hani Edatı, diye Edatı, değil Edatı, diye Edatı, denli Edatı, dek Edatı, rağmen Edatı

e rağmen, -e karşın” Edatı

- e rağmen, -e karşın” edatı cümleye, “tersini yapmak, etkili olmamak” anlamlarını katar.

ÖRNEK:

* Tembih etmeme rağmen yine acı yemişsin. (tersini yapmak anlamında)

* Su dökmeme rağmen ateş sönmemiş. (etkili olmamak anlamında)

* Sakat olmasına karşın yine de oynadı. (durumunun tersini yapmak anlamında)

* Halıyı sabunla silmemize rağmen leke çıkmamış. (etkili olmamak anlamında)

“-e dek, -e değin” Edatı

-e dek, -e değin” edatı cümleye, “zaman” anlamını katar.

ÖRNEK:

* Çocuk uyuyana dek sallamaya devam etti.

* Sonsuza değin kalbimizde yaşayacaksın.

“denli” Edatı

denli” edatı cümleye, “kadar, derece” anlamlarını katar.

ÖRNEK:

* Onu bu denli sevmen normal değil. (derece anlamında)

* Arkadaşlarına bu denli sıcak davranmasaydın. (kadar anlamında)

* Koşmasaydın bu denli zayıflayamazdın. (derece anlamında)

“değil” Edatı

değil” edatı cümleye, “olumsuzluk” anlamı katar.

ÖRNEK:

* Bu oda çok sıcak değil. (olumsuzluk anlamında)

* Her şeye susacak değiliz. (olumsuzluk anlamında)

“diye” Edatı

diye” edatı cümleye, “amaç- sonuç, neden-sonuç” anlamları katar.

ÖRNEK:

* Zayıflayayım diye spor yapıyorum. (amaç-sonuç anlamında)

* Hastalanıyorum diye hep kalın giyiniyor. (neden-sonuç anlamında)

“hani” Edatı

hani” edatı cümleye, “nerede, hatırlatma, bari, özlem” anlamları katar.

ÖRNEK:

* Hani beklediğiniz misafirler? (nerede anlamında)

* Hani seni bekleyen biri vardı ya, işte o gitti. (hatırlatma anlamında)

* Hani buraya ben getirmesem de. (bari anlamında)

* Hani o gençlik yılları! (özlem anlamında)

Yorumlar (0)