D Harfiyle Başlayan Arapça Farsça İsimler, Arapça Farsça Çocuk Adları
D Harfiyle Başlayan Arapça Farsça İsimler, Arapça Farsça Çocuk Adları

D Harfiyle Başlayan Arapça Farsça İsimler, Arapça Farsça Çocuk Adları
D Harfiyle Başlayan Arapça Farsça İsimler, Arapça Farsça Çocuk Adları
TÜRKÇE ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
ARAPÇA ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
DADAŞ |
(Tür.) Er. 1. Erkek kardeş. 2. Delikanlı, babayiğit. |
Dafi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: l. Defeden, gideren. 2. Savan, savuşturan, iten. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DAFİ |
(Ar.) Er. l. Defeden, gideren. 2. Savan, savuşturan, iten. |
DAĞAŞAN |
(Tür.) Er. - Dağaşan. |
DAĞDELEN |
(Tür.) Er. - (bkz. Dağaşan). |
DAĞHAN |
(Tür.). - Eski Türklerde dağ tanrısı. - İsim olarak kullanılmaz. |
DAĞTEKİN |
(Tür.) Er. - (bkz. Dağaşan). |
Dahhak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Çok gülen, çok gülücü. Daha çok lakab olarak kullanılır. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DAHHAK |
(Ar.) Er. - Çok gülen, çok gülücü. - Daha çok lakab olarak kullanılır. |
Dahi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üstün zeka sahibi. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DAHİ |
(Ar.) Er. - Üstün zeka sahibi. |
Dahiye |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (bkz. Dahi). > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DAHİYE |
(Ar.) Ka. - (bkz. Dahi). |
Daim |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Devamlı sürekli, her zaman. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DAİM |
(Ar.) Er. - Devamlı sürekli, her zaman. |
DALAN |
(Tür.) Er. 1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif. |
DALAY |
(Tür.) Ka. - Deniz. |
DALAYER |
(Tür.) Er. - Deniz adamı. |
DALDAL |
(Tür.) Er. - Kahraman, yiğit- |
DALGA |
(Tür.). 1. Denizin yel esince oynayıp kabarması. 2. Denizde hareketli su kütlesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DALOKAY |
(Tür.) Er. - Çok beğenilen. |
DALYA |
(Tür.) Ka. - Yıldız çiçeği. |
Daman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Etek. 2. Bir dağ silsilesinin etekleri. > Kökeni: Farsça |
DAMAN |
(Fars.) Er. 1. Etek. 2. Bir dağ silsilesinin eteğinde uzanan bölge. |
DAMLA |
(Tür.) Ka. 1. Bir sıvıdan ayrılarak düşen parça halinde, küçük miktar, katre. 2. Belli miktarlarda akıtılarak kullanılan ilaç. |
Damra |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Peygamberimizin erkek süt kardeşinin ismidir. Anlamı bilinmiyor. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DANA |
(Fars.) Er. 1. Bilen, bilici, bilgin. |
Daniş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Bilim, bilgi, ilim. > Kökeni: Farsça |
DANİŞ |
(Fars.) Er. 1. Bilim, bilgi, ilim. Ehl-i daniş |
DANİYAL |
(İbr.) Er. - Ben-i İsrail peygamberlerinden biri. "Tanrı benim yargıcımdır" anlamına gelir. İki tane Daniyal vardır |
DARCAN |
(Tür.) Er. 1. Aceleci, sıkıntılı. 2. Serçe. |
Darekutni |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ebu'l-Hasen Ali b. Ömer. Tanınmış muhaddislerdendir (917-995) yıllan arasında yaşamış 80 yaşında Bağdat'ta vefat etmiştir. Hadis sahasında kıymetli eserleri vardır. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DAREKUTNİ |
(Ar.) Er. - Ebu'l-Hasen Ali b. Ömer. Tanınmış muhaddislerdendir (917-995) yıllan arasında yaşamış 80 yaşında Bağdat'ta vefat etmiştir. Hadis sahasında kıymetli eserleri vardır. |
DARGA |
(Tür.) Er. - Başkan, lider. |
Darimî |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ebu Muhammed b. Abdurrahman. Hadis bilgini. Müslim ve Ebu İsa hadislerini Darimi'den aldıklarını söylerler. En meşhur eseri Camiu's-Sahih'dir. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DARİMÎ |
(Ar.) Er. - Ebu Muhammed b. Abdurrahman. Hadis bilgini. Müslim ve Ebu İsa hadislerini Darimi'den aldıklarını söylerler. En meşhur eseri Camiu's-Sahih'dir. |
DAVUD |
(İbr.) Er. Kendisine kitap olarak Zebur'un gönderildiği büyük peygamberlerden biri. Kur'an-ı Kerim'de 16 yerde ismi geçer. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. |
DEDE |
(Tür.). 1. Ana ve babanın babası. 2. Ced, ata. 3. Çok yaşlı kimse. 4. Mevlevilikte çile doldurmuş, dervişlik gayesine erişmiş ve dergahta hücre sahibi olmuş kimse. 5. Bektaşilerde şeyh, baba. - Örfte isim olarak kullanılırken, daha çok lakap olarak kullanılır. |
Define |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yere gömülmüş, kıymetli eşya. 2. Kıymet ve değeri olan kimse veya mal. > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DEFİNE |
(Ar.) Ka. 1. Yere gömülmüş, kıymetli eşya. 2. Kıymet ve değeri olan kimse veya mal. |
DEFNE |
(Yun.) Ka. - Akdeniz ikliminde yetişen, yapraklan sert ve üst yüzleri parlak açık sarı çiçek ve güzel kokan defnegillerden bir ağaç. |
DEĞER |
(Tür.). 1. Bir şeyin tam karşılığı, kıymet, baha. 2. Layık. 3. Bir şeyin sahip olduğu yüksek vasıf. 4. Ehliyet, kabiliyet. 5. Kadir, itibar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DEHNA |
(Ar.). - Kızıl. Kumun rengi dolayısıyla Arabistan'da ıssız iller adıyla anılan bir çölün adı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DEHRİ |
(Ar.). - Dünyanın sonsuzluğuna inanıp öteki dünyayı inkar eden, ruhun da cesetle birlikte öldüğüne inanan. Materyalist. İsim olarak kullanılmaz. |
DELAL |
(Ar.). - İnsana hoş, sevimli görünen hal, naz, işve. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DELFİN |
(Yun.). - Yunus balığı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DELİSTAN |
(Tür.) Ka. - İlkbaharda birdenbire kabarmış bahçe. Gelişmiş, içinde her türden bitki bulunan, karışık bahçe. |
DEMET |
(Tür.) Ka. 1. Bağlanarak, oluşturulan deste. 2. Biçilip bağlanmış ekin. 3. Bir kaynaktan çıkan ışıkların meydana getirdiği ışık destesi, hazne. |
DEMİR |
(Tür.) Er. - Dayanıklı ve kullanış sahası geniş, mavimsi esmer renkli bir maden. |
DEMİRAĞ |
(Tür.) Er. – Demirden ağ. |
DEMİRALP |
(Tür.) Er. - Demir gibi sağlam ve yiğit. |
DEMİRAY |
(Tür.) Er. - Demir gibi. |
DEMİRCAN |
- (bkz. Demirağ). |
DEMİRDELEN |
- (bkz. Demirağ). |
DEMİREL |
(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü eli olan. |
DEMİRER |
(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü kimse. |
DEMİRHAN |
(Tür.) Er. - Güçlü hükümdar. |
DEMİRKAN |
(Tür.) Er. - Güçlü soydan gelen. |
DEMİRMAN |
(Tür.) Er. - Demir gibi güçlü sağlam kimse. |
DEMİRÖZ |
(Tür.) Er. - Özü demir gibi güçlü olan. |
DEMİRŞAH |
- (bkz. Demirhan). |
DEMİRTEKİN |
- (bkz. Demirhan). |
DEMİRTUĞ |
- (bkz. Demirtekin). |
DEMREN |
(Tür.) Er. - Okun ucuna geçirilen demir ya da kemik parçası. |
DENGİZ |
(Tür.) Er. - (bkz. Deniz). |
DENGİZER |
(Tür.) Er. - Denizci. |
DENİZ |
(Tür.) Ka. 1. Büyük su kütlesi. 2. Büyük su kütlesindeki dalgalanma. |
DENİZALP |
(Tür.) Er. - Yiğit denizci. |
DENİZCAN |
(Tür.) Er. - (bkz. Denizalp). |
DENİZER |
(Tür.) Er. - Deniz adamı, denizci. |
DENİZHAN |
(Tür.) Er. 1. Denizlerin hakimi, yöneticisi. 2. Eski Türklerde Deniz tanrısı. - İsim olarak kullanılmaz. |
Derbend |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kapılar kapısı. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DERBEND |
(Ar.) Er. - Kapılar kapısı. |
Derem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Para, akçe > Kökeni: Farsça |
DEREM |
(Fars.). - Para, akçe. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DEREN |
(Tür.) Ka. - Derleyen, toplayan, ekini biçip toplayan. |
DERİM |
(Tür.). - Çadır. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Derkava |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Afrika'nın kuzeybatısında, Fas-Cezayir'i içine alan müslüman tarikatların genel adı. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DERKAVA |
(Ar.) Er. - Afrika'nın kuzeybatısında, Fas-Cezayir'i içine alan müslüman tarikatların genel adı. |
Derkavi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Derkava'ya mensup. (bkz. Derkava). > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DERKAVİ |
(Ar.) Er. - Derkava'ya mensup. - (bkz. Derkava). |
DERMAN |
(Fars.) Er. 1. İlaç. Çare. 2. Takat, kuvvet, güç. |
DERSU |
(Tür.). - Hepsi, kamilen, baştan başa hep. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DERVİŞ |
(Fars.) Er. 1. Allah için alçakgönüllülüğü ve fukaralığı kabul eden veya bir tarikata bağlı bulunan kimse. 2. Fakir ve muhtaç kimse. 3. Daha çok lakap olarak kullanılır. |
DERYA |
(Fars.) Ka. - Deniz, büyük nehir. |
Deryab |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Akıllı, anlayışlı > Kökeni: Farsça |
DERYAB |
(Fars.). - Akıllı, anlayışlı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Deryace |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Küçük deniz. > Kökeni: Farsça |
DERYACE |
(Fars.) Ka. 1. Küçük deniz. 2. Göl. |
Deryadil |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü geniş, herşeyi > Kökeni: Farsça |
DERYADİL |
(Fars.) Ka. - Gönlü geniş, herşeyi hoş gören. |
DERYANUR |
(f.a.i.) Ka. - Nur denizi, deryası. |
DESEN |
(Fran.) Ka. 1. Renksiz çizim. 2. Kumaş şekli. |
DESTAN |
(Fars.) Ka. 1. Hikaye, kıssa. 2. Hile, mekr, tenvir. 3. Rüstem'in babasının lakabı. |
DESTE |
(Fars.) Ka. 1. Demet, tutam, takım. 2. Kabza, tutacak yer. 3.On yapraklık altın varak defteri. |
Destegül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gül demeti, destesi > Kökeni: Farsça |
DESTEGÜL |
(Fars.) Ka. - Gül demeti, destesi. |
DEVA |
(Ar.). - İlaç. Çare, tedbir. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Devan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. > Kökeni: Farsça |
DEVAN |
(Fars.) Er. 1. Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. 2. Koşmak. Süratle, hızla gitmek. |
Devleddin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü. Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DEVLEDDİN |
(Ar.) Er. - Dinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanı-lır. |
DEVLET |
(Ar.). - Bir hükümet dairesinde teşkilatlandırılmış olan siyasi topluluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Devlet Giray |
Devletşah |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Devletin şahı. > Kökeni: Farsça |
DEVLETŞAH |
(Fars.) Er. - XV. yy. yetişen en tanınmış İran edebiyatçısı. |
Devran |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DEVRAN |
(Ar.) Er. 1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı. |
DEVRİM |
(Tür.) Er. 1. Hareket halinde bir şeyin bir eğri çizerek dönmesi, devretmesi. 2. Köklü değişiklik, inkılap. 3. Eski olduğu fark edileni yıkıp yerine yeni olduğu farz edileni koymak. 4. İhtilal. |
Diba |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Alacalı ipek kumaş. 2. Atlas > Kökeni: Farsça |
DİBA |
(Fars.) Ka. 1. Alacalı ipek kumaş. 2. Atlas. |
Dibace |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Kitabın başlangıç kısmı, giriş. > Kökeni: Farsça |
DİBACE |
(Fars.) Ka. 1. Kitabın başlangıç kısmı, önsöz. 2. Kitapların süslü sayfaları. |
DİCLE |
(Tür.). - Yakındoğu'nun Türkiye'den doğan ve Mezopotamya'dan Basra Körfezine dökülen nehirlerden biri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DİCLEHAN |
(Tür.) Er. - Dicle'nin hükümdarı. |
DİDAR |
(Fars.) Ka. 1. Yüz, çehre. 2. Görme, görüşme. 3. Görüş kuvveti. 4. Açık meydanda. |
Dide |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Göz. |
DİDE |
(Fars.) Ka. 1. Göz. 2. Gözcü. 3. Gözbebeği. 4. Gözucu. |
Didem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gözüm; gözüm gibi sevdiğim, sevgilim. |
DİDEM |
(Fars.) Ka. - Gözüm. |
Dihye |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dihye b. Halife. Kelbi kavmine ait, Hz. Rasûlullah (s.a.s)'ın ticaret ortağı. Hoş tavırlı, kibar, zengin bir tacir. Cebrail (a.s.)'in bazen Dihyetü'l-Kelbi suretinde vahiy getirdiği rivayet olunur. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DİHYE |
(Ar.) Er. - Dihye b. Halife. Kelbi kavmine ait, Hz. Rasûlullah (s.a.s)'ın ticaret ortağı. Hoş tavırlı, kibar, zengin bir tacir. Cebrail (a.s.)'in bazen Dihyetü'l-Kelbi suretinde vahiy getirdiği rivayet olunur. |
DİKÇAM |
(Tür.) Er. - Çam gibi uzun. Metanetli. |
DİKMEN |
(Tür.) Er. 1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla. |
Dila |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İçten gönülde yaşayan. > Kökeni: Farsça |
Dilan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönüller, yürekler. > Kökeni: Farsça |
DİLAN |
(Fars.). - Gönüller, yürekler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Dilara |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Gönül alan. > Kökeni: Farsça |
DİLARA |
(Fars.) Ka. 1. Gönül alan, gönül kapan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren. 2. Bugün elde örneği olmayan eski Türk mürekkep makamlarından biri. |
Dilaver |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yiğit, yürekli > Kökeni: Farsça |
DİLAVER |
(Fars.) Er. - Yiğit, yürekli. |
Dilaviz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlün takıldığı, hoşa giden. > Kökeni: Farsça |
DİLAVİZ |
(Fars.) Ka - Gönlün takıldığı, gönüle takılan. |
Dilay |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü aydınlatan ay > Kökeni: Farsça |
DİLAY |
(Fars.) Ka. - Gönlü aydınlatan ay. |
Dilazad |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü bir şeyle ilgi duymayan, özgür ruhlu. > Kökeni: Farsça |
DİLAZAD |
(Fars.) Er. - Gönlü bir şeyle ilgili olmayan, gönlü rahat. Özgür. |
DİLBAZ |
(Fars.) Ka. 1. Gönül eğlendiren. 2. Güzel söz söyleyen. 3. Yüze hoş görünen. |
Dilber |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül alıp götüren. > Kökeni: Farsça |
DİLBER |
(Fars.) Ka. - Gönül alıp götüren, güzel. |
Dilberan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dilberler, güzeller > Kökeni: Farsça |
DİLBERAN |
(Fars.) Ka. - Dilberler, güzeller. |
Dilberay |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ay gibi güzel kadın > Kökeni: Farsça |
Dilbeste |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül bağlamış, aşık > Kökeni: Farsça |
DİLBESTE |
(Fars.) Ka. - Gönül bağlamış, aşık. |
Dilcan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Samimi, içi dışı bir olan. > Kökeni: Farsça |
Dildar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. birinin gönlünü almış, sevgili. 2. abdülbaki dede'nin terkib ettiği 7 makamdan biri. |
DİLDAR |
(Fars.) Ka. 1. Birinin gönlünü almış, sevgili. 2. Abdülbaki Dede'nin terkib ettiği 7 makamdan biri. |
Dilderen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sevgi toplayan, gönü > Kökeni: Farsça |
DİLDEREN |
(Fars.) Ka. - Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen. |
Dilefruz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül aydınlatan. > Kökeni: Farsça |
DİLEFRUZ |
(Fars.) Ka. - Gönül aydınlatan. - (bkz. Dilfüruz). |
DİLEK |
(Tür.) Ka. 1. Dilenen şey, arzu, istek. 2. İsteme, arzu etme, dileme. |
DİLEM |
(Fars.) Ka. - Gönül ilacı. |
Dilemnur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Nurlu gönül ilacı. > Kökeni: Farsça |
Diler |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İsteyen, dileyen > Kökeni: Türkçe |
Dilercan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dilekte, istekte bulunan > Kökeni: Farsça |
DİLERCAN |
(Fars.) Er. - Dilekte, istekte bulunan. |
Dilferah |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü ferah, sevinçli. > Kökeni: Farsça |
DİLFERAH |
(Fars.) Ka. - Gönlü ferah, sevinçli. |
Dilfeza |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü genişleten, gönül açan. > Kökeni: Farsça |
DİLFEZA |
(Fars.) Ka. - Gönlü genişleten, gönlü artıran. |
Dilfüruz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönüle ferahlık veren. > Kökeni: Farsça |
DİLFÜRUZ |
(Fars.) Ka. - Gönüle ferahlık veren, sevindiren. |
DİLGE |
(Tür.). - Güzel konuşan kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DİLHAN |
(Fars.) Er. - Gönülden söyleyen, içten konuşan. |
Dilhun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İçi kan ağlayan > Kökeni: Farsça |
DİLHUN |
(Fars.) Er. - İçi kan ağlayan. |
Dilkeste |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül çekici > Kökeni: Farsça |
DİLKESTE |
(Fars.) Ka. - Gönül çekici. |
DİLMAN |
- (bkz. Dilmen). |
Dilmen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. güzel. 2. güzel dil bilen, konuşan, söz söyleyen. |
DİLMEN |
(Fars.) Ka. 1. Güzel. 2. Güzel dil bilen, konuşan, söz söyleyen. |
Dilnur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü nurlu > Kökeni: Farsça |
DİLNUR |
(Fars.) Ka. - Gönlü nurlu. |
Dilrah |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül yolu. > Kökeni: Farsça |
DİLRAH |
(Fars.) Ka. - Gönül yolu. |
Dilruba |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Gönül kapan. > Kökeni: Farsça |
DİLRUBA |
(Fars.) Ka. 1. Gönül kapan, gönül alan. 2. Tahminen 2 asırlık bir makam. |
Dilsafa |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü şen, rahat, ferah. > Kökeni: Farsça |
DİLSAFA |
(Fars.) Er. - Gönlü şen, rahat, dertsiz. |
Dilsaz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül yapan > Kökeni: Farsça |
DİLSAZ |
(Fars.) Er. - Gönül yapan. |
Dilsuz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül yakan. > Kökeni: Farsça |
DİLSUZ |
(Fars.) Ka. - Gönül yakan, yürek yakıcı. |
Dilşad |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü hoş, sevilmiş > Kökeni: Farsça |
DİLŞAD |
(Fars.) Ka. - Gönlü hoş, sevilmiş. |
Dilşah |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönül hükümdarı. > Kökeni: Farsça |
DİLŞAH |
(Fars.) Er. - Gönül hükümdarı, şahı. |
Dilşat |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gönlü hoş. > Kökeni: Farsça |
DİLŞÜKUFE |
(Fars.) Ka. - Gönül çiçeği. |
Dilvin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Güzel konuşan,tatlı dilli (Cennet kapısında bekleyen meleklerin adı) > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DİNÇ |
(Tür.) Er. - Gücü kuvveti yerinde ve sağlıklı. |
DİNÇAY |
(Tür.) Er. - Kuvvetli ay. |
DİNÇER |
(Tür.) Er. - Kuvvetli kimse, genç, erkek, yiğit. |
DİNDAR |
(f.a.i.) Er. - Allah'a inanmış, bağlanmış olan kimse. |
Dirahşan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Parlak, parlayan > Kökeni: Farsça |
DİRAHŞAN |
(Fars.) Ka. - Parlak, parlayan. |
DİRAYET |
(Ar.). - Zeka, bilgi, kavrayış. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Direm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Akça, para. > Kökeni: Farsça |
DİREM |
(Fars.) Er. 1. Akça, para. 2. Gümüş para. |
DİRENÇ |
(Tür.) Er. - Karşı koyan kuvvet, mukavemet. |
DİRİCAN |
(Tür.) Er. - Güçlü, canlı kimse. |
Diriğ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Esirgeme, acıma > Kökeni: Farsça |
DİRİĞ |
(Fars.) Er. - Esirgeme, acıma. |
DİRSEHAN |
(Tür.) - Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı. |
DİZDAR |
(Fars.) Er. - Kale muhafızı. |
DOĞA |
(Tür.) Er. - Tabiat karşılığı olarak kuraldışı uydurulmuş kelime. |
DOĞAN |
(Tür.) Er. - Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş. |
DOĞANALP |
- (bkz. Doğan). |
DOĞANAY |
(Tür.) Er. - Ayın ilk günleri. |
DOĞANBEY |
(Tür.) Er. - Doğan gibi atik ve cesur bey. Doğan bey |
DOĞANBİKE |
- (bkz. Doğan). |
DOĞANER |
(Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, yiğit. |
DOĞANGÜN |
(Tür.) Er. - Sabahın ilk ışıklan. |
DOĞANHAN |
- (bkz. Doğanbey). |
DOĞANNUR |
(Tür.) Ka. - Nurun doğması. |
DOĞANTEN |
(Tür.) Er. - Şafak vakti. |
DOĞAY |
(Tür.) Er. - Ayın doğması. |
DOĞU |
(Tür.) Er. 1. Doğma bölgesi. 2. Güneşin doğduğu yön, şark. |
DOĞUHAN |
(Tür.) Er. - Doğu ülkesinin hükümdarı, hakimi. |
DOĞUKAN |
(Tür.) Er. - (bkz.. Doğuhan). |
DOLUNAY |
(Tür.). - Tam yuvarlak halde görünen ay, bedir, bedr-i tam. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DORUK |
(Tür.) Er. - Tepe, ağaç tepesindeki körpe filiz. |
DOYUM |
(Tür.) Ka. - Ganimet almış. |
DÖNDÜ |
(Tür.) Ka. 1. Henüz evlenmemiş kız. 2. Örfte devamlı erkek çocuğu olan ailenin son doğan çocuğu kız olursa döndü adını koyarlardı. |
DÖNE |
(Tür.) Ka. - Karşı ziyarette bulunma. - (bkz. Döndü). |
Ducihan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İki cihan, dünya ve ahircihan. > Kökeni: Farsça |
DUCİHAN |
(Fars.) Ka. - İki cihan, dünya ve ahirct. |
DUDU |
(Fars.) Ka. 1. Hanım, küçük kardeş. 2. Papağan, tuti. Bir papağan cinsi. 3. Abla, yaşlı ermeni kadın. |
DUHA |
(Ar.). 1. Kuşluk vakti. 2. Kur'an-ı Kerim'de 93. surenin ismi. -Kız ve erkek adı olarak kullanılır. |
Duhan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kuran-ı kerimdeki anlamı kıyamet günü çıkacak duman > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
Duhter |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kerime > Kökeni: Farsça |
DUHTER |
(Fars.) Ka. - Kerime, kız. |
DUMRUL |
(Tür.) Er. - Dede Korkut hikayelerinde geçen bir kahramanın adı. |
DURAK |
(Tür.) Er. 1. Yolu taşıyan araçların düzenli olarak durdukları yer. 2. Durma, dinlenme. 3. Cümle sonuna konulan nokta. |
DURALİ |
- (bkz. Dursunali). |
DURAN |
(Tür.) Er. - Hareketsiz halde bulunan, sabit. |
DURANAY |
(Tür.) Ka. - Ayın en uzun süre gökyüzünde kaldığı zaman. |
DURCAN |
(Tür.) Er. - Canlı kal, ömrün uzun olsun.* |
DURDU |
(Tür.) Ka. - (bkz. Dursaliha).* |
DURHAL |
(Tür.) Er. - Hal üzere kal, olduğun gibi kal* |
DURKADIN |
, Tür.) Ka. - (bkz. Dursaliha).* |
DURKAYA |
(Tür.) Er. - Çocukları devamlı ölen ailelerin yeni doğan çocuklarına verdikleri isim.* |
DURMUŞ |
(Tür.) Er. - (bkz. Dursun).* |
DURNA |
(Tür.) Er. - Bir cins kuş. Turna. |
DURSALİHA |
(t.a.i.) Ka. - Erkek çocuğu olmayan ailelerin en son doğan kız çocuklarına verdikleri ad.* |
DURSUN |
(Tür.) Er. - Çocukları devamlı ölen ailelerin yeni doğan çocuklarına verdikleri ad. * |
DURSUNALİ |
(t.a.i.) Er. - Kız çocuğu olmayan ailelerin en son doğan erkek çocuklarına verdikleri isim.* |
DURU |
(Tür.) Ka. - Saf, berrak. |
DURUALP |
(Tür.) Er. - Özü temiz yiğit. |
DURUCAN |
(Tür.) Er. - (bkz. Durualp). |
DURUGÜL |
(Tür.) Ka. - Temiz, saf gül. |
DURUHAN |
. - (bkz. Durualp). |
DURUKAN |
- (bkz. Durualp). |
DURUL |
(Tür.) Er. 1. Berrak, saf duruma gel. 2. Dibe çöken şey, tortu. |
DURUSAN |
(Tür.) Er. - Temiz olarak tanınmış kimse. |
DURUSOY |
- (bkz. Durusan). |
DUYGU |
(Tür.) Ka. 1. His. 2. Duyulan, işitilen, hissedilen şey. |
DUYSAL |
(Tür.) Ka. - Duymakla, hissetmekle ilgili olan. |
Dücane |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: sahabe-i kiramdan önemli bir şahsiyetin adı. > Kökeni: Arapça, Türü: Erkek adı. |
DÜCANE |
(Ar.) Er. - sahabe-i kiramdan önemli bir şahsiyetin adı. |
DÜDEN |
(Tür.). 1. Yer altında akan suların kireçli tabakaları eriterek meydana getirdikleri tabii kuyu. 2. Bataklık, girdap. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Dülfin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Arap astronomları tarafından Delphinus yıldız kümesine verilen isim. > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DÜLFİN |
(Ar.) Ka. - Arap astronomları tarafından Delphinus yıldız kümesine verilen isim. |
Dündar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Eski Fars hükümdarı. > Kökeni: Farsça |
DÜNDAR |
(Fars.) Er. 1. Eski Fars hükümdarı. 2. Arkayı gözeten, koruyan asker. |
Dürdane |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İnci tanesi. 2. Sevgili, kıymetli > Kökeni: Farsça |
DÜRDANE |
(Fars.) Ka. 1. İnci tane¬si. 2. Sevgili, kıymetli. |
Dürefşan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İnci serpen. 2. İnci gibi saf. > Kökeni: Farsça |
DÜREFŞAN |
(Fars.) Ka. 1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyen ağız. |
Düriyye |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İnci gibi parlayan, parlak. 2. Parıltılı yıldız. > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DÜRİYYE |
(Ar.) Ka. 1. İnci gibi parlayan, parlak. 2. Parıltılı yıldız. |
Dürnur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnci ışığı > Kökeni: Farsça |
DÜRNUR |
(Fars.) Ka. - İnci ışığı. |
Dürre |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnci tanesi. > Kökeni: Arapça, Türü: Kadın adı. |
DÜRRE |
(Ar.) Ka. - İnci tanesi. |
DÜRÜST |
(Fars.) Er. 1. Doğru, düzgün, sağlam. 2. Bütün, tam. |
Dürveş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnci gibi > Kökeni: Farsça |
DÜRVEŞ |
(Fars.) Ka. - İnci gibi. |
DÜZEY |
(Tür.). - Seviye karşılığı olarak uydurulmuş olmayan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
DÜZGÜN |
(Tür.). 1. Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan. 2. Düzeltilmiş, tesviye edilmiş. 3. İyi düzen verilmiş. 4. İntizamlı, nizamlı. 5. Yolunda, rayında. 6. Kadınların yüzlerine sürdükleri beyaz veya kırmızı boya. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |