UMAY-HÜMA KUŞU – SİMURG-ZÜMRÜDÜ ANKA

UMAY-HÜMA KUŞU – SİMURG-ZÜMRÜDÜ ANKA 

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan CANIM

Türk kavimlerinin tarihi geçmişinde, kültüründe destan ve masalların uzun bir epizodu olarak “Simurg” apayrı bir yere ve öneme sahiptir ve gerçekten incelenmeye, araştırılmaya değer bir “konu” olma özelliğini korumaktadır.

Arapların Anka, İranlıların Simurg adını verdikleri, Türkçede ise her iki şekliyle birlikte Zümrüdüanka (Simurg u Anka) olarak da adlandırılan efsanevi kuştur. 

Hint kültüründeki “Garuda” efsanesinde de “ejder” ve “âb-ı hayat”ın yani “Ölümsüzlük Suyu”nun bir motif olarak önemli yeri vardır.

Gerek İran kültüründe ortaya çıkan “Simurg” ve “Anka”nın, gerek Kırgızlarda görülen Alp Kara Kuş’un ve gerekse Altayların Kerede’sinin en eski kaynağını Hint mitolojisinin mitolojik varlığı “Garuda”ya kadar götürmek mümkündür.Garuda, bir kartalın gagası, pençeleri ve başına sahiptir. Gövdesi, kol ve bacakları insan görünümündedir. Annesi Vinata, babası ise Kasyapa’dır. Hayat ağacının dallarındaki bir yuvada bulunan bir yumurtadan doğduğu söylenir. Aynı şekilde iran mitolojisinde gaokerena ağacının tepesinde yaşayan Saena kuşu da sonradan Senmurw veya Simurg, Sireng olarak anılmıştır.

Zamanla İran etkisiyle Türk mitolojisinde de yer alan bu kuş, İslamiyet’ten sonra özellikle tasavvufla ilgili mitsel özelliklerin sezildiği hikâyelerde karşımıza çıkar. Öte yandan devlet kuşu olarak kabul edilen Hüma’nın Yakut Türklerinde Umay veya İmi şekliyle talih kuşu olarak geçtiği görülür. Aslında Anka, Zümrüdüanka veya Simurg için söylenenler bu kuş için de söylenir.

Aynı şekilde Köktürkler, Hüma kuşunun gökyüzünde yaşadığına, dilediği her yere ulaştığına, cesaretin, gücün, kudretin, egemenliğin, bahtın, devletin bolluğun, bereketin, güvenin mutluluğun ve huzurun sembolü olduğuna inandıkları için onu “ongun” olarak kullanmışlar; 
Kül Tigin’e ait heykel başında da bu onguna yer vermişlerdir, hüma kuşunun sonraki dönemlerde boyların, hanların, katunların ongunu olarak kullanılmasının, Özbekistan Cumhuriyet’nin devlet armasında yer almasının temelinde de aynı inanış yatmaktadır.

Hüma, Oğuz boylarından Çepniler ile Oğuz Hakanının hanımına da ongun olmuştur.
Orta Asya Türkleri arasında iyi cins av kuşlarına da “Kumay” denmiştir.

Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi adlı eserinde konuya dair şunları söylüyor: 

“Ön Asya mitolojisinde başlıca iki önemil efsanevi kuş vardır. Bunlardan birincisi Arapların “Anka” dedikleri kuştur ki, biz Türkler bu kuşun Farsça ve Arapça adlarını birleştirerek Zümrüd-ü-Anka deriz. 
Aynı kuşa İran mitolojisi ise Simurg veya Sireng adını verirdi. 
Yine bu kuşun Kaf veya Elburz dağlarında yaşadığı söylenirdi. Bu kuşun tüyünü ele geçirenlerin en büyük sırra ve ölümsüzlüğe erecekleri iddia ediliyor ve efsanelerde böyle yazılıyordu.Bu kuşun Kaf dağında bulunduğunu daha ziyade İslami gelenek içerisinde Arap mitolojisi söylüyordu. 
İranlıların kutsal dağı ise Elburz dağı idi. Bu sebeple de onlar Simurg kuşunun Elburz dağlarında bulunduğuna inanıyorlardı. 
Öyle anlaşılıyor ki Türk mitolojisi, Ortaçağdaki İran mitolojisinden değil de, daha eski iran mitolojisinden tesirlerini almıştı. Bilindiği üzere iran mitolojisinin en eski kaynaklarından biri de Zend-Avesta’dır. 
Her şeyin üstünde bulunan bir ağaç ve bu ağacın üzerinde de bir kuş vardı. Yine aynı kaynağın bazı bölümlerine göre bu efsanevi kuş, Vouru – Kaşa, yani Hazar denizinin ortasında otururdu. Bazı araştırmacılara göre Humay veya Türkçe Hüma kuşu ise daha başka bir yaratık olup, Peygamberin hadislerinde ve İslami edebiyatta da geçen bu kuş, bir cennet kuşudur. 

Zümrüdüanka ve Hüma kuşu birbirine karıştırılmıştır.

Kuşkusuz bu türden mitolojik kuşların varlığı, İslam öncesi ve sonrasıyla sadece Hint, İran ve Türk kültürüne özgü bir olgu değildir. Bu efsanevi yaratıklar çeşitli mitolojilerde karşımıza çıkarlar. 

Örneğin Mezopotamya kültür ve sanatında farklı türlerde birçok kuş, ilahların birer simgesi olarak çıkar karşımıza. 

Sümerlere kadar verilen sanat eserlerinde sıkça tasvir edilen aslan kafalı bir kuş, İmdugud veya Anzu’yu simgeler. Bu kuş, Ninurta veya Ningirsu ile de ilişkilendirilmiştir.

Esasen bu fantastik hayvanların farklı kültürlerde yer almakla birlikte özde birbirinden türemiş oldukları söylenebilir. Örneğin Phoenix esas itibariyle Mısır mitolojlisinde görülür. 
Üzerinde durduğumuz Simurg daha çok İran mitolojisinde görülürken bunun Arap – islam kültüründeki yansıması Anka ve Zümrüdüanka’dır. Bilindiği gibi Garuda ise Hind mitolojisinde yer alır. 
Bütün mitolojilerde yer alan Grifon ve gerçek hayvanlardan olan Akbaba ve başka bazı hayvanlar, diğer yırtıcı kuşlar bile zaman zaman bu gruba girerler. Grifonlar göğü, tan ağarışını, ilim, irfan, kuvvet gibi kavramları simgeler. Türk sanatında özellikle kartal başlı Grifonlar yaygın olarak görülür.

Sonuç olarak diyebiliriz ki hemen bütün Önasya kültürlerinde ve mitolojilerinde Simurg olarak isimlendirilen efsanvi kuş, Türk mitolojisi çerisinde de önemli bir yere sahiptir. 
Tıpkı kendileri gibi bu efsanevi kuşlar hakkında ortaya atılan söylenceler de ayrışmaz bir biçimde birbirine karışmış bulunmaktadır. Ama şurası da bir gerçektir ki bütün bu anlatımlarda esas itibariyle değişen sadece isimlerdir.

Yorumlar (0)