13.05.2021, 12:28

TÜRK DİLİ GÜNÜ

TÜRK DİLİ GÜNÜ

13/5/2021

Ülkeyi oluşturan değerler: Toprak, millet, bayrak, marş, tarih ve dildir. 13 Mayıs 1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Beyin fermanı ile resmi dil olarak kabul edilmiştir. 744. yılımız kutlu olsun... 

Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman kendi dillerinin daha fazla konuşulduğu, ticarette, sosyal medyada, turizmde daha fazla tercih edilen dil olması için, kendi dillerinin tanıtımı konusunda birçok çalışmalar yaptıkları gözlemlenmektedir. Hatta ülkemizde yabancı şirketlerde üst düzey yöneticilere özel eğitimler verildiğini, bunu yaşayan kişi olarak ben de biliyorum. Hatta daha ileri gidiyorum... Sabancı’da çalıştığım dönemde, bizim departmanda 13 arkadaş vardı. Herkesin İngilizce konuşabilmesine karşın, 2 arkadaş Fransızca bilmiyordu ama İngilizce konuşmada çoğunluk daha başarılıydık. Kendi aramamızdaki toplantılar Türkçe idi. Bir gün Fransız direktör departmanımızın başına geldi. Eşi Türk idi ve çok iyi Türkçeyi anlıyordu ama tüm toplantılar Fransızca oldu. Arkadaşlar ‘hiç olmazsa İngilizce olsun’ dedikleri zaman, direktör ‘burası Fransız firması, şirket de destek verir. Gidin Fransızca öğrenin’ dedi. Özellikle Fransız ve Almanlar dilleri konusunda oldukça hassas.  Peki biz? Zaten yüzyıllarca bizim Avrupa, Orta Asya ve Kuzey Afrika’ya yayılmamıza karşın onları dil, din, etik değerlerinde serbest bırakmıştık ama Türkçe konuşanlar azdır. Oysa Fransa Cezayir’de 132 yıl kaldı, İngiltere Kıbrıs’da 90 yıl kaldı ve bütün halk onların dilini çok iyi düzeyde konuşur? 

Dil konuda en büyük eleştiriyi Türk Dil Kurumu’na yapmamın haklı nedenleri olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde en geniş mobil akademik İİBF sözlüğünü hazırladığım zaman görüşmeye gittiğim zamanki konuşmayı sizlere aktarıyorum. TDK’da iki üst düzey birim varmış. Bunlardan birisi olan Türk Dilleri araştırmacısı Prof. Dr Mehmet Ölmez hem TDK’da yönetimde, hem de İTÜ’de öğretim üyesi olarak görev yapıyordu. Türk Dil Kurumu’nda olmayan birçok yabancı sözcüğün sözlüğümde olduğunu söyleyince, ‘biz fark ettikten sonra, 2 yıl yabancı kelime halk tarafından kullanılırsa, biz o sözcüğe eş bir kelime türetiriz’ demesi beni çok şaşırtmıştı. Yani fark edildikten sonra 2 yıl! Ondan sonra, mail, printer, hamburger, taksi gibi yabancı kelimeler Türkçemize giriyor ve dilimize pelesenk oluyor; öyle ki ‘belgegeçer, binek araç, güdü’ dediğimiz zaman, artık yabancı kelimeye alışıldığı için, karşımızdaki kişi Türkçe kelimeyi anlamıyor. Ne kadar acı!

Dünya geneline bakıldığı zaman Türkiye ve 6 Türki Cumhuriyeti’nde yaşayan 150.000.000 Türk vatandaşımız var. Bir de ülke olmamasına karşın Türklerin çoğunlukta olduğu Kuzey Irak, Kırım, Altay, Gagavuzya, Dağıstan, Tataristan, Türkistan, Bosna-Hersek gibi bölgeler var. Onlarla beraber dünyada 300.000.000 kişinin ana dili Türkçe. Tabi ana dili Türkçe olmayıp; öğrenen vatandaşlar da var ama 300.000.000 kişinin ana dili... Hem de Bulgaristan, Yunanistan, Türkmenistan gibi yerlerde bir süre yasaklanmış olmasına karşın; sonuç bu! Bizler yeterince dilimiz için gerekli özeni gösteremediğimiz için, sonuç bu! Kendi dilimizle değil, yabancı kelimeler ile hava atamaya çalışıp; ‘merci, madam’ gibi kelimelerle bozmamıza rağmen sonuç bu! 

Geçen gün Türk dili ile ilgili bir sunumu dinlemiştim. Prof.Dr İsa ÖZEN bir hatırlatma daha yaptı... İngiltere’de hayatın 5. yüzyıldan sonra Saksonalar ile başladığı bilinen bir konu ama İngilizcenin dil olarak kullanılmaya başlanması 13. yüzyıla tekabül ediyormuş. Almancanın ise 17. yüzyıla.... Doğrusu İngilizceyi biliyordum ama Almancanın bu tarihte ana dil olmasını ilk kez duydum ve çok şaşırdım! Ben de Rusçayı ekleyeceğim 858 yılına dayanır. Bunların arasında en eski dil olan Fransızca olup; 2000 yıl öncesine dayanır. 

Bizim tarihi yazıtlarda çok eskilere dayandığımız tartışma götürmez bir konu. İslamdan sonra, Manas Destanı, Battal Gazi Destanı, Danişmend Gazi Destanı, Köroğlu Destanı, Dede Korkut Destanı .... Daha geriye gidelim... İslamdan önce Yaratılış Destanı, Alp Er Tunga Destanı, Şu Destanı, Oğuz Destanı, Bozkurt Destanı... Biraz da geriye gidelim günümüze net ulaşan 732’de Bilge Kağan tarafından Kültigin adına,  diğeri Bilge Kağan’ın ölümü ile 735’de oğlu Kül Tiğin tarafından ve 720-725 arasında Tonyukuk ise kendisi hayatta iken, kendi adına dikilen anıtlar yani Orhun Yazıtları, 8. yüzyıla dayanıyor! Halk dili Türkçe olmasına karşın, bazı bölgelerde farklı diller kullanılırken, Karamanoğlu Mehmet Bey resmi dili Türkçe ilan eder. Bu dönemde bazı milletler daha dillerini oluşturmaya çalışıyorlar! Dayandığı tarihe hiç dokunmuyorum henüz; sadece ana dil ilan edildiği tarihten bahsediyorum! 

Biz dilimizle ilgili gerçek bir çalışma yaptırmıyoruz; en azından ben kesinlikle yapıldığına inanmıyorum! Neden mi? Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde, James Churchward  tarafından gerçekleştirilen Mu Adası ile ilgili çalışmalar, Mu Adasının Amerika Kıtası ile Asya kıtası arasında battığını ve bunun M.Ö. 12.000 yılına dayandığını, adanın tarihinin M.Ö.70.000 yılına kadar gittiğini, bu adaya ait 12 koloni devletler olduğunu, adanın batışı ile Sümer ve Uygurların Uzak Doğuya, Maya’ların ise Meksika’ya çıktığı biliniyor. Uygurların Türk olduğu biliniyor. Sümerolog Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ, 1940’ldan itibaren onlarca yıl Sümerlerle ilgili yaptığı çalışmalar kültür dil olarak çok ortak noktamız olduğunu bulmuştur ki; ben de kendisinin bu konuda ispatları ile ilgili kitaplarını okumuş kişilerden birisiyim. Peki 3. grup olan Mayalar... James Churchward araştırmalar yaparken. ATATÜRK 1935 yılında durumu fark eder ve araştırmalar için Meksika Büyükelçiliği’ne Tahsin Mayatepek’i görevlendirir. Bölgede araştırmalar yapılır... James Churchward’ın da yazılarını Türkçeye çevirtir. Güneş-Dil Teorisi dediğimiz teori de bu çalışma ile hazırlanmış zaten... Türkçe ile Maya dönemindeki birçok yazı benzeşse de, Atatürk’ün ölümü ile çalışma sonlandırılır. Kısaca Türk dili olarak, milattan önce M.Ö. 12.000 yılından öncesine dayanıyoruz! 
  
Biraz önce belirttiğim gibi toprak, millet, bayrak, marş, tarih ve dil bizim bir araya getirir ama dil olmazsa anlaşamazsınız ve birbirinizi anlayamazsınız. Yine Prof. Dr. İsa ÖZEN’den duyduğum ve çok üzüldüğüm bir konuya değineceğim. S.S.C.B’nin yıkılıp; Rusya Federasyonu’nun kurulduğu dönem, yani 1991’den bahsediyorum. O döneme kadar ülkede Rusça, demir perde ülkelerinde de 2. dil Rusça. Federasyondaki ülkeler artık kendi dillerini ana dil olarak kabul etmeye başlıyorlar. O dönemde Rusya’daki en üst düzeydeki papaz (İsa bey ismini söyledi ama hatırlayamıyorum) Türki Cumhuriyetleri başkanları ile konuşur ve artık devlet kurduklarını, dillerin kendi ülkelerince geliştirilmesi gerektiğini, her ülkenin ayrı dili olması gerektiğini söyler. Tabi bu bir anda Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi Türki Cumhuriyetlerinei bu fikir çok güzel görünür ve aralarındaki dilde ayrışmalar olur. Aynı halk ama ayrıştırılmış Türkçe... Şu anda ‘nasıl dil birliği olur’ sorularına yanıt aranıyor! 

Ayrıca eskiden Türk dili ile ilgili Türki Cumhuriyetleri arasında şûra toplantıları varken, bugün onların olmaması da ayrıca düşünülecek bir konu. Gelişmiş tüm ülkeler ana dilin kıymetini biliyor ve farklı ülkelerdeki kişilerin, dil ile ilgili çalışmalar yapması durumunda, onlar için bütçe ayrılıyor. Ayrıca sosyal medya üzerinde de ekstra ücretiz dersler gözlemlenebiliyor... Acaba neden bunun için para akıtılıyor; hiç düşündük mü?  

Dil ülkenin gerçek değerlerini bir araya getiren ve tutkal görevi gören unsurdur! Tutkal sağlam ise, yapıştırır ve ayrıştırmaz. Tutkal kalitesiz ise, tüm bileşenler ayrışır. 150.000.000 Türkiye ve Türki Cumhuriyetleri, 300.000.000 Türklerin yaşadığı özerk bölgelerin sayısı... Peki tüm Türki Cumhuriyetlerine önder olması gereken Türkiye’nin omuzlarına çok büyük bir sorumluluk düşmüyor mu? Türkiye, Türkçesini Türki Cumhuriyetlerinde öğreterek; sağlam bir tutkal görevi görebilir! Güçlü tutkal kullanalım ki; ayrışmayalım; birleşelim. Birlikten güç doğar!
 
Bu özel günde, hem hepinizin bayramını kutlarım, hem de hepinizin Türk dili gününü...

Yorumlar (2)
Abdulkadir Bozkurt 3 yıl önce
Türk dilinin tarihini ve önemini bu kadar net bir şekilde anlatılması çok güzel olmuş. Türkçeyi halkımıza Gazi Mustafa Kemal Atatürkün getirdiğini sananların bu yazıyı okuması lazım, şimdi ne diyor bu adam diyenler olacaktır. Malesef durum bu
EBRU ÖZTÜRK 3 yıl önce
Hassasiyetiniz için teşekkürler. Dil ile bizleri ayrıştırmaya çalışanlara, asla müsaade etmeyeceğiz...