02.10.2023, 09:42

Ne mutlu Türkçemizi güzel kullanabilene

NE MUTLU TÜRKÇEMİZİ GÜZEL KULLANABİLENE... 

Ülke, millet, bayrak, marş değerlerinin sıkı sıkıya bağlanmasını sağlayan, tutkal etkisi olan etkendir; dil! Bugün Türk Dil Kurumumuzun kuruluşunun 91. yılı. Kutlu olsun...

Dünya genelinde kaybolan ve konuşulan birçok dil var. Konuşulan dillerin birçoğu, belirli yerlerde az sayıda kişi tarafından konuşulduğu için dünya genelinde pek bilinmez. Örneğin Avustralya'da Aborjinlerin konuştuğu Andagarinya dili...

Bir de uluslararası yazışmalarda kullanılan, birçok ülkede bilinen diller vardır. Bu ülkelere baktığımız zaman, bazıları dünya çapında kalabalık olmasından dolayı tercih edilirken, büyük bir çoğunluğu ekonomik, sosyal, eğitim düzeyi yüksek ülkeler olmasından kaynaklandığı gözlemlenir... İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Çince, Arapça, Türkçe dünyada en çok konuşulan diller. Uluslararası turistik yerlerde, ürün tanıtım kataloglarında genellikle İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca anlatımlarla karşılaşırız. İşe girerken neden 3 dilden birinin bilinmesi tercih nedeni oluyor? İngilizce neden uluslararası dil olarak kabul edildi? Biz bu konuda ne kadar etkiliydik? Bir de bu açıdan bakalım...

İngiltere, İspanya ve Hollanda en geniş kolonileri olan ülkeler idi... Daha sonra bunlara Fransa da eklendi. Girdikleri ülkelerde, kendi dillerini öğrettiler. Örneğin Hindistan'da İngilizce, Cezayir'e Fransızca, Küba'da İspanyolca, Fildişi’de Flemenekce öğrenildi. Hatta yerlilerin toprağına sonradan giren Avustralya'da Aborjinlerin, ABD'de Kızılderilililerin 'dilleri de bitti' bile diyebiliriz. Fransa'da kurulan Türk şirketinde çoğunluk Fransız diye, yönetimde de tercih edilen dil Fransızcadır. Oysa Türkiye'de kurulan Fransız şirketinde çoğunluk Türk ama yönetimde tercih edilen dil, Fransızcadır. Çünkü, kendi dillerinin her zaman dünya dili olmasını isterler!


Bizler Hun Devleti olarak Karadeniz'in kuzeyinden Avrupa'da kadar giden, Osmanlılar olarak Karadeniz'in güneyinden Avrupa'ya Afrika'ya kadar yayılan milletiz ama hiçbir zaman dil, din, geleneklerine karışmadık!!! Hiç bir ülkede böyle bir mecburiyet uygulamadık hatta kendi ülkemizdeki birçok şirkete Madame Coco, Home Store, Turkcell gibi yabancı isimler verdik. Günlük konuşmamıza yabancı kelimeleri katmayı tercih ettik. Hatta güdüleme yerine motivasyon, duruma göre yerine konjonktür, tarayıcı yerine scanner, özçekim yerine selfie, binek araç yerine taksi kelimelerini kullanmaya devam ediyoruz. Daha da kötüsü, medyada IMF, BM, HSBC gibi kısaltmaları İngilizce okuyunca kendini yücelteceklerini sanıyorlar!

Birçok konuda toplum olarak gerekli hassasiyeti göstermemize karşın, Türkçe konuşulan ülkeleri hiç gözümüzün önünden geçirdik mi? Mesela İngiliz Cumhuriyetleri diye birşey var mı bu dünyada? Alman Cumhuriyetleri diye birşey duyduk mu? Türk Cumhuriyetleri diye birşey duyduk mu? Hatta daha ileri gidelim! Türk federasyonları diye bir şey duyduk mu?


Türk Cumhuriyetleri dersek:Türkiye ile başlayarak; Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, hatta gözlemci Macaristan diye oluşan yelpazenin yanında, bir de federasyonları koyalım! Çeçenistan, Başkurdistan, Çavuşistan, Kırım, Yakutistan, Tataristan, Nahcivan, Tuva, Adige Cumhuriyeti, Dağıstan, Doğu Türkistan, Gagavuz, Karakalpakistan, Karatay, Balkay, Kalmuk Cumhuriyeti, Karaçay diye federasyonların olduğunu biliyor muyuz? Bu yelpazenin genişliğini görebiliyor muyuz?

Eski adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, bugünkü adıyla Türk Devletleri Teşkilatı olarak gerçekleşen çalışma bence çok önemli. Bölgelere farklılık gösteren Türk dili konusunda, ortaklık sağlandığı anda bu gücü düşünebiliyor musunuz??? Bunu için TBMM’deki milletvekillerimizle de bu konuyu görüşeceğiz… Peki bizler dilimizi zenginliğini biliyor muyuz?

Aynı dilde, farklı yerlerde değişik kelimeler kullanılabilir. Örneğin, İngiltere’de asansöre lift, Amerika’da elevator der. Amerika'da gelecek zaman için shall, İngiltere'de will yabancı fiili kullanılır ve herkes anlar. Demek ki; biz de bu konu üzerinde gerektiği kadar çalışma yaparsak hepimiz birbirimizi çok daha iyi anlayabileceğiz! Bir şey daha sormak istiyorum! İngilizce, İngiltere'de, Amerika'da farklı farklı şekillerde cümleler kurabilecek kadar zengin mi?
Bunu bir örnek ile açıklayalım. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dillerde aynı format izlenir ve konuşmalar 2 farklı şekilde yazılı ifade edilebilir…

I gave the ball to Ayşe.
I gave to Ayşe the ball.

Nesne de yer değişikliği yapılabildi. Bir de Türkçemizden örnek verelim…

Uçak dün İstanbul’dan Ankara’ya uçtu.
Uçak dün Ankara’ya İstanbul’dan uçtu.
Uçak Ankara’ya dün İstanbul’dan uçtu.
Uçak Ankara’ya İstanbul’dan dün uçtu.
Uçak İstanbul’dan Ankara’ya dün uçtu
Uçak İstanbul’dan dün Ankara’ya uçtu.
Dün İstanbul’dan Ankara’ya uçak uçtu.
Dün İstanbul’dan uçak Ankara’ya uçtu.
Dün uçak İstanbul’dan Ankara’ya uçtu.
Dün uçak Ankara’ya İstanbul’dan uçtu
Dün Ankara’ya İstanbul’dan uçak uçtu. 
Dün Ankara’ya uçak İstanbul’dan uçtu.
İstanbul’dan Ankara’ya dün uçak uçtu.
İstanbul’dan Ankara’ya uçak dün uçtu.
İstanbul’dan dün Ankara’ya uçak uçtu.
İstanbul’dan dün uçak Ankara’ya uçtu.
İstanbul’dan uçak Ankara’ya dün uçtu.
İstanbul’dan uçak dün Ankara’ya uçtu.
Ankara’ya dün İstanbul’dan uçak uçtu.
Ankara’ya İstanbul’dan dün uçak uçtu.
Ankara’ya İstanbul’dan uçak dün uçtu.
Ankara’ya dün uçak İstanbul’dan uçtu.
Ankara’ya uçak dün İstanbul’dan uçtu.
Ankara’ya uçak İstanbul’dan dün uçtu.

Diğer dillerde sadece 2 tane değişiklik varken, Türkçemizde 24 farklı şekilde yazılması da bizim dil zenginliğimizi göstermiyor mu? 

Ural-Altay Dillerinden gelen Türkçemizin, eklemeli dil olarak Altay Dillerine girdiği bilinen bir konu. Peki Altay Dillerinden gelen Türkçemiz nereye dayanıyor. Sümer Tanrıçası olarak geçen Sümerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ’ın kitabında da Sümerlerin birçok kelimesinin, geleneklerinin bizimle ortak olduğunu saptamıştı. Uygur Türkleri ile de ortak dilimiz olduğu bilinen bir gerçek. O zaman M.Ö. 4000 yılına dayandık. Biraz daha geri gidelim… Mu Adası ile ilgili James Churcward’ın yaptığı araştırmalardan sonra, birçok tabletin Türkçeye benzer olduğu fark edilmemiş miydi? Bu konuda Meksika’da Tahsin Mayatepek’in incelediği tabletler sonucunda, Türkçenin daha da önceki döneme dayandığı tespit edilmemiş miydi? 


Atatürk'ün Türkçe üzerine söylediği sözler ile ifade edersek; ‘Hazır olmak, yalnız o günü susup beklemek değildir, hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak! Dil bir köprüdür! İnanç bir köprüdür! Tarih bir köprüdür!’ şeklinde ifade ediyor ve şöyle diyor ‘köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz’ şeklinde dilin önemini anlatırken, ‘Kesin olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır’ diye dilin önemini ifade eder. 

Bugünün anlam ve önemi için, Türkçemizi güzel kullanan, tanınmış kişilere 3 soru sorduk! 
1)Türk Dil Gününde Türkçemiz için neler söylemek istersiniz?
2)Türkçemiz için gerekli önem gösteriliyor mu?
3)Türkçemizin geliştirmek için neler önerirsiniz?

Dilimiz çok güzel ama ‘yeterince önem veriliyor mu’ denilirse, kesinlikle müspet yanıt vermeyeceğim. Sadece bugün için değil, ne yazık ki; 1938’den bugüne geçerli olan bir durum… Bence ilk yapılması gereken, yeni bir kelimenin kullanılmaya başlandığını fark ettiğimiz anda, 2 yıl beklemeden, Türkçe kelime karşılığının verilmesi çok önemli. Geliştirmek için de kamu alanları başta olmak üzere kelimeler Türkçe seçilmeli ve dili geliştiren kişilere de destekler verilerek; dilin gelişmesi sağlanmalı…

Bu konuda bizi kırmadan yukarıdaki sorularımızı yanıtlayan, tüm katılımcılarımıza hassasiyetleri için çok teşekkür ediyor, Eski Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın yorumu sizinle paylaşıyorum… ‘Türk milleti olarak en hakim ve en özel kültürel varlığımız dilimiz, yani Türkçemizdir. Türkçemiz binlerce yıllık tarihimiz içinde yaşamış, gelişmiş ve bugün zengin bir kültür, sanat, bilim ve iletişim dili olarak dünyanın sayılı dilleri arasında yerine almıştır.


Karamanoğlu Mehmet Bey’in 13 Mayıs 1277’de Türkçeyi resmi dil ilan eden fermanıyla; ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu kurduktan hemen sonra 26 Eylül 1932’de 1. Türk Dili Kurultayını açmasıyla başlayan süreçler, Türkçemizin bugünlere yaşayarak ve zenginleşerek ulaşmasını sağlamıştır.
Bu iki tarihsel örnek göstermektedir ki, Türkçemizin korunması ve gelişmesi için Devletimizin bütün kurum ve kararlarıyla Türkçemizi sahiplenmesi ve desteklemesi gerekmektedir. Çünkü Türkçemiz sadece kültür varlığı olmanın ötesinde, dünya ölçeğindeki milli kimliğimiz ve ayırdedici vasfımızdır.
Bu nedenlerle Devletimizin yanısıra topyekün bir seferberlik anlayışıyla basının, medyanın ve sivil toplum örgütlerinin de Türkçemize sahip çıkma konusunda bilinçli bir sorumluluk üstlenmesi zorunlu hale gelmiş bulunmaktadır.
Çünkü teknolojini gelişmesi, iletişim yaygınlaşması sonucunda Türkçemiz yabancı dillerin, kavram, yazılım ve kelimelerin yoğun baskısı, etkisi ve hatta istilasıyla karşı karşıya gelmektedir.
Bunun somut örnekleri maalesef radyo ve televizyon yayınlarında, haber bültenlerinde, hatta vatandaşlarımızın gündelik konuşmalarında çok sık olarak gözlemlenmektedir.
Bu koşullarda ihtiyacımız olan husus, dilimize sahip çıkmak ve milli bir bilinçle, kültürel bir saldırı altında olan Türkçemizi yabancı, istilacı kavram ve kelimelerin yozlaştırmasına izin vermemek olacaktır. 
Bundan dolayı Devletin ve sivil inisiyatifin bu hedefte bir eylem birliği içinde olmaları gerekmektedir. 
Dil Bayramımızı bu duygu ve düşüncelerle kutluyorum.  Türkçemize en büyük katkıları sağlayan Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Karamanoğlu Mehmet Beyi saygı ve rahmetle anıyorum.’

19 yıl boyunca Türkçemizi geliştirmek için çalışmalar yapmış, ülkemizde en geniş İİBF sözlüğünü yazan, her derse göre ayrı ayrı sözlükleri hazırlayan ilk ve tek kurum olarak, 133 eser ortaya çıkarıp;4.800.000 Açık Öğretim ve Uzaktan Eğitim öğrencisi başta olmak üzere 9 milyona yakın öğrenciye destek verebilecek çalışmayı tek başına hazırlamış kişi olarak, Türkçemizi oldukça önemli bir destek verdiğimize inanıyoruz! İktisat, tıp, mühendislik gibi genel anlatım sözlükleri olmasına karşın; ders ders düzenlenmiş böyle bir çalışmanın ne ülkemizde, ne de araştırma yaptığım en büyük 7 üniversitede olmaması, tam, doğru, mobil, akademik, ekonomik, en önemlisi derslere göre ayrı ayrı yapılan sözlük setlerini hazırlamış kurum olarak, bunun gururunu yaşıyoruz! Diğer bir taraftan da, bizim dil günümüzü Avrupa’ya taşıyıp; 2001’den itibaren Avrupa Diller Günü olmasının mutluluğunu ve 22. yılını! Türk dilimizin 81. yılı hepimize kutlu olsun!     

Yorumlar (0)