Cevizlerin atılmasından sonra sümölöğün rengi kahverengine dönüşür. Cevizler sümölöğe renk ve lezzet katar. Ayrıca cevzlerin atılmasından hemen sonra yıkanıp temizlenmiş 41 adet taş atılır. Taşlar orta büyüklüktedir. Kazanın dibine tortu birikmesini ve sümölöğün altının yanmasını engeller. Gece saat 12 ye kadar kaynayan sümölök başında duran kişiler tarafından sürekli karıştırılır. Kazan karıştırma işi oldukça zordur. Koyulaşan kıvam ağırlaştıkça karışması da zorlaşır. Gece saat 12 de sümölök pişirenlerin en yaşlısı gelip kıvamını onayladıktan sonra sümölök demlenmeye bırakılır.

Demleme işi şu şekilde yapılır. Ayrı bir kapta un ve su karıştırılır içerisine bir adet yumurta ve bir bardak tuzlu su ilave edilir. Hazırlanan karışım iyice karıştırılır kulak memesi kıvamındaki karışım kaynamakta olan sümölöğün içerisine ilave edilir 15 dakika daha karıştırılarak kazanın ağzı kapatılır, ocağın ateşi iyice azaltılır. Bazı bölgelerde farklı bir tat elde etmek için ceviz, fıstık, kuru üzüm, kuru erik ve şeker de ilave ederler. Sabaha kadar demlemeye bırakılan sümölök artık açılmaya hazır hale gelir (Yıldız Naciye, 2004:299.)

Türk halklarında Nevruz Bayramı’na özel yılda sadece bir kere yapılan sümölök tatlısının çok ilginç bir hikayesi de vardır. Hikayeye göre; “bir zamanlar yoksul bir kadın varmış. Kadın, çocuklarının karnını doyurmak için çimlenmiş buğday ve taş toplayıp eve getirmiş. Kazana attığı taşlara ve buğdaya su ekleyip sürekli karıştıran anne, çocuklarını avutmak için yemek hazırladığını gösterirmiş. Yemeği beklemekten usanan çocuklar, kazandaki taşların birbirine değmesinden çıkan gürültü yüzünden uyuyakalırmış. Sabah kalktıklarında bir kazan dolusu yemek bulan anne ve çocukları, böylece açlıktan kurtulmuş” (Karataev, Olcabay, 1995: 46) Hikayede de anlatıldığı gibi bu yemeğin bereketlenmesi, çoğalması ve açlıktan kurtarması onu kutsal ve değerli yapmaktadır.