Abdülhamit'in torunu: "Şimdi sıra dedemin mezarının Türkiye'ye taşınmasında"

Abdülhamit'in torunu: "Şimdi sıra dedemin mezarının Türkiye'ye taşınmasında"

II. Abdülhamid’in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Ayasofya’nın ardından hükümete çağrı yaptı.

Yeniden Refah Partisi kurucular kurulu üyesi ve Genel Başkan Fatih Erbakan'ın Başdanışmanı Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Yeni Akit’e yaptığı değerlendirmede “Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi Türkiye’nin milli egemenliğini tekrar eline aldığını ve vesayetten kurtulduğunu bütün dünyaya ilan etmesidir” ifadelerini kullandı.

“SULTAN VAHDEDDİN’İN KABRİNİ GETİRMELİYİZ”

Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Son Osmanlı Sultanı Vahdeddin’in mezarının Şam’da olduğunu hatırlatarak; “Vahdeddin Han Şam’da yatıyor. Biz onun ülkemize getirilmesini istiyoruz. Çünkü bir padişah başka bir ülkede yatmamalı. Bunun önlemini almalıyız. O yüzden en kısa zamanda Vahdeddin Han’ın mezarının getirilmesi gerekir” dedi.

Osmanoğlu daha önce sosyal medyadan Ayasofya ile ilgili şu paylaşımı yapmıştı:

1. Ayasofya’nın tekrar camii olması sizin için ne anlam ifade ediyor? Siyasi ve dini açıdan.
 
Ayasofya’nın tekrar camiye çevrilmesi Türkiye’nin milli egemenliğini tekrar eline aldığını ve vesayetten kurtulduğunu bütün dünyaya ilan etmesidir. Ayasofya’nın Müslümanlar için yeri ve önemi çok büyüktür. Özellikle İstanbul'un fethini gerçekleştiren Büyük ceddim Cennetmekân Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya için yaptıkları, söyledikleriyle, Ayasofya'nın değeri daha da artmıştır. Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın günümüze kadar gelmesinde büyük rol oynadı. Eğer Ayasofya’yı Camiye çevirmemiş Sultan Süleyman ve II Selim zamanlarında minare ve payanda eklemeleri yapılmamış olsaydı Ayasofya günümüze kadar gelemezdi. Ayasofya tarihi açıdan pek çok medeniyeti görmüş ve her medeniyet için ayrı bir öneme sahip olmuştur.

Ayasofya’nın her bir köşesinde Osmanlı’nın izi var. Avlusunda beş Osmanlı Sultanı medfun. Sultan İkinci Selim Han, Üçüncü Murad Han, Üçüncü Mehmed Han, Sultan Birinci Mustafa Han ve Sultan İbrahim Han Ayasofya avlusunda kendi türbeleri içinde yatmaktalar.Biz senelerce devlete hizmet etmiş bu padişahlarımızın türbesine de bilet alarak girmek zorunda bırakılmıştık maalesef. Ayasofya'ya bilet alarak değil abdest alarak girmek istediğimizi yıllardır her platformda dile getirdik ve nihayet bu amacımıza ulaştık . Bu yüzden mutluyuz.
 
 
2. Türkiye ve dünya genelinde milyonlarca müslüman Ayasofya’nın tekrar camii oluşunu islam ve bölgedeki müslümanlar için olumlu bir işaret olarak görüyorlar. Buna katılıyor musunuz?
 
Elbette katılıyorum. Dünyanın her tarafında Müslümanlar öldürülürken artık onların haklarını müdafaa edecek bir Türkiye’nin olduğunu herkes görecektir. Maalesef Müslümanlar dünyada çok sahipsiz bırakıldı. Antisemitizm denilerek Yahudilere koruma kalkanı oluşturulurken Müslümanlara saldırmak neredeyse ödüllendirilen bir tavır haline getirildi. Bu da İslam düşmanlarını sevindirdi. Artık dünyadaki tüm Müslümanların sığınabileceği güçlü bir dayanakları olduğu bu sembolik hareketle gösterilmiş oldu.
 
3. Osmanlı ve Selçukluların bin yılı aşkın tarihi göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin müslüman dünya için bir sorumluluğa ve aynı zamanda büyük bir role sahip olduğuna inanıyor musunuz?
 
 
Bu cumhuriyetin ilk yıllarında reddedilmiş bie misyondu. Ama eninde sonunda bu misyonun tekrardan ortaya çıkması kaçınılmazdır. Çünkü tarihin yüklediği bir görevdir bu. Yıllarca yabancı dış güçler tarafından devşirilmiş yöneticiler tarafından yönetilmiş olmamız hep bunu geciktirmek ve engellemek içindi. Ama yerli ve milli politikalar belirlenmesi ile içte ve dıştaki bu vesayet düzeni değişti.
 
Tarihte Türkler diğer mazlum milletlerin esaretten kurtulmalarında nasıl büyük bir ümit kaynağı olmuş ise, bu gün de onun torunları olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları aynı şekilde bir ümit kaynağıdır. Çünkü bu millet, tarih boyunca zalime karşı hep mazlumun yanında yer almış, onların yardımına koşmuştur. Onların hamisi olmuş ve onların dertleriyle meşgul olmuştur. Onları kaderleriyle baş başa bırakmamış ve elinden gelen desteği sağlama noktasında hiç tereddüt göstermemiştir.
 
Adalet ve hoşgörü prensipleri üzerine kurulu Türk devlet anlayışı, özgürlüğün, barışın ve huzurun güvencesi olmuştur. Tarih sahnesinde Türkler hemen her dönemde, adaletli ve merhametli yönetimleriyle örnek teşkil etmişlerdir. Türk Milleti, tarihin hiç bir döneminde zalime destek vermemiş ve her zaman ezilenin, mazlumun yanında yer almıştır.
 
İslam’dan önce de İslam’dan sonra da Anadolu’ya gelmeden önce de Anadolu’ya geldikten sonra da Anadolu’da da Anadolu dışında da Türk milletinin “hoşgörü”süne ait pek çok örnek vardır. Bu örneklerin en önemli şahitlerinden biri Türklerin yönetimi altında bulunan ve “dinî azınlıklar” olarak nitelendirilen Süryani, Ermeni, Rum ve Yahudi kaynaklardır. Bu kaynaklar; Türklerin yönetimleri altında bulunan başka ırk ve din mensuplarına hoşgörü gösterdiğinde, iyi davrandığında, “din ve vicdan hürriyeti” tanıdığında ve adaletle muamele ettiğinde ittifak halindedirler.
 
 
4. Kararı  Hıristiyanlarca dinler arası diyalog ve Batı ile ilişkiler açısından eleştirenler hakkında görüşleriniz nelerdir?
 
Dinlerarası diyalog Katolik Kilisesi´nin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Papa 2. Jean Paul’un "Birinci bin yılda Avrupa hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırlıdı. Üçünçü bin yılda ise Asya´yı Hıristiyanlaştıralım." Sözünün tatbikata geçirilmesi için İslam aleminin kandırılması projesidir. Fetö terör örgütünün bu misyona soyunması da iplerinin başkalarının elinde olduğunun en açık ispatıdır. Ama Müslümanlar bu tuzağa hiçbir zaman düşmeyeceklerdir. Neden mi? çünkü Allah Kur’an’ı ve Dini’ni bizzat kendisinin koruyacağının müjdesini vermiştir bizlere. Bu sebeple içimiz rahat. Eninde sonunda herkes yaptıklarıyla yüzleşecek ve yaptıklarının karşılığını bulacaktır. Herkes yaptıklarının Allah tarafından gözetildiğini asla unutmasın.  
 
5. Hanedandan olup Türkiye dışında yaşayan akrabalarınızla irtibatınız var mı? Eğer var ise onlar Ayasofya’nın tekrar camii oluşunu nasıl değerlendiriyorlar?
 
Takdir edersiniz ki, hepsi ile konuşma imkânım olmadı ancak devamlı olarak görüştüğüm hanedan üyeleri kararı olumlu karşıladılar ve mutlu oldular. Onlar elbette ki kendi ataları olan Ceddimiz Fatih Sultan Mehmed’in Ayasofya vakfiyesi ile ilgili vasiyetinin inceliğini idrak edecek vasıfta kimselerdir.
 
 
 El-Gazi Es-Sultan Abdülhamid Han-ı Sani Torunu
Şehzade
Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu...

Yorumlar (0)