Türklerde Katun, Kunçuy ve Terken Sanları-Prof. Dr. Hatice Şirin

Runik Türk Yazıtları Çerçevesinde Katun ve Kunçuy


Prof. Dr. Hatice Şirin User

Orhon Türkçesinde katunun kagan eşlerinin resmi sanı olduğu, Runik yazılı birçok metinden dolaylı olarak anlaşılmakla birlikte, somut kanıtları Ötüken Uygur Kağanlık yazıtlarından Taryat Yazıtı’nda geçen cümlelerdir:

täŋridä bolmış el etmiş bilgä ka[ga]n atadı elbilgä katun atadı;
kagan atıg atanıp katun atıg atanıp ötükän kidin uçınta täz başınta örgin [anta etitdim çıt] anta yaratıtdım.

Sanların aynı zamanda verilmesi, kağan/katun atama töreninde belirgin bir hiyerarşi ve cinsiyet ayrımcılığı gözetilmediğinin göstergesidir.

II. Türk Kağanlığı yazıtlarında geçen şu cümleler, teŋri kutunun hem kağana hem de katuna tevcih edilebilirliğinin, kagan ve katunun teŋri katında da denk tutulduklarının yansıması olarak değerlendirilebilir:

kutum bar üçün kagan olurtum;
ögüm katun kutıŋa inim kül tigin är at buldı.

Kağanların täŋri täğ olmasına koşut, katunların umay tägliği, cinsiyet farkına rağmen, çağın inanç ve gelenekleri gereği katunun da kara bodun üstünde yükseltildiğinin, kutsandığının belgelerindendir.

Clauson ve Doerfer’in kagandan bir derece kadar aşağı soyluluk sanı olarak tanımladıkları terkeni hem erkek hem de kadınlar taşıyabilmekteydi.

Katunla ilintili bir başka dikkat çekici nokta, sözcüğün Moğolistan Türk kağanlıkları yazıtları dışında “toprak” ve “tarla” sözcükleriyle ilişkilendirilmesi ve bir ırmak adı olmasıdır. Toprak ve suyun katun ile ilişkilendirilmesi, kuşkusuz kadının doğurganlığından, bereketi simgelemesinden kaynaklanmaktadır.

Yenisey yazıtlarında varoluşun temeli toprak ve suyla özdeş tutulan katun, günümüzde Altay Krayında bir ırmağın adıdır.

Abakan, Kem, Katun, vb. ırmakların şaman inancında, coğrafya adları olmaktan çok konuşan, duyan, evlenen, çoluk çocuk sahibi kutsal varlıklar olduğuna literatürde değinilmiştir.

Yenisey yazıtlarındaki bu örneklerde, “kadın” anlamlı bir cins ad (katun) toponime dönüşmüştür. Aynı cins adın antroponim ögesi de olduğu, IV. Johannes’in kızı ve Uzun Hasan’ın karısının adının Katun olarak Bizans yıllıklarında geçmesinden anlaşılmaktadır.

Kaganlık ailesinden olmayan kadınların yazıtlar dönemi Türkçesinde kız, koduz, yutuz sözcükleriyle anılmasına karşın, kagan ailesinden olanların katun ve kunçuy sanlarını taşıması, Kafesoğlu gibi bazı Türk tarihçilerinin karşıt görüşlerine rağmen, Türk Kağanlığı’ndaki yönetici-yönetilen sınıf arasında hiyerarşik bir düzenin varlığını gösterir.

Öte yandan kagan ailesine mensup bir başka soyluluk unvanı kunçuy, Türk Kağanlık yazıtları dışında kalan Yenisey mezar taşı metinlerinde “hanım, eş, karı” karşılığında yaygınlaşmıştır. Kaşgarlı Mahmut, kunçuyu “Hatundan bir derece aşağıda bulunan kadın, bige, prenses olarak tanımlar.

Yorumlar (0)