeki ünlü Taşmaydan Parkı’na dünyaca ünlü siyasetçi ve devlet adamı Haydar Aliyev ve dünyaca ünlü Sırp yazar Milorad Pavic’in yan yana heykelleri dikildi ve Tuna kıyısına ise Azerbaycanlı büyük besteci Üzeyir Hacıbeyov’un anıtı dikildi.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 2011 yılında Sırbistan’ı ziyareti sırasında her iki anıtın açılışı yapıldı. Törene Azerbaycan’ı öz vatanı gibi seven Tamer Atalay ile birlikte katılmışdık. Herbirimiz yapılan işe hayran kaldık. Eldar Bey bu güzel çalışmalarına devam etti. Kısa bir süre sonra, Sırbistan’da yaşayan Boşnakların Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na yaptığı müracaatlar üzerine Belgrad’daki tek cami olan ve uzun süre önce yanan  Bayraklı Camii’nin onarım ve restorasyonunun başladığını öğrendim…. Daha sonra Bayraklı Camiini yine Tamer beyle birlikte ziyaret ettim. Osmanlı’nın Balkanlardaki aziz bir hatırası olan Bayraklı Camii, yok olmaktan kurtularak adeta küllerinden yeniden doğmuştu. Belgrad’da yaşayan müslümanlar, ecdat yadigarı bu tarihi camide huzur içinde ibadetlerini yapıyorlardı. Görüştüğüm cami yetkililerinin Eldar Hasanov’a ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e sürekli iteşekkür ve dua ettiklerini hatırlıyorum.
Eldar Hasanov, Romanya Büyükelçiliğindeki başarılarla dolu görev süresinin ardından Balkanlardaki üç ülkede (Sırbistan, Bosna-Hersek ve Karadağ’da) Azerbaycan büyükelçisi olarak adeta destan yazmaya devam ediyordu.
Bosna Parlamentosu, Ermenilerin Azerbaycanlı sivillere karşı gerçekleştirdiği Hocalı katliamını kısa sürede soykırım olarak kabul etti. Ortodoks Sırplar, Katolik Hırvatlar ve Müslüman Boşnaklardan oluşan bir parlamentoda böyle bir kararın alınması adeta bir mucizeydi. Çünkü 90’lı yıllarda Boşnaklar Sırp soykırımına maruz kaldılar. Parlamentonun kararından kısa bir süre sonra Saraybosna’da Hocalı soykırımına adanan “Anne feryadı” anıtı dikildi. Büyük etkisi olan bu anıt, herkesi kendine hayran bıraktı.
Karadağ’ın başkenti Podgorica’da 1937’de siyasi baskıya maruz kalan Azerbaycanlı büyük şair ve oyun yazarı Hüseyn Javid’in büstünün dikilmesi, onun tanınmış “İblis” faciası ile yüzlerce Azerbaycanlı sanatçının eser ve kitaplarının Sırpça, Boşnakça ve Karadağca dillerinde yayınlanması, tanıtım törenleri, bölge geneline dağıtılması, tanıtımı, halka tanıtılması ... Bütün bunlar Balkanlar’da Eldar Bey önderliğinde Azerbaycan devleti adına yapılan önemli hizmetlerin sadece bir kısmıdır.
Hem Sırp devletinin hem de Üniversite Akademik Konseyi’nin Belgrad Üniversitesi’nde “Azerbaycan Dil ve Kültür Merkezi” nin açılması için aldığı kararların kabulü ve Merkezin başarılı işleyişi doğrudan Eldar Bey’in hizmetidir. Çalışkanlığı sayesinde bölgedeki her üç ülkede yaşayan Müslümanlar ile Türkçe konuşan soydaşlarımızın ilişkilerini üst düzeye çıkarmayı başarmıştır.


Şimdi aklıma gelen bir başka olaydan bahsetmek istiyorum. 2015 yılında Sırp basketbol takımı İstanbul’da olduğu sırada bir Sırp vatandaşı bıçaklandı. Aynı akşam bir grup Sırp milliyetçisi Belgrad’daki Türk büyükelçiliğini kuşattı. Büyükelçi Kamal Bozata (şu anda Türkiye’nin Avrupa Birliği başkanı) ve onunla çalışan diplomatların binayı terk etmelerine izin verilmiyordu. Böylesine tehlikeli bir anda Eldar Bey, Sırbistan Dışişleri Bakanlığı ve tüm devlet kurumları nezdinde girişimlerde bulundu, ardından Türk büyükelçiliğine giderek unutulmaz bir kardeşlik dayanışması gerçekleştirdi. Sırp polisini bir koridor oluşturmaya zorladı ve elçilik binasında geceyi Türk meslektaşları ile birlikte geçirdi. Bugün bile Sırplar bu cesur adımdan hayranlıkla bahsediyorlar. İşte budur Türk sevgisi, Türk kardeşliği; zor bir günde derde ortak olmaktır ! Budur bir millet, iki devlet felsefesi!


Balkanlar’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Eldar beyi sorduğumda, ona karşı duyulan büyük sevgi ve hayranlığa defalarca şahit oldum. Eldar bey için, “O, Azerbaycan’ın olduğu gibi bizim de büyükelçimizdir. Ne zaman bir problemimiz veya endişemiz olsa mutlaka ilgilenmiş ve yardımcı olmuştur. Azerbaycan büyükelçiliğinin kapısı her zaman bize açıktır.” şeklinde cevaplar vermektedirler.


Birçok Avrupa üniversitesinin fahri doktoru, Kraliyet Sırp Akademisi üyesi, 32 yıllık öğretmenlik tecrübesi olan Prof. Dr. Eldar Hasanov, aynı zamanda Türk tarihini ve edebiyatını iyi bilen, severek okuyup tebliğ eden bir akademisyendir. O nedenle Profesör Eldar Hasanov, Türkiye’nin çeşitli prestijli üniversitelerinde de görev yapmış, bu konuda pekçok üniversiteden de davetler almıştır. Bu davetlere teşekkürle karşılık vererek; 65 yaşını doldurduğunda Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in duasını almak suretiyle emekli olup pedagojik faaliyetlerde bulunacağına söz vermiştir. Benimle özel sohbetlerinde de, en büyük hayalinin büyükelçilik görevinden emekli olduktan sonra akademik çalışmalara ağırlık vermek ve torunlarına daha fazla zaman ayırmak olduğunu özellikle belirtmiştir. (Maalesef Eldar Bey uzun süredir beklediği emeklilik yaşını geçen yıl 10 Ekim’de cezaevinde geçirmiştir).


Eldar Hasanov, Azerbaycan’da ve yurt dışında azad fikirli, müstakil düşünce sahibi bir ziyalı olarak tanınmaktadır. Ama adalet namına, mensubu bulunduğu hakimiyetle bağlı olarak  hiçbir vakit hiçbir yerde hiçbir basın yayın organında en küçük bir eleştirisi olmamıştır. Eldar beyi yakından tanıyanlar bu hassasiyetini çok iyi bilirler. Eldar bey konumu itibariyle çok geniş bir dost çevresine sahiptir. Burada ismini sayamayacağım yüzlerce önemli devlet adamı, kanaat önderi, akademisyen, diplomat vs Eldar beyin Azerbaycan devletine, milletine ne kadar bağlı ve saygılı olduğunun, ne kadar büyük hizmetler yaptığının şahididir. Eldar beyin gerçekleştirdiği görkemli uluslararası toplantılara, Türkiye’den ve dünyanın dört bir tarafından çok önemli şahsiyetler katılmış, bu toplantılarda başta Karabağ’ın işgali olmak üzere milli meseleler gündeme getirilmiştir.  Bu toplantıların pekçoğunu dikkatle takip etmiş bir gazeteci olarak diyebilirim ki, Eldar Bey her konuşmasında gerek rahmetli Haydar Aliyev’den ve gerekse Sayın İlham Aliyev’den övgüyle bahsetmiştir; Azerbaycan’ın milli meselelerini her zaman en yüksek seviyede dile getirmiştir.  

Azerbaycan’ı çok seven, 1. Karabağ Savaşı sırasında olduğu gibi 44 gün süren ve muhteşem bir zaferle sonuçlanan 2. Karabağ savaşında da her zaman canıyla kanıyla kalemiyle Azerbaycan’ın yanında duran, büyük lider Haydar Aliyev’le röportaj yapma ve Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’le tanışma şerefine nail olan, Azerbaycan’daki büyük inkişaf ve gelişmeleri yüzlerce defa televizyon ekranına taşıyan ve Azerbaycan’ı öz vatanı, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’i kendi Cumhurbaşkanı olarak gören ve büyük saygı duyan bir gazeteci ve kanaat önderi  olarak Eldar Beyin yerinin hapishane değil, evlatlarının, torunlarının yanı olduğunu düşünüyorum. 
Eldar Hasanov’un neden apar topar tutuklandığına dair somut bir bilgim yok ama Eldar beyin bazı kıskanç memurların eskiden beri hedefinde olduğu herkesin bildiği bir gerçektir. 
Öğrendiğim kadarıyla Eldar beyin 20 yıllık görev süresi, büyükelçi olarak görev yaptığı dört ülkede sekiz aydır inceleme altındaymış. Bu uygulamanın dünyadaki çağdaş hukuk standartlarına ne derece uygun olduğunu hatırlatmakla birlikte, Eldar beyin bu araştırmalardan alnının akıyla çıkacağına  inanıyorum. Benim her zaman inandığım bir gerçek var; düz ve sağlam duvar asla yıkılmaz! 
Karabağ’da tarihi bir zafere imza atarak, 250 yıl aradan sonra ilk defa işgale uğramış Azerbaycan topraklarını azad eden, Karabağ’ın 28 yıllık esaretine son veren ve bütün Türk Dünyasını sevince boğan, entelektüel ve bilgili şahsiyetiyle hepimizin sevgisini kazanan, saygıdeğer Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev Cenablarının bu haksızlığa son vereceğine ve Eldar beyin en yakın zamanda özgürlüğüne kavuşacağına yürekten inanıyorum. 
 
Bir konuyu daha açmak istiyorum. 2005 yılında, Türk Ocakları Derneği, Kostanay’da yüksek düzeyde bir Balkan Kongresi düzenlemişti. Eldar Bey’in derin ve düşündürücü konuşmasında, o dönem Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tüm Türk dünyasının lideri olarak adlandırdığını ve kongre katılımcılarının büyükelçinin bu sözlerini büyük bir coşkuyla alkışladığını hatırlıyorum.
Ailesi yirmi yıldır İstanbul’da yaşayan, çocukları burada çalışan ve okuyan, Türkiye’yi Azerbaycan’dan asla ayırmayan ve Türkiye’yi de öz vatanı olarak gören böyle bir Türk sevdalısının bugün maruz kaldığı durum üzüntü vericidir.
Azerbaycan’ın yanısıra Türkiye’de de birçok insan gibi,  hizmetleri ve mütevazi şahsiyeti sebebiyle benim de Eldar beye karşı sevgimin ve saygımın olduğu doğrudur. . Çünkü onun vatansever ve dürüst bir şahsiyet olduğuna inanıyorum.  Bu nedenle sözlerim samimidir, gözlemlerim gerçekçidir. Sözlerimde eksik vardır ama abartma yoktur.
Şimdi gelelim başlıktaki önemli konuya. Evet,  Recep Tayyip Erdoğan okuduğu bir şiir sebebiyle tutuklanıp Pınarhisar Cezaevinde hapis yattığı 1999 yılında, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Erdoğan’ı ziyaret için kime talimat vermişti ve Erdoğan’a hangi mesajları ulaştırmak istemişti?


Merhum Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye’de görev yapmış saygın ve nüfuzlu bir kişinin sözlerine atıfta bulunarak, tarihi bir gerçeği ilk kez ifade etmek istiyorum: Eldar bey Azerbaycan Başsavcısı iken Türkiye’ye resmî bir ziyaret gerçekleştiriyor. Türkiye Başsavcısı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ile görüştükten sonra İstanbul’a dönüyor ve Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in talimatı üzerine Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeye gidiyor. O tarihte (1999)  Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu bir şiir sebebiyle Kırklareli/Pınarhisar Cezaevinde tutukludur. Eldar bey cezaevine giderek yetkililere kendisini tanıtıyor ve Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmek istediğini söylüyor. Amacı Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in özel mesajını Erdoğan’a iletmektir. Cezaevi yetkilileri Azerbaycan Başsavcısı Eldar beye “Bekle, sana haber vereceğiz” diyorlar. Yaklaşık bir saat beklemesine rağmen sonunda görüşmesine izin verilmiyor ve gitmesi isteniyor. Açıklamalarını ve isteklerini dinlemiyorlar ve Bakü’ye ne zaman uçması gerektiğini bile sormadan, Başsavcıya, kendisine havaalanına kadar eşlik etmek suretiyle ülkesine dönmesini istiyorlar.


Bu olayı öğrendikten yıllar sonra Eldar beye bu cezaevi ziyaretini sordum. Bu olayı nerden öğrendiğimi sorsa da, ona söylemedim. O da ısrar etmedi, güldü ve “Evet böyle oldu, günlüklerime yazmışım, bir gün günlüklerim yayınlanır” dedi.
İlişkilerimizin yakınlığından yararlanarak neden cezaevine gittiğini ve neden Erdoğan’la görüşmek istediğini sordum. Sorularımı cevapsız bıraktı. Nihayet 2018’de Belgrad’dayken ısrar ettim. Cevap şöyleydi: “Sayın Cumhurbaşkanımız Haydar Aliyev bana “Erdoğan’la öyle ya da böyle mutlaka görüş ve ona seni gönderdiğimi söyle” talimatını verdi. Ama orada her şey kameralara kaydediliyor. Fırsat ve imkan bulursan kulağına uzun süre içeride kalmayacağını fısılda, biraz sabırlı olsun, kendisine verilen su ve yiyeceklere çok dikkat etsin.”
Ne yazık ki, ne kadar uğraşırsam uğraşayım, Sayın Erdoğan’la görüşmeme izin vermediler ...
Sonuç olarak, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a hatırlatmak ve dikkatine sunmak isterim ki, bir zamanlar Başsavcı sıfatıyla kendisini hapishanede ziyaret etmek isteyen ve bu nedenle Türkiye’den sınır dışı edilen Eldar Bey, şu anda asılsız suçlamalarla tutuklu bulunan aynı Eldar Bey’dir….”
 
Dr. Seyfullah Türksoy
İpekyolu Kamu Diplomasisi Derneği Başkanı

Yorumlar (0)