ÖZBEK SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ. ÖZBEKİSTAN HAKKINDA BİLGİLER
ÖZBEK SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ

Özbek Türklerinin kökeni ve tarih sahnesine çıkmalarıyla ilgili değişik görüşler olduğu gibi, Özbek adının kökeni ve yapısı ile ilgili olarak da çeşitli görüşler vardır. Özbek adının 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altın Ordu hükümdarı, Özbek Han’dan geldiği en fazla taraftar bulan görüştür. Ebulgâzi Bahâdır Han, Özbek Han’dan önce tarihte Özbek adına rastlanmadığını belirtir. Bu görüşe, M. A. Aristov’dan başka, A. Y. Yakubovskiy, İ. P. İvanov, M. A. Çapliçka, Hilda Hukhem gibi birçok ilim adamı da katılmaktadır.

B. B. Grigoryev ve A. A. Semyanov yukarıda belirtilen görüşe karşı çıkmışlardır. A. A. Semyanov bu fikirlerin temelsiz olduğunu ileri sürerek “Özbek” adının Ak Ordu döneminde ortaya çıktığını ve hem İran hem de Orta Asya tarihçileri tarafından XIV. ve XV. asırlarda Ak Ordu devletinde Türk-Moğol kabilelerinin tamamı için kullanılan ortak bir ad olduğunu belirtmiştir. A. A. Semyanov, Özbek Han’ın Kök Ordu, yani Altın Ordu hükümdarı olduğunu ve sonradan Özbekler diye adlandırılan kabilelerin ona tâbi olmadığını belirtmektedir.

H. Vambery’e göre Özbek kelimesinin tam anlamı “kendi kendinin beği, bağımsız, müstakil” demek olup kelime ‘Öz+bek’ şeklindedir. Bu söz eski Macarlarda mertebe, ünvan sıfatında olan kelimeye karşılıktır ve bu anlamıyla 1150 yılına ait belgelerde kaydedilmiştir. Denis Sinor’a göre Özbek sözü ‘Oğuz+bek’ kelimelerinin birleşmesinden çıkmıştır. Hasan Eren ise bu sözün ‘Özü+berk’ sözünden geldiğini söylemektedir. Bu açıklamaya göre kelime “özü sağlam” anlamındadır. Türkçede benzer kullanımları vardır. “Tınıbek, Canıbek” gibi.





 

ÖZBEKİSTAN

Özbekistan adı tarihi kaynaklara göre Altunordu Beyi Özbek'in adından gelmektedir. Özbek Han 1313-1340'ta Altunordu Devleti’nin başına geçer. Yine tarihi kaynaklara göre bu birliğe Özbekler denir. Daha sonra da bu kelime belli bir Türk topluluğunun adı olarak kullanılır.

Altunordu Hanlığı, ünlü hükümdar Cengiz Han'ın Toruu Batı Han tarafından kurulmuştur. Altunordu Hanlığı 1319'da Tuna boylarına ve Edirne'ye kadar gelir. 1335'te ise Batı Han Azerbaycan seferine çıkar. Ünlü gezgin Ibn Batuta, Özbek Han'dan bahseder ve geniş ülkeleriyle, güçiü ordusunun olduğuna değinir.

Bu dönemde bütün Kıpçak boylarının Türkçe konuştuğu bilinir. 1428-1468 tarihleri arasında Özbekler çok yakın dayanışma içine girmişler ve 1500-1510'da Maveraünnehir bölgesini ele geçirmişlerdir. Ancak 1740'ta İran hükümdarı Buhara'yı ele geçirmiş ve buradaki Özbek Hanlığına son vermiştir. Buhara'nın başına 1753'te Muhammed Rahim geçmiş, bu dönem 1920'ye kadar sürmüştür.

1924'te ise bugünkü Özbekistan Cumhuriyeti kurulmuş, ancak 1945'ten sonraki yıllarda Rusların denetimine girmiştir. Özbekistan'da Kongrat, Nagman, Mangıt, Toyaklı, Savay, Barın, Üç Urug, Burgut, Arlat, Kanglı, Baştaş, Karakalpak gibi boylar bulunmaktadır ve bunlar Özbekistan'ı oluşturmaktadırlar.

SSCB’nin çöküşüyle birlikte Özbekistan 1 Eylül 1991'de bağımsızlığını kazanmıştır.

Coğrafi ve Demografik Yapı

Bağımsız Özbekistan'ın 447.400 km2'lik bir yüzölçümü bulunmaktadır. Özbekistan; Kazakistan, Tacikistan, Afganistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'a komşudur. Başkenti Taşkent'tir. Nüfusu: 21.700.000'dir.

Önemli şehirleri, Semerkand, Buhara, Hive, Andıcan, Hokand, Navrangon, Karşı, Urgenc ve Nukus'dur.

Önemli nehirleri: Surhanderya, Serabat, Karaderya, Zerefşan, Koskaderya ve Sah’dır. En büyük gölü Aral'dır. Diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi iklimi, yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve karasal iklimdir. Özbekistan’ın % 70’i Özbek’tir. Özbeklerin dışında %15 diğer Türk boyları ve %10 Rus nüfus Özbekistan topraklarında yaşamlarını sürdürmektedir. Özbekistan’daki Türk nüfusun tamamına yakını Müslümandır. Rusların İslam dinini ve Türklük bilincini unutturmaya çalışmasına rağmen Özbekistan’daki Müslüman-Türk soydaşlarımız milli benliklerini muhafaza etmesini bilmişlerdir.

Ülkede halen Halk Demokratik Partisi ile Vatan Terakkiyet Partisi bulunmaktadır. İlk parlamento seçimleri 1994'te yapılmıştır. Yönetim biçimi Cumhuriyettir. Özbekistan Cumhuriyeti AGİK, BM ve diğer uluslararası kuruluşlara üyedir. Özel televizyon kuruluşu bulunmamaktadır. Devlet tekelinde olan, bir Özbekistan Devlet Televizyonu ve Yayın Kuruluşu vardır.

 

Ekonomisi

1991'den sonra bağımsız Özbekistan Merkez Bankası kurulmuştur. Özbekistan çok zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir. Altın, doğalgaz, alüminyum, tungsten, kömür, mermer yatakları ön sıradadır. 1991 verilerine göre yılda 41 milyar m3 doğalgaz üretilmektedir.

Dünyanın kaliteli altını burada üretilmekte olup, yıllık 80 ton altın üretimiyle dünya sıralamasında yerini almaktadır. Bakır rezervleri 800 milyon ton olarak varsayılmaktadır. Kömür üretimi yıllık 6 milyon tondur.

Özbekistan karasal iklime sahiptir. Bu nedenle ülkenin % 9'u tarıma elverişlidir. Özbekistan'da, pamuk önemli yer tutmaktadır ve ülke dünyanın dördüncü pamuk üreticisidir. Özbekler buğday, meyve, sebze, ipek ve pirinç yetiştirmektedirler. Ekonomik yapı ise tarım ağırlıklıdır.

Nüfusun %30'u tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarımsal üretim kolhozlar, solhozlar, meşhozlar (devlet kuruluşları) aracılığıyla yapılmaktadır.

ÜIke ekonomisinde hayvancılık da önemli yer tutmaktadır. Sığır, koyun, keçi ve kümes hayvanları vardır. Yıllık yün üretimi 1994 verilerine göre 20.000 ton civarındadır. Ve özellikle astragan kürk koyunculuğu büyük önem kazanmıştır ve ihraç edilmektedir. Özbekistan sanayisi daha çok petro-kimya ağırlıklıdır ve yılda 1.5 milyon ton gübre üretmektedir. Ayrıca pamuk üretimine dayalı olarak kimya sanayii de gelişmiştir.

1990 yılı verilerine göre: Sanayi % 35, tarım % 34, inşaat % 14, ulaşım %5 ve diğerleri %12'dir.

Hafif sanayi ürünleri ise ipekli ve pamuklu kumaşlardır. Aral gölü kıyısında havyan üretme ve işleme tesisleri bulunmaktadır. (www.turan.tc)

 

Eğitim

Sovyet baskılarına karşın Özbekler kurdukları okullarda dillerini ve kültürlerini korumuşlardır. Şu anda Özbekistan'da 4 binin üstünde okul, 4 milyon da öğrenci bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda yapılan düzenleme ile ilköğretim 8 yıla çıkarılmıştır. Halkın eğitim düzeyi oldukça yüksektir. Özbekistan'da Semerkant Devlet Üniversitesi eğitim hayatında önemli yer tutmakta ve bütün enstitüleri içinde toplamaktadır.

Sağlık ve Sosyal Güvenlik için 1992-1993 yıllarından sonra Özbekistan'da fonlar oluşturulmustur. Ayrıca yaşlılık, sakatlık ve aile yardımları için işlemlere başlanmıştır. Bunlardan başka Devlet Sigorta Fonu kurulmuştur.

Sağlık hizmetlerini devlet tekelindedir. Bu hizmetler hastahaneler, doğumevleri ve dispanserler eliyle yürütülmektedir.

Sağlık ve Sosyal Güvenlik için 1992-1993 yıllarından sonra Özbekistan'da fonlar oluşturulmustur. Ayrıca yaşlılık, sakatlık ve aile yardımları için işlemlere başlanmıştır. Bunlardan başka Devlet Sigorta Fonu kurulmuştur.

Bağımsızlık Sonrası Özbekistan

SSCB’nin çöküşünün ardından bağımsızlığını elde eden Türk Cumhuriyetlerinde önemli bir unsur ön plana çıkmıştı: Türk-İslam kimliği. Bu belirgin özellik özellikle Özbekistan’da yoğun olarak hissedilmişti. SSCB’nin tüm baskılarına rağmen Müslüman ve Türk kimliklerini yitirmeyen Özbekistan halkı bağımsızlık döneminde de çeşitli zorluklarla karşılaştı. Bağımsızlığın kazanılmasının ardından iktidara gelen İslam Kerimov Özbekistan’da İslami duyarlılığa sahip kişi ve kuruluşlara göz açtırmamaktadır.

Sovyetler Birliği’nin dağılışının ardından özgürlüğünü kazanmaya başlayan Müslüman-Türk Cumhuriyetlerinin bazıları bağımsız bir çizgi izlemeye çalıştı. Ancak bu devletler Rusya’nın çeşitli girişimleri ve entrikaları ile karşılaştı. Özbekistan bu konuda örnek verilecek ülkelerden biridir.

Bu bağımsızlık hareketleri arasından en yumuşak geçiş Özbekistan’da gerçekleşti. SSCB döneminde ülkenin başında bulunan İslam Kerimov özgür Özbekistan’ın da başına geçti. Bağımsızlık sonrasında kurulan Demokratik Halk Partisi’nin de başına geçen Kerimov, ülkenin yönetiminde köklü bir değişiklik yapmadı.

1991 yılından bu yana iktidarda olan Kerimov, ülke yönetiminde kendisine özgü politikalar uygulamaktadır. Bağımsızlık sonrasında kurulan İslami Kalkınma Partisi Kerimov yönetimi tarafından baskı altında tutulmaktadır.

 

Türk-İslam Varlığı Yok Edilmek İsteniyor

SSCB’nin çöküşünün ardından bağımsızlığını elde eden Türk Cumhuriyetlerinde önemli bir unsur ön plana çıkmıştı: Türk-İslam kimliği. Bu belirgin özellik özellikle Özbekistan’da yoğun olarak hissedilmişti. SSCB’nin tüm baskılarına rağmen Müslüman ve Türk kimliklerini yitirmeyen Özbekistan halkı bağımsızlık döneminde de çeşitli zorluklarla karşılaştı. Bağımsızlığın kazanılmasının ardından iktidara gelen İslam Kerimov Özbekistan’da İslami duyarlılığa sahip kuruluşlara göz açtırmamaktadır. Rus yönetimine yakınlığı ile tanınan Kerimov’un Devlet Başkanı olduğu Özbekistan’da günümüzde 50 binden fazla sayıda insan cezaevinde yaşamak zorunda bırakılmıştır. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Kerimov’un, Özbekistan’daki İslami hassasiyete sahip insanlara karşı başlatmış olduğu baskıcı yönetim ve yok etme politikası yüzünden on binlerce insan çeşitli komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır.

Özellikle Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehir olarak kabul edilen Buhara’da Müslüman-Türkler şiddetli baskılarla karşı karşıyadır. Orta Asya’da din eğitiminin merkezi sayılan Taşkent ve Buhara’da çeşitli bahanelerle bu eğitimin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca Stalin döneminde Kafkaslar'dan zorla göç ettirilen Ahiska Türklerinin yaşadığı Fergana Vadisi bölgesinde insan hakları ihlallerinin had safhaya ulaştığı, bölgeden son gelen haberler arasındadır...

 

 

Yorumlar (1)
mustafa derin 5 yıl önce
Öncelikle Kerimov dönemi kapandığı için bilgiler hünvellenmelidir.Simdi vize kalktı.Ben 10 gün bir başıma 3 büyük ozbek sehrini dolasıp geldım.yeni geldim.iyiye gidiyor.iliskilerde iyiye gifiyor.yalnız mikrofondan ezan yasaklanmış zamanla nu da düzelir inşaAllah.