Karahanlı Türkçesi, Karahanlı Türkçesi Özellikleri, Karahanlı Türkçesi Nedir?

Karahanlı Türkçesi, Karahanlı Türkçesi Özellikleri, Karahanlı Türkçesi Nedir?

Konu: Karahanlı Türkçesi, Karahanlı Türkçesi Özellikleri, Karahanlı Türkçesi Nedir?

Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun

Dönemler

Türk dilini, eski, orta, yeni olmak üzere üç döneme ayıran Türkologlara göre Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. Böyle düşünen Türkologlara göre 10-15. Yüzyıllar arası, Orta Türkçe dönemidir.

Karahanlı Türkçesinden sonraki Harezm, Kıpçak ve Eski Oğuz Türkçeleri de Orta Türkçenin diğer dönem ve alanlarıdır. Bu görüş, Batı Türkçesinin ilk dönemi olan Eski Oğuz Türkçesinin, diğerlerinden önemli farklılıklar gösterdiğini dikkate almaz.

Karahanlı Türkçesinin Kolları

13. Yüzyıldan itibaren Türk yazı dilinin (Kuzey-) Doğu ve (Güney-) Batı olarak iki kol hâlinde geliştiğini göz önünde bulunduran diğer bir kısım Türkolog, Karahanlı Türkçesini Eski Türkçe içine alır. Karahanlı Türkçeninin sonunda Türk yazı dili Doğu-Batı olmak üzere ikiye ayrılır.

Bugüne ulaşan metinleri 11. Ve 12. Yüzyıllara ait olan Karahanlı Türkçesi Eski Uygur Türkçesiyle çağdaştır. Karahanlı Türkçesi Kaşgâr ve Balasagun gibi Müslüman Türk merkezlerinde kullanılırken, Eski Uygur Türkçesi daha doğuda Turfan, Hoço, Beşbalık gibi Manici ve Burkancı Türk merkezlerine kullanılmaktaydı.

Coğrafi Farklar


Dönem aynı, ama coğrafya ve medeniyet çevreleri farklıydı. Maamafih Eski Uygurca Karahanlı Türkçesinden önce, 9. Yüzyılda başlamış ve daha sonra da (15. Yüzyıl sonlarına dek) devam etmiştir. Köktürkçe ise 7-8. Yüzyıllarda Orhun vadisinde kullanılmıştır.

Dönem, saha(coğrafya) ve medeniyet çevreleri ayrılıklardan meydana gelen birkaç küçük farklılığı dikkate almazsak Köktürk, Eski Uygur ve Karahanlı Türkçelerini tek bir yazı dili olarak kabul edebiliriz. Nitekim Kaşgârlı Mahmud da “Uygur şehirlerine varıncaya dek, Ertiş, Ila, Yamar, Etil ırmakları boyunca oturan halkın dili doğru Türkçedir.

Karahanlı Türkçesi ve DLT

Bunların en açık ve en tatlısı Hakaniye-Hakanlılar ülkesi halkının dilidir.” (Divanü Lûgat-it-Türk Tercemesi I (çeviren: Besim Atalay), Ankara 1941) diyerek Uygur şehirlerindeki dil ile Hakaniye(Karahanlı) ülkesi halkının “doğru” (standart) Türkçe olduğunu belirtmiştir.

Gerçekten de medeniyet çevreleri(din) farklılıklarından doğan kelime hazinesindeki farklılıklar dışında Uygurca ile Karahanlıca gramer bakımından aynı dildir; tek ve ortak bir yazı dilidir.

Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun


Karahanlı Türkçesi Söz Varlığı

Uygur Türkçesinin devamı ve belki de Orta Türkçenin ilk bölümü olan Karahanlı (Hakâniye) Türkçesi, bir önceki döneme göre daha zengin ve gelişmiş bir söz varlığına sahiptir. Uygur döneminde benimsenen birkaç dine ait yabancı sözcüklerden alıntı yapılmıştır.

Karahanlı döneminde ise, Türk boylarının Müslümanlığı benimsemesinde önemli bir ilerleme yaşanmıştır. Bunun için bu dönemde söz varlığındaki “tamu” (Soğ. Cehennem), “uştmax” (Soğ. cennet), “muyan” (Sans. hayrat) ve “ajun” (Soğ. dünya) gibi Burkancı veya Manici sözcüklerin çoğu terk edilmiştir. Soğdca, Sanskritçe ve Çince sözcüklerin atılmasının yanında, İslam dininin etkisiyle söz varlığındaki Arapça ve Farsça sözcüklerin oranının arttığı görülmektedir.

Kaşgarlı Mahmut tarafından kaleme alınan Divanü Lûgat-it Türk, Karahanlı dönemi denildiğinde akla gelen ilk eserlerden biridir. Türklerde İslam kültürünün gittikçe artması nedeniyle Arapça ve Farsçaya olan ilginin arttığı bu dönemde Kaşgarlı Mahmut, Türkçenin en az Arapça kadar güçlü ve değerli bir dil olduğunu ortaya koymak ve Araplara Türkçe öğretmek adına bu eseri ortaya koymuştur. Yaklaşık 8.000 madde bulunan bu esere, Türkçedeki Arapça – Farsça sözcükler alınmamıştır. Yabancı sözcük olarak yalnızca Türkçeye çok önceki dönemlerde giren ve artık Türkçe kabul edilen bazı Türkçe, Moğolca ve Soğdca sözcükler bulunmaktadır.

Divan’da bulunan sözcükler, “aşıç” (DLT, I-52; tencere), “börk” (DLT, I-349; başlık), “erdem” (DLT, I-51; fazilet), “ködeç” (DLT, I-360; bardak) ve “tolumlug” (DLT, I-498; silahlı) örneklerindeki gibi Türkçe kökenli olmaları bakımından dönemin söz varlığı özelliklerini gösterdiği için önem taşımaktadır.
 

Kutadgu Bilig


Karahanlı dönemine ait ikinci büyük eser, Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig’dir. Kutadgu Bilig’de 6645 beyit bulunmaktadır ve 2861 tane sözcük geçmektedir. Sözcüklerin 334 tanesi Arapça, 79 tanesi de Farsçadır. Yani toplamda 413 yabancı kökenli sözcüğün Kutadgu Bilig’in söz varlığındaki oranı % 14,4’tür. Bu eser, insanlara erdemli olmayı ve mutluluğa kavuşmayı öğrettiği için, inanca ait kavramları karşılamak üzere kullanılan Arapça ve Farsça sözcüklerin oranının biraz daha fazla olmasını da dikkate almak gerekmektedir.

Atatbetü’l Hakayık ve Kutadgu Bilig’deki sözcüklerin neredeyse tamamı, Divanü Lûgat-it Türk’te listelenmiştir. Bir sözlük niteliği taşıyan Divan, aynı zamanda Karahanlı Türkçesinin 10.000’e yakın sözcükten oluşan bir söz varlığına sahip olduğunu göstermektedir. Arapçadan “amel, cümle, ecel, gaflet, hikmet, haram, kafir” gibi sözcüklerin, Farsçadan ise “baht, can, düşman, derman” gibi sözcüklerin ödünçlendiği bu dönemin söz varlığında, Eski Türkçe “arkış” (kervan), “emgek” (emek, zahmet), “kalıñ” (çeyiz) ve “bilig” (akıl, us) gibi sözcükler de yaşamaktadır.

Karahanlı Türkçesinin zengin söz varlığında bulunan “arıġ” (temiz), “arık” (ırmak), “arımak” (temizlenmek) ve “arınçu” (günah) gibi somut ve soyut sözcükler arasındaki anlam ilgisi, bu dönemde dilin türetme gücünün ne düzeyde olduğunu göstermektedir. Ayrıca Karahanlı dönemi söz varlığı, deyim ve atasözleri açısından da oldukça zengindir. “Adak ur-” (KB, 2865; ortaya çıkmak, görünmek), “tiliñ yıga tut-” (AH, 160; dilini sıkı tutmak), “bagır bir-” (KB, 3237; kucak açmak) ve “yazuk keçi-” (AH, 33; kaygı çekmek) gibi bugüne ulaşmamış deyimlerin yanında, “işi tüş-” (KB, 586; işi düşmek), “kün kör-” (KB, 3268; gün görmek) ve “sözün kes-” (KB, 625; sözünü kesmek) gibi deyimler de bulunmaktadır.

Özellikle Divan’daki maddeler açıklanırken örnek olarak verilen atasözleri, Karahanlı Türkçesinin söz varlığındaki zenginliği “kalın kaz kulavuzsuz bolmaz” (DLT, I-487), “kara bulıtlıg yil açar” (DLT, I-354), “usukmışa sakıg kamug suv körünür” (DLT, I-191) ve “yüzge körme erdem tile” (DLT, II-8) gibi örneklerde görülmektedir.

Yavuz TANYERİ


TÜRK LEHÇELERİ KOLAY ERİŞİM ÇİZELGESİ

Yorumlar (0)