29.06.2021, 17:04

VEFA

İnsana ait hasletlerden ve gönül dünyamızdaki güzel duygulardan biri de “vefa” ve vefa sahibi olmaktır.

Güzel kavuşmalar ya da kaybettiğimiz sevdiklerimizi yeniden yâd etme ve anma isteğidir vefa. Çünkü hayatta olsun veya olmasın bütün sevdiklerimize bir borcumuzdur vefalı olmak.

Kin ve nefret tohumlarının ekildiği, sevdiklerimizin ve değerlerimizin unutulmaya yüz tutulduğu ve sevginin olmadığı yerlerde vefadan söz edilemez, ancak sevgi ve dostlukta yeşerir, yaşar ve dost iklimlerde hayat bulur vefa.

anlamı ile sevgi ve sabırla bağlılığı ifade eder ve geçmişte yaşananları, paylaşımları unutmamak ve unutturmamak, sevgiyi ve dostluğu her daim yürekte olduğu hissini vererek saygıyla yaşatmaktır vefa sahibi olmak.

İnsanı erdemli yapan önemli duygu ve hasletlerden biridir ve insanın gönlüyle bütünleşmesi, samimiyetle ve can olarak sevdikleriyle paylaşmasıdır.

Bizi biz yapan bütün maddi ve manevi değerlere, inanca, tarihe, üzerinde yaşadığımız coğrafyaya, vatan ve millete vefalı olmak.

Dostlukta, arkadaşlıkta, samimiyette, sevgide ve yâr olanda vefalı olmak.

Kutadgu Bilig’de “Kimin sana emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın” diyor Yusuf Has Hâcib ve vefa sahibi olmamız gerektiğini anlatıyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne güzel söylemiş vefaya en güzel örnek olarak “Biz yıkık bir değirmeni kırk yıl bekleriz” diye.

Atasözümüz ne diyor “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.”

Türk’ün tarihi, insanlığı ve toplum hayatı birçok vefa örnekleriyle doludur, yeter ki biz onlara sahip çıkarak yaşatmasını bilelim.

Hayatı evlere sığdırdığımız bugünlerde özlediğimiz, hasretini çektiğimiz ve belki de zaman içerisinde unuttuğumuz, yokluğunu yavaş yavaş hissettiğimiz ve kaybettiğimiz en güzel hasletlerden olan vefa, geçmiş ile gelecek arasında yani ezelden ebede bir köprüdür ve nesilden nesile yaşatılması gereken en önemli ve anlamlı hasletlerdendir.

Eğer insanda vefa duygusu varsa insan ilişkileri ve iletişimi de daima canlıdır.

Vefa, iyilik yapanı unutmamak, gördüğümüz fedakârlıkları aklımızdan ve yüreğimizden çıkarmamaktır. Bu duyguya sahip olanlar kendileri mutlu olduğu gibi başkalarını da mutlu ederler.

Bazen hani deriz ya vefasız insan, vefasız dost ya da zaman vefayı kaybettirdi. Acaba vefasız olan yaşadığımız zaman ve mekân mı? Yoksa biz miyiz? Önce bunu kendimize sormak ve vefayı önce kendimizde yaşatmak gerekir.

En başta Yüce Yaradan’a olmak üzere geçmişimize, tarihimize, inançlarımıza, ailemize, dostlarımıza, gönlümüzde yer bulan ve bizim gönüllerinde yer bulduğumuz bütün sevdiklerimize karşı daima vefalı olmak.

Unutmak ve unutturmak yerine yaşatılması gereken değer ve duyguları yâd edip hatırlamaktır.

Bizimle hep var olan ve yüreğimizin ta derinliklerinde yaşayan, çoğu zaman hep karşımızdakilerden beklediğimiz, bazen en yakınımızdakilerden bile esirgediğimiz belki de en insan yanımıza ait bir duygudur vefa sahibi olmak.

Hele birbirimizden uzakta yaşadığımız bu salgın döneminde özlediğimiz bir sesi duymak, bir selam almak daha da anlam kazanmaktadır. Çünkü varken ve sahipken gösterelim vefayı sevdiklerimize, değerli olana yoksa yarın çok geç olabilir.

Dostlarımıza, sevdiklerimize ve bize anlam ifade eden bütün değerlerimize saygı ve sevgiyle vefa duygusunu hep yaşatalım.

Unutmayalım ki insanı insan yapan ve onu erdemli kılan değerlerin başındadır “Ahde Vefa.”

Bu duyguyu yaşayan ve yaşatan gönüllere selam olsun...

Yorumlar (0)