Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Y Harfiyle Başlayan İsimler
Y Harfiyle Başlayan Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Türkçe İsimler, Türkçe Adlar ve Anlamları, en son çıkan isimler,

Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Y Harfiyle Başlayan İsimler
Türkçe Çocuk Adları, Türkçe Kız ve Erkek Çocuk Adları, Y Harfiyle Başlayan İsimler
TÜRKÇE ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
ARAPÇA ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
TÜRKÇE ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
ARAPÇA ADLAR
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
Yaba |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yapa, yapu) 1. Yapı, oluşum 2. Alet, edevat > Kökeni: Türkçe |
Yabagu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yabgu, genel vali > Kökeni: Türkçe |
Yabalak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yablak) Dayanıklı, metin, mütehammil > Kökeni: Türkçe |
Yaban |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yabancı, yabani, vahşi 2. Yapan, yapıcı > Kökeni: Türkçe |
Yabay |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapay, yapan, yapıcı, yapılmış > Kökeni: Türkçe |
Yabgu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Üst düzey yönetici, genel vali 2. Merkeze bağlı, özerk, bölge yöneticisi Göktürkler döneminde kullanılan unvanlardan > Kökeni: Türkçe |
Yabgu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üst düzey yönetici. Özerk kağan > Kökeni: Türkçe |
Yabır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yapıcı, pozitif kişilikli, aktif, çalışkan 2. Güreşçi, dövüşçü > Kökeni: Türkçe |
Yabır Han |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İyilik Tanrısı İyiliğin onun özü olduğu söylenir > Kökeni: Türkçe |
Yabıt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapı, yapıt, eser, mamulat > Kökeni: Türkçe |
Yad |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yabancı, el, değişik, farklı > Kökeni: Türkçe |
Yada |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yabancı, yabancılık 2. Büyü, sihir, büyü yapmada kullanılan bir taş > Kökeni: Türkçe |
Yadaçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaya, piyade 2. yada taşını kullanan > Kökeni: Türkçe |
Yadel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yad+Er Gurbet, yabancı memleket > Kökeni: Türkçe |
Yadu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yadçı, yad edici > Kökeni: Türkçe |
Yagla |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Talan, yağma > Kökeni: Türkçe |
Yağadur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağış, yağmur, bolluk, bereket > Kökeni: Türkçe |
Yağan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yagan, yakan) 1. Ucu ateşli ok 2. Yağmur 3. Gökten inen nur 4. Yakın, yar, canan > Kökeni: Türkçe |
Yağdıbasan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağdı+Basan Düşmana baskın yapan, düşmanı yok eden > Kökeni: Türkçe |
Yağdıkar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağdı+Kar (kar yağarken doğan) > Kökeni: Türkçe |
Yağısavan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağı+Savan Düşmanı püskürten, düşmanı kovan, kovalayan > Kökeni: Türkçe |
Yağısıyan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağı+Sıyan (defeden, kovan) > Kökeni: Türkçe |
Yağış |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yakız. Yavuz) Kara, yanarak kararmış, karaya çalan Cesur, gözü pek, şiddetli, yaman, yiğit > Kökeni: Türkçe |
Yağız |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Esmer, karaşın > Kökeni: Türkçe |
Yağma |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ganimet, ganimet paylaşımı, bolluk > Kökeni: Türkçe |
Yağmur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağmur yağışı > Kökeni: Türkçe |
Yağmur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gökyüzünden inen su > Kökeni: Türkçe |
Yağmur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağış > Kökeni: Türkçe |
Yağmurca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Sessiz ve kısa süren yağmur 2. Bir geyik türü > Kökeni: Türkçe |
Yağrık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakarış, dilek, niyaz > Kökeni: Türkçe |
Yağrıkçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yakarıcı, duacı 2. Faydalı, yararlı, işe yarayan > Kökeni: Türkçe |
Yağuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yavuk) Sevilen, yakınlık duyulan, gönül yakınlığı > Kökeni: Türkçe |
Yaka |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Sınır, sınır bölgesi 2. Kıyı, sahil > Kökeni: Türkçe |
Yakacık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dağ eteği > Kökeni: Türkçe |
Yakak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ucu ateşli ok > Kökeni: Türkçe |
Yakan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yakıcı, yok edici 2. Yağan > Kökeni: Türkçe |
Yakarca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakan, sıcaklığı artıran > Kökeni: Türkçe |
Yakarı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dua, temenni, yakarış, dilek > Kökeni: Türkçe |
Yakı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İlaç, em 2. Yakıcı, yakan > Kökeni: Türkçe |
Yakıt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakılan, enerji, ısı kaynağı > Kökeni: Türkçe |
Yakşı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakışıklı, güzel, çekici, yakıcı, uygun, yakışan, doğru, iyi > Kökeni: Türkçe |
Yakşılık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İyilik, güzellik, uygunluk > Kökeni: Türkçe |
Yaktu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Işık, meşale, aydınlık > Kökeni: Türkçe |
Yakura |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakın, yakınlık duygusu > Kökeni: Türkçe |
Yakuşuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakışıklı, güzel, uygun, uyumlu YAKUT > Kökeni: Türkçe |
Yakut |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bir süs taşı. Bir Türk boyu > Kökeni: Türkçe |
Yakuz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yağız) > Kökeni: Türkçe |
Yalabır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Parlak, parıldayan > Kökeni: Türkçe |
Yalabuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Parlak, parlayan, ışık saçan > Kökeni: Türkçe |
Yalap |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Parlak, ışıltı, ışık saçan Eski dönem, Tanrı ad ve sıfatlarından > Kökeni: Türkçe |
Yalav |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Alev, yalaz > Kökeni: Türkçe |
Yalavaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yalvaç: peygamber > Kökeni: Türkçe |
Yalaz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yalın, çıplak, aleni 2. Yalın, parlak, ışıklı, alev > Kökeni: Türkçe |
Yalçın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dik, sarp, yukarıda, ulaşılmaz > Kökeni: Türkçe |
Yalçın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dik, sarp, ulaşılmaz > Kökeni: Türkçe |
Yaldır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Parlak, parlayan 2. Yıldır, yıldıran, caydırıcı, ürkütücü > Kökeni: Türkçe |
Yaldıran |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yıldırıcı, caydırıcı, ürkütücü 2. Parlak, parlaklık veren > Kökeni: Türkçe |
Yaldırım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıldırım > Kökeni: Türkçe |
Yaldız |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıldız, ışık saçan parlaklık, parlayan, ışıyan > Kökeni: Türkçe |
Yalduruk / yaltırık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaldırık) Parlak, parlatılmış > Kökeni: Türkçe |
Yalgın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Serap, yanıltıcı, görüntü > Kökeni: Türkçe |
Yalıksuz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Günahsız > Kökeni: Türkçe |
Yalım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ateş, kıvılcım 2. Kılıcın keskin tarafı, ince ağzı 3. Yüksek kayalık > Kökeni: Türkçe |
Yalım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ateş, kıvılcım > Kökeni: Türkçe |
Yalın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Alev, parlaklık 2. Çıplak, net, açıkta olan, açık 3. Kınsız, kılıfsız kılıç 4. tek başına, yalnız, korumasız > Kökeni: Türkçe |
Yalın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sade > Kökeni: Türkçe |
Yalınca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yalnız, tek başına > Kökeni: Türkçe |
Yalınçak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Fakir, çıplak, garip, korumasız, sahipsiz > Kökeni: Türkçe |
Yalma |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yağmurluk, pelerin > Kökeni: Türkçe |
Yalman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Kılıcın keskin ağzı, kılıcın uç kısmı 2. Eğimli, dik tepe > Kökeni: Türkçe |
Yalman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kılıcın keskin ağzı > Kökeni: Türkçe |
Yaltuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yalınlık, yalın olma hali > Kökeni: Türkçe |
Yalunmuş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yalın, çıplak, saf, arınmış > Kökeni: Türkçe |
Yaluy |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Büyü, tılsım, sihir > Kökeni: Türkçe |
Yalvaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Elçi, resul, nebi, peygamber > Kökeni: Türkçe |
Yalvaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Peygamber > Kökeni: Türkçe |
Yam |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ulak atı 2. At gibi, ata benzeyen 3. Çöl, kıymık > Kökeni: Türkçe |
Yamaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Bayır, dik yokuş, dağ ya da tepenin herhangi bir yanı 2. Karşı, karşısı, öteki taraf > Kökeni: Türkçe |
Yaman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Müthiş, dehşetli, etki ve beceri bakımından olağanüstü 2. Kötü, fena, üzücü > Kökeni: Türkçe |
Yaman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üstün nitelikli. Kötü, fena > Kökeni: Türkçe |
Yamçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ulak, postacı 2. Ulak atı, postacı atı 3. Yağmurluk 4. Kalın, kolsuz yelek, kuzu derisiyle kaplı giysi > Kökeni: Türkçe |
Yamı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ulak atı 2. Çöp, kıymık 3. İtibar, nüfuz > Kökeni: Türkçe |
Yamtar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaman, güçlü, kuvvetli 2. Yağmurluk 3. Obur, iştahlı > Kökeni: Türkçe |
Yamtar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Güçlü. Obur > Kökeni: Türkçe |
Yamun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Denetleyici, murakıp, müfettiş > Kökeni: Türkçe |
Yanaçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yanaç) Canip, candan > Kökeni: Türkçe |
Yanağ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yanak) Yanak, kısım, yan > Kökeni: Türkçe |
Yanar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Işıltı, ışık 2. Ateşli, sıcak kanlı, heyecanlı > Kökeni: Türkçe |
Yanaşık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ev kızı 2. Evlatlık alınmış, kız çocuğu > Kökeni: Türkçe |
Yanbaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sadık, bağlı, yakın, yanında, yanı başında, vefakar > Kökeni: Türkçe |
Yanç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yanıç) Hilal, yarım ay biçiminde > Kökeni: Türkçe |
Yançı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: At zırhı > Kökeni: Türkçe |
Yançuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yancık) At zırhı, at örtüsü > Kökeni: Türkçe |
Yandaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yanında duran, destekleyen, taraftar > Kökeni: Türkçe |
Yandık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Heybetli, gösterişli, azametli > Kökeni: Türkçe |
Yandu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnançlı, inanmış, imanlı > Kökeni: Türkçe |
Yangak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yanak 2. Yanık, sevdalı > Kökeni: Türkçe |
Yangal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Isı, hararet, ateş, ateşlilik > Kökeni: Türkçe |
Yangır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hazin söz, dokunaklı söz, hazin konuşma > Kökeni: Türkçe |
Yanı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Cilve, işve, can yakıcılık > Kökeni: Türkçe |
Yanık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sevdalı, aşık, istekli > Kökeni: Türkçe |
Yanıt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ödül, ödül 2. Karışık > Kökeni: Türkçe |
Yank |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yang) Metod, tarz, usul > Kökeni: Türkçe |
Yanku |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yankı) Aksi seda, eko > Kökeni: Türkçe |
Yankuçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mübaşir, mahkeme memuru > Kökeni: Türkçe |
Yantır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Şehla, şehla gözlü > Kökeni: Türkçe |
Yantuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gösterişli, azametli > Kökeni: Türkçe |
Yantut |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bedel, tazminat > Kökeni: Türkçe |
Yanuç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnce, zayıf, narin > Kökeni: Türkçe |
Yanuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Esmer tenli, kara 2. Tutkun, aşık, sevdalı > Kökeni: Türkçe |
Yanulmas |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yanılmaz, deneyimli ve bilgili otorite > Kökeni: Türkçe |
Yanut |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yanıt, karşılık 2. Ödül, ödül > Kökeni: Türkçe |
Yapa |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaba, yapma, çaba, enerji 2. Bütün, hep, bütünlük 3. Vefa > Kökeni: Türkçe |
Yapagı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapağı > Kökeni: Türkçe |
Yapan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yapıcı 2. Yaban, vahşi > Kökeni: Türkçe |
Yapar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapıcı, üretken, olumlu > Kökeni: Türkçe |
Yaparlı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Olumlu, yapıcı YAPI > Kökeni: Türkçe |
Yapınç / yapıncak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yapınçak) Yapılmış, mamul, üretilmiş > Kökeni: Türkçe |
Yapkara Han |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hizmet Tanrısı Ülgen’in yardımcısıdır ve onun emirlerini yerine getirir > Kökeni: Türkçe |
Yaprak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yapurgak) Ağaç ve çiçek yaprağı > Kökeni: Türkçe |
Yaprak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bitkilerin solunumunu sağlayan, çoğunlukla yeşil ve türlü biçimlerdeki bölümü > Kökeni: Türkçe |
Yapsık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Memnuniyet, neşe, meftunluk > Kökeni: Türkçe |
Yapşın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapıcı, olumlu, becerikli > Kökeni: Türkçe |
Yapurgak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaprak) > Kökeni: Türkçe |
Yar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yarı) 1. Uçurum, dik bayır 2. Tanzim, tertip, organizasyon > Kökeni: Türkçe |
Yaragu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yarar, fayda, faydalı, yararlı > Kökeni: Türkçe |
Yarağ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yarar, fayda, faydalı, yararlı 2. Silah, zırh, kalkan 3. Erkek organı. > Kökeni: Türkçe |
Yaraşuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Uyumlu, ahenkli, barışsever > Kökeni: Türkçe |
Yaraşur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Uygun, münasip, layık > Kökeni: Türkçe |
Yaratgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaratan, yaratıcı > Kökeni: Türkçe |
Yaratu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaratma, tertipleme, düzenleme > Kökeni: Türkçe |
Yaratun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaratıcı, tertipli, düzenli, örgütlü > Kökeni: Türkçe |
Yaratur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaptırır, yaptırımcı, buyurucu, örgütleyici > Kökeni: Türkçe |
Yaray |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Usta, ehil, beceri sahibi > Kökeni: Türkçe |
Yaraylı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Uygun, münasip, yararlı > Kökeni: Türkçe |
Yarçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ortak, şerik, hissedar > Kökeni: Türkçe |
Yardak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yardımcı, asistan, muavin, refik > Kökeni: Türkçe |
Yargan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yararlı, faydalı, güvenilir, yakın 2. Koruyucu, muhafazakar 3. Mahkeme,Yüksek mahkeme > Kökeni: Türkçe |
Yargı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hukuk, hüküm, mahkeme, adalet > Kökeni: Türkçe |
Yargıcı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yarguçu, yagıçı, yargıç) Yargıç hakim, yargı mercii > Kökeni: Türkçe |
Yargıç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yargıcı, hakim > Kökeni: Türkçe |
Yargıçu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yargıç > Kökeni: Türkçe |
Yargın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yarkın) 1. Gün ışığı 2. Şimşek, çakın 3. Canan, arkadaş, dost 4. Güler yüzlü > Kökeni: Türkçe |
Yarguçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yargıcı, yargıç, hakim > Kökeni: Türkçe |
Yarım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yapıcı, yaparlı 2. Yarış, müsabaka 3. Bölüm, bölünmüş > Kökeni: Türkçe |
Yarıp |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yarı, yarım, bölük, bölünmüş > Kökeni: Türkçe |
Yarış |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Bölüş, bölüm 2. Müsabaka, karşılıklı, ileriye atılma > Kökeni: Türkçe |
Yarız |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yarıcı, seri, çabuk, hızlı > Kökeni: Türkçe |
Yarlıg |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Bağışlama, acıma 2. Ferman, buyruk > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnayet, yardım, bağış, merhamet > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgamas |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Acımasız, acımaz, bağışlamaz > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgamış |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bağışlayıcı, merhametli, rahman > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rahman, bağışlayıcı > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bağışlayıcı > Kökeni: Türkçe |
Yarlıgasun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bağışlayıcı, rahman > Kökeni: Türkçe |
Yarlık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Esirgeme, bağışlama 2. Buyruk, ferman > Kökeni: Türkçe |
Yarluğ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İrade, istem, buyruk > Kökeni: Türkçe |
Yarluk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Muhtaç, yoksul > Kökeni: Türkçe |
Yarluka |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bağış, lütuf, koruma > Kökeni: Türkçe |
Yarmakan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yarmayan) Armağan, hediye > Kökeni: Türkçe |
Yarp |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yarıp) Durgun, sabit > Kökeni: Türkçe |
Yarpan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yarban, yarıban) Sabit, sakin, kendi halinde > Kökeni: Türkçe |
Yarşı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hissedar, ortak > Kökeni: Türkçe |
Yartım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Kısım, bölük, fırka 2. Yardım, inayet, destek > Kökeni: Türkçe |
Yaruk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Işık, ziya, nur 2. Zırh, koruyucu > Kökeni: Türkçe |
Yasa |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yasağ, yasak) Yasa, kanun, nizam, kural, kaide, yasak > Kökeni: Türkçe |
Yasaçu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yasacı) 1. Parlamenter, Yasa yapan, yasa koyucu 2. Yasaya bağlı, yasal > Kökeni: Türkçe |
Yasağ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yasak, yasa > Kökeni: Türkçe |
Yasal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Disiplin, sıra, saf, ordunun yürüyüş düzeni 2. Yasalara uygun, nizami > Kökeni: Türkçe |
Yasan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Tertip, düzen, tasarı, plan 2. İşaret, alamet, karar > Kökeni: Türkçe |
Yasar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yasur) yasaya uyan, yasayı uygulayan > Kökeni: Türkçe |
Yasatan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yasalara saygılı > Kökeni: Türkçe |
Yasatur |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yasa+Tur Yasaya bağlı, yasayı uygulayan > Kökeni: Türkçe |
Yasavul |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. Zabıta, polis > Kökeni: Türkçe |
Yasguç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Nikap, gizlilik > Kökeni: Türkçe |
Yasun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yisun, İsun) Doğa, tabiat > Kökeni: Türkçe |
Yasut |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yasıt) Onur, şeref, haysiyet > Kökeni: Türkçe |
Yasvul |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yasavul) 1. Polis, bekçi 2. Mübaşir > Kökeni: Türkçe |
Yaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik, gençlik > Kökeni: Türkçe |
Yaşagu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ömür, yaşam, canlılık > Kökeni: Türkçe |
Yaşam |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hayat, ömür, dirlik > Kökeni: Türkçe |
Yaşar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ömür, yaşam, hayatta kalış. > Kökeni: Türkçe |
Yaşar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileği > Kökeni: Türkçe |
Yaşıl |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yeşil renk Tazelik, gençlik, zindelik 2. Yeşillik, çimenlik > Kökeni: Türkçe |
Yaşın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Gizlilik, gizem 2. Şimşek, çakın YAŞIT > Kökeni: Türkçe |
Yaşlak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Giz, sır, esrar, gizli kalması gereken > Kökeni: Türkçe |
Yaşru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Giz, gizlilik, gizem > Kökeni: Türkçe |
Yaşuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Işık, ışın, şua 2. Aşkın, aşık, aşmış > Kökeni: Türkçe |
Yaşurgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ketum, sıkı ağızlı, sır vermez > Kökeni: Türkçe |
Yatağan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yatağan, yatakan) 1. Kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2. Tembel, miskin 3.Borcunu ödemeyen, üstüne yatan (Uygurlarda) > Kökeni: Türkçe |
Yatı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yatık, meleke, beceri, el yatkınlığı > Kökeni: Türkçe |
Yatkın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yatık, yatan, uygun, uygunluk > Kökeni: Türkçe |
Yatman |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Muti, efendi, uyumlu, itaatkar > Kökeni: Türkçe |
Yatman Han |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rüzgar Tanrısı Rüzgarları estiren koruyucu ruhtur > Kökeni: Türkçe |
Yatuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yatkın, becerili, meleke sahibi 2. Tembel, ağır kanlı > Kökeni: Türkçe |
Yavçın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yatçın) Konuk, yatıya gelen konuk > Kökeni: Türkçe |
Yavga |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Soy, sop, nesil > Kökeni: Türkçe |
Yavnık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sevinç, neşe > Kökeni: Türkçe |
Yavri |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Zayıf, güçten düşmüş > Kökeni: Türkçe |
Yavru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Zayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyen > Kökeni: Türkçe |
Yavuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yakın, yakında duran, yakınlık duyulan, sevgili > Kökeni: Türkçe |
Yavuz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yağız) Kara. Sert, şiddetli, dehşetli, gözü kara, yaman > Kökeni: Türkçe |
Yavuz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sert huylu > Kökeni: Türkçe |
Yay |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaz mevsimi 2. Silah, ok atmaya yarayan, gergin ip, gerginlik > Kökeni: Türkçe |
Yayak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaya, piyade > Kökeni: Türkçe |
Yaygaru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bahar, ilkbahar, yaza doğru giden zaman > Kökeni: Türkçe |
Yaygın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yayık, yayılmış > Kökeni: Türkçe |
Yaygır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaykır) Uzay, sema, yıldızlar alemi > Kökeni: Türkçe |
Yayık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaygın, geniş, genişlemiş 2. Tufan, deprem 3. Altay destanlarında adı geçen, Tanrı Bayülken’in oğullarından > Kökeni: Türkçe |
Yayın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Serap, feyezan > Kökeni: Türkçe |
Yaykıru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sema, feza, uzay > Kökeni: Türkçe |
Yayla |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaz yeri, yazlık. Bahar, yaz aylarını geçirmek için çıkılan, yüksek dağlık bölge > Kökeni: Türkçe |
Yaylaeri |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yayla+Eri Yaylada yada yaylaya çıkarken doğan çocuklar için kullanılan adlardan > Kökeni: Türkçe |
Yaylak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yayla, yazlık, sayfiye > Kökeni: Türkçe |
Yaylım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yayılım, yayılma yeri, otlak, mera > Kökeni: Türkçe |
Yaymut |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yay+Mut Yaz sevinci > Kökeni: Türkçe |
Yayuçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yayıcı, dağıtıcı, haber yollayan > Kökeni: Türkçe |
Yayuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yayvan, yayık, uçsuz bucaksız, geniş 2. Deprem, yer sarsıntısı > Kökeni: Türkçe |
Yazal |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Takı, süs, ziynet, mücevher > Kökeni: Türkçe |
Yazdıç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Anıt, kitabe > Kökeni: Türkçe |
Yazgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yazan, yazıcı, yazgıyı tayin eden. Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarından > Kökeni: Türkçe |
Yazgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yazıcı. Tanrının adlarından > Kökeni: Türkçe |
Yazgı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yazı, kader, mukadderat, alın yazısı 2. Tanrısal, ilahi > Kökeni: Türkçe |
Yazgulu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Talihli, bahtı açık > Kökeni: Türkçe |
Yazıçu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yazıcı, katip > Kökeni: Türkçe |
Yazım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yazgı, mukadderat > Kökeni: Türkçe |
Yazın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yaz vakti, bahar vakti 2. Kader, alın yazısı > Kökeni: Türkçe |
Yazınç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kader, alın yazısı, yazgı > Kökeni: Türkçe |
Yazır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Çok ülkeler gezmiş, görmüş 2. Çok ülke fethetmiş, fatih 3. Yazar, yazıcı, katip > Kökeni: Türkçe |
Yeden |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yedeği olan, yedeğine alan, tedbirli 2. Yetkin, yeterli, usta > Kökeni: Türkçe |
Yeğ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yek, yeke) 1. Yüksek, ala, eftal, iyi, daha iyi 2. Soylu, asil, seçkin, güzide, mümtaz > Kökeni: Türkçe |
Yeğen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yeğ, üstün tutulan, yeğin, yeğlenmiş 2. Kardeş çocuğu (Babası ya da anasıölmüş, ya da uzakta olup da yakın akrabaları tarafından yetiştirilen çocuklar için kullanılan adlardan) 3. Güveyi, damat > Kökeni: Türkçe |
Yeğin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Üstün, faik 2. Bereketli 3. Çok güçlü, hızlı, şiddetli > Kökeni: Türkçe |
Yeğinek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yığınak, küme 2. Üstün, faik, daha iyice > Kökeni: Türkçe |
Yeğni |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Hafif 2. Alçak gönüllü, mütevazı > Kökeni: Türkçe |
Yeğrek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yekrek) Etfal, evla, iyi, üstün > Kökeni: Türkçe |
Yekrek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Evla, iyi, üstün, daha iyi > Kökeni: Türkçe |
Yeksek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Tedbirli, ihtiyatkar > Kökeni: Türkçe |
Yekül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yeğül) Yeğni, faik, üstün, muzaffer > Kökeni: Türkçe |
Yel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rüzgar, esi > Kökeni: Türkçe |
Yelçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel gibi, hızlı > Kökeni: Türkçe |
Yeleç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Havadar, yel alan > Kökeni: Türkçe |
Yelegen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hızlı, süratli, yel gibi > Kökeni: Türkçe |
Yeleğin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel alan yer, rüzgarlı yer > Kökeni: Türkçe |
Yelek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yel gibi, hızlı 2. Okun arkasına takılan tüy, denge tüyü 3. Kolsuz ve yakasız üst giyeceği > Kökeni: Türkçe |
Yelekin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yeleğin) Rüzgarlı, yel esen yer, yel alan yer > Kökeni: Türkçe |
Yelen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Arzu, istek, dilek 2. Fırtına > Kökeni: Türkçe |
Yeles |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel esintisi, havadar, rüzgarlı YELESER > Kökeni: Türkçe |
Yelesey |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel+Esey Yel esintisi > Kökeni: Türkçe |
Yelim |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hareket, eylem, devinim > Kökeni: Türkçe |
Yelin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yel uğrağı, yel alan yer 2. Yel değişi, yel teması > Kökeni: Türkçe |
Yelis |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Havalı, havadar, rüzgarlı > Kökeni: Türkçe |
Yeliz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel+İz Havadar, rüzgarlı, havalı > Kökeni: Türkçe |
Yeliz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yel esen yer > Kökeni: Türkçe |
Yelkim |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Havadar, havası güzel yer > Kökeni: Türkçe |
Yelkin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Konuk 2. Hızlı, yol gibi > Kökeni: Türkçe |
Yelme |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Öncü, yol gösteren, mihmandar > Kökeni: Türkçe |
Yen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yenmek, alt etmek 2. Deri 3. Yeni, yenilik, orijinal > Kökeni: Türkçe |
Yencilek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hafif, yeğin, narin, ince > Kökeni: Türkçe |
Yendün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Tercih, seçim, referans > Kökeni: Türkçe |
Yener |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üstün gelen, kazanan > Kökeni: Türkçe |
Yengi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yeni, orijinal 2. Zafer, utku > Kökeni: Türkçe |
Yenin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Galip, muzaffer, utkan > Kökeni: Türkçe |
Yeniş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Galebe, galibiyet, utku > Kökeni: Türkçe |
Yentür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kalender > Kökeni: Türkçe |
Yenül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mütevazı, alçak gönüllü > Kökeni: Türkçe |
Yeprem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Aktif, faal, becerikli, çalışkan > Kökeni: Türkçe |
Yerçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Başkan, yol gösteren, mürşit. > Kökeni: Türkçe |
Yerçilig |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İzci, takipçi > Kökeni: Türkçe |
Yergin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mahzun, hüzünlü, bitkin, yere bakan, boynu bükük > Kökeni: Türkçe |
Yerinür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Durağan, üşengeç, müşkülpesent > Kökeni: Türkçe |
Yerünmes |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hamarat, çalışkan, vurdumduymaz > Kökeni: Türkçe |
Yesuga / yesükey |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yesuge, yasagay) Yasa, yasak, yasaya bağlı, yasadan yana > Kökeni: Türkçe |
Yesuken |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yasuga, yasag, yasa) Yasa, yasak, yasalı, yasaya bağlı > Kökeni: Türkçe |
Yeşil |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaşil) 1. Tazelik, taze, körpe 2. Çimen, çimenlik > Kökeni: Türkçe |
Yeşim |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eski dönemlerde, Türklerce kutsanmış, değerli taş > Kökeni: Türkçe |
Yet |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yeti, yete) Kudret, kuvvet, güç, yeterlilik, yetenek, beceri, maharet > Kökeni: Türkçe |
Yetek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gaye, emel > Kökeni: Türkçe |
Yeten |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yeterli, yetkin, usta > Kökeni: Türkçe |
Yeter |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yeterli, yetkin, uzman, usta > Kökeni: Türkçe |
Yeter |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sonuncu olması istenen çocuk > Kökeni: Türkçe |
Yetgin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Çok çocuklu ailelerin, doğan çocuklarının sonuncu olması dileği ile verilen adlardan 2. Olgun > Kökeni: Türkçe |
Yeti |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yetenek, kabiliyet 2. Yetkin, kamil, olgun, becerikli, mükemmel 2. etki, etkileyici 3. yitik, kayıp, harcanmış, zayi olmuş > Kökeni: Türkçe |
Yetiş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eriş, ulaş dileği > Kökeni: Türkçe |
Yetişgin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yetişkin) Yetişmiş, olgun, kamil, mükemmel, yetenekli > Kökeni: Türkçe |
Yetiz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hazır, amade, yeterli, olgunluğa ermiş > Kökeni: Türkçe |
Yetki |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sorumluluk, maharet, iş bitirme gücü > Kökeni: Türkçe |
Yetkin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yetişkin, ehil, uzman, yeterli 2. Etkileyici, çekici, mükemmel > Kökeni: Türkçe |
Yetkin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yetişkin, olgun > Kökeni: Türkçe |
Yetmen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Olgun, gelişkin, uzman, yeterli, yetenekli > Kökeni: Türkçe |
Yeygü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Armağan, bahşiş, ihsan > Kökeni: Türkçe |
Yeyin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Galip, kavi, üstte olan > Kökeni: Türkçe |
Yeyni |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ehven, iyi > Kökeni: Türkçe |
Yeyrek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Makbul, kabul gören, beğeni toplayan > Kökeni: Türkçe |
Yeytem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eski, kadim > Kökeni: Türkçe |
Yezim Han |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Soğuk Tanrısı Yeryüzüne soğuk getirir > Kökeni: Türkçe |
Yıbar |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Koku, parfüm 2. Kokulu mum > Kökeni: Türkçe |
Yığ |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yığılı, toplu, birikim > Kökeni: Türkçe |
Yığaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Ağaç 2. Erkeklik organı 3. Yığıcı, toplayıcı > Kökeni: Türkçe |
Yığan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yıkan) 1. Yığıcı 2. Yıkıcı > Kökeni: Türkçe |
Yığın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Birikim, kitle, yığılı olma hali, yığılmış, istifli > Kökeni: Türkçe |
Yığınak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Toplum, kitle > Kökeni: Türkçe |
Yığınca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Genel, teamül, sosyal kural, toplumun benimseyip uyguladığı kurallar > Kökeni: Türkçe |
Yığlınç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yığlınçı) İffetli, edepli, namuslu > Kökeni: Türkçe |
Yığnak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yığın, yığınak, toplum, cemaat > Kökeni: Türkçe |
Yığrık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mahçup, utangaç > Kökeni: Türkçe |
Yıkın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yığın) Afet, yıkım, zarar > Kökeni: Türkçe |
Yıkınç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıkmış, yıkıcı > Kökeni: Türkçe |
Yıkmış |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıkıcı, devirici, güçlü > Kökeni: Türkçe |
Yıldıku |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıldız, yıldız kümesi > Kökeni: Türkçe |
Yıldır |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıldırıcı, ürkütücü, heybetli, dehşetli, şiddetli, gözü kara, korkusuz > Kökeni: Türkçe |
Yıldıran |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ürkütücü, korkutucu, heybetli, gösterişli > Kökeni: Türkçe |
Yıldıray |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Işık saçan parlak ay > Kökeni: Türkçe |
Yıldırgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıldıran, ürküten, korkutan, şaşalı, gösterişli > Kökeni: Türkçe |
Yıldırım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaldırım) 1. Berk, yüksek voltajlı elektrik 2. Göz kamaştırıcı, ışık, aşırı parlaklık > Kökeni: Türkçe |
Yıldırım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Şimşek > Kökeni: Türkçe |
Yıldız |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaldız, parlak ışık, parlayan, ışıyan > Kökeni: Türkçe |
Yıldız |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Parlayan gök nesnesi > Kökeni: Türkçe |
Yıldızhan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Oğuz Kağan'ın altı oğlundan biri > Kökeni: Türkçe |
Yılduru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Berrak, net, temiz, billur > Kökeni: Türkçe |
Yılgı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yılma, dehşet, ürküntü > Kökeni: Türkçe |
Yılgın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yılmış, ürkek, bezgin YILIĞ > Kökeni: Türkçe |
Yılkı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. At, at yavrusu 2. At sürüsü > Kökeni: Türkçe |
Yılma |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yılmaz, azimli, dayanıklı, cesur, korkusuz 2. Dik yokuş, dağ yamacı > Kökeni: Türkçe |
Yılmasın |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yılmaz, korkusuz > Kökeni: Türkçe |
Yılmaz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gözü pek, korkusuz, batur, dayanıklı, azimli > Kökeni: Türkçe |
Yılmaz |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Korkusuz, yenilmez > Kökeni: Türkçe |
Yıragu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yırcı, çalgıcı, enstrüman çalan, müzisyen > Kökeni: Türkçe |
Yırak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Irak, uzak, mesafeli > Kökeni: Türkçe |
Yırı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sol, sol taraf, tek taraf, tek taraflı > Kökeni: Türkçe |
Yırım |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Solak 2. Yarım 3. Yurt, toprak > Kökeni: Türkçe |
Yış |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yaş, yaşıl) Orman, yeşillik içindeki bölge > Kökeni: Türkçe |
Yışık |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Tulga, demir örgülü tulga 2. Işık > Kökeni: Türkçe |
Yibek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ateşli, hararetli, heyecanlı > Kökeni: Türkçe |
Yige |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dayanıklı, kavi, metin > Kökeni: Türkçe |
Yiğenek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Toplum, kitle, cemaat 2. Yeğen, yeğencik > Kökeni: Türkçe |
Yiğin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Daha iyi, sıkı, dayanıklı, üstün, tercih edilir > Kökeni: Türkçe |
Yiğit |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yeğ, yiğ, iyi, daha iyi, sıkı, sağlam, güçlü, batur, cesur 2. Delikanlı, cıvan, genç 3. Koca, eş > Kökeni: Türkçe |
Yiğit |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Cesur, alp > Kökeni: Türkçe |
Yilun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yulun) İri, heybetli, gösterişli, cesim > Kökeni: Türkçe |
Yinçke |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnce, zarif, narin > Kökeni: Türkçe |
Yinçkelü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Nazik, anlayışlı, kibar > Kökeni: Türkçe |
Yinçü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. İnce, zarif 2. İnci > Kökeni: Türkçe |
Yindek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Daimi, ebedi, sürekli, kalıcı > Kökeni: Türkçe |
Yir |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yer, toprak, arazi, arz, yeryüzü, dünya > Kökeni: Türkçe |
Yirçi |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kılavuz, izci, rehber, yer bilen, yer bildiren > Kökeni: Türkçe |
Yirdeş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yurttaş, hemşehri, aynı toprağı paylaşan > Kökeni: Türkçe |
Yirdinçü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yirtinçü) Evren, kainat > Kökeni: Türkçe |
Yirga |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mesut, mutlu, mutluluk dolu > Kökeni: Türkçe |
Yirtinçü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Evren, kainat > Kökeni: Türkçe |
Yisun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (yasun, yosun) Doğa, tabiat, yeşillik > Kökeni: Türkçe |
Yiter |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Varis, mirasyedi > Kökeni: Türkçe |
Yitik |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yetik, olgun 2. Keskin 3. Kayıp > Kökeni: Türkçe |
Yitirmiş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yitik, kayıp, kaybetmiş, yoksul > Kökeni: Türkçe |
Yitüt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Meziyet, maharet, beceri > Kökeni: Türkçe |
Yizek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Askeri kılavuz, öncü > Kökeni: Türkçe |
Yogotor Hatun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Çiftçi Tanrıçası Çiftçileri ve ürünlerini korur > Kökeni: Türkçe |
Yoğanak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yığınak, kütle > Kökeni: Türkçe |
Yoğçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yuğcu, yuğ yapan, yokluk çeken, yas tutan, yasçı > Kökeni: Türkçe |
Yoğun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kalın, gür, iri, sık, sıkı, cüsseli, fazla, fazlalaşmış, katılaşmış > Kökeni: Türkçe |
Yokuş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yukarı, yukarı doğru çıkan, dik yol, bayır > Kökeni: Türkçe |
Yol |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üzerinden gidilen. 1. Kut, mut, baht, yazgı, kader 2. Örf, adet, töre, gelenek > Kökeni: Türkçe |
Yola |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Örf, adet, usul, erkan 2. Meşale, kandil > Kökeni: Türkçe |
Yolaç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol gösterici, mihmandar, rehber, önder, öncü > Kökeni: Türkçe |
Yolaçan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Açan Önder, öncü > Kökeni: Türkçe |
Yolak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+ak 1. Dürüst, namuslu, temiz 2. Çığır, yenilik, gidişat 3. Kısa yol, kestirme yol > Kökeni: Türkçe |
Yolaldı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Aldı 1. İlerleme kaydeden, gelişen, uzman, profesyonel 2. Terbiyeli, yola gelmiş, > Kökeni: Türkçe |
Yolbak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yolbaka, yolbakan) Konuksever, misafirperver > Kökeni: Türkçe |
Yolbilir |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Bilir Görgülü, bilgili, usul erkan sahibi > Kökeni: Türkçe |
Yolçu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Önder, başkan, şef, lider 2. Peygamber, nebi 3. Gelenekçi, muhafazakar 4. Yolcu, yola çıkmış, > Kökeni: Türkçe |
Yoldam |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Uysal, yola gelen, yolunda giden 2. Usul, metot, tarz > Kökeni: Türkçe |
Yoldaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş, aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı > Kökeni: Türkçe |
Yoleri |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Eri 1. Töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli > Kökeni: Türkçe |
Yolkulu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Kulu Töreye ve kurallara bağlı > Kökeni: Türkçe |
Yolluğ tigin |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Göktürk Yazıtlarını yazan kişi. Kapgan Kağan'ın oğlu > Kökeni: Türkçe |
Yolluk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yolluğ) 1. Kutlu, mübarek 2. Olgun, ergin 3. Halas bulmuş, huzura kavuşmuş, mesut, bahtiyar > Kökeni: Türkçe |
Yoloğlu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yol+Oğlu 1. Fedai, serdengeçti 2. Adak, adanmış, kurban 3. Bağlı, kendini töreye bağlamış. > Kökeni: Türkçe |
Yolum |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Usul, kaide, prensip > Kökeni: Türkçe |
Yolunda giden |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: > Kökeni: Türkçe |
Yonat |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Tam, eksiksiz, kusursuz > Kökeni: Türkçe |
Yonca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Sulu yerlerde yetişen bir bitki türü > Kökeni: Türkçe |
Yonca |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kırmızı ve mor renkli bir çiçek > Kökeni: Türkçe |
Yonhoboy Hatun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hastalık Tanrıçası Bu ada sâhip birkaç kızkardeştirler > Kökeni: Türkçe |
Yorçu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Askeri kılavuz, öncü, yol gösteren 2. Yorumcu, yorumlayan, eleştirmen > Kökeni: Türkçe |
Yordam |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Alışkanlık, eğilim, usul, meleke, beceri 2. Jest, eda, işve, naz > Kökeni: Türkçe |
Yorga |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yurga) Rahvan giden at > Kökeni: Türkçe |
Yornuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İstirahat, istirahatgah, dinlenme yeri > Kökeni: Türkçe |
Yosun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Suda yaşayan ilkel bir bitki > Kökeni: Türkçe |
Yovaş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yavaş) Çelebi, efendi, ağırbaşlı, halim > Kökeni: Türkçe |
Yöndem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yöntem) Usul, tarz, teamül, töreye uygun biçimde olan > Kökeni: Türkçe |
Yönet |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Biçim, tarz, yöntem 2. Uygun, uyumlu, uysal, geçimli YÖNTEM > Kökeni: Türkçe |
Yönten |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üslup, tarz, biçim > Kökeni: Türkçe |
Yörgenç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Dağ dönemeci, dağ yolu > Kökeni: Türkçe |
Yörtem |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Usul, biçim, tarz > Kökeni: Türkçe |
Yöyen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mevsim, sezon > Kökeni: Türkçe |
Yudum |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bir kerede içilen su > Kökeni: Türkçe |
Yuğak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Bir su kuşu > Kökeni: Türkçe |
Yuğka |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İnce > Kökeni: Türkçe |
Yuğruş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yukruş, Yukruç) Eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan > Kökeni: Türkçe |
Yula |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2. Işıldak, ışık veren, meşale, kandil > Kökeni: Türkçe |
Yulu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Adalet > Kökeni: Türkçe |
Yuluğbirim |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yuluğ+birim Uygurlar döneminde alınan mahsul vergisi > Kökeni: Türkçe |
Yuluk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Traşlı, matruş, bakımlı 2. Yağmacı > Kökeni: Türkçe |
Yulum |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Fedakar, yardımsever 2. Yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlı > Kökeni: Türkçe |
Yulun |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yolcu, yola giden > Kökeni: Türkçe |
Yulyu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yulu, yuluk, Yulug) 1. Yardımcı, yardımsever, fedakar, adil 2. Haraç, cizye, vergi 3. Traş, traşlı,bakımlı 4. yağma, yağmacı > Kökeni: Türkçe |
Yum |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mutluluk, neşe, ferahlık, rahatlık > Kökeni: Türkçe |
Yumlu |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Mutlu, kutlu, mübarek, huzurlu > Kökeni: Türkçe |
Yumru |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Yumulu, yumuk, yumruk 2. İri, heybetli, gösterişli > Kökeni: Türkçe |
Yumuk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Gül, goncagül > Kökeni: Türkçe |
Yumuş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yumuç) 1. Söz, öğüt, nasihat 2. Emir, ferman, buyruk 3. Müjde, müjdeli haber 4. Yumuk, yumulmuş, yumruk > Kökeni: Türkçe |
Yumutgan |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yapıcı, birleştirici, pozitif kişilik > Kökeni: Türkçe |
Yunak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Üzerinde çamaşır dövülen ve yıkanan, büyük taş parçası > Kökeni: Türkçe |
Yunmuş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yıkanmış, temiz, titiz, arık > Kökeni: Türkçe |
Yunt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Çadır, oba, ev, yurt, vatan 2. Terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3. Uygarlık, medeniyet > Kökeni: Türkçe |
Yurçı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Becerikli, mahir 2. Yirçi, yer gösteren, rehber > Kökeni: Türkçe |
Yurga |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Rahvan giden at. > Kökeni: Türkçe |
Yurt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: 1. Vatan, kutsanmış toprak 2. Kaynak, asıl, kök 3. Uygarlık, medeniyet 4. Çadır, oba, ev > Kökeni: Türkçe |
Yurtlak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yurt, vatan, sonradan yurt edinilmiş yer, yurtlaştırılmış yer. > Kökeni: Türkçe |
Yurul Han |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Diğer büyük Tanrıların atasıdır İyilik Tanrısı olarak geçer > Kökeni: Türkçe |
Yutluk |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Kayıp, zarar > Kökeni: Türkçe |
Yutum |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yudum, damla, tike, parça > Kökeni: Türkçe |
Yuvanç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Teselli > Kökeni: Türkçe |
Yüce |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yüksek, ulu, alicenap, haşmetli > Kökeni: Türkçe |
Yücel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yücelik, ululuk, haşmet. > Kökeni: Türkçe |
Yücel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ululuk > Kökeni: Türkçe |
Yüğnek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Alçak gönüllü, mütevazı. > Kökeni: Türkçe |
Yüğnük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Salih, temiz > Kökeni: Türkçe |
Yüğrük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yürük. > Kökeni: Türkçe |
Yüğünt |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Selam > Kökeni: Türkçe |
Yüknü |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Secde, secdede olan > Kökeni: Türkçe |
Yüksel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yükseklik, ululuk, büyüklük > Kökeni: Türkçe |
Yüksel |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yükseklik, büyüklük > Kökeni: Türkçe |
Yükselen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Ulu, kişi. > Kökeni: Türkçe |
Yükseliş |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Büyüklük, ululuk, ikbal > Kökeni: Türkçe |
Yükün |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Baş eğme, saygı duruşu, tazim. > Kökeni: Türkçe |
Yükünç |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eğilme, reverans, namaz > Kökeni: Türkçe |
Yüküngen |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eğilen, reverans yapan, saygılı > Kökeni: Türkçe |
Yüküntür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Baş eğdirir, diz çöktürür. > Kökeni: Türkçe |
Yükünük |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Eğilme, reverans > Kökeni: Türkçe |
Yükünür |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: İbadet eden > Kökeni: Türkçe |
Yülek |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Okun arkasındaki, denge tüyü. > Kökeni: Türkçe |
Yünkül |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Hafif, narin > Kökeni: Türkçe |
Yüre |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Daire, helezon, çember > Kökeni: Türkçe |
Yüreğir |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yürekli, cesur > Kökeni: Türkçe |
Yürekli |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Cesur, korkusuz. > Kökeni: Türkçe |
Yürik |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaşam, hayat, ömür, geçim. > Kökeni: Türkçe |
Yürüm |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yaşam, hayat, ömür > Kökeni: Türkçe |
Yüzak |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yüz+Ak Masum, günahsız. > Kökeni: Türkçe |
Yüzakı |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: Yüz+Akı Masumiyet, temizlik, namus, namusluluk, başarı, beceri > Kökeni: Türkçe |
Yüzlüg |
ANLAMI-AÇIKLAMASI: (Yüzlüg, yüzlük) Soylu, dürüst, namuslu. > Kökeni: Türkçe |