Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Ö Harfiyle Başlayan İsimler
Ö Harfiyle Başlayan İsimler, Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Türkçe İsimler, Türkçe Adlar ve Anlamları

Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Ö Harfiyle Başlayan İsimler
Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Ö Harfiyle Başlayan İsimler
TÜRKÇE ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
ARAPÇA ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
Öbek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Küçük grup, tim, takım, parça > Kökeni: Türkçe |
Öbge |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ced, ata, soy > Kökeni: Türkçe |
Öcal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öc+Al intikamcı > Kökeni: Türkçe |
Öcal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öç alıcı > Kökeni: Türkçe |
Öcek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Esinti, hafif yel 2. Burç > Kökeni: Türkçe |
Öcüt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İntikam, öç > Kökeni: Türkçe |
Ödem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Borç, bakiye 2. Ödül, ödül > Kökeni: Türkçe |
Ödemiş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Eczacı, doktor 2. Ricacı, yakaran 3. Borçsuz, bakiyesiz 4. Ödül veren ÖDEN > Kökeni: Türkçe |
Ödgül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övülme, övünç kaynağı, övülme nedeni > Kökeni: Türkçe |
Ödgülmüş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Övülmüş, övülen, başarılı, ödül almış 2. Ricacı, duacı > Kökeni: Türkçe |
Ödgür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Uygun, yerinde, vaktinde > Kökeni: Türkçe |
Ödrüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Seçkin, mümtaz > Kökeni: Türkçe |
Ödüget |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ricacı, yakarıcı, duacı. Yakutlarda, “akarsular Tanrısı” > Kökeni: Türkçe |
Ödük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rica, yakarı, dua, niyaz, arzu > Kökeni: Türkçe |
Ödül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Usluluk, akıllılık 2. Yüceltme, ululama, ödül > Kökeni: Türkçe |
Ödün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ödeme, ödeyiş 2. Yakarış, niyaz > Kökeni: Türkçe |
Ödüş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Vakit, devir > Kökeni: Türkçe |
Ög |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Ok) Ana, anne, yaratan, doğuran > Kökeni: Türkçe |
Ögdü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övme, methiye > Kökeni: Türkçe |
Ögdüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Övülen, methedilen 2. Önce, öncelikli > Kökeni: Türkçe |
Öge |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Öke) Dahi, çok zeki, çok akıllı > Kökeni: Türkçe |
Ögeç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İki yaşına gelmiş koç > Kökeni: Türkçe |
Ögel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Zeki, akıllı, aklı başında 2. Burç > Kökeni: Türkçe |
Öget |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Akıl, zeka, akıllılık, 2. Sevgi, muhabbet > Kökeni: Türkçe |
Ögir |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sevinç, neşe, eğlence > Kökeni: Türkçe |
Öglü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dahi, çok akıllı > Kökeni: Türkçe |
Ögredik |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Mürebbiye, eğitmen, yetiştirici, öğretmen 2. İdman, talim, antrenman > Kökeni: Türkçe |
Ögrü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öğrenilecek olan 2. Arkadaş, refik > Kökeni: Türkçe |
Ögüşlü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övülen, methedilen, övülmeye layık > Kökeni: Türkçe |
Öğer |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övücü, methedici > Kökeni: Türkçe |
Öğleş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Akıl birliği, fikir birliği > Kökeni: Türkçe |
Öğrek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Toplantı yeri, cemiyet, dernek > Kökeni: Türkçe |
Öğren |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öğrenmekten > Kökeni: Türkçe |
Öğret |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gelenek, terbiye > Kökeni: Türkçe |
Öğreyük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gelenek, görenek, terbiye > Kökeni: Türkçe |
Öğrük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Munis, cana yakın, el üstünde tutulan > Kökeni: Türkçe |
Öğrünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Deneyimli, bilgili, öğrenmiş, ders almış, yetişmiş 2. Hoşnutluk, memnuniyet > Kökeni: Türkçe |
Öğtü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Metih, övme, ululama > Kökeni: Türkçe |
Öğtür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övme, methedici > Kökeni: Türkçe |
Öğüçü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övücü, methedici > Kökeni: Türkçe |
Öğülmüş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Başarılı, destekli, övülmeye layık > Kökeni: Türkçe |
Öğün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öğünmekten öğün 2. İtina, dikkat 3. Sıra > Kökeni: Türkçe |
Öğünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övünç, iftihar, övünme gerekçesi, iftihar vesilesi > Kökeni: Türkçe |
Öğünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kıvanç ,iftihar > Kökeni: Türkçe |
Öğünçek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öğünmeye değer, öğünme nedeni > Kökeni: Türkçe |
Öğünmüş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övünmüş, övünmeyi hak etmiş, gururlu > Kökeni: Türkçe |
Öğünür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gururlu, mağrur > Kökeni: Türkçe |
Öğür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Över > Kökeni: Türkçe |
Öğüt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Anlayış, kavrayış 2. Nasihat, tavsiye, deneyim aktarımı > Kökeni: Türkçe |
Ök |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Ög) 1. Öz, doğuş, oluş, gelişme 2. Zeka, bilme, us, yetenek, ana, doğuran > Kökeni: Türkçe |
Ökçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Okeci, çağırıcı, davet edici, davetiye veren kişi > Kökeni: Türkçe |
Ökçür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Zeki, anlayışlı > Kökeni: Türkçe |
Öke |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dahi, yanılmaz, bilge, çok akıllı > Kökeni: Türkçe |
Öker |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dahi, süper zeka > Kökeni: Türkçe |
Ökerman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dahi, bilge, yanılmaz > Kökeni: Türkçe |
Öklü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Dahi, akıllı 2. Egemen, denetimci > Kökeni: Türkçe |
Öksüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Arzu, murat > Kökeni: Türkçe |
Öksüz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Desteksiz, arkasız, oluşumsuz, gelişmeye engel durumu olan, (Halk arasında, anası olmayan, ölen ya da ayrı olan çocuklar için de bu adın kullanılmasındaki neden ananın, çocuğun yetişme ve gelişimindeki önemine atfendir.) > Kökeni: Türkçe |
Ökte |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ökeli, akıllı, dahi, yanılmaz, deneyimli, bilgili 2. Azametli, gösterişli > Kökeni: Türkçe |
Öktem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Akıllı, bilge 2. Asi, başına buyruk, pervasız 3. Meşhur, gösterişli 4. Bahar, ilk yaz > Kökeni: Türkçe |
Ökten |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Akıllı, bilinçli 2. Kahraman, cesur, korkusuz, başına buyruk > Kökeni: Türkçe |
Öküç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Çok, çokluk, bolluk 2. Akıl, us, bilinç > Kökeni: Türkçe |
Ökün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kendine dönüş, öze dönüş > Kökeni: Türkçe |
Ökünmüş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özüne bağlı, özüne dönen > Kökeni: Türkçe |
Öküş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Çok, çokluk, bolluk, bereket 2. Akıl, bilinç, bilinçli > Kökeni: Türkçe |
Öküş kara açkı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öküş+Kara+Açkı Keskin zekalı > Kökeni: Türkçe |
Öküz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Irmak, nehir, büyük akarsu 2. Uzman, bilge, ehil, dahi > Kökeni: Türkçe |
Ölçer |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Mühendis 2. Ağırbaşlı, ölçülü 3. Savaş buyruğu, saldırı buyruğu > Kökeni: Türkçe |
Ölçüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Adap, usul, erkan, yol 2. Ağırbaşlılık > Kökeni: Türkçe |
Ölmez |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Dirayetli, dayanıklı 2. Çok sevilen, unutulmaz, iz bırakmış > Kökeni: Türkçe |
Ön |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Doğu, güneşin doğduğu yön 2. İlk, başlangıç, doğuş, meydana geliş 4. İlke, öncelik, > Kökeni: Türkçe |
Önal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öncü > Kökeni: Türkçe |
Önalan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ön+Alan lider, öncü > Kökeni: Türkçe |
Önaldı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ön+Aldı, lider, öncü > Kökeni: Türkçe |
Öncek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önce, önceki, selef > Kökeni: Türkçe |
Öncel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Selef, daha önceki 2. Önde olan, öncü, rehber 3. Öncelikli, imtiyazlı > Kökeni: Türkçe |
Öncelik |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İmtiyaz, torpil > Kökeni: Türkçe |
Öncü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İlk, orijinal 2. Lider, yol açan, önde olan > Kökeni: Türkçe |
Öncül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öncü, önde, rehber 2. Birinci, ilk > Kökeni: Türkçe |
Önçek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önceki, önceki, selef > Kökeni: Türkçe |
Öndaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Aynı öncelikte, aynı imtiyazı paylaşan > Kökeni: Türkçe |
Önde |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öncü, önceki > Kökeni: Türkçe |
Öndegün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önde+Gün 1. Önemli gün 2. Önceki gün > Kökeni: Türkçe |
Önder |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önde olan öncü, lider > Kökeni: Türkçe |
Öndeş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol açan, rehber, mihmandar > Kökeni: Türkçe |
Öndüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öncü, mihmandar > Kökeni: Türkçe |
Öndül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. En önde, en öndeki, öncü 2. Öncelik, imtiyaz > Kökeni: Türkçe |
Öndün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Peşin, peşinat 2. Önde, önde gelen > Kökeni: Türkçe |
Öne |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İleri, ileride, ötede > Kökeni: Türkçe |
Önek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dayanak, direk, destek > Kökeni: Türkçe |
Önel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Usta, uzman, pir 2. Vade, mühlet > Kökeni: Türkçe |
Önem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öncelik, imtiyaz, değer, kıymet, hassasiyet > Kökeni: Türkçe |
Önen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Önde olan, öne geçen 2. Bağlılık, sadakat > Kökeni: Türkçe |
Öner |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ön+Er Öncü, rehber, kılavuz > Kökeni: Türkçe |
Öner |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kılavuz > Kökeni: Türkçe |
Öney |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öne geçen, önde gelen 2. Yükseklik > Kökeni: Türkçe |
Öng |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İlk, birinci, başta gelen > Kökeni: Türkçe |
Öngel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ağırbaşlı, olgun 2. Öncü, öncülük eden > Kökeni: Türkçe |
Öngen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Zafer, utku 2. Uzun boylu, levent > Kökeni: Türkçe |
Önger |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hiddetli, asabi > Kökeni: Türkçe |
Öngi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Öngü) 1. Değişik, farklı, sıra dışı 2. Önce, öncelikli > Kökeni: Türkçe |
Öngüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öncü, kılavuz 2. Atak, atik, hareketli 3. Delil, kanıt, ispat > Kökeni: Türkçe |
Öngük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yastıkların ucuna yapıla işleme > Kökeni: Türkçe |
Öngül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol gösteren, ön ayak olan > Kökeni: Türkçe |
Önkuzu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ön+Kuzu Kurban, kurbanlık > Kökeni: Türkçe |
Önüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önce, önceki, selef > Kökeni: Türkçe |
Önüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Birinci, ilk 2. Hasılat, ganimet, kar > Kökeni: Türkçe |
Önür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Başlangıç, siftah > Kökeni: Türkçe |
Önürt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önce, öncelik > Kökeni: Türkçe |
Önüt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Önce, öncelik > Kökeni: Türkçe |
Öpgine |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öpücük, buse > Kökeni: Türkçe |
Öpke |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İç geçirme, öfke, hırs > Kökeni: Türkçe |
Öpöz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Can, ruh, nefs > Kökeni: Türkçe |
Örçüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üreyiş, gelişim, büyüme > Kökeni: Türkçe |
Örçün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İpten örülmüş merdiven > Kökeni: Türkçe |
Ören |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Örme yapan, örücü 2. Eskiden kalma kalıntı, kalıntı kent ya da mezar > Kökeni: Türkçe |
Örge |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Örnek, motif, örgü örneği 2. Şahika, yükseklik > Kökeni: Türkçe |
Örgen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Örülü ip, urgan 2. Keçi kılından yapılan ip > Kökeni: Türkçe |
Örgüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Dokuma aleti, dokuma tezgahı 2. Mevki, mertebe 3. Tümsek, tepe > Kökeni: Türkçe |
Örikli |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Şeciyeli > Kökeni: Türkçe |
Örken |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Urgan, örülü ip 2. Fidan > Kökeni: Türkçe |
Örkin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Fidan 2. Taht, tahtırevan > Kökeni: Türkçe |
Örnek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Numune, standart, ölçü > Kökeni: Türkçe |
Örpen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Örtülü, kapalı, gizli 2. Alev, alev ışığı > Kökeni: Türkçe |
Örs |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üzerinde metal maden dövülen demir kütle Dayanıklılık > Kökeni: Türkçe |
Örte |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Örtü, örtülü > Kökeni: Türkçe |
Örtgün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Samanı ayrılmış, harmanlanmış tahıl > Kökeni: Türkçe |
Örtün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Omuz üstüne alınan örgülü giyecek, pelerin > Kökeni: Türkçe |
Örüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Örgü malzemesi, dokuma tezgahı > Kökeni: Türkçe |
Örüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Çit, ağıl > Kökeni: Türkçe |
Örün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Saç örgüsü, belik 2. Beyazlık, temizlik 3. Gökyüzünün bulutsuz hali 4. Ürün, hasılat > Kökeni: Türkçe |
Öründü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Arı, temiz, saf, pakize > Kökeni: Türkçe |
Öründül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Seçkin, güzide 2. Saf, temiz, pak > Kökeni: Türkçe |
Ös |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gerçek, hakiki > Kökeni: Türkçe |
Ösrük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Mert, özü sözü bir 2. Esrik, kendinden geçmiş > Kökeni: Türkçe |
Österiş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Fantezi, hayal, fantastik > Kökeni: Türkçe |
Öter |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ricacı, yakaran 2. İleri, ileri geçmiş 3. Çığırıcı, ötücü, okuyucu > Kökeni: Türkçe |
Ötgen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Geçmiş, aşmış, ötede olan > Kökeni: Türkçe |
Ötgür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Delici, delip geçen ÖTİLİG > Kökeni: Türkçe |
Ötker |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ricacı, duacı 2. Geçici, fani > Kökeni: Türkçe |
Ötnü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rica, yakarı, istirham > Kökeni: Türkçe |
Ötüg |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Ötük) Arz, niyaz, rica, dua, dilek > Kökeni: Türkçe |
Ötügen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Ötüken) > Kökeni: Türkçe |
Ötüken |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ricacı, duacı, niyazcı, Tanrı’ya yakaran 2. Geçmiş, mazi, onurlu ve övünçlü mazi > Kökeni: Türkçe |
Ötün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ödün, verme, bağış, mağfiret 2. Yakarı, yalvarış, niyaz > Kökeni: Türkçe |
Ötünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Rica, dilek, maruzat, istirham 2. İltimas, tarafgirlik > Kökeni: Türkçe |
Övet |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övüş, övgü > Kökeni: Türkçe |
Övgü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övme, methetme > Kökeni: Türkçe |
Övgü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Takdir, beğeni > Kökeni: Türkçe |
Övgün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övülen, övülmeye layık > Kökeni: Türkçe |
Övüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övünç, iftihar > Kökeni: Türkçe |
Övül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övülen, övülmeye layık > Kökeni: Türkçe |
Övünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Övülmeye yol açan davranış, gurur ve onur kaynağı > Kökeni: Türkçe |
Övüt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öğüt, nasihat > Kökeni: Türkçe |
Öyke |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öfke, hiddet, hınç > Kökeni: Türkçe |
Öykü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Taklit, benzeme, benzetme, 2. Hikaye > Kökeni: Türkçe |
Öykü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ayrıntılarıyla anlatılan olay, hikaye > Kökeni: Türkçe |
Öykünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eğilim, benzeme, taklit etme eğilimi > Kökeni: Türkçe |
Öylek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Zaman, devir > Kökeni: Türkçe |
Öyük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Coşku, coşkunluk, tezahürat > Kökeni: Türkçe |
Öz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kişinin “ben” derken, anlatmak istediği, tinsel varlık. 1. Ben, tin, can, ruh, gönül 2. Asıl, esas, temel,unsur 3. şahsi, kişisel, kendi, kendine aitlik 4. uz, uzluk, ustalık 5. dere, ırmak > Kökeni: Türkçe |
Özak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+ak soylu > Kökeni: Türkçe |
Özal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özünü al, bul dileği > Kökeni: Türkçe |
Özalp |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özünde yiğit olan kişi > Kökeni: Türkçe |
Özay |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gerçek ay > Kökeni: Türkçe |
Özbek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+Bek Cesur, kendine güveni tam > Kökeni: Türkçe |
Özbek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Cesur, kendine güveni tam. Bir Türk boyu > Kökeni: Türkçe |
Özbir |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+bir soylu > Kökeni: Türkçe |
Özdek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Madde, temel, asıl, yapı, kuruluş, oluş, oluşum 2. Beden, vücut 3. Ağacın, köküne yakın olan > Kökeni: Türkçe |
Özdel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Soylu 2. Armağan, hediye > Kökeni: Türkçe |
Özden |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İçten, samimi 2. Ender rastlanan, olağanüstü 3. Akraba, hısım 4. Armağan, hediye > Kökeni: Türkçe |
Özden |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özle ilgili > Kökeni: Türkçe |
Özek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Temel, asıl, üs, merkez 2. Can, ruh, gönül > Kökeni: Türkçe |
Özel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ayırt, fark, farklılık 2. Uzman, usta, kalifiye 3. Kişiye özgü, kişisel > Kökeni: Türkçe |
Özen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İçten, samimi 2. Dikkat, itina, emek, heves 3. Irmak, küçük akarsu > Kökeni: Türkçe |
Özenç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Gıpta, heves 2. Direnç, gayret, dik başlılık > Kökeni: Türkçe |
Özer |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yiğit, doğru kişi > Kökeni: Türkçe |
Özerk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+Erk Kendine egemen, kendine sözü geçen > Kökeni: Türkçe |
Özge |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ben’in karşıtı. Başka, öteki, yabancı, gayrı, el. (Günümüzde anlam kayması vardır. Öze yakın, kendine yakın, özün parçası anlamında kullanılmaktadır.) > Kökeni: Türkçe |
Özge |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Başka, öteki. İki dağ arasındaki dereciklerin birleştiği yer, derenin başlangıcı > Kökeni: Türkçe |
Özgel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öze ait, özden gelen, samimiyet > Kökeni: Türkçe |
Özgen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özü geniş, rahat kişi > Kökeni: Türkçe |
Özgeriş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Hayal, kurgu, fantezi 2. Devrim, başkaldırı > Kökeni: Türkçe |
Özgü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öze ait, özle ilgili, ait, has, mahsus > Kökeni: Türkçe |
Özgü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kutsal. Özellikle birine veya bir şeye ait olan > Kökeni: Türkçe |
Özgüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Özü güçlü olan kişi. Moral > Kökeni: Türkçe |
Özgül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bir türe ilişkin > Kökeni: Türkçe |
Özgün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öze ait, özüne ait, orijinal, kendine has > Kökeni: Türkçe |
Özgün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gerçek > Kökeni: Türkçe |
Özgür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hür, bağımsız, kendinden başkasını dinlemez > Kökeni: Türkçe |
Özgür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bağımsız > Kökeni: Türkçe |
Özgüven |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+Güven Cesaret, kendine güvenme, kendinden emin olma, kendinden bilgi, beceri ve konumundan kuşku duymama > Kökeni: Türkçe |
Özhan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kağan soyundan gelen > Kökeni: Türkçe |
Özi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Fert, şahıs > Kökeni: Türkçe |
Öziç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Varlık, şahsiyet > Kökeni: Türkçe |
Özil |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+il anayurt > Kökeni: Türkçe |
Özkan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Temiz kan. Soylu kişi > Kökeni: Türkçe |
Özker |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ulu ruhlu kişi 2. İyiliksever, hayırsever > Kökeni: Türkçe |
Özkonuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Can, ruh > Kökeni: Türkçe |
Özlek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Üretken, münbit 2. Felek, talih 3. Özel, şahsi, kişisel > Kökeni: Türkçe |
Özlem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Öz’ün ilgisi, ilgi duyarak yönelişi, hasret 2. Özel, hususi, kişisel > Kökeni: Türkçe |
Özlem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bir yeri, kişiyi, nesneyi görme ona kavuşma isteği, hasret > Kökeni: Türkçe |
Özlen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Özlenen, aranan 2. Dürüst, özü sözü bir 3. Özel, hususi, kişisel > Kökeni: Türkçe |
Özlen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Su kaynağı. Küçük dere. Ağaç kökü. Özlenecek kadar sevilen bir kişi ol > Kökeni: Türkçe |
Özleş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kendine dönüş, kendinden veriş > Kökeni: Türkçe |
Özlü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Orijinal, sağlam > Kökeni: Türkçe |
Özlük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Şahsi, özel, kişisel > Kökeni: Türkçe |
Özmen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dürüst, özü sözü bir > Kökeni: Türkçe |
Özmen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dürüst > Kökeni: Türkçe |
Özrüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Seçkin, seçilmiş > Kökeni: Türkçe |
Öztürk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Katıksız, saf Türk > Kökeni: Türkçe |
Özüç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Vücut, gövde, endam > Kökeni: Türkçe |
Özüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kendine katma, kendine çekme, kendinden yapma > Kökeni: Türkçe |
Özveren |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+Veren Fedakar, fedai > Kökeni: Türkçe |
Özveri |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öz+veri fedakarlık > Kökeni: Türkçe |