Çukçalar Hakkında Bilgi, Çukçalar Kimdir? (Çukçiler Türk mü?)

Çukçalar Hakkında Bilgi, Çukçalar Kimdir? (Çukçiler Türk mü?)

ÇUKÇALARDA SOSYAL ADET VE GELENEKLER[1]

(Sibirya Araştırmaları)

Erdoğan Altınkaynak* – Ulpetay Niyetbay**

ÖZ

Çukçalar, Kuzey Buz Denizi ve Tundralarda yaşayan bir halktır. Nüfusları oldukça azalmıştır. Kendilerine mahsus bir dilleri vardır. Geniş geyik sürüleri besleyen gezgin bir halktır. Öldükten sonra başka bir bedenle yeniden dünyaya geleceklerine inanırlar. Bu halkın, düğün, doğum, ölüm hakkındaki inançları ve günlük hayatları, sosyal yaşamları hakkında bilgi verilmektedir.

Anahtar kelimeler. Yakutistan, Çukça, Tundra, Düğün, Doğum, Ölüm, Yaranga, Geyik, Ocak.


ABSTRACT

Chukchis are a people, who live in Tundra and the Arctic Ocean region. Their population has dropped significantly. They have their own language. Chukchis are nomadic people who graze herd of deer. They believe that they will be reincarnated in a new body after death. In this article, information about wedding, birth, death, beliefs, social and the daily lives of Chuckis is presented.

Key Words: Yakutia, Chukchi, Tundra, Wedding, Birth, Death, Yaranga, Deer, Hearth.


АННОТАЦИЯ

Чукчи – это народ, живущий в Тундре и в Северном Ледовитом океане. Количество населения значительно сократилось. Существует свой родной язык. Чукчи являются кочевым народом, пасущееся стадо оленей. Верят в переселение души после смерти на новую жизнь. В этой статье дана информация о свадьбе, рождении, смерти, об убеждениях, о социальной и повседневной жизни данного народа.

Ключевые слова: Якутия, Чукча, Тундра, Свадьба, Рождение, Смерть, Яранга, Олень, Очаг.


Yakutistan veya Saha Cumhuriyeti (Sahacası: Öröspüübülükete), Rusya Federasyonu’nu oluşturan federe cumhuriyetlerden biridir. Özerk Cumhuriyettir. Yaklaşık olarak 950.000 civarındaki nüfusun çoğunluğunu (467.000) oluşturan Yakutlar bir Türk halkıdır. Cumhuriyetin Rusça'da tam adı Respublika Saha olarak yazılır. Cumhuriyet, 3.103.200 km²’lik bir alanı kaplar ve bu alan, Rusya Federasyonu topraklarının beşte biridir. Yakutistan dünyadaki en büyük yüzölçümüne sahip olan özerk ülkedir. Başkenti Yakutsk'tur (Yakutçası: Dokuuskay).

İstatistiklere göre Yakutistanda yaşayan halkların genel nüfus dağılımı aşağıdaki tablodaki gibidir.

1939

1959

1970

1979

1989

2002

2010

Saha Türkleri

233.273 (%56,5)

226.053 (%46,4)

285.749 (%43)

313.917 (%36,9)

365.236 (%33,4)

432.290 (%45,5)

466 492 (%49,9)

Dolganlar

10 (%0,0)

64 (%0,0)

408 (%0,0)

1.272 (%0,1)

Evenkler

10.432 (%2,5)

9.505 (%2)

9.097 (%1,4)

11.584 (%1,4)

14.428 (%1,3)

18.232 (%1,9)

21 008 (2,2 %)

Evenler

3.133 (%0,8)

3.537 (%0,7)

6.471 (%1)

5.763 (%0,7)

8.668 (%0,8)

11.657 (%1,2)

15 071 ( %1,6)

Yukagirler

267 (%0,1)

285 (%0,1)

400 (%0,1)

526 (%0,1)

697 (%0,1)

1.097 (%0,1)

Çukçalar

400 (%0,1)

325 (%0,1)

387 (%0,1)

377 (%0,0)

473 (%0,0)

602 (%0,1)

Ruslar

146.741 (%35,5)

215.328 (%44,2)

314.308 (%47,3)

429.588 (%50,4)

550.263 (%50,3)

390.671 (%41,2%)

353 649 (%37,8)

Ukraynalılar

4.229 (%1)

12.182 (%2,5)

20.253 (%3)

46.326 (%5,4)

77.114 (%7)

34.633 (%3,6)

20 341 (2,2 %)

Diğerleri

14.723 (%3,6)

20.128 (%4,1)

27.448 (%4,1)

43.695 (%5,1)

76.778 (%7)

58.826 (%6,2)

Tatar Türkleri

4420 (1,1 %)

5172 (1,1 %)

7678 (1,2 %)

10 976 (1,3 %)

17 478 (1,6 %)

10 768 (1,1 %)

8122 (0,9 %)

(KAYNAK: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yakutistan)


Türkiye’nin dört büyüklüğündeki bir coğrafyada bu kadar az nüfusun yaşaması, iklim şartları düşünüldüğünde gayet normaldir. Kışları -60, -70’leri bulan soğuk, yaz aylarında (3 ay) +30’ları bulmaktadır. Kış aylarındaki soğukluk ve yaz aylarında aşırı rutubet ve sivrisinek insanlara oldukça zor anlar yaşatmaktadır. Halkın geçim kaynakları, göçebe ren geyiği yetiştiriciliği, kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar.

Ülkede bulunan samur, kutup tilkisi, sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri, çok geniş çam ormanları ülkenin tanıtılmasında önemli yer tutar. Yakutistanın en önemli kaynakları yer altı zenginlikleridir. Mendeleyev tablosundaki elementlerin tamamı Yakutistan’da bulunmaktadır. Yakutistan’ın hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır.

Yakutistan binlerce irili ufaklı göle sahiptir. Geniş ormanlar için en büyük tehlike, kendiliğinden çıkan orman yangınlarıdır. Dünyanın en uzun 10. Irmağı olan Lena bu ülkededir. Lenin isminı bu ırmaktan almıştır. Bu ırmak üzerinde yüksek tonajlı gemiler ulaşıma katkı sağlasa da yılın 7 ayı buzlarla kaplıdır. Bu coğrafyada Türk kültürü adeta buzullardaki gibi saklı ve korunaklı kalmıştır.

Buradaki bilgiler, 2014 Ağustos ayında, “Manas’ın Görünen Yüzleri: Kayçılar – Akınlar – Ozanlar – Aşıklar” ve “Ammasov Adına Yakutsk Kuzeydoğu Federal Devlet Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığımız “Yakutistan Halklarının Dilleri ve Kültürlerini Derleme” projeleri kapsamında yapmış olduğumuz derleme faaliyetlerinde toplanmıştır. Derleme faaliyetlerini Türkiye’den Erdoğan Altınkaynak, Fatih Şayhan, Abdullah Elcan ve Kırgızistan vatandaşı Aygül Bolotova; Yakutistan’dan, Vasily Vasilyeviç İllarionov ve Ludmila S. Zamorschıkova yürütmüştür. Derleme mekanı olarak Yakut Halkları Vakfı, Yakutsk Devlet Müzesi, ve Kuzeydoğu Federal Üniversitesinin alanları kullanılmıştır. Derleme dili Rusça olup, Rusça’dan Türkçeye yazarlar deşifre ve tercüme etmiştir.

Derlememizde kaynak kişiler, Yakutistan’ın başkenti Yakutsk’da yaşayan Çukçalardan Vera Nikolayevna ve Anna Mihailovna’dır. Vera Nikolayevna 78 yaşındadır, Tundra’da doğmuştur. Genellikle Çukçalar Sovyetler Birliği Döneminde 16 yaşından itibaren çalışırlar, ama Vera Nikolayevna’nın anne babası kendisi küçükken vefat ettiğinden dolayı, ağabeyi kendisine bakmadığı için 9 yaşından itibaren çalışmaya başlamış. Vera Nikolayevna Srednekolımsk şehrindeki Halk Eğitim Kurulunda muhasebeci olarak 36 sene, profesyonel sendikada 25 sene çalışmıştır. Bir oğlu vardır. Üç kızını büyütmüş, hepsini okutmuş. Bunlardan 10 torunu ve onlardan da 6 torun çocuğu vardır.

***

Anna Mihailovna Tarabokina 52 yaşında iken, Tundra’da doğmuştur. Başka aile tarafından büyütülmüş. 5 çocuğu ve 7 torunu vardır. Küçük halkların göçebe kabile topluluklarında ren geyiği çobanı olarak 2 sene çalışıp, 2 yıl içinde 1700 den fazla ren geyiği üretmiş.

Tarihi kaynaklarda Çukça ismine rastlanılmamaktadır. Kuzey Buz Denizi kenarında yaşayanlara “deniz kıyısında yaşayanlar”, ren geyikleri sürüleri olanlara (luoravetlan) kendileri ‘gerçek insanlar’ diyordular. Çukça ismi ilk defa 1929, 1930 yıllarında kullanılmaya başlanmıştır.

Çukçalar Türk mü? (Çukçiler Türk mü?)

Kolımsk'te altı milliyet vardır: Çukçalar, Yakutlar, Evenkler, Evenler, Yukagirler, Dolganlar.

Çukçaların kendilerine ait ana dili vardır. Ancak bu dil yazı dili halini almamıştır. Çok da işlek bir dil değildir. Çukçi – Kamçatka dilleri ailesinden Paleosibirya dillerindendir.

Herkesin inancı vardır. Çukçalar Tanrı'ya inanmaktadır. Öldükten sonra öteki dünyaya gideceklerine inanmaktadır. Tanrı’nın kızmaması için herkesle iyi geçinmeye, günah işlememeye çalışmaktadırlar. Ruhun varlığına kesinlikle inanmaktadırlar. Ateş kutsal olarak kabul edilip saygı duyulmaktadır. Eskiden şamanları da vardır. Tanrılarını ağaçtan yaparlar ve yüzünü, gözünü, ağzını da bu ağaç heykel üzerinde belirtirler. Bazen bu ağaç heykele saygı gösterir, ona yiyecek içecek ikram eder, bazen de ateş yakmak için kullanırlardı. Bazıları tapmaktadır. Yeryüzünü kutsamışlardır.

***

Yemekleri: balık ve ettir. İlkbaharda buzağılar doğduğunda keklik, kaz gibi av kuşlarını avlarlar ve balık tutmaktadırlar. Etleri ve balıkları tütsüleyerek veya dondurarak saklamaktadırlar. Buzağılar büyüyene kadar onlara dokunmazlar. Sadece ormandan ren geyiklerini avlayabilirler. Geyiklerin yediği bazı otları da kullanırlar. Yiyeceklerini büyük oranda çiğ olarak tüketirler.

Gelir kaynakları geyik sürüleri ve bunlardan elde ettikleri ürünlerdir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Dönemine kadar Amerika’dan da müşterileri vardır. Dışarıdan aldıkları ise, yakıt, sigara, motor parçaları, aydınlatma araçları gibi şeylerdir.

Evlilik: Evlenmenin belli bir yaşı yoktur. Farklı toplum veya milletlerle evlilik yapılabilmektedir. Evlilikte inanç çeşitliliğine itiraz yoktur. Görücü usulüyle evlilik yapılmaktadır. İyi huylu, güler yüzlü, çalışkan ve zengin gelin ve damat ideal tip olarak kabul edilir. Sovyetler Birliği Dönemine kadar gençler anne babalarının izinleriyle evleniyorlardı. Kızın seçme hakkı yoktur. Kız kaçma – kaçırılma hadisesi vardır. Kız istemeye damadın anne babası gider. Eğer anne – baba yoksa, yakın akrabalar veya kendisini büyüten kişiler bu istemeye giderdi. Damadın durumuna göre kıza başlık veriliyordu. Başlıklar genellikle ren geyikleri, kürk, sigara içenlere sigara, alkol gibi şeylerdir. Ayrıca karşılıklı hediyeleşmeler yapılmaktadır. Hediye olarak damat tarafından taze et, geyik derisinden yapılan süet (malaha) şapkaları ve işlemeli desenleri ile ayakkabı veriliyordu. Kız tarafından da kızın annesinin terzilik yeteneği var ise, hediyeler çok daha çeşitli olmaktadır.

Gençlerin anne babaları anlaştıktan sonra aynı günü gelinlerini evlerine götürürler. Düğün damadın evinde olmaktadır. Genelde düğün fazla sürmemektedir. Tören ritüelleri çok ve çeşitli değildir. Bunlar, karşılıklı olarak verilen hediyelerin sergilenmesi, kızaklarla ren geyiklerini yarıştırma, ya da koşu yarışması gibi şeylerdir. Ateşin üzerinden atlama ve etrafında dans da yapılmaktadır.

Düğün yemekleri: stroganina (Kuzey ve Sibirya bölgesinde yapılan ince kesilen ve çiğ yenilen dondurulmuş balık (veya et), geyik eti, etten yapılan ekmek (önce et pişirilir, kemiklerden yağ alındıktan sonra etle yağı karıştırmaktadır ve dondurmaktadırlar).

Eskiden kıza çeyiz olarak kürk verilmekteydi. Bu durum günümüzde kışa dayanıklı giysiler olarak değişse de halen geçerliliğini korumaktadır.

Evlendikten sonra gelin kocasının ailesi ile birlikte yaşar. Çukça evlerinin adına “yaranga” denmektedir. Yarangada geyik derisinden yeni evlenenler için ayrı bir bölme yapılır. Bu zifaf odası olarak kullanılır. Bölmeleri temizlemek için silkeleme yapılır.

Düğüne hazırlık: Düğün için herkes en güzel ve en yeni elbiselerini giymektedir, kızlar saçlarını örüp, erkekler tıraş olurlar. Önceleri akraba evliliklerine rastlanmaktaydı, ancak şimdilerde yoktur. Bekaret ile ilgili sorumuz cevapsız bırakılmıştır.

Düğünde kız ağlatılmamaktadır. Kimse ağlamamaktadır. Gelin kocasının evine geldiğinde alnına kömürden kara çalınmaktadır. Yeni doğulan bebeğin alnına da kömür sürülmektedir. Düğün gecesi için özel bir hazırlık yapılmaz.

Çukçalar, gelen misafire, misafirperverlik ve itibar olarak kendi hanımlarından birini “seni ısıtsın” diye ikram edebilmektedir. Kocası ölen bir kadına veya karısı ölen bir erkeğe arkadaşları kendi eşlerini bir süre kullanmaları için takdim ve teklif edebilirler.

Ailenin fertleri hepsi bir arada yatarlar. Gelen misafir de birlikte yatar. Birlikte yatmayanlar sadece ailenin yarangasında ayrı bölmede kalan yeni evlilerdir. İklim şartlarının zorluğu, böyle bir davranış şeklini doğurmuş olabilir.

Cukçalar çocukları çok sever ve çok sayıda olmasını isterler. Genellikle aileler kalabalıktır ve bu kalabalıkla öğünürler. Çocuğun kız veya erkek olmasına karşı özel bir beklentileri yoktur. Her çocuk neslin devamı olarak sevinçle karşılanır. Kısır olan veya doğum yapamayan kadınlar sırf bu yüzden dolayı boşanmazlar. Vera Nikolayevna 7 sene sonra doğum yapabilmiş ancak boşanma olmamıştır. Çocuğun kendisi önemlidir, kimden olduğu çok önemli değildir.

Vera Nikolayevna’nın tanıdığı bir kadının çocukları yaşamıyor veya ölü doğum ve düşük yapıyormuş. Kocası kanında sorun olduğunu düşünüp, hanımına başka erkekle olmasını teklif etmiş. O kadının 9 çocuğundan sadece 1 kızı yaşamış. O da şimdi 58 yaşındadır.

Hamilelik esnasında çocuğun cinsiyetini belirlemede herhangi bir yöntem kullanılmıyor. Kadın hamileyken düşük yaparsa, çocuğunun cinsiyetini bilmesi için bir bebeğin şapkasını yastığının altına, rüyasında çocuğunu görmesi için koymalıdır.

Eskiden çok eşlilik vardı. Vera Nikolayevna’nın babası çok zengindi ve 3 kere evlenmiş. İlk eşi Evenk, ikinci ve üçüncü eşleri ise Çukçadır. Her hanımından birer olmak üzere toplam 3 çocuğu olmuş. Her bir hanımı ayrı ayrı yarangada yaşamakta imiş. Sovyetler Birliği Döneminde çok eşlilik yasaklandığı için iki eşini boşamak zorunda kalmış.

***

Aşeren kadınlar, bu dönemde canlarının çektiği şeyleri yerler. Eğer bu yapılmaz ise çocukların sakat veya eksik doğacağına inanılır. Başka kadınların domates, salatalık gibi sebze yediklerini gören Vera Nikolayevna kendi hamileliği döneminde bunları yemeyi çok istemiş. Ancak şehre gidemediği için bunları temin edememiş ve bu duygusunu bastırmak için, ot yiyen ineklere imrenerek “inekler yiyor ise ben de yerim diye 9 ay boyunca gusyatnik (kaz otu), seno (saman) ot yemiş.

Hamile kadınlara doğum yaptırmak için ebe yoktur, kim yardım edebilecek durumda ise o kişi yardım etmektedir. Çukçalar çocuk doğduktan sonra bebeğini mendille silerek temizlemektedir. Bebekler yıkanmamaktadır. Doğum neticesinde kırklama, lohusalık gibi davranış ve inançlar yoktur. Göçebe hayvancı toplum oldukları için bu tarz düşünce kendi yaşam hikâyeleri ile bağdaşmamaktadır.

Çukçalar çocuklarını uzun süre, bazen 7 yaşına kadar emzirmektedir. Annesinin sütü olmazsa çorba yapılır, et pişirilip emzik gibi çocuğun ağzına verilir. Sütannelik yoktur.

Çocuğun ilk dişi düştüğünde yerine iyi diş çıksın diye köpeklere verirler. Çukçalar sadece çocuk bir yaşını doldurduğunda kutlama yapmaktadır. Çocuk doğmadan önce giyecek ve kullanım aracı olarak hiçbir şey hazırlanmamaktadır. Çocuk, ne zaman doğarsa doğsun, isterse gece ortasında, sabaha doğru vs. doğduktan sonra ihtiyaca göre hazırlık yapılır.

Çocuğun beşiği geyik derisinden yapılır. Çocuğun ilk kesilen saçları, alınan tırnakları, göbeği iğne kutusunda saklanmaktadır. Çocuğa ve annesini kötülüklerden korumak için “taynik” adı verilen “bir çeşit çalı türü” ağacın dallarından bir parçayı üzerlerine dikerler. Bu uygulama, sadece çocuklara nazar değmesin ve kötülüklerden korunması amacıyla Anadolu ve Kazakistan’da da yapılmaktadır.

Oyuncaklar: oğlan ve kızlar birlikte oynamaktadır. Bu oyunlar birlikte oynandığı gibi, kız ve erkekler için ayrı ayrı oyunlar ve oyun şekilleri de vardır. Yay çekme, ok atma, rüzgârgülü, fırıldak çevirme, urgan çekme, avcılık gibi oyunlardır. Kızların en çok sevdiği oyun oyuncak bebek yapmadır.

Çukçalar çocuklarına büyüklere saygı göstermeyi ve iyi avcı olmayı öğretirler. Çocuğun ilk avı bir törenle kutlanır. Çocuğu yaptığı işten dolayı överek teşvik ederler. Avlanan hayvanın eti, o toplumdaki hazır olan herkese dağıtılır.

Çukçaların evleri (yaranga) geyik derisinden yapılmaktadır. Yarangayı yapmak için, uzun bir zaman diliminde geyik derisi terbiye edilerek yumuşatılır. Yaranganın yeri yumuşak ve kuru olmalıdır. Yanında su almak için göl ve anne/çocuk için nazardan korunması için dikilen çubuğun “taynik” ağacı da olmaktadır.

Yaranganın girişi, ev ılık olsun diye güneye bakmalıdır. Çok güçlü rüzgârlar olursa girişin yeri değiştirilebilir. Ocağın dumanı da düz gitmelidir. Ocağı evin ortasına koyarlar, onu kutsal sayarlar, saygı gösterirler. Ocağın külü olduğu gibi bırakılır, ateş söndürülmez.

İnsan öldükten sonra ocağın ateşine üç gün boyunca yenilen yiyeceklerden saçı yapılır.

Çukçalar için ağaçlar kutsal sayılır. İnsanlar kutsal sayılan yerlerden geçerken araba veya kızaklarını yavaş sürmektedir. Kutsal yerlere dokunulmaz. Herkes kendisine göre dua etmektedir.

Çukçalar günde 3, 4 kez yemek yemektedir. En sevdikleri yemekleri ettir. Aile geniş olursa et çok saklanmamaktadır, en fazla 3 gün. Önce eti kuruturlar, ondan sonra tütsülerler.

Çukçalar yeni yılı geyiklerin doğurma mevsimi olan ilkbaharda kutlamaktadır. Şimdilerde, Rus kültürünün de etkisiyle 31 Aralıkta kutlanmaktadır. Kutlama çok özel ve önemli ritüelleri içermemektedir. Kardan geyik heykeli yapmak, kesilen geyiğin kanından çorba yapmak ve ateşe ve toprağa saçı saçmak uygulamalar arasındadır.

Hayvanlar hastalandığı zaman diğerlerine geçmesin diye hemen öldürülürler. İnsanlar için modern ilaçlarla tanışmak yakın zamanlara mahsustur. Bu nedenle hastalık halleri uzun sürmektedir.

Tundrada faydalı bitkiler çoktur. Takvimleri ağaçlara kazınmıştır ve şimdi Nijnekolımsk’te müzede saklanmaktadır. Çukça dilinde hafta günlerinin ismi yoktur, mevsim isimleri vardır. Hava durumuna göre sonraki günün havasını yorumlayabiliyorlar. Genelde sadece yüze kadar sayabilmektedirler. Tundradakiler kurulan çadır obada yaşamaktadır. Herkes kendi sürüsüne bakmaktadır. Her bir toplumun 3000 geyikten fazlası vardır. Bir toplumda 5, 6 kişi çalışıp, hayvanlara bakmaktadır. Her çoban sırayla 1 ay dinlenmektedir.

Kocası ölen kadın isterse bir hafta geçtikten sonra bir başka erkekle evlenebilirdi. Fakat kadın eşinin akrabalarıyla evlenemezdi. Bazıları ise yeniden bir evlilik yapmamaktadır.

Bir insanın ölümünün yaklaştığını hissedeceğine inanılmaktadır. Örneğin 25 yaşındaki bir genç uzun süre boyunca hastalanmış. Bir günü sundurmaya çıkıp gökyüzüne bakmış, sonra da ‘Tanrım beni bugün alma’ demiş. Eve girdikten sonra annesinden geleneksel kıyafetlerinden değil de kostüm giydirmesini rica etmiş, sonra vefat etmiş.

Hiçbir canlı intihar veya öldürülmeyi istemez. Ancak Çukcalar ölümden sonra bir başka bedenle yeryüzüne tekrar geleceklerine inanırlar. Bu inanç neticesinde insanlar yaşarken, kendilerini güçsüz, zayıf ve klana zararlı gördüklerinde ötenazi hakkını kullanabilirler. İnsan ölüm halindeyken onu kimse rahatsız etmez. Yalnız halde, bir çadıra bırakılarak veya bir kayığa bindirilerek ölüme terkedilir. Eğer kişi ister ise diğerleri tarafından, boğularak veya şah damarı kesilerek öldürülebilir. İntihar da edebilir. Bu durum hâlâ devam etmektedir.

Çukçalar insanların vasiyetlerine göre cenazelerini gömmektedir. Genelde toprağa gömülmektedir. Bazıları vücutlarını yakılmasını istemektedir. Ölen kişi erkek olursa erkekler, kadın olursa kadınlar yıkamaktadır. Yıkayıcılar yaşlılardır. İnsan öldükten sonra gözlerini kapatırlar, çenesini parlak bir bezle bağlarlar ve düz yatırırlar. Geçmişte, güzel elbiseler giydirilmiş vaziyette deriyi yere serip, cesedi onun üzerine koyarak gömermişler.

Ölmeden önce, cenaze töreni ile ilgili herşey hazırlanır, hatta provası bile yapılır. Ancak bu hazırlığın ne olduğunu kimseye söylemezler. Gömülen kişinin başı kuzey, ayakları güney yönüne doğru olmalıdır. Çukçalar 3 gün boyunca ölünün mezarına giderler ve mezar üzerinde yanan ateş üzerine saçı saçarlar. Ölümünün yıl dönümünde mezarına gidip çay içilmektedir. İnsan öldükten sonra gömmeden önce ondan ‘geyikleri senin için öldürelim mi? Geyiklerle mi gideceksin, yoksa yaya mı?’ diye sorduktan sonra onu sallıyorlar. Ölen kişi hareket ederse ‘evet’, etmezse ‘hayır’ demektir. Özellikle kurban kesmiyorlar, sadece geyiği öldürdükten sonra, kızağa bağlıyorlar. Sonra sol taraftan kalbinin üzerine tıklıyorlar. Geyiğin ayakları hareket ederse ölen kişi gitti (öldü), hareket etmezse birisini bekliyor demek olduğuna inanılmaktadır.

Kişi öldükten sonra bir geyik kesiliyor ve etini herkese dağıtıyorlar, kemiklerini de yakıyorlar. Herkesi aynı gömüyorlar büyük olsun, ya da küçük olsun. Çukçalar duygularını kontrol eden, herşeyi kendi içinde tutan insanlar olduğu için yas zamanında da ağlamıyorlar. Çukçalar ölen kişinin ruhu gökyüzüne gideceğine, sonra yeni doğan bebeğe taşınacağına inanmaktadır.

Gömülme işlemine şimdi herkes gidiyor, ama geçmişte çocuklar bakmasın diye, iple bağlayarak evde bırakılıyordu. Diğerleri mezar yerine, bilekliklerine kırmızı bez takmış olarak giderler. Çukçalar insanı gömdükten sonra, nazar değmesine ve kendilerine gelebilecek tehlikelere karşı labrador çayıyla (bir çeşit, uyuşturucu özelliği de olan bitkiden yapılan çayla) kendilerini arındırırlar.

Çocuğa o andaki duruma göre isim verilmektedir. Örneğin Vera Nikolayevna doğduğu zaman güneş yüksekteydi, onun için ismi Çukça dilinde ‘yüksek’ anlamına gelen Grigol adı verilmiştir. Vera sonradan verilen resmi isimdir. Çocuk ismini anne babası, akrabaları, gelen misafir, komşuları verebilmektedir.

Çukçalar için iyi demek: durumlarının iyi olması, insanlarla barışta yaşaması, ayrıca kötü demek: hastalanmaları anlamlarına gelmektedir. Çukçalar için Pazartesi iyi gün değildir. Eski zamanlarda cadılar günlerin hangisi iyi, hangisi kötü olduğunu bildirirlermiş. 1930 yılına kadar şamanlar varmış. Çukçaların inançlarına göre insan, hiçbir kişinin hakkında kötü düşünmemesi ve söylememesi lazımdır. Sadece iyi şeyleri düşünmeli ve söylemelidir.

KAYNAKLAR:

  1. Sözlü Kaynaklar:

  1. Vera Nikolayevna, 78 yaşında, Tundra’da doğmuştur.
  2. Anna Mihailovna Tarabokina 52 yaşında, Tundra’da doğmuştur.

  1. Dijital kaynaklar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Yakutistan)


[1] . Bu yazı, “Manas'ın Görünen Yüzleri : Kayçılar – Akınlar – Ozanlar – Aşıklar” projesi kapsamında derlenen bilgilerden oluşmaktadır.

* . Prof. Dr., Ardahan Üniversitesi, İBEF öğretim üyesi. erdoganaltinkaynak@ardahan.edu.tr

** . Ardahan Üniversitesi Sos. Bil. Ens., doktora öğrencisi, ulpetay.niyetbay@gmail.com

Yorumlar (0)