Ebu'l-İzz el-Cezeri (El Cezeri) Kimdir?

Ebu’l-İzz el-Cezeri (El Cezeri) Kimdir? (1136 - 1206)


Robotik biliminin babası olarak kabul edilen El-Cezeri, ilk Müslüman Türk bilim adamı ve mühendistir. Cizre’de doğan El-Cezeri, Artuklu Sarayında başmühendis olarak çalışmıştır. Yaptığı aygıtları bir yapıtta toplamasını isteyen Artuklu beyini geri çevirmeyen el-Cezeri; “El-Cami Beynel İlm ve’l-Amel en-Nafi fi Sınaat el-Hiyel” (Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap) adlı yapıtını yazdı. Bu makinelerin çalışma tekniklerini yazdığı gibi, çizimlerle de biçimlendirdi. Bu yapıt, Rönesans öncesinden günümüze kalan en önemli mühendislik belgesidir. En küçük parçasından bütününe dek makinelerin kurgulanması için ölçü ve bilgileri içermektedir.

"Uygulamaya dönüşmeyen bilim, doğru ile yanlış arasında bir yerdedir." diyen El-Cezeri, yapıtının önsözünde bilimsel kişiliği ile ilgili ipuçları vermektedir:
"Benden önce gelen ilim adamlarının kitaplarını ve onların izinden gidenlerin çalışmalarını inceledim. Pnömatik (hava basıncı ile çalışan otomasyon makineleri) olaylarla ilgili mekanik hareketlerin nedenlerini, su ile çalışan düzenleri, saat türlerini ve cisimlerin nasıl hareket ettirildiğini konu edinen kitapları okudum. Yer ve gök ile ilgili problemleri konu edinen yazılar üzerine düşündüm ve bunlara ait sanatlarla uğraşmaya başladım.

Bir müddet sonra başkalarının yaptıklarını taklit etmekten vazgeçerek problemlere kendi gözümle bakmaya başladım. Kendi bilgisi ile hareket eden bir kimsenin gittiği yolu takip ettim. Bu ince ve zor yolda ilerlemek için ısrarla uğraşmaya başlayınca, bu bilimlerde önemli mesafeler kat ettim. Sonra kendime ve yaptıklarıma şüphe ile bakmaya başladım. Bilimlerin çeşitli yönlerini keşfetmek için bana yardım kolları uzandı. Zamanın hükümdar ve filozoflarından yardım gördüm, çalışmalarımın meyvelerini toplama mutluluğuna eriştim. Böylece azim ve gayretimi kamçılayarak düşüncelerimi yoğunlaştırdım ve bu yönde elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. Geçmişin bilim adamları ve düşünürleri çok sayıda düzen ve problemden bahsetmiş, bunların tümünü gerçekleştirmeye fırsat bulamamış ve bu düzenleri kontrol edecek yöntemleri geliştirememiştir. Uygulamaya dönüştürülmeyen her tekniğin doğru ile yanlış arasında kaldığını anladım.

Benden önce gelenlerin dağınık bir şekilde anlattıklarını sınıflandırdım ve temellerini inceledim. Böylece izlenmesi kolay teknikler belirledim. Bu işte zorluklarla karşılaştım ve emeklerimin rüzgarın savurduğu şeyler gibi heba olmasından, çalışmalarımın gündüzün geceyi silmesi gibi yok etmesinden korktum.

Öğrenmek isteyenlerin isteklerine uyarak, içimde, yaptıklarımın yayılması arzusu doğdu ve arkamda bir eser bırakma isteği belirdi. Sonra sözü geçen bir tenkitçinin yanlışlarımı bulacağından korktum ve kararımdan vazgeçtim. 570’ten (1174) beri yirmibeş senedir önce babası, sonra ağabeğinin hizmetinde bulunduğum Salih hükümdar Artukoğulları’ndan Diyarbekir Meliki Ebü’l-Feth Mahmud b. Karaaslan’a yaptıklarımı ilettim. Bana bakarak yapmayı tasarladığım şeyleri düşündü, gizlemek istediğim şeyleri yerinde görüşleri ile keşfetti ve yaptıklarımın kıymetini anlayarak:

'Eşi olmayan planlar yaptın, onları gerçekleştirdin. Kendini bu kadar yorduğun ve temelini attığın şeyleri kaybetme. Senin fikirlerini, çizimlerini ve projelerini kapsayan bir kitap yazmanı istiyorum' dedi. Bu emrin dışına çıkamayacağımı anlayınca bütün gayretimle bu kitabı yazdım. Bu kitapta bazı eksiklikler giderilmekte, yöntemler tasnif edilmekte ve keşfedilen yeni düzenler verilmektedir.

Bu yönde başka bir eserin bulunduğunu zannetmiyorum. Bu hususu konuyu bilenlerin insafına bırakıyorum. Karara varırken, bazı kişilerin belirli işleri daha kolay yapabilecek yaratılışta oldukları unutulmamalıdır. Herkes bildiği şeyleri başkalarına iletmekle yükümlüdür. Hiç kimse faydalı olabilecek bilgileri başkasından esirgemeyeceği gibi yapabileceğinden daha fazlasından sorumlu tutulamaz.

Kitapta elli düzen anlatılmaktadır. Bunları altı bölümde topladım. Etraflı ele alarak nitelik ve niceliklerini anlattım. Benden önce gelenlerin kullandığı yabancı terimleri açıkladığım şekilde kullandım. Zaten bu gün de bunlar kullanılmaktadır. Bundan başka gerektiğinde yeni terimler kullandım. Çünkü her çağın kendine göre bir dili vardır ve her ilim topluluğunun kendi aralarında bilinen, kendilerince alışılagelen ve yürürlükte olan bir ifade tarzı vardır. Her düzene ait bir şekil çizdim. Şekillerin kolay anlaşılması için onları harflerle belirttim ve bu harflerin ne anlama geldiğini açıkladım."

Yorumlar (0)