İskitler - Doç. Dr. Haluk Berkmen

İskitler


Doç. Dr. Haluk Berkmen

İskitler hakkında bilgimiz Herodot tarafından yazılmış olanlardan ibarettir. İskitlerin kayıtlı belgeleri olmadığından, kendileri hakkında birinci elden bilgimiz yoktur. Herodot onların Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan, pantolon giyen ve atlarıyla savaşan insanlar olduklarını ve “güneş tanrı”ya taptıklarını, ölülerini kurganlara gömdüklerini yazmıştır. Kurgan sözü Türkçe olup “Ok-Ur-gan” şeklinde açılabilir. Asya kökenli OK halkından daha önce söz ettim. “Ur” kök sözcüğünü ise Sümer dilinde bir şehir adı olarak buluyoruz ve anlamı “yerleş” demektir. Türkçe “kur” sözü “Ok-ur” kök sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş olup, halen “şehir kurmak” ve “çadır kurmak” şeklinde kullanıyoruz. –Gan ve –kan takıları ise, Türkçe sıkılgan, sokulgan, yapışkan, karışkan…vs, sözlerinde bulunuyor. Demek ki kurgan sözü “Ok kişisinin yerleştirildiği mezar” demektir.

Kadim Yunan kaynaklarında bu halkın adı Sakai, Pers kaynaklarında ise Saka olarak geçer. Saka adı As ve Ok adlarının birleşiminden oluşmuştur. Batılı dilbilimciler bu halkın Tarım havzasının doğusunda yaşayan ve Hint-Avrupa dili konuşan İranlılar olarak tanımlamışlardır. Fakat bu bölge Ural-Altay dili konuşanların bölgesidir. Batılı kazıbilimciler Pazırık bölgesindeki bir kurganda bulunmuş bir halının dahi bir İskit eseri olduğunu iddia ederler. Pazırık kurganlarının bulunduğu yer, Rusya, Kazakistan, Moğolistan ve kuzeybatı Çin’in (Doğu Türkistan’ın) kesim noktasıdır. Alttaki resimde daire içinde belirtilen bölgede Türk toplumları en eski dönemlerden beri yaşamış ve yaşamaya devam ediyorlar. Batılılar İskitlerin, daha doğrusu Sakaların, Orta Asya bölgelerinden güneye, günümüzün Pakistan ve Hindistan bölgelerine indiklerini iddia ederler. Bu iddialarının nedeni de, Hint-Avrupa ilişkisini açıklayabilmek ve Sakaların bir Hint-Avrupa halkı olduğunu kanıtlayabilmektir. Elde yazılı belge olmayınca bu iddia da boş ve desteksiz kalmaktadır.

Pazırık halısı dünyada bulunmuş en eski halıdır. 1949 yılında Rus kazıbilimci Sergei Rudenko (1885 – 1969) tarafından bulunmuştur. Halıda 360.000 düğüm vardır ve bu özel düğüm şekline “Türk düğümü” denmektedir. Türk düğümü çift sarmalı olup, çok sağlam ve uzun süre dayanıklı bir düğümdür. Bu düğüm İran düğümünden farklıdır; zira İran düğümü tek sarmalıdır. Bu özelliğiyle Pazırık halısının bir İran halısı olmadığı, bir Türk halısı olduğu anlaşılıyor. Pazırık halısının bir Türk eseri olduğunu kanıtlayan bir diğer özellik halıdaki atların kuyruklarının düğümlü oluşudur. Bu özellik kesinlikle Türklere ait kadim bir adettir.

Altta Pazırık halısı ve bir süvarinin büyütülmüş resminde, atın kuyruğunun düğümlü olduğu görülüyor. Halının ortasındaki kare içine alınmış simge süs olsun diye oraya dokunmamıştır. O simge, kadim Türklere ait Tengri simgesidir ve 3 Aralık tarihli “Hitit Dili ve İnancı” yazımda bu simgenin pek çok bölgede bulunduğunu gösterdim. Aynı simgeyi halen bir Kayseri halısında buluyorsak, bu simgenin Asya’dan gelen Türk boyları tarafından halılarda korunduğunu kabul etmemiz gerekir. Alttaki resimde Kayseri halısındaki simge görülüyor.
Saka boyları tüm Asya kıtasına batıdan doğuya kadar yayılmışlardı. Kuzeydoğu Asya’da bulunan Sakha özerk cumhuriyetinde halen yarım milyon Sakha Türk’ü yaşamaktadır. Sakha dili Türkçe ile karşılaştırıldığında, aralarında pek çok benzerliğin bulunduğu hemen göze çarpar. Örneğin, birden on’a kadar olan Sakhaca sayılar: 1 – biir, 2 – ikki, 3 – üs, 4 – tüört, 5 – bies, 6 – alta, 7 – sette, 8 – ağıs, 9 – toğus, ve 10 – uon olup, onların Türkçe konuştuklarının kanıtıdır. Şu halde, İskitlerin konuştuğu dilinin Türkçe ile akraba bir Altay dili olduğunu söylemek pek de yanlış olmasa gerek. Fakat batılı dilbilimciler bu gerçeği bilmelerine rağmen, Sakha-İskit ilişkilerinden hiç söz etmezler ve kendi tezlerini savunmaya devam ederler.

Yorumlar (0)