SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İLE İLGİLİ TARİHİ GERÇEKLER-Dr. SAHİP CEMAL
Türk Tarihi
15.10.2017, 19:23 15.10.2017, 19:23
SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İLE İLGİLİ TARİHİ GERÇEKLER
Dr. SAHİP CEMAL
Son zamanlarda Ermenistan Cumhuriyeti yönetimi ve yurtdışındaki özellikle Rusya, ABD, Fransa ve Batı Avrupa ülkeleri, Güney Amerika ve Ortadoğu ülkelerinde faaliyet gösteren Ermeni diasporası liderleri “Ermeni soykırımının uluslararası alanda tanınması için gözle görülür biçimde baskılarını arttırmış durumdalar. Ermenistan hükümetinin iç politika malzemesi ve Ermeni diasporasının lobi faaliyetleri için önemli hedeflerinden biri haline gelen bu kampanya, çoktan ve uzun zamandır Ermeni-Türk ilişkileri çerçevesinden çıkmış durumdadır. Son derece tarihi, kaba iftiralarla dolu olan bu hedef adı geçen ülkelerde kendi amaçlarına ulaşmak için yapılan politik ve uluslararası hukuk baskıları sonucunda Türk ve Azerbaycan halkı için bir iftira olup bu halklara karşı kin ve nefreti körükleyerek ve düşmanlık duyguları kabartarak bu halkların güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Bu sebeplerden dolayı “soykırımla (sözde “soykırım”) ilgili tüm gerçekleri ortaya koymak her vicdanlı ve sorumluluk sahibi tarih bilim adamının görevidir.
1. 1915-1923 Yıllarındaki Olayların Değerlendirilmesi
Osmanlı imparatorluğunda 1915-1923 yıllarında meydana gelen söz konusu olayların objektif ve bağımsız izah edilmesi ve Ermeni tarihinin iftira dolu bu dönemi niçin global ve geniş kapsamlı hale geldiğini belirtmek amacıyla Ermeni, Azerbaycan ya da Türkiye ve Rusya tarihine değil de mesela Amerikan tarih bilimine müracaat etmek en doğrusu olacaktır. Amerikan tarih bilimi tarafsız, bağımsız ve politik akım konjonktürlerinden ayrıdır. Birçok Amerikalı bilim adamı ve diplomatların kendileri XX. yüzyılın başında meydana gelen bu olaylara tanıklık etmişler ve bu olayla ilgili kendi görüş ve değerlendirmeleri bırakmışlardır. Özellikle ilk olarak ABD’de sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili toplu değerlendirmenin yapılmış olması tesadüf değildir. 19 Mayıs 1985 günü Türkiye tarihi alanında uzmanlaşmış ABD’nin meşhur üniversitelerindeki önde gelen bilim adamı, profesör, tarih bilimi doktorlarından oluşan 69 kişilik bilim grubu “Washington Post” ve “New York Times” gazetelerinde ABD kongresi için açık mektup yayımladılar ve mektupta bu tarihteki olaylarla ilgili değerlendirmeler yaptılar.
Bilim adamlarının yazdıklarına göre ilk olarak 1915-1923 yıllarındaki olaylar soykırım olmayıp “Birinci Dünya Savaşı döneminde Anadolu ve çevre bölgelerinde baş gösteren açlık, hastalık, savaştan yorgun düşen Müslüman ve Hıristiyan halkları arasındaki ciddi çatışmaydı”.
İkinci olarak bilim adamlarına göre Ermeni mağduriyeti: “bölgedeki Müslümanların çektiği zorluklardan ayrı olarak mütalaa edilemez”
Üçüncü olarak ABD kongresinde lobi oyunları sonucunda görüşülmeye alınan sözde soykırım tasarısı: “ayrıntıları tam belli olmayan, şüphelerle dolu olan bu karar gerçek tarihi değerlendirme adaletine terstir ve ciddi derecede Amerikan kanunculuğuna zarar verecektir”
Dördüncü olarak yukarıdaki değerlendirmelerle yetinmeyen ABD’nin önde gelen 69 tarihçi bilim adamı işbu olaylarla ilgisi olan ülkelerin o periyottaki (SSCB, Türkiye, Bulgaristan, Suriye) arşiv bilgilerine tüm tarihçilerin ulaşabilmesinin temin edilmesini ve arşiv araştırmaları sonucunda suçlu tarafın belirtilmesini talep ettiler, ayrıca “söz konusu arşivlere ulaşma ve araştırma imkanı sağlanıncaya kadar, Osmanlı imparatorluğunun 1915-1923 tarihleri arasındaki geçmişi temizdir” dediler.
2. Olayların Asıl Nedenleri
İşbu mektup ya da Ermeni “vatanseverlerin” sürekli kaçındıkları ikiyüzlülükten uzak diğer tarihi kanıtlar, Ermeni politikacıların soykırım “itirazları” için sadece yumuşak lokma ve diplomatik lokumdur. Bazı bilim adamları özellikle Türkiye’deki XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başındaki tarih ve göç hakkında önemli çalışmalar yapan ABD’li bilim adamı Jastin Mccarty, Kolombiya üniversitesinden gönüllü olarak Türkiye’ye gelen profesör Dj. Gurevits, Kaliforniya üniversitesinden profesör Stenford Show, Prinston üniversitesinden profesör Bernard Luis vs. gibi diğer açık mektup yazarları da kendi çalışmalarında bu olaylarla ilgili net ve açık değerlendirmeler yapmışlardır.
Onlar 1915 yılındaki çatışmayı dünya ve Rus-Türk savaşı içindeki sivil savaş olarak değerlendirirlerken çatışmanın asıl köklerini gösterdiler. Özellikle Türklerin yerleşik olupta kovulduğu yerlerde bir Ermeni devletinin kurulmasını isteyen ve Çar Rusyası’nın desteklediği Osmanlı karşıtı devrimci Ermeni grupların meşru Türk Osmanlı devletine karşı silahlı faaliyet gösterdiklerini, bu yüzden Osmanlı devletinin Ermeni çetelerce bölgeye gelmekte olan Rus askeri yardımının önünü kesmek istediğini, ayrıca Müslüman ve Hıristiyanların arasındaki çatışmayı durdurma amacıyla (Müslüman halkın katledilmesini önlemek için) Osmanlı devletinin 1915 yılında Rus askerinin girebildiği bölgelerden Ermeni halkının tehcir etme kararı almakta (doğu Anadolu’daki altı vilayet) haklı olduğuna işaret ettiler. Bu süreç Birinci Dünya Savaşındaki açlık ve zorluklar sebebiyle Anadolu ve çevresinde çetrefilleşti ve birçok insan mağdur oldu.
Jh. Mccarty “Ermeni terörü: zehir ve panzehir olan tarih” adlı eserinde 1915 yılının Nisan ayında “Ermeni devrimcilerin Osmanlı karşıtı faaliyetlerini aktifleştirdiklerini” belirtmektedir. Ayrıca “Bugünkü fikirlerde Ermeni tehcirinin yanlış olduğu savunulsa da, hiç kimse Rus ordusunun Ermenilerle pazarlık yaparak 1828, 1854 ve 1877 yıllarında yardım ettiği kanıtını reddedemez, bu yüzden Osmanlı, Ermenilere güven olmadığına karar vererek işlem yapmıştır”.
3. 1915-1923 olaylarında Anadolu Ermenilerinin Rolü
Şunu belirtmek gerekir ki, 1915-1923 yıllarındaki olayların sebep ve sonuçları Batı’daki bilimsel çevrede değerlendirme yapılırken tüm gerçekler Ermeni liderler tarafından da açıkça itiraf edilmektedir. Ermeni delegasyonu başkanı Pogos Nubar 1919 Paris Barış Konferansında Londra’daki “Times” gazetesi redaktörüne 27 Ocak 1919 tarihinde açıkça kanıt bıraktığına şüphe etmeden Doğu Anadolu’daki olaylarda Ermenilerin hain rolü hakkında açık bir mektup yazmış ve mektupta: “Ermenilerin kendi müttefiklerine ihaneti sonucunda başlarına gelen zorlu ve vahim kayıplar herkesin malumudur… Savaşın başından itibaren Ermeniler tüm cephelerde müttefiklerin safında savaştılar… Ermeniler Türk tarafında yer almayı öfkeyle reddettikleri günden itibaren savaşa katıldılar.”
Ayrılıkçı olma sınırına kadar giden ve kendi ülkesinde kendi yönetimine silahlı isyan çıkaracak kadar böylesi bir “öfke” nereden geldi? Türk askerini arkasından vuran silahlı Ermenilerin politik amacı da Pogos Nubar’ın mektubunda tüm gerçekliğiyle izah edilmektedir: “tüm bu düşüncelerden hareketle Ermeni milli delegasyonu sizlerden Ermeni halkını savaşın katılımcısı olarak kabul etmesini rica etmektedir… Ortak düşmana karşı yapılan savaşta tüm müttefiklerin zaferi sonucunda Ermenilerin bağımsızlık hakkını almasını gönülden görmek isterim.”