27.04.2022, 15:32

KONUŞMAK

“Konuş, kim olduğunu söyleyeyim” böyle diyor düşünür Sokrates.

İnsan duygu ve düşüncelerini ve çevresiyle ilişkilerini iletişimde en çok kullanılan “konuşma” ile yerine getirir. Bu özelliği, aynı zamanda insan ilişkilerinin de en temel ve ilk basamağıdır.

Konuşma, insan olmanın bir gereğidir ve biyolojik bir ihtiyaçtır.

Öğrenmek ve öğrendiklerimizi öğretebilmek, anlatabilmek ve sosyal yaşamda doğru iletişim kurup bağları güçlendirebilmek için de konuşmaya ihtiyaç vardır.

Yine insan, düşünen, muhakeme kabiliyeti olan varlıktır işte bu düşünce ve duygularını da konuşma ile ifade eder.

Konuşurken ne söylediğimiz ve nasıl söylediğimiz önemlidir ve etki etme derecesi buna bağlıdır. Eğer söylenen söz, yürekten ve samimi ise etkilidir yoksa ağızdan çıkan her söz etki yapmaz.

Atasözünde denildiği gibi “Kalpten çıkan söz kalbe gider, ağızdan çıkan söz kulağa gider.”

Yani insan ilişkilerinde tavırlarımızın en tabi haliyle mi yoksa samimiyetsiz mi olduğu konuşma lisanımız ve şeklimizde kendini belli eder. Eğer konuşmalarımız yüreğimizin derinliklerinden geliyorsa, riyasız, samimi, candan ve inanarak ise karşı tarafa etki eder ve yüreklerde yer bulur. İşte o zaman insan ilişkilerinde iletişimi de başarıyla sağlamış oluruz.

Sosyal yaşamda çevremizle iletişimde bulunurken her düşündüğümüzü söyler miyiz?

Elbette hayır. Sözlerin söyleneceği yer ve zaman önemlidir. Doğru ve düzgün konuşmak aynı zamanda yerinde konuşmaktır.

Düşünürün ifade ettiği gibi “Her zaman doğruyu söyle, ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.”

Duygu ve düşünce dünyamızda zihnimizde canlandırdıklarımızı her zaman konuşma olarak ifade edemeyebiliriz. Çünkü bazen her düşündüğünü söylemek doğru olmayabilir, ama her söylediğimizi inanarak söylemeliyiz.

Hz. Süleyman’ın ifade ettiği gibi “Akıllı insanın ağzı kalbinde, akılsız insanın kalbi ise ağzındadır.”

Yine Hz. Ebubekir diyor ki “Konuşurken sözü kısa tutunuz ki bazısı bazılarını unutturmasın.”

Çok konuşmak ve iyi konuşmak birbirinden farklıdır.

Konfüçyüs’ün ifade ettiği gibi “Çok konuşan kişiler, çatlak testi gibidirler, içine ne koyarsanız, dışına onu sızdırırlar.”

Eflatun “İyi konuşma, insanların kafasına hâkim olma sanatıdır” demektedir.

İnsanlar bir topluma girdiklerinde öncelikle dış görünüşü ile oradan ayrılırken de konuşması yani söylediği sözlerle değer görürler. Yani insanın toplumdaki yerini, mevki ve makamını belirleme ve gönüllere girmede samimi ve inanarak yürekten konuşmanın sağlam ve büyük bir etkisi vardır. Konuştuğu insanlarda sözleriyle olumlu izler bırakanlar, her zaman hatırlanan ve aranan insanlardır.

Hani diyor ya düşünür “Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye.”

İçten ve candan konuşan insanlar, aynı zamanda ikna kabiliyeti yüksek insanlardır ve güzel sözle konuşmak daima yüreklerde en etkili olan ve gönül kapılarını açan en önemli anahtardır.

Edep ve ahlakla konuşmak da sözlerin etkili olmasını sağlar. Sözlerle davranışlar ahenk ve uyumlu olmalıdır. Söylediklerini kendinde uygulamayan insanların konuştukları da çoğu zaman havada kalır ve karşı tarafı etkilemez. Bu sebeple konuştuğumuzu uygulayan olmak karşı tarafı etkileyerek gönüllerde güvenle yer bulmamızı sağlar.

Asırlar önce ne güzel ifade etmiş Yusuf Has Hacib “İnsanın süsü yüz, yüzün süsü göz. Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür.”

Özellikle hayatı evlere sığdırdığımız ve kendimizle baş başa kaldığımız son iki yılda konuşarak bir arada olmanın değerini daha da anladık.

Yürekten, inanarak, samimiyetle ve riyasız konuşan ve söz söyleyenlere selam olsun.

Yorumlar (0)