RUSYA'DAKİ TÜRK KADIN HAREKETİ’NİN ÖNCÜSÜ ŞEFİKA GASPIRALI

Şefika Gaspıralı Türkiyede geçimini temin edebilmek için önce annesinden yadigâr birkaç ziynet eşyasını satar. Sonra bir hastanede kısa süreli bir iş bulur. Buradan ayrılınca bir süre dikiş diker, daktilo dersleri alır. Kısa bir süreliğine Darüleytam (Çocuk Esirgeme Kurumu) Yurdu’nda müdirelik yapar ancak buranın kapanmasından sonra yine işsiz kalır. Yokluk ve açlık dayanılmaz olunca kol saatini satar. Şefika Hanım Kızılay’da 40 lira aylıkla geçici iş bulur.

Türk Tarihi 01.09.2018, 14:31
RUSYA'DAKİ TÜRK KADIN HAREKETİ’NİN ÖNCÜSÜ ŞEFİKA GASPIRALI

RUSYA'DAKİ TÜRK KADIN HAREKETİ’NİN ÖNCÜSÜ ŞEFİKA GASPIRALI

Şengül PINARER

20. yy ‘ın başlarında Dilde, Fikirde, İşte Birlik diyerek Türk Dünyasında kültürel ve siyasi uyanışın önderliğini yapan ve ebedileştiren ünlü gazeteci, eğitimci, politikacı ve reformcu Gaspıralı İsmail Bey’in kızı ve en önemli yardımcısı Şefika Gaspıralı Rusya’daki Türk Kadın Hareketi’nin öncüsü, ilk kadın dergisi “Alem’-i Nisvan”ın (Kadınlar Dünyası) editörü, Azerbaycan Türk Cumhuriyeti’nin başbakanlarından Nasip Yusufbeyli’nin eşi, Kırım Türk Cumhuriyeti’nde Kurultay (Parlamento) Başkanlık divanı üyesi ve iki dönem milletvekili ve anaokulları eğitimcisidir.

Şefika GASPIRALI,  21 Kasım 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde doğmuştur. Annesi Akçura sülalesinden Zühre Gaspıralı’dır. İsmail ve Zühre Gaspıralı’nın sekiz çocuğu olmuştur: Refat, Şefika, Behiye, Leyla, Danyal, Nigar, Mansur ve Haydar. Şefika Gaspıralı okuma-yazmayı babasından öğrenmiş; daha sonra eğitimine babasının Kırım’daki Usûl-ü Cedit Mektebi’nde devam etmiştir. Şefika Hanım, 6 çocuk arasından Gaspıralı İsmail Bey tarafından ‘özel’ yetiştirilmiştir. Gaspıralı İsmail Bey, Şefika Hanım’ın eğitimine özel bir önem vermiş; sınırsız bir sevgiyle yetiştirmiştir.

 17 yaşında annesinin ölümüyle öksüz kaldıktan sonra, evin tüm sorumluluğunu üstlenen Şefika Gaspıralı, Tercüman gazetesinin yayınlarının yönetimi, yazışmaların ve Rusçadan çevirilerin yapılması, posta ve dağıtım işleri konularında babasının en önemli yardımcısı olmuştur. Şefika Hanım ilk yazısını 1903’de Tercüman’da yazmıştır. Bu sıralarda babasını sıkça ziyaret eden gençlerden Genceli Nasip Yusufbeyli ile tanışmıştır. Nasip Yusufbeyli ile siyasî konularda başlayan mektuplaşmaları duygusal yakınlaşmaya zemin hazırlamış  ve 1906 yılında evlenmişlerdir. Daha sonraları Gaspıralı İsmail Bey Rusya’da kadınların düşük toplumsal statülerini iyileştirme, kadının eğitimi ve çalışması gibi konularda Tercüman’ı yetersiz görmüş olacak ki 1906’da Âlem-i Nisvân’ı (Kadınlar Âlemi) çıkarmıştır. Bu derginin başına da en sadık yardımcısı Şefika Gaspıralı’yı getirmiştir. Âlem-i Nisvân’da Türk kadınını bilgilendirecek, yönlendirecek, teşvik edecek, örgütleyecek yazılar yayınlanmıştır. Türk ve İslam dünyasındaki kadınlar ve kadın hareketleri hususunda da ayrıntılı bilgi verilmiştir. Şefika Gaspıralı’nın 1908’de Zühre bir yıl sonra da Niyazi adlı çocukları dünyaya gelir. Bu dönemde Şefika Hanım, eşi Nasip Bey ve ağabeyi Rıfat Bey ile Tercüman’ın tüm yükünü üstlenmiştir.

Şefika ve Nasip Yusufbeyli çifti 1912’de Azarbeycan Gence’ye yerleşirler. Şefika Hanım 1912’nin sonunda Tercüman’la ilgilenecek kimse bulunmadığı için Bahçesaray’a geri döner. Gaspıralı İsmail Bey, 11 Eylül 1914’te vefat eder. Şefika Hanım’ın hiçbir hatıratında babasının ölümüyle ilgili tek bir satıra rastlanmamaktadır.

Çarlık Rusya’sında “Rus” egemen” bir siyasal yapılanma içinde,  “erkek egemen aile ve toplum” hegemonyası altında yüzyıllardır çifte çile çeken Türk kadınları yaklaşık 15 milyona ulaşan nüfuslarıyla toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik hayattan dışlanmış, ihmal ve ziyan edilmiş, eğitimin ışığından mahrum bırakılmışlardı. Bu olumsuz koşullar altında topyekûn bir kadın hareketini başlatacak öncülerden biri olan Şefika Gaspıralı’nın ortaya çıkışı, hiç şüphesiz bir rastlantı değildi. Şefika Gaspıralı gerçekte önemli bir potansiyel olup kimsenin önemsemediği Türk kadınının uyanışı için tüm ömrü boyunca okulları, örgütleri ve siyasal katılım çabalarıyla büyük mücadeleler vermiş bir Türk kadınıdır.

Şefika Gaspıralı Türk kadınının her bakımdan erkek egemen bir yönetim ve toplum anlayışında hukuki açıdan, toplumsal ve kültürel açıdan eşit bir konuma gelmesi için önemli bir kadın lider olmuştur. Kırım, “Türk Kadın Hareketi”nin gelişimi açısından, diğer bölgelere nispetle iki önemli avantaja sahipti: Birincisi, Gaspıralı İsmail Bey’in başlattığı yenileşme ve çağdaşlaşma akımının doğduğu yerdi, etkileşim kaçınılmazdı. İkincisi, Kafkasya ve Türkistan’a kıyasla Kırımlı kadınlar, çokeşlilik, tesettür, kaç-göç gibi olaylara daha az muhataptılar. Ama buna rağmen, 1917 İhtilali başladığında, birleştirici bir kadın liderin yokluğu yüzünden, Yalta’daki “Taze Hayat Cemiyeti”nin dışında başka bir kadın kuruluşu yada organizasyonu bulunmamaktaydı. Kadınların sosyal ve politik yaşama tam ve eşit katılmalarına karşı olan, eskilik taraftarı kadimcilere karşı Gaspıralı İsmail Bey’in çabaları yavaş yavaş sonuç veriyordu ancak, bu noktada toplumun da desteğini alarak gerçek anlamda bir başarı için “kadınların örgütlenmeleri” için kitleleri etkileyebilecek kadın lidere ihtiyaç vardı. Bu kişi Şefika Gaspıralı’dan başkası değildi.

Kadın komitelerinin merkezi teşkilatında aydın hanımlar, öğretmenler çalışıyorlardı. Bunların başında Gaspıralı İsmail Bey’in kızı Şefika Hanım, imanla, heyecanla kadınların faaliyetlerini yükseltmeye, her tarafta temaslarda bulunarak kadınlarımızı teşvike çalışıyordu. Şefika Hanım’dan başka, bilhassa İlhamiye Toktar, Ayşe İshak, Hatice Avcı bu yolda unutulmaz hizmetler gördüler.

Bu komitelerin Bahçesaray ve Akmescit şubelerini bizzat Şefika Hanım yönetmekteydi.  Şefika Hanımın bir diğer görevi ise Bahçesaray Şehir Meclisi üyeliği idi. Seçimle bu göreve gelen Şefika Hanım, bir ara Bahçesaray Belediye Başkanlığı için halk tarafından aday gösterilmişse de işlerinin yoğunluğu sebebiyle reddettiğini söylemektedir.

Şefika Gaspıralı 1912 de döndüğü Kırım’dan 1919’da iki küçük yavrusuyla Azerbaycan’a ölümden kaçarken, yanında çocukları ve hayatıyla özdeşleşen dokümanları vardı.  İki yıl sonra, Azerbaycan Türk Cumhuriyeti, Kızılordu’nun işgaliyle özgürlük ve bağımsızlığını kaybetmiş, Şefika Hanımın kocası,  Başbakan Nasip Yusufbeyli öldürülmüştür.  Ölümden kaçışın ikinci ve son yolculuğunda, çaresiz Şefika Gaspıralı’ya yardım elini uzatan, T.B.M.M. Bakü Mümessili Memduh Şevket (Esendal) Bey olur. O’nun tarafından hazırlanan sahte Osmanlı kimlik belgelerini ve pasaportla, yine O’nun tarafından temin edilen ve Türkiye’ye esir Türk askerlerini ve yardım cephanesini taşıyan trene bindiğinde, Şefika Gaspıralı yanına yine iki küçük yavrusu ve yine Kırım’dan getirdiği dokümanları alır. Bu dokümanlar mücadele ile dolu bir yaşamın yansımasıdır. Rusya’da (1883-1920) yılları arasında yayınlanmış “Tercüman”, “Vakit”, “Kazan Muhbiri”, “Burhan-ı Terakki”, “Ülfet” gibi Türkçe, “Kaspi”, “GolosTatar” gibi Rusça yayınlanan gazeteler, dergiler, siyasal nitelikli-lider kadro düzeyinde- yazışmaları içeren orijinal mektuplar, kongre ve toplantı tutanakları, kararları, konferans metinleri, önemli kupürler, tüzükler, yönetmelikler, yol  izin belgeleri, kongre tarihlerine denk düşen otel faturaları, beyannameler, fotoğraflar, kitaplar, resmi makamlara sunulan politik içerikli dilekçeler, Duma (Rus Parlamentosu) dokümanları, seçimlere ait aday listeleri, delege kartları, milletvekilliği mazbataları, yasa tasarıları, broşürler, davetiyeler, delege yaka kartları, “Müslüman İttifakı”, “Cemiyet-i Hayriyeler”, “Kadın Komiteleri”, “Milli Şura” gibi örgütlerin resmi yazışmaları v.b. gibi. O tarihte 35 yaşındadır. Sonra 54 yıl yaşadığı Türkiye’de bu dokümanlarını daha da zenginleştirmiştir. Örneğin kardeşi Cevdet Mansur’un üç ayrı günlük defterinin yanı sıra, Kırım’dan ve Azerbaycan’dan gelen mektupları, gazete kupürlerini, önemli gördüğü makale ve yazı dizilerini, bir de hatırına gelen bazı önemli bilgileri ve de fikirleri not düştüğü küçük kağıt parçalarını da dahil eder arşivine.

Şefika Gaspıralı Türkiyede geçimini temin edebilmek için önce annesinden yadigâr birkaç ziynet eşyasını satar. Sonra bir hastanede kısa süreli bir iş bulur. Buradan ayrılınca bir süre dikiş diker, daktilo dersleri alır. Kısa bir süreliğine Darüleytam (Çocuk Esirgeme Kurumu) Yurdu’nda müdirelik yapar ancak buranın kapanmasından sonra yine işsiz kalır. Yokluk ve açlık dayanılmaz olunca kol saatini satar. Şefika Hanım Kızılay’da 40 lira aylıkla geçici iş bulur. Gaspıralı’nın 3 kardeşi de İstanbul’dadır. Cevdet Mansur Dârülfünun’da öğrencidir; ablasına yük olmamak için yurtta kalır. Haydar Ali Tıbbiye’de öğrencidir; mezuniyetine kadar Şefika Hanım’ın yanında kalır. En küçük kardeşleri; Nigar Hanım kâhyalık yapan Süleyman Bey ile evlidir. Ağabeyleri Rıfat 1925 yılının Aralık ayında Kırım’da vefat etmiştir. Şefika Gaspıralı çaresiz kalınca kızı ve damadının (Genceli Dr. Mirza Gökgöl) evine yerleşir. Gaspıralı uzun yıllar Kızılay’a hizmet etmiştir. 1930 yılında Kırım Kadınlar Birliği’ni kurar. Ayrıca Kırım Dergisi’ne, Emel Dergisi’ne yazılar yazmıştır.

Şefika Gaspıralı kendi hayatı ile birlikte Rusya’daki Türk Kadın Hareketi’ni bir kitap haline getirmek isteğindeydi. Farklı yıllarda, farklı kağıt parçalarına, örneğin takvim, reçete, nikah davetiyesi, yemek tarifi, okul defteri, zarf vb. arkalarına hatırına gelen önemli olay ve tarihleri birkaç satırdan ibaret olarak not düşerken, bunları evrakının bulunduğu sandığın içine –ilerde lazım olur düşüncesiyle- rastgele atmış ve endişelerini dile getiren şu cümleleri kaydetmişti; “…bilmem ki benim hatıralarım ve içinde bulunmuş olduğum şartlar, Türkiyeli insanı ilgilendirecek mi? Yalnızca günümüzde mi? 100 yıl sonra da ilgi çekecek midir? Hatıralarım tarihi kıymette olup, 100 yıl sonra da ilgi ile okunacak mı, yoksa 100 günde unutulacak mı bilmiyorum… 100 gün veya 100 yıl sonra belki unutulur, fakat korktuğum gülünç olmaktır…”

Türklüğün yılmaz savunucusu Şefika Gaspıralı 31 Ağustos 1975’te İstanbul’da vefat etmiştir. Zincirlikuyu Asri Mezarlığı’nda Tarak Tamga’nın Karşı’da (Kırım’da) dalgalanması hasretiyle yatmaktadır.

KAYNAKÇA:

Şefika Gaspıralı ve Rusya’da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)

Doç. Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU

Dr. Necip HABLEMİTOĞLU

Yorumlar (0)