Türkçenin Esasları

TÜRKÇENİN ESASLARI

Selahi DİKER / Türkçenin Beşbin Yılı

İlerki bölümlerde mevzuların içeriği icabı, Türk dilinin grameri ve kelime hazinesi ile ilgili birçok incelemelerde bulunacağız. Bu yüzden bu bölümde okuyucuya zaten yapılış itibariyle belirli kesin ve hemen emen matematiksel kurallara sahip olan Türkçenin genel strüktürünü ve diyalekt farklılıklarını öne çıkaran kısa bir incelemeyi vereceğiz.
Türkçe, dünyanın üç büyük dil grubundan biri olarak kabul edilen ve Ural-Altay adı ile sınıflandırılan gruba dahil edilmiştir.

Diğer büyük iki dil grubu ise Hint-Avrupa ve Sami dilleridir.
Ural dilleri Macarca,Fince ve daha birkaç dil ile: Altay dilleri ise Türkçe, Çuvaşça, Moğolca ve Mançu-Tunguz dilleri ile temsil edilmektedir. Hepside aglutinatif (bitişgen) dil olarak sınıflandırılırlar. Ural-Altay Dillerinin ortak özellikleri arasında şunlar gösterilebilir:

Ses uyumu gramerlerinde cinsiyetin ve harfi tariflerin bulunmayışı,Hint-Avrupa dillerindeki pre-pozisyon yerine post-pozisyon kullanılması,sıfatların isimlerden önce gelmesi,sayı sıfatlardan sonra gelen isimlerde çokluk ekinin kullanılmayışı.

Rasonyi,Türk dillerinin tarihteki gelişme devirlerini şu şekilde sıralıyor:

1-Ana Türkçe Çağı: İsanın doğumuna yakın yıllarda bu dil kullanılmakta idi.Özellikleri : Uzun seslilerde ve kelime önünde “h”sesi bulunuyordu. (RasTT19)

2-Eski Türkçe Çağı: Milattan sonra 6. yüzyıldan 9. yüzyılın ortalarına kadar sürer.Bu bölüme Göktürk ve Erken Uygur oyma yazılı dil metinleri girer.

3- Orta Türkçe çağı: IX-XV inci yüzyılları ihtiva eder.Bu bölüme Uygur edebiyatı altın çağının eserleri, Mahmut Kaşgari’nin ansiklopedisi, Nevayi (Çağatayca) v.b.ile’ Codex Comenicus’ girer.

4- Yeni Türkçe Çağı: XVI’ncı yüzyldan zamanımıza kadar.(Ras TT19)

T. Tekin, bilhassa Ramsted ve onun talebesi N.Poppe’den naklen,Altay grubunun en büyük temsilcisi olan Türkçe’nin genelde şu devirlerden geçtiğini belirtmektedir:

Ana Altay> Ön Türkçe > Ana Türkçe > Orta Türkçe 

Ön Türkçe, devrinin ilk yarısında bir R ve L dili idi. İkinci yarısında, Türk dili iki dyalekte ayrıldı, R/L diyalekti, Z/Ş diyalekti. Tuna ve Volga Bulgarcası, bugünkü Çuvaşça bu eski R/L diyalektinden,diğer bütün Türk dilleri de Z/Ş diyalektinden gelişmişlerdir. Ana Türkçe,bir Z/Ş diyalekti idi.2

Ortak Altay ve An Altay diliibilhassa Türkçe Y- ve Moğolca D- diyalektleri bakımından Türk ve Moğol dillerinin çıkış noktaları sayılırlar. İki diyalekt debir Ana Altay d diyalektinden doğmuştur.Mesela Türkçe yagı “düşman” ve Mon dayin3 “düşman” > Ana Altay * dagı.
Gerçekte burada bir Ana-Altay diyalektini aramak zorunluluğu olmayabilir.Çünkü Sumer dilinde taga / (daga) düşman kelimesi mevcuttur ki Prof. Tuna bunun Türkçe yagı “düşman”4 olduğunu göstermiştir. Tuna bu ve bunun gibi bazı Türkçe kelimelerin Türkçeye giren yabancı alıntı kelimeler olduğunu kabullenmiştir. 5

Böylece Ural-Altay Dil Gurubu yerine bir Türk Dil Grubundan söz edebiliriz; ve bu dilin gelişmesindeki şu bağlantıyı gösterebiliriz:

Ana Türkçe (d-diyalekti) > Muhtelif d/ş ve Z/Ş ve r/l Türk diyalektleri > Eski Türkçe (Göktürkçe) >Orta Türkçe (Kaşgari Türkçesi)

Diğer Türklerin d- ve r- diyalektlerine karşın Oğuz Türkleri için,”Dillerin en yeğnisi” demektedir. (DLT I,30)

Türkçe ana > Oğuz/Kıpçak aba/apa > Çuv.ama

Mahmut Kaşgari’nin bahsettiği Argu Türkleri Ana Türkçedeki d ile birlikte bir de n diyalekti ile konuşuyorlardı:

Türkçe koy > Arguca kon (“koyun”,çıgay >Arguca çıgan “fakir” ve kayu > Arguca kanu “hangi” (DLT I,31)gibi.

Türkçenin Beşbin Yılı ANADOLU'DA ONBİN YIL


SELAHİ DİKER

Yorumlar (0)