Eski Türklerde devlet töresi, Türk töresi, Türklerde devlet yönetimi

ESKİ TÜRKLERDE DEVLET TÖRESİ

ESKİ TÜRKLERDE DEVLET TÖRESİ

[  ... Türk toplumlarında devlet yapısı ve yönetim biçimi; Batı’dan çok başka öncelikler, özellikler ve anlayışlar üzerine kurulmuştu. Devleti, 'Kut' adını verdikleri yönetim düzeninin, kurucusu ve koruyucusu olarak görürler, saygı gösterirlerdi. Devlete 'il' diyorlardı. 'İl'in başındaki Kağan, bir hükümdardan çok, “yüksek bir ‘işyardıydı’ (görevli)”. 

Devlet, Türkler için, “toplumda düzen ve güveni sağlayan; eşitliği, doğruluğu ve hukuku geçerli kılan; dışa karşı bağımsızlığı koruyan, etkili ve güçlü, vazgeçilmez bir örgüttü”...Kağanlar, halkın kamu düzenine ve devlete olan saygısını üzerinde toplayan, bu nedenle buyruklarına disiplinle uyulan önderlerdi.

Devleti, toplumsal yaşamın gereklerine ve törelere uygun olarak yönetmekle yükümlüydüler. Yerinin hakkını verip halkın güvenini kazandıklarında, hem kendilerinin hem de devletin saygınlığını yüceltir ve benzeri olmayan bir yönetim gücüne sahip olurlardı...

Eski Türklerde devlet gücünü elinde bulunduranlar, toplumun saygı gösterdiği bu gücü kullanırken dikkatli davranırlar, adil olmağa çalışırlardı. 

Bunu yaparken, otorite zafiyeti doğurabilecek bir güçsüzlük içine düşmezlerdi. Yönetim gücünü bölmeden, paylaşımcılığın yol ve yöntemini bulur ve bu yöntemi, devlet işleyişine yerleştirirlerdi. Varsılların ya da yönetim gücünü kullananların yaşam biçimi, toplumun ortalama değer ölçülerinden çok farklı olmazdı.

En üstten başlayarak halka dek ulaşan ve yönetim işleyişinde katılımcılığı sağlayan kurumlar vardı. Bu kurumların en üstünde yer alan hakanın durum ve davranışları, yaşantısı, giysileri, zevkleri sıradan insanlardan pek de farklı değildi…

Örneğin, Roma İmparatorluğunu sarsan, onun yıkımına yol açan ve döneminin 'dahi komutanı' olarak ünlenen Attila için, onu ziyaret eden Romalı General Priskus şunları söylemişti:

“Hunların Kralı, gücünün doruğundayken ve görkemli bir saraya sahipken bile, yalnızca tahta bir kupadan içki içer ve tahta kaplarda yemek yer, basit giysiler giyerdi. Öyle ki, halkın giydiklerinden tek farkı, giysilerinin daha temiz olmasıydı”…

Eski Türklerde yönetim biçimine yön veren töre; gereksinimlere yanıt veren yeniliğe açık geleneklerdi. Töre, halk toplantılarında kabul edilen yasaların genel toplamıydı. Önemi yaşamsaldı. "Ülke’den geçilir, töreden geçilmez" atasözü, töreye verilen önemi ve ülkenin ancak töreyle var olabileceğini gösteren bir özdeyiştir...

Töreyi güncelleştiren ve onun uygulama koşullarını belirleyen buyruklar, halkın katıldığı toplantılarda kabul edilirdi.

Bu toplantılar halka, hem yönetime katılma, hem de onu denetleme hakkı sağlardı. Asker ya da sivil, her kesimde ve değişik nitelikte halk toplantıları yapılır, yaptırım gücü olan bu toplantılar, kurumsallaşarak yönetim işleyişinin temelinde yer alırdı...

Devlet politikasını belirleyen önemli kararlar, silah taşımaya ya da savaşma yeteneğine sahip herkesin katıldığı Kurultaylarda alınırdı. Kurultay toplantılarına, savaşlara katılma yeterliliğinde oldukları için kadınlar da katılırdı...]

Kaynak; METİN AYDOĞAN  "Antik Çağdan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler"

Yorumlar (0)