TÜRKLER VE KADIN - Kumsal Şimşek

TÜRKLER VE KADIN


Kumsal Şimşek

 

En eski Türk inancına göre "han ile hatun" gök ile yerin evlatlarıdır.

Dede Korkut Kitabı’nda kadın, evün dayağı (direği)’dır...

Bu basit bir övgü değildir, çünkü kozmik bir eksen ve gökyüzüyle bir iletişim aracı olan ağaçtan direğe bağlanan bütün simgeler bilinmektedir. Bu sebeple Türk kadını, Dede Korkut’un dediği gibi “evünün dayağı” yani temel direği, Türk Milletinin bir bereket kaynağı, hanların, hakanların, cengâverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesidir.

Tarihin her döneminde Türk kadınları, sosyal hayattaki yeri gibi siyasi hayattaki yeriyle de ön planda olmuştur. İslam öncesi Türk devletlerinde hükümdar eşinin resmi unvanı olarak kullanılan hatun, protokolde önemli bir mevkie sahipti. Hun İmparatorluğu dönemi ve devamı niteliğindeki Türk devletlerinin kuruluş dönemlerinde kağan, törenle unvanını alırken eşi de "katun” (hâtun) unvanını almıştır. Özellikle Akhunlar döneminde, tanhu ve “yen shih” (Hun dilinde İmparatoriçe) terimlerinin yerini tamamen “Kağan” ve “Katun” terimleri almış görünmektedir.

Hun hükümdarı Mete’nin eşi siyasete yön verdiği gibi, İmparatorluk adına Çin ile ilk barış antlaşmasını da Mete’nin hatunu imzalamıştır. 585 ve 726 yıllarında Çin elçilerinin kabulünde Gök-Türk Hâtunları hazır bulunmuşlardı.

Türk kadınının bir başka özelliği şüphesiz idarecilik vasfıdır. Sabar (Sibir)’ların kağanı Balak Han ölünce yerine eşi Boarık Hatun geçmiştir. Boarık hatun yüz bin kişilik Sabar ordusunu yönetmekte ve Bizans imparatoru I. Jüstinianus’u dize getirdiği bilinmektedir.

İbn-i Fadlan, Volga boylarında Türkler arasında gezerken kadınların erkeklerle birlikte her türlü sosyal aktiviteye katıldığını, dini ve resmi şölenleri bizzat yönettiğini anlatır. Seyahatnamesinde “kadınlar, erkekler gibi muharebe ederler, çeviktirler, at üzerine sıçrayarak binerler, kolları kuvvetlidir” diyerek kadınların savaş kabiliyetini tespit eder. Seyahatname’sinde Müslüman olmadan önce çeşitli Türk kavimlerinde erkeklerin eşlerine hizmet ettiklerine dair anaerkil döneme ait pasajlar bulunmaktadır. Ok atıp atlı arabaları kullanan kadınlar, Çin kaynaklarına göre kocaları dama oynarken onlar futbol (çevgan oyunu) oynardı. Kadınlar, erkekler gibi davranır, kâfirler üzerine dörtnala at sürer, erkekleri öldürürlerdi.

 

Kaynak:
İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, İstanbul 2007.

Osman Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, C I-II, Nakışlar Yayınevi, İstanbul, 6. Baskı.

Yorumlar (0)