HAREZM TÜRKÇESİ DİL ÖZELLİKLERİ - Prof. Dr. Aysu Ata

HAREZM TÜRKÇESİ DİL ÖZELLİKLERİ

V.1. İMLÂ ÖZELLİKLERİ

1. Harezm bölgesine ait olan eserlerin hepsi Muúaddimetü’l- Edeb dışında dinî-tasavvufî konuları işleyen didaktik mahiyette eserlerdir. Bunların orijinal metinlerinin hangi alfabe ile yazıldığı bilinmemekle birlikte elimizde bulunan nüshaları Arap alfabesi ile yazılmıştır. Fakat Altın Ordu sahasına geldiğimizde Arap harfli metinlerin (HŞ, CN) yanında Uygur harfleri ile (Toktamış Han Yarlığı) aynı zamanda her iki alfabe ile de yazılmış metinlerle (MN, MR, Temür Kutluk Han Yarlığı) karşılaşıyoruz. Özellikle Altın Ordu hükümdarı Toktamış Han ve Temür Kutluk Han’a ait yarlıkların Uygur harfleri ile yazılmış olması Altın Ordu Hanlığında dış yazışmalarda Uygur yazısının tercih edildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Altın Ordu sahasına Moğol hareketiyle gelen Uygur yazısı bölgede İslam tesirlerinin artması ile yerini Arap alfabesine bırakmış olabilir. Ancak Türk edebiyatının İslamî devresinde ve Anadolu da dahil olmak üzere pek çok bölgede ve değişik mahiyetteki eserlerde Uygur yazısının kullanıldığını gösteren örnekler fazlasıyla vardır119

2. Arap harfli nüshaları bulunan eserlerde, Uygur harfli metinlerdeki yazı geleneğine uyularak ünlüler ünlü işaretleri ile (« u È) gösterilmiştir.

3. Kalın ünlü bulunduran kelimelerde ® ve f. ‘nin yanında Eski Anadolu Türkçesi imlâsında görmüş olduğumuz ◊ ve ’ harflerinin kullanımına bu dönem metinlerinde sayılı örnekte de olsa rastlamaktayız. Bu durum Güney-batı Oğuz Türkçesi imlâ geleneğini yansıtması bakımından önemlidir: ’¼ aã-(KE 125rl4; krş. f¼ as-KE 125r8), ◊¼ aù’binek hayvanı’ (KE 76r4, NF 70-4, MM 14b8, HŞ 959, G I.28120; krş. ®« at KE 106v11, NF 440-17, MM 13b7), ◊s« anù (KE 23lv5; krş. ®Ê« ant KE5vl5), π◊KV balùa (KE 39v10, NF 30-3; krş. KE π®UÊ balta 37v16, NF 30-2), ◊ﺭﻖ úarù (KE 98r1; krş. ﺕﺮﻕ úart KE 174r1). ﻼﻗﺎﺼ ãaúla- (MN 127121), ﻕﻳﻨﺻ ãınıú (MN 7), ﻦﻭﻃ ùon (KE 144r16; krş. ﻦﻭﻄ ton K.E 12r21)

4. Bazı ünsüz çiftleri (-çç-, -dd-, -kk-, -II-, -mm-, -ss-, -tt- gibi) Köktürk ve Uygur harfli yazılı metinlerdeki imlâ geleneğini devam ettirecek şekilde bu dönem metinlerinde de şeddeli veya şeddesi ihmal edilerek yazılmıştır: ﻪﱠﭼ açça (KE 87r18), ﯼﺪﻳﺖ tıddı (KE 226r1), ﻰﱠﺴﭘ yassı (KE 148v6), ﻰﱠﭼﺎﻓﭙ yıàaççı (KE 24r3),ﺎﱠﻜﺮﻮﻜ körkke (KE 73r2), ﻭﻤﭘﺪﺎﻣﺮﻮﺩﻨﻭﻜ köndümıedim mü (KE 190v6) ﻰﺘﻮﺘ tuttı (KE 145r8)

V.2. SES BİLGİSİ ÖZELLİKLERİ (FONETİK)

V.2.1. Ünlüler

V.2.1.1. e / i Meselesi

Kelime köklerinde e/i yazımı, Türk dilinin gerek imlâ gerekse fonetik konusunda hâlâ çözülememiş bir mesele olarak karşımıza çıkrnaktadır. Harezm ve Altın Ordu Türkçesi metinleri Karahanlı Türkçesindeki e/i karışıklığını devam ettirdiği gibi Çağatayca Türkçe kelimelerde ilk hecedeki /e/ ünlüsünün /i/ veya /e/’ye dönüşmesi kuralının da başlangıcını teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu ses olayı Kıpçakça ile ilgili ses hadisesini de yansıtmaktadır.

Bu konuda Harezm Türkçesinin ünlü sistemini a, ı, o, u, a, (e?), i, ö, ü şeklinde veren J. Eckmann122, /e/ ve /i/ sesleri arasında özel bir sesin varlığına dikkati çekmiştir. Aynı zamanda bu dönem eserlerinin istinsah tarihlerinin telif tarihlerinden çok sonra olması nedeniyle /e/’den /i/’ye geçişin nerede ve ne zaman ortaya çıktığının belirlenmesinin güç olduğunu ve e/i yazılışının kuralsız olarak değişip durduğunu betitmektedir.

Bu hususta müellifin sağlığında istinsah edilen ve harekeli bir nüshası bulunan NF önemli bir tanık olmakla birlikte eserde bu sesin hem /e/ hem de /i/ şeklinde yazılması, üstün ve kesre ile harekelendirilmesi bu hususu aydınlatıcı olmaktan uzaktır. Z. V. Togan, bu sesin yazımındaki karışıklığı kelimelerin edebî lehçe imlâsına uygun olarak È ile yazılmasına mahallî telaffüza göre üstün harekesi ile harekelendirilmesine bağlamıştır123.

F. Karamanlıoğlu, ‘Nehcü’l-Feradis’in Dil Hususiyetleri’ başlıklı makalesinde eserin ilk elli sayfalık bölümü için bu sesin farklı yazımlarını ve bunların geçiş sıklıklarını vermiş, sonunda da şu yargıya varmıştır124: ‘Görülüyor ki metnin yazısı i, harekesi ise e temayülündedir.’

Harezm Türkçesinin bir diğer önemli eseri olan KE için ise A. Ata şu değerlendirmeyi yapmıştır: ‘KE’da /i/ yazılma temayülünün daha fazla olması onun daha geç dönemde Çağatayizmin tesirinde olan bir müstensih tarafından istinsah edildiğini akla getirmektedir125’

Edebî lehçe imlâsı olarak kabul gören /i/ yazımı, MM’de diğer Harezm Türkçesi dönemi eserlerine göre daha seyrek olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar bu karışıklığı şergileyecek şekilde tigür-, tigi, tigme, nidin, tig, sini, iw okutacak yazımlarla karşılaşsak da bu diğerlerine oranla daha azdır.

HŞ için de şu açıklama yapılmıştır: ‘ Kelime köklerindeki bütün i sesleri eski aslî durumlarını muhafaza ettikleri gibi, e sesleri de büyük bir çoğunlukla i halinde inkişaf etmiş bulunmaktadır. Hattâ bu yöndeki inkişaf o derece ileri gitmiştir ki, aslında e ile telaffuz edilen Arapça ve Farsça sözlerin bile bir kısmı metinde i yazılmıştır126.’

MN’de bėş, yėl, ėl, bėr-, tė-, yėr gibi ilk yazılı metinlerden itibaren yazımını /ė/ ile takip ettiğimiz kelimeler yanında kes-, es-, teñ, men, sen, ketür-, kel-, teg (metinde tig ve dik), elig, keçür- Teñri, ne, sev- (Uygur Harfli nüshada sev-) gibi ilk hecede /e/ bulunduran bütün kelimelerde ilk hece ünlüsünü /i/ okutacak şekilde yazılmıştır.

Temir Kutluk Han yarlığında ise sadece it- örneğinde /i/ yazımı ile karşılaşıyoruz.

V.2.1.2.Ünlü Değişmesi

a)–a-~ -o-: barú (KE 59r13, NF 77-10,ME 166-1)~ború (KE 23v17); avuç (KE 114v11),awuç (KE 116r16,NF73-17,KT 119a8;krş.awuçla-ME 137-6)~owuç (KE 5v14); tawar(KE 73r11,NF 64-4,MM 12b9, KT303b5),tawar(KE110r3)~towar(KE 124v7)

b)e~-ö-:eksük (KE 146r1,NF 38-10, MM 1a11, ME 13-2, KT 228a7)~öksük (KE 215r16); etük (KE222r3),edük (KE 118v16,MM 12a7, ME 183-3) –ötük (KE 150r18), esrük (KE 190r9, NF 363-17, MN 11; krş. Esrüklük ME 49-6)- ösrük (KE 219v10);ewür- (KE 38v16,NF 13-.öw(KE 164r9; krş öy KE 218v21); ewlüg (KE 23v12), ėvlüg (KE 210r11) – öwlüg (KE 19r4); etmek’ekmek’ (KE 14v16, NF 25-1, ME 168-2,KT 230a8)-ötmek(KE 228v9)

c)-e—ö-: teşük (KE 44v9,NF21-4)- töşük(KE 83r11); tepün-(KE 133v6) –töpüt-(KE 222r8); tel-(KE 28v13)-töl-(KE176r10); telük(KE 240v8) –tölük (KE 140r15); sew-(KE 69r11,NF 169-8,MM 20b9,ME 35-1,KT 23b6), sev-(KE sėv-106v13, NF 8-11)-söw-(KE 80r15, NF 229-1,KT 434b5;krş. Kesewdür-söwdür-,sewüglüg-söwüglüg,sew/vün—söwün-,sew/v/ü/inç-söwünç)

ç)-i---ı-:isig (KE 232r17,NF 316-2,KT 291a3; krþ. İssig NF 124-8, ME 177-5)~ısıà (KE69v8, KT 417a7; krþ. ısıú KE 220v17, ıssıà- KE 155r15, ısıú -KE 77r2), silig (KE 60r19, MM 21b14,ME 176-1)~ sılıà(KE 57r5)

d)-o-~ -a-: sowı- (KE 42r13;krş. Sawuú KT 315b3)~ savu-(KE 82v12,HŞ 1672),sawu-(KE 82v13, NF 250-10;krş.sawut- NF429-16); (EDPT 808a:soğık)>sawuú (KE 57r9,NF 30-16,ME 237-6), savuú (KE 198v18, HŞ 1991); úow- (KE 249v6), úov-(ME 19-8) ~úav-(KE 69r4, NF 334-11,HŞ 1614), úaw- (NF 155-12); (EDPT 583b: kovğa) úobúa (NF 357-12), úov/wa (NF 112-12, ME 60-4, KT 228a6)~úava (KE 71v8)

e) ü- ~i-: ünde-(KE 40r15,NF 78-17,ME 45-7, KT 387b7)~inde- (KE 170r20,KT 230a2)

f)-ü~-i: tilkü (KE 37v16) ~tülki (KE 172r10); berü (KE 4v9,NF 13-11, ME 123-2) ~ beri (KE 81v16,ME 157-1); eçkü (KE228v6)~ ekçi (KE 170v19)

g)-ü- ~-i-: büt-‘inanmak’ (KE 231r9, NF 79-1, MM 2b10, ME 33-3, HŞ) ~ bit- (KE 120v9, NF 26-6); bitker-‘bitirmek, tamamlamak’ (KE 103-v4) ~ bütker- (KE 242r3, krş. bitkür-KE 191r8)

h) –ü- ~-e-: süñük (KE 225r2,NF 391-6, MM 20a12, ME 161-3, KT 556b3) ~ süñek (KE 206r20, HŞ 3693), töpü ~ töpe (NF 283-12, HŞ 2585; krş. tepe NF 155-3,KE 222r9, KT 331a5)

ı)-u-~-ü-:[boyun] sun- (KE 234r13,NF 273-16)~ sün-(KE 47v11).

Yukarıdaki örneklere göre KE’da özellikle (a>o,e>ö) yuvarlaklaşmasının dönemin diğer eserlerine göre daha fazla görüldüğünü ve bu özelliği ile ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamak yerinde olacaktır.

V.2.1.3.Ünlü Uyumu

V.2.1.3.1.Kalınlık-İncelik Bakımından Ünlü Uyumu

Türkçe kelimelerde kalınlık-incelik uyumu ilk yazılı metinlerden itibaren vardır. Ancak daha çok KE’da rastladığımız aşağıdaki örnekler ünlü uyumuna aykırıdır: alnıge, anasıge, atarge, kimerseàa, yalavaöıge, enegesiàa, úullarıge, tegirmenàa, telweleràa, oàluñge, olarge, boynuñızge, tonuñızge, üzesiàa, yarılmaúıge, ıêgende, tikenlıà, tepünàıl, aşurdük, otaçılık, úavurtlük, umançlig, süñügümdeàı.

Ayrıca Arapça ve Farsça kelimelere Türkçe ekler ulandığı zaman uyumun düzensiz olduğu da görülmektedir: Àdemìàa / Àdemìge, èacebraú / èacebrek, dìnàa / dìnúa / dìnge, óÀcetlıà / óacetlig, kÀfirlıú / kÀfirlik, Mevlìàa / Mevlìge

V.2.1.3.2. Düzlük-Yuvarlaklık Bakımından Ünlü Uyumu

A. Kelime Kökünde

Eski Türkçeden başlayarak düzlük-yuvarlaklık uyumuna girmeyen düz veya yuvarlak şekilleri kalıplaşmış olan aşağıdaki kelimeler Harezm Türkçesi metinlerinde de devam etmektedir: altun, iktüle-, öñin, yalàuz, yülit-, amul, oàrı, kirpük, kendü, aruú, artuç, artuú, eksük, edàü, böri, buldurçın, çıpçuú, keñrü, eyegü, içegü, úorı-, kerü, köni, küyegü, öli-, tilkü ~ tülki, tavuãkan, aàu, sındu, yorı-...

Düzlük-yuvarlaklık uyumu bakımından tutarsızlık gösteren örnekler de vardır bulıt (KE 221v7, HŞ, NF 38-8, KT 23b4) ~ bu!ut (KE 30r9, NF 291-11, KT 340b8, HŞ), úurı- (KE 157v7, NF 5-13, HŞ) ~ úuru- (KE 23v15, NF 278-6, KT 294a5, HŞ), oúı- (KE 183r8, NF 16-12, KT 14b5, MM 10b10, HŞ) ~ oúu- (KE 103r2, NF 259-8, KT 59b7, MM 12a3, HŞ), uvıt (KE 27vl8) ~ uvut (KE 201v8, KT 338b8), narı (KE 173v10) ~ naru (KE 135r4), tanı- (KE 93v8, NF 146-1) ~ tanu- (KE 223vl3), toúı-(KE 13v11, NF 210-15, KT 44al) ~ toúu-(KE 184r10, NF 21-12), unıt-(NF 266-6) ~ unut- (NF 288-5, KE 20v10, KT 288b9, MM 9b9), uêı- (KE 32v16, KT 498a6) ~ uyı- (NF 223-5) ~ uyu- (KE 106r20, NF 120-12, KT 283b2. MM-5b13), yöri- (KE 9v17,NF 67-6 ,KT 371a4, MM 18a11, UM 11[1], HŞ) ~ yörü- (KE 66v10, NF 23-8, KT 91a3, MM 11b5, UM 10, HŞ), böri (KE 3v15, NF 112-10,HŞ)~börü (NF 11-10.NF 11-10, HŞ).

B. Eklerde

I. Dudak uyumu bakımından ulandıkları kelimelerin ünlüsü ile uyuma girmeyen yuvarlak ünlülü ekler:

1. +AGU topluluk sayı ismi yapma eki: biregü (KE 22v21, KT 546b1), ekegü (KE 13v10, NF 20-4) üçegü (KE 29v20, KE 39-13, KT 198a3), törtegü (KE 249v12, KE 337-8), beşegü (KE 179r16) altaàu (KE 86v18), onaàu (KE 63r4)

2. -DUr fiilden fıil yapma eki: úıldur- (KE 128v1), eşittür- (NF 39-5), keydür- (MM 20b4), keêdür- (KE 78v10), azdur- (KT 6a7), arsıútur- (HŞ 2503), keltür- (KE 149vl5, NF 161-11, MM 19a6). keldür-(NF 341-8), tıútur-(KE 140r15), tiñdür- (KT 464b2)

3. -Ur fiilden fiil yapma eki: içür- (HŞ 1909), keçür- (KT 187b9, KE 32r12), bişür- (KE 88r16), basur-(MM 12b18)

4. -GU gelecek zaman / gereklilik eki: ülegü kerek (MM 6b16), kılàu-miz (KE 221r14), úılàu (NF 72-14), keçürgüm (HŞ 916)

5. -sUn 3. tekil şahıs emir eki: oúısun (KE 53r20), alsun (NF ^36-17), arsıúturmasun (KT 395a9), úalsun (MN 7), bilsün (HŞ 2290)

6. -GUz fiilden fıil yapma eki: kirgüz- (KE 205vl2), körgüz- (NF 54-9, HŞ 949, KT 99b3, MN 23), tirgüz- (KT 422a4)

7. -Gur / -KUr fiilden fiil yapma eki: bitgür- (HŞ 3767), tirgür- (HŞ 3932, KE 163r1), yatúur- (NF 9-; krş. yatàur-W 90-10)

8. -DUK belirli geçmiş zaman 1. çoğul şahıs eki: ıêtuú (KT 399b9), keldük (KE 64r10), barduú (NF 126-10), cehd ittük 4293).

II. Dudak uyumu bakımından ulandıkları kelimelerin ünlüsü ile uyuma girmeyen dar ünlülü ekler:

1. +nl yükleme hali eki: suvnı (KE 25v10), úulnı (NF 134-4), gülni (MN D1 (1b9), ajunnı (MM 23b7), künni (KT 200b6), kümüşni (4070)

2. -dın ayrılma hali eki: süñükdin (KE 7v10), kökdin (NF 7-6), ögürdin (KT 198b8), orundın (MM 6b9), ayaúdın (HŞ 1622)

3.-sl (ünlü ile sonlanan kelimelerden sonra) 3. tekil şahıs iyelik eki: aàusını (KE 37v7), atası (MM 15a6), ölügsesi (NF 389-11), süñüsi HŞ 708)

4. -Dl belirli geçmiş zaman 3. tekil şahıs eki: boldı (KT 198a4, MN 90), kördi(NF 8-15), mündi (KE 65r11), öldi (MM 17a8), tüşti (HŞ 2823), úuçtı (NF 166-15)

5. -DılAr belirli geçmiş zaman 3. çoğul şahıs: körüştiler (KE 226v14), köydürdiler (NF 329-10), ögdiler (MM 1a8), tüşürttiler (HŞ 1438), küfr ketürdiler(KT 101b2)

7. -mış belirsiz geçmiş zaman eki: öltürmiş sen (KE 142v15), tüketmiş (MM 13b2), köçmişler (NF 414-13), yitürmiş (HŞ 1425).

V.2.2. Ünsüzler

V:2.2.1./b/ Ünsüzü

I Kelime Başında

a) bar, bar-, bo/-, bėr- gibi kelimelerde kelime başı /b/ ünsüzü bu dönem metinlerinde korunmuştur.

b) b- > m- : /b/ ile başlayan kelimelerde kelime kökünde veya ulanan eklerde /n/ ve /ñ/ diş veya geniz ünsüzlerinin bulunması durumunda bu ses /m/’ye gelişmiştir. Divanü Lugati’t-Türk’te bu ses gelişmesiyle ilgili şu bilgiler yer almaktadır: “Kelimenin başında bulunan r harflerini Suvarlarla Oğuzlar, Kıpçaklar V’ye çevirirler. Türkler men bardum, Suvarlarla Kıpçaklar, Oğuzlar ben bardum derler. Türkler ‘çorba’ya mün, bunlar bün derler.[2]”

Harezm ve Harezm-Altın Ordu Türkçesi eserleri bu bakımdan Karahanlı Türkçesi özelliği taşımaktadırlar: ben > men (KE 3v8, HŞ 94, MM 4a7, NF 6-5, ME 24-6), biñ > miñ (HŞ 152, NF 37- 3, MM 3a9, ME 50-3; miñ eki yüz KE 24r13), bin- > min- (KE 158r4, NF 374-2, MR 4-10[3]; krş. mün- HŞ 4411, KE 78v13, NF 415-4, MM 16a2, ME 150-8), buñ > muñ (HŞ 2579, KE 131v21, MM 20b13; muñluà NF 286-6; muñlan-ME 35-6), bu > muña (MM 11a19; krş. muñar KE 6r11, munda NF 15-9), bañ> mañ (MM 21b11; krş. mañla- KE 19v21, HŞ 3790), beñiz> meñiz (KE 221v21; krş. meñizIig NF 13-12), beñze- > meñze- (KE 55r21, NF 53-3, ME 34-7, MM 21a14), bengü> mengü (KE 134v13, HŞ 816, ME 70-6; krş. meñgü NF 177-7, mengi MM 21b10), ban- > man- (NF 301.4, ME 141-4).

Fakat ME’de şu birkaç ömekte /b/’li şekilleri bulmak mümkün olabilmektedir: ban-166-1 ve 136-6, banàu ‘lokma’ 136-6 (krş. manàu 141-1), bañla-89-5, biniş- 117-8’-(krş. mün- 150-8, müñeş- 194-7)

b>m gelişmesine yukarıdaki örneklerdeki gibi bir sebep olmasa da KE’daki mıyıú ‘bıyık’ kelimesi bu konuda dikkat çekicidir. Kaşgarlı Mahmud’un sözlüğününde bıêık[4] olarak geçen bu kelime dönemin eseri olan ME ve NF’e bıyıú şeklinde yer almaktadır. Clauson, bu kelimenin, Kuzey-doğu Kuzey batı Türkçelerinde (ÚavÀnìnü’-Külliyye) mıyık o!arak geçtiğini bildirmektedir[5].

II. Kelime Ortasında

a) -b- > -w- ~ -v-: Kelime içinde ve iki ünlü arasında bulunan /b/ ses- /w/ ve /v/’ye gelişmiştir. Kaşgarlı Mahmud w > v için şunları söylemektedir Turklerce. (yani Karahanlı Türkleri) 6 ile V arasında söylenen ˜ “w”harfi Oğuzlarla onlara yakın olanlar tarafından Ë’ye çevrilir. Türklerin ˜« “ew” dediğine Oğuzlar.Ë« “ev” derler[6]. Harezm Türkçesi eserleri bu ses hadisesi bakımından hem Karahanlı Türkçesi hem de Oğuz Türkçesi özelliğini taşımaktadır: abın- > avun- (KE 142v14, ME 171-7; krş. awunça KE 58r10, HŞ 387), ebir-> ewür- (KE 38vl6, MM 9b13, ME 4-6, NF 13-16, KT 482a1) > evür- (KE 210r10), úabış- > úawuş- (KE 58v18, NF 34-17) > úavuş- (KE 129v6; krş. úavşun-ME 160-8), tabar > tawar (KE 73r11, MM 12b9, NF 64-4, KT 303b5; krş. tıwarME 5-8) > tavar (KE 81r20; krş. towar KE 124v7), tebe > tewe (KE 35r3, NF 20-6; krş. tėwe ME 8-2, MM 13a17. KT 323a3) > teve (KE 192r20), yalabaç > yalawaç (KE 53r20, ME 8-6, NF 230-6, KT 193b5) > yalavaç (KE 93vl6, KT 106b9), yabuz > yawuz (KE 18r13, ME 44-7, NF 60-2, KT 243a9; krş. yawuzluú MM 7a6) > yavuz (HŞ 4697), yablaú > yawlaú (KE 81v15, NF 106-13), yuban- > yuvan- ‘çekinmek’ (HŞ2251).

b) -b- ~ -w-: iki ünlü arasında bulunmasına rağmen /b/ sesinin korunduğu örnek de vardır: karabaş (KE 105r15, NF 262-1, ME 64-8, MM 5a18) > úaravaş (NF 151-17, HŞ 1999).

Bir kelimede iki ünlü arasında bulunmayan /b/ sesinin korunduğunu ve /w/’ye geliştiğini görmekteyiz: yalbar- (KE 110r6, NF 355-4, ME 139-5, KT 332a2, HŞ 1571) > yalwar- (K.E 102r1, KT332a1 MM 4a16).

III. Kelime Sonunda

-b>-w>-v>Ι : ab> aw(KE 49r11, ME 5-5, NF 155-16, KT 119a8) > av (KE 116r18), eb > ew (KE 30v17, NF 18-16, KT 279b2, ėw ME 42-1, KT 53b8; krş. öw KE 164r9, öy KE 218v21) >ėv (ke 149r21),seb->sew- (KE 69r11, ME 35-1, NF 169-8, KT 23b6; krş. söw- KE 80r5, NF 229-1, KT 434b5) >sėv- (KE 106v13, NF 8-11; krş. sivün- MN 10), sub> suw (KE 12r19, ME 48-4, NF 3- 10, KT 217b2) > suv (NF 116-7, KT 183b1, MR 3-17) > su (KE 207r10).

V.2.2.2. /ç/ Ünsüzü

-ç > -ş : Kuzey-batı Kıpçak Türkçesinde örneklerine rastlanılan bu ses gelişmesi[7] dönem eserlerinden sadece NF ve HŞ’de tespit edilmiştir: iç- (NF 369-10) ~ iş- (NF 367-1), kaç- (NF 361-1) ~ úaş-(W 75-4, HŞ 2959).

V.2.2.3. /d/ Ünsüzü

Eski Türkçe /d/ sesi için Kaşgarlı Mahmud şu açıklamayı yapmaktadır: “Yağma, Toxsı, Kıpçak, Yabaku, Tatar, Kay, Çomul ve Oğuzlar birbirine uygun olarak (“ dh) harfıni her zaman (v y)’ye çevirirler ve hiçbir zaman (“ )'li söyleyemezler... Bunun gibi Çigiller ve başka Türklerce “ olarak söylenen bu harfi “Rus” ve “Rum” ülkelerine kadar uzanan Bulgar, Suvar, Yemek, Kıfçak boyları hep birden (“ z) olarak söylerler[8].”

Kaşgarlı Mahmud’un bu açıklaması kendi döneminde canlı bir halde olan /d/ sesinin gelişimini vemesi bakımından dikkat çekicidir. Orta Türkçe döneminin diğer bir devresini oluşturan Harezm Türkçesinde /ê/ ve /y/’li örnekleri bir arada görmek mümkündür. Bu özellik de yukarıda adı geçen boyların lehçe ve şivelerinin birbiriyle karışık olarak konuşulduğu bir d ~ y dönemini vermesi bakımından önemlidir.

Aşağıda Harezm dönemi eserlerinde /d/ > /y/'ye tanık olan örneklerin geçiş sıklıkları verilmiştir: adaú (KE 134, ME 3, HŞ 77, MM 8, NF 72) > ayaú (KE 31, ME 2, HŞ 20, MM 3, NF ŧ,), aêrıl-(KE 15, NF 9, ME 1, HŞ 9) > ayrıl-(KE 25, NF ŧ, ME 6, HŞ 1), eêgü (KE 51, NF 56, ME 10, HŞ 80) > eygü (KE ŧ, NF ŧ, ME ŧ, HŞ ŧ; krş. eygülük ME 1), kaêġu (KE 28, NF 38, ME 24, MM 2, HŞ 165) > úayġu (KE 3, ME 6, MM ŧ, HŞ 6) ~ úayġı (NF 1), ked- (KE 22, NF 29, ME 2, MM 4, HŞ 12) > key- (KE 31, NF 16, ME 23, HŞ 12; krş. keydür- MM 1), úuêuġ (KE 55, NF 41, ME 3, MM 1, HŞ 9) ~ úuêu (NF 1) ~ úuêuġ (NF 1) > úuyuġ (KE 22, NP 2, ME 4, MM ŧ, HŞ 1).

V.2.2.4. /G/ Ünsüzü

I. Tek heceli kelimelerin sonunda bu ses sabittir.

II. Birden fazla heceli kelimelerin içinde (hece başında):

a) -G- sesi korunmuştur: eêgü (KE 14v10, NF 2-15, ME 8-2, HŞ 2519; krş. eygülük ME 1), emgek (KE 22v10, NF 49-17, KE 80a9, ME 68-6, MR 5-12). úazġan- (KE 125v12, NF 234-10, ME 23-8, KT 130b6), yalġan (K.E 69v10, NF 16-1, ME 71-4, KT 480b1; krş. yalúan KT 350b5), yörge- (KE 19r7; krş. yörgen-ME 140-2, yörgeş-KT 557a9).

b) -G- ~ -G- > ŧ: bulġa- (KE 11 1r19, ME 65-4; krş. bulgaş- NF 179-14) > bula- (ME 62-8; krş. bulaş- NF 331-13), úulġaú > úulaú (KE 203v14, ME 58-5, NF 60-10, MM 2b6, KT 189b4), úarınçġa (KE 30rl9) > úarınça (KE 10r17, NF 229:13, KT 362a1; krş úarınçúa KE 138v20), úazġan (NF 125-9, KE 148r18) > úazan (KE 95r1, NF 107-4), kergek> kerek(KE 8v21» NF 4-6, ME 76-7, MM 1a6; krş. kerek- KT 300a2), kirtgün- (KE 121vl6) > kirtün- (KE 54v21, NF 95-16), kurtġar- (KE 52r4, NF 217-12; krş. úurtúar- KE 118r17) ~ úurtġar- (KE l00v7, NF 73-12, ME 6-4, HŞ 3164; krş. úutúar- KE 89r3, NF 165-13) > úurtar- (KE 239rl8, NF 223-16) ~ úutar- (KE 237r19, ME 8-5, MM 14a12. HŞ 470), sarġar- (KE 16r16, NF 243-8, KT 440a7, ME 162-7, HŞ 976) > sarar- (HŞ 3391), tarġaú (KE 18v11, NF 11-7; krş. tarġa- HŞ 3185) > taraú (KE 161v19; krş. tara- ME 69-2, NF 334-2, HŞ 876), tolġa- (KT 438a7; krş. tolġan- KE 237r15, tolġaş- MM 8a13, tolġaġ NF 287-2) > tola- (ME225 8 yapurgak (KE 12r13, NF 57-3 KT 148a4, HŞ 3591; krş. yawurġaú KE 174r5. yafraú KE 97r14) > yapraú (NF 43-14, KT 301b8, HŞ 4264; krş. yapraúlan- ME 43-3).

c) -G- ~ -K-: úarınçġa (KE 30r19) ~ úarınçúa (KE 138v20), úarañġu (KE 67r9, NF 402-12, KT 422b1; krş. karañu ME 17-5) ~ úarañúu (KE 38v11, NF 229-13, KT 132b7; krş. úaranúu ME 228- 6), úısàa (KE 216v13, ME 41-7) ~ úısúa (KE 65v20, NF 118-9, ME 133-4, KT 92a7, MM 12al5), úumursġa (KE 92v1 1) ~ úumursúa (KE 146v13), úurtġa (KE 28r16, KT 358a8) ~ úurtúa (KE 80v7), úurtġar- (KE 52r4, NF 217-12) ~ úurtúar- (KE 118r17; krş. úurtġar- KE 100v7, NF 73-12, ME 6-4 ~ krş. úutúar-KE 89r3, NF 165-13)

d) -G- > -w-, -v-: úoġ- > úow- (KE 249v6; krş. úowul- KT 109b6) > úaw- (NF 379-11) > úov- (ME 19-8) > úav- (KE 69r4, NF 334-11, HŞ 1614), soġuú> sowuú (KT 512a5) > sawuú (KE 57r9, ME 237-6, NF 30-16) > sovuú (HŞ 4231) > savuú (KE 198v18), yaġuk > yawuú (KE 61r5, NF 20-14, KT 558b5, ME 106-4) >yavuú (KE 164v21, HŞ 521).

biregü, kigür- ve küdegü örneklerinde ise hem /g/’nin korunduğuna hem de /v/’ye geliştiğine tanık olmaktayız: biregü (KT 546b1, KE 18r9) > birev (KE 173v12), kigür- (KE 215r19, ME 88-5, NF 350-3; krş. kivgür- KE 5v6; kirgür- NF 280-11) > kiwür- (KE 40r14, KT 359b1) > kivür- (KE 91r1. ME 20-6, KT 50b4, HŞ 3773), küêegü (KE 27vl6, NF 125-6) > küyegü (KE 238vl) > küyev (KE 143v17).

III. Birden fazla heceli kelimelerin sonunda:

a) Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bu ses büyük çoğunlukla korunmuştur. Bunun dışında aşağıdaki geçiş sıklıklarıyla verilen şu gelişmelere rastlamaktayız.

b) -G ~ -G > ŧ: açıà (KE 27, NF 3, MM 1, KT[9] 3, ME 6, HŞ 25) > açı (ME 1, HŞ 1), arıà (KE 88, NF 33, KT 20, MM 16, ME 19, HŞ 10) > arı (MM 5, HŞ 1), isig (KE 2, ME 4, NF 8, KT 5, HŞ 13; krş. ısıà, issig) > issü (ME 3) > isi (HŞ 1), úamuà (KE diğer hepsi”, ME 2, MM 32, NF 18, KT 8) > úamu (KE 1), úatıà (KE “her yerde”, NF 98, ME 25, MM 5, KT “her yerde”) > úattu (ME 3) > úatı (NF 1), úıraà (KE 28; krş. úıraú, úırañ, úırıà) > úıra (KE 1), úorúuà (KE 1, ME 8, NF 19, KT 4) > úorúu (KE 1), köprüg (KE 2, NP 2, HŞ 1) > köprü (HŞ 1), úuêuġ (KE 55, NF 41, KT 2, MM 1, HŞ 8; krş. úuêuú, úuyuģ) > úuêu (NF 1, HŞ 1), úuruġ (KE 29, NF 6, MM 4, HŞ 14, ME 1, KT 5) > úuru (HŞ 4), sarıà (KE 16, NF 9, ME 3) > saru (MM 2), sasıà (KE 6, NF 5) > sası (NF 1), tirig (KE “her
yerde”, NF 14, KT 4, MM 5, ME 3, HŞ 32) > tiri (HŞ 3), to!uà (KE 12, KT 4, NF 13, MM 2, HŞ 12) > tolu (KT 1, ME 1, MM 1, HŞ 1), uluà (KE “her yerde”, ME 11, NP “her yerde” MM 4, KT “her yerde”, HŞ 9; krş. ulıà, uluú) > ulu(ME 1, HŞ 1).

Güney-batı Oğuz Türkçesinin özelliği olan çok heceli kelimelerin sonunda /G/ sesinin düşmesi, yukarıda görüleceği üzere nadiren de olsa dönemin bütün eserleri için söz konusudur. İsimden sıfat yapma ekinde de +1IG / +1UG > +1I / +1U gelişmesi vardır. Ancak HŞ’de ileri derecede olan bu özellik diğer eserlerde arasayıdaki örnekte bulunmaktadır. Bu konuda Hacıeminoğlu şu açıklamayı yapmıştır: “İsimden isim yapan -lıġ, -lig ekinin sonundaki -ġ ve -g sesleri metindeki örneklerden dörtte birinde düşmüştür. Bu ömekler metnin tamamı göz önüne alınırsa umumî bir düşme temayülünün başladığını haber verecek niteliktedir[10].” Bu bakımdan HŞ diğer eserlerden ayrılmaktadır diyebiliriz.

KE: sözli 195r2, yürekli 61v11, köñülli 195r2, ãafÀlı 68v8.

NF: körklü 189-8, nikÀlı 209-16, türlü 194-13.

ME: baòtlu 9-7, úorúuàlu 92-4, oàlanlu 28-8.

K.T: körklürek440b2, örtüg!ü 138b5.

MN: közlüler 75, dudaklı 75, sözlüler 75.

HŞ: atlı 3811, ataàlı 997, baàlı 4141, daàlı 3992, körkli 2566 ~ körklü 4093, köynükli 3802,úuvvetli 49, sözli 2712, tatlı 388, tilli 2712, tünli 4321, türlü 2347, yaraàlı 4191, yazuúlı 4603, yüklü 2827...

c) -G ~ -K: aàrıà (KE 52r19, NF 167r2, KT 28b7) ~ aàrıú (KE 121v7), ısıà (KE 69v8, KT 417a7; krş. ıssıà KE 155r15) ~ ısıú (KE 216v19), tarıà (KE 92v10, NF 362-17) ~ tarıú (KE 216v4), uluà (KE 153r21, NF 8-14, KT 289b5, MM 1 1a2, ME 27-7) – uluú (KE 68r12), yarag (KE 57r17, NF 7-17, MM 25bl7, ME 76-7, KT 151a4) ~yaraú (KE 123v9), yarlıà (KE 4r18, NF 40-13) - yarlıú (KE 20vl9), yoruà-(KE 88v17) ~yoruú (KE 88v14, NF 318-12).

Çağatay Türkçesinde rastlanılan /à/ ~ /ú/ karışıklığı Harezm Türkçesi için de söz konusudur. Ancak kelime içinde /à/ ~ /ú/ dönemin birden fazla eserinde yer aldığı halde kelime sonundaki bu değişme –NF’teki tek örnek dışında- sadece KE’da bulunrnaktadır. Bu nedenle KE, söz konusu dönemin diğer eserlerinden Çağatay Türkçesine yaklaşan bu Özelliği ile ayrılmaktadır.

Kelime sonundaki à ~ ú hadisesini KE’da ve HŞ’de +1IG / 1UG isimden sıfat yapma ekinde de görebilmekteyiz:

KE: aşıàlıà 125r13 ~ asıàlıú 147r3, başlıà 181r7 ~ başlıú 195r20, kapuàluà 28r2 ~ úapuàluú 44r2, muñluà 61v11 ~ muñluú 237r16, uyatlıà 119v21 ~ uyatlıú 25v15. Bu durum bir örnekte NF’te de vardır: aàuluà 33-16 ~ aàuluú 350-14.

HŞ: baàlıú 3182, úılıúlıú 3550, azıàlıú 4136.

d) -G ~ -ñ: úıraà (KE 74v6) – úırañ (NF 62-5, ME 175-7), tirig (KE 16v9) ~ tiriñ (KE 8r12).

IV. Ek başında

Dönem eserlerinde ek başı /G/ çoğunlukla korunmuş, bazı istisnalarda ise -Oğuz Türkçesinde olduğu gibi- ek başı /G/ sesi düşmüştür.

a) -GA > -A yönelme hali eki: KE: bize 129r10, ėle 158r16, (seniñ) ferciñe 19r5, (seniñ) ferişteleriñe 121v8, (seniñ úutluà) cÀnıña 238r2, úoldaşına 135v1, úonçına 222r3, köñline 224r7, aùına 231r1, (tegme) birine 115v16, özlerine 107v21,pelesine 53r11.

NF: ehlime 95-4, egnime 287-5, [seniñ] Rabbuña 9-15, nefsüñe 9-16, óaúúıña 10-5, ümmetiñe 10-10, peyàamberlıúıña 35-11, óaremüñe 42-13, ümmetleriñe 59-17, úısmetiñe 77-1, óazretiñe 83-16, beliñe 325-12, köñlüñe325-13.

ME: boya yet- 26-6, borça satıà- 124-5, bir yana tur- 65-5, soñına 73-1, tüpine 58-7, uçına 218-4.

MM: ete 11a16,köze.12b16.

HŞ: cÀna 2084, emire-4407, işe 4226, gümÀna 724, nişÀna 1594, uàana 3397, uyúuya 1702, boynuma 1738, irnime 3488, dervìşlerine 2914, ilgine 2837, özine 3722, sözine 4722, uçmaòına4626.

1. ve 2. tekil şahıs iyelik eklerinden sonra gelen yönelme hali ekinin -A şeklinde ulandığına dair tanıklar Eski Türkçe dönemi metinleri için de söz konusudur. Bu bakımdan KE’daki birkaç örnek dışında ME, MM ve HŞ’deki örneklerde ekin baştaki ünsüz yitimi ile gelmesi Oğuz Türkçesi özelliğini yansıtması bakımından önemlidir.

-GAn > -An sıfat-fiil eki: K.E: aàırlayanda 127r14.

c) -ginçe > -inçe zarf fiil eki: KE: kelinçe 16rl8.

V.2.2.5- /ú/ Ünsüzü

Kelime başında /K/ korunmuştur. Ancak birkaç ömekte ú- ~ ò- değişimi vardır: úatır (KE 43r2, MR 3-5) ~ òaçır (KE 208r8) ~ òaùır (KE 230r17) ~ òatır (KT 258a1), òarpuz ‘karpuz’ (KE 12v18).

Kelime içinde bu sesin -ú- ~ -ò- değişimi şu örneklerde görülmektedir: aúıt- (KE 68r14) ~aòıt- (ke 248v1), aúsaú (KE 111r16) ~ aòsaú (KE 10v3, MM 12b14, KT 343b3), aòşam (KE 36v21, NF 25-16, MM 8b11, ME 105-3), aòtar- (KE 97v2, NF 191-16; krş. aòtarış - ME 201-3, aòtarıl- KT 566b5), úısòa (HŞ 3944), oòşa- (KE 153v3, NF 303-12, ME 34-7, KT 440b2, HŞ 3603), saúsıú (W 331-1) ~ saòsıú (KT 508b5), toòşun (HŞ 1801), tutòavul (HŞ 4298), yaòşı (KE 2r21, NF 22-2, ME 33-6, KT 75a5, HŞ 358), yaú- (ME 7-6, KE 109r11) ~ yaòun- (ME 152-5).

Çağatay Türkçesinde olduğu gibi kelime sonu /ú/ sesinin /à/’li geçtiği örneklere KE, HŞ ve MN’de tanık olmaktayız:

KE: úılıú 65v10 ~ úılıà 2v3, tayaú 18r11 ~ tayaà 119v4, ayaú ‘kadeh’ 8v18 ~ ayaà 148r18, azuú 118r7 ~ azuà(luà) 2r18.

HŞ: úuêuú 2636.

MN: úamuú 72. (Eserde bu kelime her yerde bu şekilde geçmektedir.)

/ú/ ~ /à/ karışıklığını vermesi bakımından -úı ~ -àı aidiyet ekinin seyri de önemlidir. Aşağıdaki ömeklerden bazıları ötümlüleşmeye örnek teşkil etse de ötümlüleşmeyi gerektirmeyen durumlarda da aynı karışıklık devam ettiği için bu ses hadisesinde değerlendirilmemiştir: astınàı (NF 106-4), bıldurúı (NF 309-16) ~ bılduràı (NF 46-17), burunúı (KE 90r4, NF 30-8, MM 9b17) ~ burunàı (KE 87r11), òazìnemdaàı (KE 80r21), úuêuàdaàı (KE 70v5), ozaúı (K.E 15r5, NP 11-6), soñúıda (KE 241vl2)'- soñàı (KE 179r14) uçmaódaàı (KE 33r13). yanındaàı (KE 75v21).

Kelime sonu -ú ~ -ò için ise şu örnek gösterilebilir: tansuú (KE 68v2) ~ tansuò (KE 149r18).

V.2.2.6. /t/ Ünsüzü

Kelime başında /t/ ünsüzü genelde korunmakla birlikte sayılı kelimenin bazı ömeklerinde Oğuz grubu Türkçelerinde takip ettiğimiz t- > d-‘ye rastlanmaktadır. Kaşgarlı Mahmud daha XI. yy’da bu özelliğin Oğuzlara mahsus olduğunu belirtmiştir[11]: “Oğuzlarla onlara yakın olanlar kelimedeki X harfini œ harfine çevirirler. Türkler deveye “tewey” , bunlar “devey” derler.”

Aşağıda dönem eserlerindeki bu gelişmenin sıklıkları verilmektedir:

KE: taúı (diğer hepsi) > daàı (1), te- (diğer hepsi) > de- (21), teg (198) > deg (17) ter (13) > der (2), tög-(2)> dög-(1), dudaú(1) duman(1), tur- (diğer hepsi) > dur-(16).

NF: delü (1), delülük(1).

ME: Eserdeki bu ses gelişmesi konusunda N. Yüce’nin açıklaması şöyledir[12]: “Kelime başında t- ~ d- değişikliği Muúaddimetü’l-Edeb’de oldukça çok görülen ses hadiselerindendir. Metinde t- ile yazılan kelimeler, sayıca daha fazladır. Fakat, bunların aynı zamanda d-‘li şekillerinin de yaygın bir halde kullanılmış olması, Kaşgarlı Mahmud’un da belirttigi gibi (DLT I 31), t-‘yi d-‘ye çeviren Oğuz Türkçesinin Harezm Türkçesinde ne derece ağırlık kazandığını göstermesi bakımından önemlidir.” (Birkaç örnek:) taà(2) > daà(1) taúıl- (7) > daúıl- (1), tañ (6) > dañ (2), tañırka- (1) > dañırúa- (1), tañsuú (1) > dañsuú (3), tap (5) > dap (1)...

KT: taúuú (3) ~ daúuú (2), tam (3) ~ dam(1) tar (8) ~ dar (2), tarlıú (6) ~ darlıú (3), dolı (1)

HŞ: taúı (38) > daàı (1), te- (370) > de- (3), teli (2) > deli (4), degül(1).

MN: dik, daàı, degül, dige, di-. (Eserde verilen bu ömekler her yerde /d/’lidir.)

Kelime içinde iki ünlü arasındaki ötümsüz /t/ ünsüzünün ünlü niceliğine bağlı olarak ötümlüleşmesiyle ortaya çıkan -t- ~ -d-‘yi bulunduran kelimeleri dönem eserlerinde şu ömeklerde görebilmekteyiz: ata- (ME 25-3, KT 327b3) ~ ada- (ME 106-6, KT 281a7), ataà ‘ada’ (KE 140r11) ~ adaà (KE 139vl0), butaú (KE 11v4, NF 255-1, ME 193-2) ~ budaú(KE 78r9, NF 56-17, ME 169-3), úuduz (HŞ 4636), öte- (KE 181vl5, NF 209-9) ~ öde- (KE 140vl6), etük (KE 223r3; krş. ötük KE 150r18) ~ edük (KE 118v16, MM 12a7).

Bir yarı ünlü ile ünlü arasındaki -t- > -d-‘yi gösteren ömekler de vardır: kintik > kindik(KE 68r20. NF 104-12), orta (KE 304a1) ~ orda (HŞ 4543).

Bu konuda KE’daki at’ad’ (96r2) ~ ad (166vl6), atlıà (19vl6) ‘adlı, namlı’ ~ adlıà (191v9) ikili şekilleri kelimedeki ünlü niceliğini vermesi bakımından önemlidir. Ayrıca yine aynı eserde ant, art, yanut, ayt- kelimelerine ünlü ile başlayan ek ulandığında kelime sonundaki ünsüzün ötümlüleştiğini gösteren birkaç örnek vardır: andım (49r12; krş. and iç- 24r17 ~ anù iç- 105v17), ardı (84r18,krş artın 57v10), aytıñ (64r17) ~ aydıñ (99r1), yanutın (51v21) ~ yanudın (51v21).

119 Ş. Tekin, “Bilinen en eski İslâmi Türkçe metinler: Uygur harfleriyle yazılmış Karahanlılar devrine ait tarla satış senetleri”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi IV, Ankara 1974, s. 157-186. 0. F. Sertkaya, “Uygur Harfleri İIe Yazılmış Bazı Manzum Parçalar I”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. XX, s. 157-184. İslâmî Devrenin Uygıır Harfli Eserlerine Toplu Bir Bakış, Bochum 1977. “Some New Documents Written In The Uigur Seript ın Anatolia”, CAJ XVIII/3, 1974, s. 180-192, R. R. Arat, “Fatih Sultan Mehmed’in Yarlığı”, Türkiyat Mecmuası VI, 1936-1939, s. 2R5-322. A. Temir, “Die arabisch-uigurische Vaqf-Urkunde von 1326 des Emirs şeref el-Dìn Ahmed bin Çakırca von Sivas”, WZKM, 56, Wien 1960, s. 232-240. vd.

120 Hacı Girey Han yarlığı

121 MN için ömekler, 0. F. Sertkaya’nın “Òorezmì’nin Muóabbet-nâme’si” (Türkiyat Mecmuası, C. XVII, 1972.) adlı çalışmasındaki) beyit numaraları ile verilmiştir

122 J. Eckmann, “Harezm Türkçesi”, Tarihî Türk Şiveleri (Çeviren: M. Akalın), Ankara 1979, s. 189.

123 Z. V. Togan, “Harezm’de Yazılrnış Eski Türkçe Eserler”, Türkiyat Mecmuası II, İstanbul 1928, s. 344

124A. F. Karamanlıoğlıı, “Nehcü’I-Feradis’in Dil Hıısusiyetleri, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi XVI, İstanbul 1968, s. 64-65

125 A. Ata, Nàşırü’d-dìn bin BurhÀnü’d-dìn Rabàÿzì. Úıãaãü’l-EnbiyÀ (Peyàamber Úıããaları), I. Giriş-Metin- Tıpkıbasım Türk Dil Kurumu Yayınlan:681-l, Ankara 1997, s. XXVII

126 N. Hacıeminoğhı, Kııtb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, Türk Dil Kurumu Yayınları:573, Ankara 2000,s. 9.

[1] Ulug Muhamrned Han bitigi

[2] Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, (Çeviren: B. Atalay), Tüık Dil Kurumu Yayınları: 521, s, 31.

[3] MR için örnekler, P. de Courteille’nin (Paris 1882) çalışmasındaki tıpkıbasımın sayfa ve satır numaraları ile verilmiştir

[4] Divanü Lügat-it-Tüık. IV. Endeks, (Çeviren: B. Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları: 521, s. 89.

[5] S. G. Clauson,An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford 1972, s. 301b

[6] . Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, (Çeviren: B. Atalay), Türk Dil Kurumıı Yayınları: 521, s. 31-32

[7] bkz. Ettuhfet-üz-Zekiyye fil-lûgat-it-Türkiyye, (Çeviren: B. Atalay), Türk Dil Kurumu C.II.21, İstanbul 1945, s. 179-187

[8] Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi I, (Çeviren: B. Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları: 521, s. 32.

[9] KT için verilen değer gerçek değeri yansıtmayacaktır. Çünkü yarralanılan kaynak tam dizin değildir. Bıı nedenle sadece kelimenin geçip geçmediği şeklinde değerlendirilmelidir.

[10] M. N. Hacıeminoğlu, Kutb’un Hisrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri, Türk Dil Kurumu Yayınları: 573,

[11] Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi I (Çeviren: B. Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları: 521, s. 32.

[12] N. Yüce, Mukaddimetü’l-Edeb, Türk Dil Kurumu Yayınları: 535. Ankara 1988, s. 20.

Yorumlar (0)