Cemil Meriç Kimdir? Yaşamı, eserleri, düşünceleri

Cemil Meriç kuşkusuz Türk aydınları arasında önemli bir yer tutar. Öncelikle onun kültür ve medeniyet adlı denemesini okuyalım, sonra yazar hakkında ayrıntılı bilgileri verelim

Yararlı olması dileğiyle...

Hüseyin Cemil Meriç Kimdir?

(12 Aralık 1916, Reyhanlı - Ö. 13 Haziran 1987, İstanbul), Türk yazar, çevirmen ve düşünür.

Cemil Meriç 12 Aralık 1916'da Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve orta dereceli öğrenimini Hatay'da tamamladı ardından İstanbul'da Pertevniyal Lisesi'nden mezun oldu ve İstanbul Üniversitesi'nde felsefe eğitimi aldı.

Meriç, öğrenimini tamamlayamadan Hatay'a geri döndü. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nâhiye müdürlüğü, Tercüme Kaleminde reis muavinliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyâtı bölümünü bitirdi. Elâzığ Lisesinde Fransızca öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi yabancı diller okulunda okutman olarak çalıştı. 1955 senesinde gözleri görmez oldu. Ancak talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne dek sürdürdü. 1974 yılında İstanbul Üniversitesinden emekli oldu. 13 Haziran 1987 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybetti.

ESERLERİ: Umrandan Uygarlığa (1974), Kırk Ambar (1983) adlı eserleriyle iki kez Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülünü kazandı. Hint Edebiyâtı, Saint Simon, İlk Sosyolog, İlk Sosyalist, Bir Dünyânın Eşiğinde, Bu Ülke, Mağaradakiler, Bir Fâciânın Hikâyesi, Işık Doğudan Gelir ve Kültürden İrfana başlıca eserleridir.

Aldığı ödülleri: Kırk Ambar isimli eseriyle "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneğinin"Yılın Yazarı", Kayseri Sanatçılar Derneğince, "İnceleme", Kültürden İrfana adlı eseriyle, Türkiye Yazarlar Birliği "Yılın Fikir Eserleri" ödüllerini aldı.



İnceleme
Hint Edebiyatı (1964),
Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist (1967),
Bir Dünyanın Eşiğinde (1976),
Işık Doğudan Gelir (1984),
Kültürden İrfana (1985)

Deneme
Mağaradakiler (1978),
Bu Ülke (1974, 1985)
Umrandan Uygarlığa (1974)

Günlük
Jurnal I (1992)
Jurnal II (1994)

KÜLTÜR VE MEDENİYET-CEMİL MERİÇ

Alman tarihçilerinin dilinde kültür lafı, daha önce mevcut olan medeniyete çok yakın bir mana kazanır. Bununla beraber bir takım ayrılıklar önerilir. Kültür, insanoğlunun fizik dünyaya, fizik çevreye söz geçirmek için sahip olduğu kollektif araçlar bütünüdür. Başka bir deyişle ilim, teknik ve uygulamalarıdır. Medeniyet ise insanın kendini inzibat altına alması, fikirce, ahlakça, ruhça yükselmesi için lüzumlu olan kollektif araçların tümü, güzel sanatlar, felsefe, din ve hukuk gibi…

Ama bunun aksini ileri sürenler de var. Onlara göre, medeniyet toplum yaşayışının maddi ve faydacı amaçlarına hizmet eder, akılcıdır: Emeğin, üretimin, teknolojinin ilerlemesi için gerekli bir akılcılık. Peki kültür, o da toplum yaşayışının daha hasbi, daha manevi yönlerini kucaklar, saf düşüncenin, hassasiyetin, idealizmin meyvesidir.

Bu tekliflerden hangisine katılacağız? İki taraf da hem sayıca birbirine eşit hem de birikim olarak. Amerikan sosyologları ise, belki de beğendikleri Alman sosyologlarına uyarak ikinci anlayışı benimsemiş.

Fakat antropolog ve sosyologların çoğu böyle bir anlayışı lüzumsuz ve karanlık bulmuş. Onlara göre ruhla madde, gönülle akıl, kavramlarla varlıklar arasında böyle bir ikilik kurulamaz. Sosyolog ve antropologların yüzde doksanı “medeniyet” kelimesini kullanmaz, “kültür” kelimesini tercih ederler. Kimine göre bu iki kavram eş anlamlıdır. Kimine göre farklı.

Bu iki kavramı ayıran çağdaş sosyologlara göre, medeniyet kelimesi aralarında yakınlık bulunan veya ortak bir kaynaktan gelen milli kültürler bütününü belirtmek için kullanılmalıdır. Mesela Batı medeniyeti denince Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan kültürleri anlaşılmalıdır. Yani kültür kavramı belli bir topluma bağlıdır. “Medeniyet” ise zaman ve mekanda çok daha geniş, çok daha kucaklayıcı bütünler için kullanılmalıdır. Durkheim (Durkheym) ile Mauss, medeniyetten, belli bir sosyal organizmaya bağlı olmayan sosyal olayları anlarlar; bu olaylar milli ülkeleri aşar, belli bir toplumun tarihi ile de sınırlanamaz, milletlerüstü bir hayatları vardır.”

Medeniyet kelimesi, ilmi ve teknik gelişme, şehirleşme, sosyal organizasyonun giriftliği bakımından daha ileri bir aşamada bulunan toplumlar için kullanılır. Kelimenin eski anlamı bu idi. Zamanımızda daha çok, sanayileşme, modernleşme, gelişme gibi lafızlar tercih edilmektedir. Medeniyet kelimesinin beraberinde getirdiği değer hükümlerinden sıyrılmanın başka çaresi yoktur.

Cemil meriç kitaplar,  cemil meriç görüşü,  cemil meriç hayatı,  cemil meriç eserleri,  cemil meriç biyografi,  cemil meriç nereli,  cemil meriç bu ülke,  cemil meriç Atatürk

Yorumlar (0)