Ubeydu’llâh Han, Çağatay Türkçesi

Ubeydu’llâh Han

Şeybânîler hânedanının dördüncü hükümdarıdır. Şeybânî Han’ın küçük kardeşi Mahmûd Han’ın oğludur. Gençliği amcası Şeybânî Han’ın yanında geçti ve onunla seferlere katıldı. Şeybânî prensleri içinde geniş bilgisi ve üstün askerî kabiliyeti ile kısa zamanda temayüz etti. 1532 yılında Ebû Sa’îd’in vefatı ile Buhara’da hükümdar olup tahta oturdu.

Mâverâünnehr’e yaptığı bir seferle Sultan Babur’un bu topraklar üzerindeki hâkimiyetine son verdi. Amansız bir Şiî düşmanı olan Ubeydu’llâh Han, Horasan üzerine altı sefer yaptı ise de Safevîlerin buradaki hâkimiyetine son veremedi, ancak Şiîliğin Herat ve Belh’e girmesini önledi. 1535 yılında yaptığı seferde ağır bir yenilgiye uğradı ve 1539 yılında da kederinden vefat etti.

Gayretleri ile devleti üstün bir seviyeye getiren Ubeydu’llâh Han, ülkesinin imarına da çaba göstermiş, Mâverâünnehr’de su tesisleri yaptırmış, Savran’da yaptırdığı büyük bir medrese ile ilme hizmet etmişti.

Ubeydu’llâh Han, Arapça ve Farsçayı, bu dillerde şiir yazacak kadar iyi bilir, tefsir, hadis, kıraat ve fıkıh gibi islâmî ilimlerden anlardı. Hattat, nakkaş ve musikişinastı. Buhara sarayını bir ilim ve kültür merkezi haline getirmiş olup âlim ve sanatkârları himaye ederdi. Nakşibendî tarikatına mensup olan Ubeydu’llâh Han, bilhassa din âlimlerine büyük bir önem verir, onları gözetirdi. Orta Asya Türk dünyasının büyük sûfisi Ahmed-i Yesevî’ye derin bir bağlılığı olan hükümdar, Yesevî tarzındaki şiirleriyle hikmet geleneğini canlandırmıştı. Hece vezni ile ve dörtlükler halinde yazılmış bu şiirlerde Ubeydu’llâh Han’ın başarılı olduğu göze çarpmaktadır. Bu sebeple divanındaki şiirlerin bir kısmı dinî-tasavvufî, bir kısmı ise din dışıdır. Din dışı şiirlerinde büyük bir başarı göstermediği görülmektedir. Kul Ubeydî mahlasını kullandığı sûfiyâne şiirleri sade ve samimîdir. Divan tarzındaki şiirlerinde de Ubeydî mahlasını kullanmıştır.

Divanında Arapça, Farsça şiirleri ile Gayret-nâme, Sabr-nâme, Şevk-nâme adlı mesnevîleri ve Salavât-nâme adlı bir müseddesi yer almaktadır. Onun Çağatayca bir tefsiri ile fıkha ait bazı risaleleri ve Nâm-i Hak adlı bir de tercümesi bulunmaktadır.

Divanının tenkitli metni Neşe Alparslan tarafından mezuniyet tezi olarak hazırlanmıştır.

Yorumlar (0)