22.03.2022, 09:52

IV. SANAYİ DEVRİMİ İLE ASYA- PASİFİK EKSENİNDE TÜRKİYE

IV. SANAYİ DEVRİMİNDE ASYA - PASİFİK EKSENİ VE TÜRKİYE

“ Rusya ve Ukrayna savaşı ( işgali ) büyük yaz-bozun bir parçası “

Dünyayı yönetenlerin genel anlamda devletler ve devlet başkanları olduğu sanrısı vardır.  Dünya düzenini ekonomik, siyasal  ve sosyal anlamda global dev şirketler üzerinden yöneten “ küresel elitler “ gerçeğini kabul etmek zorundayız. Sorgulayan düşünürlerin, akademisyenlerin, araştırmacı gazetecilerin sosyal medya üzerinden dünyaya anlatmak istediklerine paranoya, bilim kurgu ve komplo teorisi yaftası yapıştıranlar, ülkelerinin yarınları için umarız geç kalmış olmazlar.

Ezoterik örgütlerden, günümüzde kurdurdukları örgütlerine yansıyan ortak özellik, sağlam altyapıları ile hepsinin devletlerle rekabet içinde, devlete rağmen egemenlik alanı tahkim etmeyi başarmış olmalarıdır. Tarihsel anlamda Tapınak şövalyeleri ile başlayarak, ezoterik örgütlerden uluslararası kuruluşlara, dev bankalara, ülkesel şirketlerden tekelleşmiş global şirketlere dönüşen güçlerini her alanda artık aleni kullanıyorlar. Sahip oldukları mevcutlarına, uzun vadeli proje ve algı üretme amaçları için uluslararası araştırma kuruluşlarını da katarak “ ahtapot vari ( Ahtapotun her kolu bağımsızdır) “ devam ediyorlar. 20.yy’da dünyayı kontrol etme ve yönetmenin bir sonraki hamlesi olan “Tanrıcılık oynamanın” peşindeler. Seçilmiş popüler ekran ve medya yüzleri ve ceolarla, dünyaya ayar verip dizayn edecek, yönetecek uzun vadeli projelerin sahibidirler. Bütün hedef çalışmaların  bilim ve teknoloji ile elitlerin elinde ekonomik ve siyasal anlamda büyük bir güce dönüştüğü açık.

Global Dünya’da yaşanacakları görememek, insanlar adına özgürlüksüz bir dünya,” Transhumanizm “ projesiyle robotlaşmış bir nesil mi getirecek ! Bekleyip göreceğiz. Tarih yeniden yazılıp dünya yeniden şekillendiriliyor. Başarırlar mı? Bilinmez, ama kaybedenler belli!

Küresel elitlerin geleceği tasarlama ve yönetme hamleleri, dünyanın geleceğinin Asya - Pasifik hattında  ( Asya'ya hakim olan dünyaya hakim olur ) gelişeceğini öngörmekte. Geçmişe hatırlarsak İlahi adalet tecelli mi ediyor diyebiliriz. Yaklaşık  “ Bin yıl “ öncesi Büyük İskender’in askeri seferleri ile başlayan, Doğunun (Mısır-Babil ) bilimini, ilmini, teknolojisini ve felsefi düşüncelerini Batı’ya aktarıp sahiplenenlerin, çalıntı, çakma medeniyeti kendilerinin olarak gösterip, tarihe yazdırmayı başardıklarını hatırlayınız. Son yüzyıl içinde bir kuşak bir yol projeleri ile endüstriyel ve teknolojik " tersine göç " ile Çin,  IV. Sanayi devriminde dünyanın üretim merkezi yapılmak isteniyor. İpek yolu, siyasi ve ekonomik gelişimini altmış beş ülke katılımı ile yürütürken, Çin’den başlayacak güzergâh, Çin-Kazakistan, Afganistan, Pakistan, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşma hedefi taşıyor. Hızlı tren projesinde hedef, Çin’de üretilen malın sekiz günde 3. Boğaz köprüsü üzerinden Avrupa’ya (İngiltere’ye) ulaşımını sağlamak.

Ortadoğu’da Demografik yapı halledildi, ülkeler bölündü, güzergâh kontrol altına alındı, arkasından Türkiye’de yaptırılan “15 Temmuz darbe teşebbüsü “ başarılı olsaydı güzergâhın en önemli bölümünü yönetmek, pastadan pay kaptırmamak adına kontrol altına alınmış olacaktı. İpek yolunu hayata geçirebilirlerse her şey değişeceğinden, deniz nakliyat taşımacılığının azalıp, sigorta, kasko şirketlerinin işlevinin sonlanacağı, işsizliğin artıp, deniz nakliyat şirketlerinin ekonomik anlamda sorunlar yaşayacağı, gemi inşa firmalarının büyük kayıplara uğrayacağı öngörülse de acımasız  " küresel saldırı " devem ediyor.

Başarılı olacağı meçhul olan yapılanmanın çok büyük bir proje olduğu, başarmaları halinde bütün dengeleri değiştirecek yeni bir dünya göreceğimiz kesin. Asya- Pasifik merkezli bu pastadan pay alma, güzergâhın kontrolü ve yönetme savaşı son hızla devam etmekte ise de arz merkezinin değişkenlik gösterme ihtimali yok değil. Türkiye coğrafi avantajlarını kullanma imkânı bulabilirse, bu projede ekonomik ve siyasi anlamda önemli bir yer tutması kaçınılmaz olacaktır. Enerji akımları dışarda ama güzergâh ve uygun ulaşım imkanları Türkiye’de. İpek yolunun tam merkezindeyiz, bu nedenle bize mecburlar. Batı bu mecburiyetten pay vermemek, güçlenmemize engel olmak, hattın kontrolünü ele almak adına Doğu Akdeniz’den dışlamak, siyaseti kurgulamak, etnik yapıyı kaşımak, PKK kartı ile PYD’ yi stratejik ortak kabul etmek dahil 15.Temmuz gibi her türlü hainliğe, kalleşliğe tevessül etmekten asla çekinmez. Sona eren yüzyıllık sömürü düzeninden sonra, yeni bir yüzyıl hesapları sahnede. Ekonomik, endüstriyel, askeri ve teknolojik anlamda güçlü olamayan, ulus bilinci bulunmayan devletlere çökecekler. Coğrafyadaki ülkelerde vatanını, bayrağını, dinini, etimolojisini umursamayan, kıblesi para ve siyasal ikbal olan işbirlikçilerle denemekten, yol almaktan asla vazgeçmezler.

Yorumlar (1)
Hasan Ceylan 2 yıl önce
Brovo,güzel bir yazı daha..Valla günlük gazete yazılarından daha nitelikli de üstelik..Evet gerek dünya ,gerekse ülke içi yönetimler...bilgisi,becerisi,teknolojiyi kullanabilme,teknolojiye ack olabilme,demokratik platformlarda orgutlenebilme ve boy gosterebilmeleri oranında,toplumlarının refah seviyelerini geliştirebilmeleri geçmiş,bugün ve gelecekte de belirleyici ligi değişmeyecektir.,degismemektedir