13.09.2020, 14:27

Türk Dünyasında Edebiyat Köprülerinin Mimarı: Gaspıralı İsmail Bey

TÜRK DÜNYASINDA EDEBİYAT KÖPRÜLERİNİN MİMARI: GASPIRALI İSMAİL BEY

Kaynak: Ayyıldız Huri Kaptan / QHA Ankara

Dil ve edebiyat araştırmacısı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu Çengel, Türk dünyasındaki millî uyanış hareketinin büyük öncüsü Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı’nın ortak dil ve edebiyat fikrinin, Türkistan şairlerine etkisi üzerine değerlendirmelerini Kırım Haber Ajansı (QHA) için kaleme aldı.

Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu’nun değerlendirmeleri şu şekilde:

Prof. Dr. Hülya KASAPOĞLU ÇENGEL

ORTAK TÜRKLÜK ANLAYIŞI ÇARLIK RUSYASI DÖNEMİNDE BELLİ BİR SEVİYEYE ULAŞTI


“Türklerin dil ve kültür birliğinden bahsetmenin Panturanizm olarak adlandırılması, 19. yüzyılın sonlarında Rusya Türkleri yerine Rusya Müslümanları tabirinin yaygınlaşmasından anlaşılmaktadır. O dönemde Rusya’daki Türk aydınları, siyasi şartlar gereği, aynı millete mensubiyet duygusunu din aracılığıyla dile getirdiler. Rusya Türkleri arasında özellikle Azerbaycan, Kırım, İdil-Ural, Türkistan (Kazakistan ve Özbekistan), hatta edebî eserlerden hareketle Doğu Türkistan’da İslamiyet, Türklük ve Batı medeniyeti çerçevesinde geliştirilmek istenen ‘ortak kültür hayatı’, ‘ortak dil ve edebiyat’, ‘edebiyatta modernleşme’ anlayışının, Çarlık Rusyası döneminde belli bir seviyeye ulaştığı rahatlıkla söylenebilir.

‘TERCÜMAN’DAN ÖNCE ÇIKAN ‘EKİNÇİ’ TÜRKÇÜLÜK FİKRİNİN İLK ADIMLARI İDİ’


Şehabeddin Mercanî, Hüseyin Feyizhan, Kayyum Nasırî, bu coğrafyada Gaspıralı’ya kadar Usul-i Cedid hareketinin ilk temsilcileri oldular. Sömürge altına girilse dahi belirli bir ülkenin sınırları içinde yeterli nüfusla yaşanıyorsa biyolojik ve sosyolojik esaslar gereği kaybolmayan ‘millî kimlik’ anlayışının, Türk-İslam dünyasında yaygınlaşması, yayın hayatı ile sağlanmıştır.

Tercüman’dan önce çıkan Ekinçi (1875-1877) gazetesinde ‘Türkçülük’ fikrinin işlenmeye başlanması, ilk adımlardı. Bu dönemde dünyada ve Rusya’da gelişen Türkoloji araştırmaları, Bakü’de çıkan Hayat gazetesi, Tiflis’te yayın hayatına başlayan Ziya-Kafkasiye (1879-1884) ve Keşkül (1883-1891), modern edebiyatın ve millî bilincin gelişmesinde, halkın aydınlanmasında ciddi anlamda rol oynamıştır.

Batı medeniyetini yakından takip eden Gaspıralı, kültür birliğinin, dil ve din yoluyla sağlanacağına inanıyordu. Modern edebiyat alanındaki eserler, zaman, nitelik ve nicelik bakımından incelendiğinde Azerbaycan Türk edebiyatının o dönemde Rusya Türklerine özellikle Kırım, İdil-Ural ve Türkistan’daki modern edebiyata öncülük ettiği de tartışılmaz bir gerçekti. Rusya Türkleri arasında ise, asıl kaynağını köklü tarihî arka plandan alan bir iletişim vardı; ancak, Çarlık döneminde özellikle kültürel ve bilimsel anlamda ‘modernleşme’ anlayışı ve ‘tek millet’ bilinci, Gaspıralı İsmail ve Tercüman gazetesiyle, ayrıca diğer dergi ve gazetelerle gelişmeye başladı.

TERCÜMAN’DA, DOĞU VE BATI TÜRKLÜĞÜ İÇİN SADE DİL HEDEFLENMİŞTİ


1880’li yıllardan 1905’e kadar -Azerbaycan’daki yayın faaliyetlerini hariç tutarsak- ortak tek yayın Tercüman (1883-1905) gazetesi idi. Gaspıralı, daha önce Tonguç, Şafak, Kamer, Ay, Yıldız, Güneş gibi gazetelerde de “dil” üzerine yazılar yazmış; bu yayınlar, sonraki yıllarda yerini Tercüman’a bırakmıştır. Tercüman’da Doğu ve Batı Türklüğü için sade ve anlaşılır klasik yazı dili geleneği (Çağatayca ve Osmanlıca) hedeflenmişti. Bu yüzden gazete, bütün Rusya Türkleri tarafından okunuyor ve anlaşılıyordu. Gaspıralı’nın ortak edebî dil ve ortak edebiyat üzerine fikirleri, Özbek ve Kazak aydınlarını da etkiliyordu. Azerbaycan’daki kadar kuvvetli olmasa da Türkistan’da bu anlayışa destek veren şairler günden güne artıyordu. Öyle ki, 1905 Rus meşrutiyetinden sonra Türkiye’ye ve İdil-Ural medreselerine giden Türkistan aydınlarının şiirlerinde yer alan ‘İslamcılık’ ve ‘Türkçülük’ fikirleri, bu gelişmenin somut örnekleridir.

Ünlü Kazak şair Mağjan Jumabay, 1910’da Ufa’ya giderek Galiya Medresesi’nde ünlü Başkurt dilbilimci ve edebiyatçı Alimcan İbrahimov ile tahsiline devam etmiştir. 20. yüzyılın ilk yıllarında mensup oldukları milletin geleceğine yönelik kaygıları aynı millî ruhla ve coşkuyla dile getiren Abdullah Tukay, Abdulhamid Süleyman Çolpan, Mirjakıp Dulatulı ve Mağjan Jumabay’ın şiirlerinde öne çıkan ‘ana dil’ ve ‘ortak kültür’ bilinci, bu anlayışın sonucudur. Ceditçilik fikrinin daha sonraki yıllarda Abdulhalık Uygur, Lutpulla Mutellip ve Abdurehim Ötkür gibi şahsiyetlerle Doğu Türkistan şiirine yansıması yine şiir örnekleriyle takip edilebilir. 

“YURDAKUL, CENGE GİDERKEN’İ GASPIRALI’YA GÖNDERMİŞTİR”
Edebiyat, bir milletin dünya görüşünün, duygu, düşünce ve hayal dünyasının, geniş kitlelere iletildiği âhenkli bir vasıtadır. Bundan dolayıdır ki, Gaspıralı’nın ortak kültür hayatı oluşturma çabası, kısa zaman içinde şiirde hayat bulmaya başlar. Anadolu, Türkistan (Kazakistan) ve Doğu Türkistan şiirinden örnekler vermek suretiyle konuyu pekiştirelim! Millî Edebiyat şairi Mehmet Emin’in (Yurdakul) (1869-1944) 1897 Yunan Harbi sırasında Selanik’te çıkan Asır gazetesinde yayımlanan Cenge Giderken ya da Anadolu’dan Bir Ses adlı şiiri, konuyla ilgili tipik örneklerdendir. Mehmet Emin Bey, sanatkârane ve temiz Türkçe ile ‘Türkçülük’ fikrini savunmuş ve Gaspıralı’nın amacına hizmet etmiştir:

Ben bir Türk’üm, dinim cinsim uludur,

Sinem özüm ateşle doludur,

İnsan olan vatanının kuludur,

Türk evlâdı evde durmaz giderim. 

Mehmet Emin Bey, yukarıda bir dörtlüğünü verdiğimiz şiirinin tamamını Gaspıralı İsmail Bey’e göndermiş; Gaspıralı, şiiri şöyle yorumlamıştır: ‘…Şiirlerinizi Edirne, Bursa, Ankara, Konya, Erzurum Türkleri anlayıp lezzetlenip okuyacakları gibi Tiflis, Tebriz, Şirvan, Horasan, Türkistan, Kâşgar, Deşt-i Kıpçak, Sibirya, Kazan ve Kırım Türkleri de okuyacaktır ki bu şerefe Fuzulî ve Nâbî nâil olamadılar. Kırk elli milyonluk ve otuz asırlık bu âleme iptida bir kaşık oğul balını yediren siz oldunuz ki size şereftir, bize saadettir.’

“ALAŞ AYDINLARI, MİLLİYET, DİN, DİL BİRLİĞİNİ İŞLEYEN PEK ÇOK ŞİİR YAZDILAR”
Millî Aydınlanma Hareketi’nin Türkistan şiirinin temel motivasyonu hâline geldiğine dair pek çok örnek saymak mümkündür.

Kazak edebiyatında Mağjan Jumabay başta olmak üzere Gaspıralı’nın (1851-1914) ve Gaspıralı ile çağdaş olan Abay’ın (1845-1904) fikirlerinden beslenen, Alaş bağımsızlık hareketini temsil eden Alaş aydınları ‘milliyet’ fikrini ve onun içinde ‘din’ ve ‘dil’ birliğini işleyen pek çok şiir yazdılar. Mağjan’ın Türkistan, Turan ve Türik/Türk millî kodlarını tekrarladığı Türkistan şiiri ‘Milliyetçilik’ fikrinin lirik tarzda işlendiği bir örnektir. Mağjan’ın sadece bu şiirle bile Türk Dünyası’nın sınır aşan millî istiklâl şairi olduğunu söyleyebiliriz: 

Türkistan eki dünya esigi ğoy, Türkistan iki dünya eşiğidir,

Türkistan er Türiktin besigi ğoy, Türkistan yiğit Türk’ün beşiğidir,

Tamaşa Türkistanday jerde tuvğan, Türkistan gibi güzel diyarda doğmak,

Türiktin Tenri bergen nesibi ğoy,Tanrı’nın Türk’e verdiği nasiptir.

Doğu Türkistan şiirinden örnek verecek olursak; Uygurların yine millî istiklâl ve vatan şairi Abdurehim Ötkür’ün (1923-1995), Kurban Bayramı münasebetiyle yazdığı Namus aklansun/Namus aklansın şiiri de ‘milliyet duygusu’nun dile getirildiği örneklerden biridir: 

Namusla kutludur bayramiñ bügün, Namusla kutludur bayramın bugün,

Cahaniñ yorusun, bitsun kara tün, Cihanın aydınlansın, bitsin kara gecen,

Bayramdur bayramdur bayramdur şu kün, Bayramdır bayramdır bayramdır şu gün,

Müsülmani Türküm namus aqlansun! Müslüman ve Türk’üm namus aklansın! 

[Ötkür, 1947]

“SOVYET DÖNEMİ OLMASAYDI CEDİTÇİLİK GÜÇLENEREK DEVAM EDECEKTİ”
Gaspıralı’nın Çarlık döneminde Rusya Türkleri arasında Ceditçilik kapsamında oluşturmaya çalıştığı ‘tek millet’ ve ‘ortak edebî dil’ anlayışı, Sovyet döneminde siyasi şartlar gereği görmezden gelinmiştir; yok sayılmıştır; hatta yasaklanmıştır. Sovyet dönemi yaşanmasaydı, Gaspıralı’nın fikirleri günümüzde hedefine ulaşacaktı, diyebiliriz. Bu dönemin dış dünyaya kapalı sosyal ortamı ve ağır siyasi şartları beraberinde getirmesi, aynı milletin birbirine yakın ya da uzak coğrafyalarda yaşayan bireyleri arasındaki iletişimin kopmasına sebep olmuştur; esaret altında bile kaybolmayan milliyet duygusunun bir sonucu olarak kültürel iletişim, edebî eserler vasıtasıyla sağlanmıştır. Edebiyatın, Türk Dünyası aydınları arasında köprü vazifesi gördüğü unutulmamalıdır; hatta Ceditçi fikirlere dayalı iletişimin en sağlam ve somut örneklerini, edebiyatta özellikle şiirde aramak gerekir.

Kaynaklar

Ahmatjanova G. B. vd. (2018). Mağjan Jumabay Ölender Jıynağı I-II. Petropavl: İzdatel’stvo “Severnıy Kazahstan”. 

Akpınar, Y. (2004). İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri II, Fikrî Eserleri.  İstanbul: Ötüken.

Akpınar, Y. (2010). “Rusya Türklerinin Ortak Edebiyatından Söz Edilebilir mi?”. Yeni Türk Edebiyatı Dergisi. S. 1, Mart 2010, 11-33.

Ercilasun, Ahmet B. (2011). “İsmail Gaspıralı’nın Fikirleri”. Türk Dünyası Üzerine İncelemeler. Ankara: Akçağ. 308-317. 

Kasapoğlu Çengel, H. (2000). Abdurrahim Ötkür’ün Şiirleri. İstanbul: MEB yayınları.

Kasapoğlu Çengel, H. (2018). “Ruhaniy Janğıruv İdeası ve Mağjan Jumabay”, Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi. Bahar 2018. S. 22.

Kasapoğlu Çengel, H. (2019). “Türk Dünyası ve edebiyat köprüleri”. Symposium on Common History, Culture, Education and Civilization/Ortak Tarih, Kültür ve Medeniyet Sempozyumu. 27-28 September 2019 Ankara/Turkey.

İsmail Bey Gaspıralı 169 yaşında!

Yorumlar (0)