Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Örnekler, Türkçenin Bozulması Örnekleri

Dilde Yozlaşma Dilin Yozlaşması İle İlgili Örnekler


Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Örnekler

Dilde Yozlaşma Ve Unutulan Türkçe…

Son zamanlarda dilde meydana gelen yabancılaşma giderek hızlanıyor. Bunun en çarpıcı örnekleri yabancı isimli mağazalardaki inanılmaz artış… Özellikle gelir düzeyi yüksek semtlerde kullanılan argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dil, sırf farklılık ve dikkat çekmek için kullanılan sözcükler ne yazık ki Türkçeyi kirletmeye devam ediyor. Televizyonlardaki kalitesiz programlar da bu kirlenmeyi arttıran en önemli faktörlerden biri… Gerçekte Türkiye’de üretilen malların sırf üzerinde yabancı bir isim var diye tercih edilmesi ise ayrı bir olay…

Ankara’nın 3 önemli caddesinde yaptığımız araştırmada karşımıza ilginç bir tablo çıktı. Bahçelievler 7.cadde de 90, Tunalı Hilmi caddesi’nde 98, Hoşdere Caddesi’nde 121 tane yabancı isimli mağaza tespit ettik. Daha çok gelir düzeyi yüksek kesimin ilgi gösterdiği bu 3 caddenin tabelalarında Türkçe kullanımı %40-50 civarında. İşte o caddeler ve tesbit edebildiğimiz yabancı tabelalı işletmeler.

BAHÇELİEVLER 7.CADDE (AŞKABAT) 90
Seven 7 Cafe
Dedem sandwich
Bulteks
Bulka Pizza& Kumpir
Veroni
Bulka Patisserie
Burger King
Tefal
Cafe Simao
Punch Cafe
Adrenal
Sport House
Line a Decor
Hosta Piknik
Mystical
Cottonland
T&T
Vivet
Denim’s
Tea House
Party7
Classic Cafe
Monopoly Cafe
Polo
Agelo
Denta
Surf
OZ
Classic Cafe
Reve

Destine Kız Öğrenci Yurdu
Happy Days Cafe & Patisserie
Pampero Cafe
Eskomed
Lotus Kuaför
Ice Salad Bar
Este Life
Rejuvi
Jolly Tours
Bosh
Jesebel
D&D Perfumum
Best
Chima
Journey
Day Light
Hobby Cafe
B&Ç Collection
Hobby Academie

Ankara’nın 3 önemli caddesine de yabancı isimli mağazalar hâkim olmuş durumda.

Türkçe tabelanın yadırgandığı caddelerden Hoşdere Caddesi’nde Estetica Kuaför ve Gis Club işletme sahiplerinin görüşlerini aldık. Türkçe yerine yabancı bir isim koymalarının nedenini sorduk;

Estetica Kuaför’ün sahibi Mesut ÇİT; “ Benim yabancı bir isim koymamın nedeni buranın geçmişten beri seçkin bir semt oluşudur. “estetica” sözcüğüne de dergilerden esinlenerek karar verdim. ATO ya da Çankaya Belediyesi’nden hiçbir yetkilinin bize tabelanız Türkçe olsa daha iyi olur ya da yabancı isim istemiyoruz gibi uyarıları olmadı. Sonuç olarak bizde Türkçe olsun isteriz tabelalarımız. Herkes yaparsa biz niye yapmayalım.”

Gis Club’ın sahibi Burç Mergen ; “GİS aile fertlerimizin adlarının baş harflerinin kısaltması. Yanına da Club’ın gideceğini düşündük. Böyle bir yer de club kelimesini daha uygun gördük Çünkü modern ve yenilikçi bir hava veriyor. Esasında tabelalardaki yabancılaşmanın o kadar da kötü olmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin yarısı cahil. Hiç değilse bilmeyenler yabancı dil öğrenebilirler. Bu yolla da batıya daha yakın olabiliriz. Zaten ATO ya da Çankaya Belediyesi’nin bu konuda bir yaptırımı olmadı.”

Haberimizle ilgili görüştüğümüz Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Duran YÖNEL şunları söyledi;

“Ruhsat verirken Türkçe olması yönünde sözlü olarak telkinlerimiz oluyor. Bu konuda yaptırımımız yok. Eğer yaptırım uygularsak düşüncesini gasp etmiş, kamu gücünü belediye üzerinden kullanmış oluruz. Bu da tercih ettiğimiz bir yöntem değildir. Bu konuda sivil toplum örgütleriyle de görüşmelerimiz oluyor. Dildeki yabancılaşmayı eğitim yoluyla halletmek istiyoruz. Hemen yarın yabancı isimler kalkıyor dersek olmaz. Bunun yerine Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi bir Kuvay-i Milliye ruhu ile konuyu çözüme kavuşturmalıyız. İçinde üniversitelerin, devletin, sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin olduğu geniş bir katılımla hep birlikte çözüme kavuşturmalıyız. Ayrıca dildeki bu yabancılaşma bir dil emperyalizmi, bir kültür emperyalizmidir. Zaman içinde eğitim yoluyla çözüme kavuşturmak uygun olur. Belediye olarak düşüncemiz bu yönde.”

Ankara’nın önemli caddelerindeki, yabancı isimli mağazaların bu denli çok olması Ankara Ticaret Odası’nı da rahatsız etmiş olacak ki Oda Başkanı Sinan AYGÜN’den 06.12.2005 tarihinde yazılı bir açıklama geldi.. Konu hakkında yazılı açıklama yapan AYGÜN şunları söyledi;

“Nasıl çocuğumuza Hans, Jack, Tom adını koymuyorsak, işyerlerimize de ürünlerimize de yabancı isimler koymamalıyız. Simiti simmit, balonu baloon, salonu saloon, pazarı baazar şeklinde yazarak Türkçe’yi eğip büküyoruz gelin bu toplumsal talebi bir kampanyaya dönüştürelim. İşyerlerimizi, ürünlerimizi yabancı isimlerden arındıralım”

Mağazaların yabancı isimli olmasına da değinen AYGÜN şunları söyledi;

Yasalara göre şirketlerin ticaret ünvanlarının Türkçe olarak belirlendiğini, ancak bu maddeye bir istisna olarak şirketin faaliyet konusuna giren mal ve hizmetin yabancı dilde olması ya da şirket ortakları arasında bir yabancının olması halinde şirket isminde yabancı kelime bulundurulmasına izin verildiğini anlatan Aygün, “Caddeye çıktığımızda görüyoruz ki, istisna bir genel kural haline gelmiş. Etrafta Türkçe konuşan olmasa kendimizi yabancı bir ülkede hissetmememiz mümkün değil” diye konuştu.

Dildeki yabancılaşma ve yozlaşma sadece tabelalarla sınırlı değil tabii. Tabelalar adeta dile de yansımış Ankara’da 7.cadde, Tunalı Hilmi caddesi, Hoşdere Caddesi, Armada , İstanbul’da Akmerkez, Nişantaşı, Bağdat gibi genelini üst gelir grubu kişilerin oluşturduğu semtlerde özellikle gençler arasında ilginç diyaloglar yaşanıyor. Daha doğrusu artık bu gibi bölgelerin kendine has bir sözlüğü oluşmuş da diyebiliriz. İşte o sözlük;

>Ban : ben
>San : sen
>Lütfaaan : lütfen
>Biliyomısaaaaan : Biliyor musun
>Hayvanssııaaan : Hayvansın
>falan oldum:?
>falan yapmak : ?
>hadi papaaay : Haydi güle güle
>intiharlardayım : çok üzüldüm
>pozitif elektrik alamadım senden yane, taam mı: senden hoşlanmadım
>manita yapmışın: yeni kızarkadaş bulmuşsun
>inanmıyoroaam : inanmıyorum
>regular cola : normal kola
>yivrençsiaaan : iğrençsin
>nerdeyim oldum : nerede olduğunu şaşırmak
>partilemek : parti yapmak
>aklımdasyn yapmak : cep telefonunu çaldırıp kapatmak
>bay gelmek hatta kus gelmek : bıkmak, usanmak
>çılgın atmak : delirmek
>merba : merhaba
>nasssın : nasılsın
>ban iyyiam, san : ben iyiyim, sen
>ban de ama çık mıkarrna yedıam : ben de ama çok makarna yedim
>pantlonundan bellıa : pantolonundan belli
>vıraenç duryo dı mıa : iğrenç duruyor değil mi?
evet, boyfrand yüznden labilir mia : evet, sevgilin yüzünden olabilir mi?
>bilmiyoruam kia : bilmiyorum ki
>narde okuyosssuan : nerede okuyorsun

>Bazı kalıplar ve örnekler
>abi dün manyak bi pilav yaptıaam
>Alocuuuumm çoooook korktuuuuummm
>deermişimm sen de yeeermişinn
>ay hadi öptüm şekaar
>kafe caddede branc yapalım maaaaa
>kendine çok iyi bakıyosuun tımaam maa
>kendine iyi davran şeakear olur maa
>ay cıttan yaaneee
>Aşkıyımmm naaaeeebeeeeerr
>baba iyij(c)e disconnect falan oldun ortamlardan

Yüzünüzü bir tebessüm kapladı değil mi? Doğaldır çünkü ağlanacak halimize güleli o kadar çok oluyor ki, biz de neye gülüp neye ağlayacağımızı şaşırıyoruz. Yukarıdaki örnekler sadece bir kısmı, bir de buzdağının (iceberg’de diyebilirdim) görünmeyen yüzü var. Bu dilin özellikle gençler arasında kullanılıyor olması da dilimiz için tehlike çanlarının çoktan çaldığını gösteriyor.




(Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Sunumu İndirebilirsiniz:TurkDili)

Türkçemizin ne denli yozlaştığını, kirlendiğini, bozulduğunu artık anlamayan ve dillendirmeyen kalmamıştır. Herkesin bildiği bu acı ve yalın gerçeği uzaktan izlemeyi bırakıp; akıntıya kürek çekmeye, olanaksız denilenleri başarmaya girişmek ise Türkçenin Diriliş Hareketinin görevi ve önderliği olmuştur. Çetin işleri başarmaya soyunmak kolay değildir ancak nasıl ki Atatürk’ümüz “kolay değil” diye ülkülerinden vazgeçmemişse bizler de bu çetin ödevimizden kesinlikle vaz geçmeyeceğiz!

Çöplerle, atıklarla dolu bir gölde yüzülemeyeceği gibi “sözcük çöpleri” ile dolu bir dilde de arılık ve duruluk aranamaz, bu dille ulusal birlik sağlanamaz. Dilde özleşme, durulaşma bu nedenle çok önemlidir. Özleşmenin kısırlaşma anlamına gelmemesi için her alanda sözcük türetimine ya da diriltilmesine ağırlık ve öncelik vermek en önemli ilkemiz olmalıdır. Türkçemizin milyonlarca sözcük türetebilme özgücü (potansiyeli) taşıdığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgudur. Bireysel ve toplumsal olarak beynimizi bu konularda daha fazla yorma zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir…

Bu betiği (kitabı) alarak okuyan siz saygıdeğer Türkçe gönüllüsüne, dilimiz ve ülkemiz için duyduğunuz kaygı ve taşıdığınız üstün sorumluluk duygusu için en derin saygılarımızı sunarız. Olayların akışına seyirci kalmayı bırakıp sorumluluk üstlendiğiniz için, “Bu soylu yürüyüşte ben de varım.” dediğiniz için sizi yürekten kutlarız… Bu kutlu yürüyüşte bizimle birlikte yol alan gençlerimizi ve çocuklarımızı özel olarak alkışlıyor ve onları baş tacı ediyoruz çünkü Türkçemizi geleceğe taşıyacak olanlar onlardır.
“Adını ben verdim, yaşını Allah versin!” diyen Dede Korkut’umuz gibi “Adını biz verdik, yaşını sizler verin!” diyerek Türkçenin Diriliş Akımını gençlerimizin ve çocuklarımızın koruyucu ve sevecen ellerine ve ışıltılı beyinlerine teslim ediyoruz…




Türkçenin Yozlaşmasıyla İlgili Örnekler

Aşağıdaki saçma adlar İngiltere’den değil, ne yazık ki Türkiye’den.





Dedem sandwich
Bulteks
Bulka Pizza& Kumpir
Veroni
Bulka Patisserie
Burger King
Tefal
Cafe Simao
Punch Cafe
Adrenal
Sport House
Line a Decor
Hosta Piknik
Mystical
Cottonland
T&T
Vivet
Denim’s
Tea House
Party7
Classic Cafe
Monopoly Cafe
Polo
Agelo
Denta
Surf
OZ
Classic Cafe
Reve

Destine Kız Öğrenci Yurdu
Happy Days Cafe & Patisserie
Pampero Cafe
Eskomed
Lotus Kuaför
Ice Salad Bar
Este Life
Rejuvi
Jolly Tours
Bosh
Jesebel
D&D Perfumum
Best
Chima
Journey
Day Light
Hobby Cafe
B&Ç Collection
Hobby Academie
Demonroe
Esk Sun
Kayer
Chicken Last Stop
Blouse
Cosso
Friend Hip
TeknoAr
Puzzle
Tita
Miss Cafe


DİLİN ÖNEMİYLE İLGİLİ SÖZLER



  1. Dili elinden alınmış bir ulus, usu (aklı) elinden alınmış bir ulus demektir. (Suat Özer)

  2. Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır. (Atatürk)

  3. Türkçenin derinliklerine dalınca, gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bin evren göründü. (Ali Şir Nevai)

  4. Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız. (Ömer Seyfettin)

  5. Kuşlar, ayaklarıyla; insanlar dilleriyle yakalanırlar. (T. Fuller)

  6. Türkçe atalarımızın dili; anadil, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, bürümcükten ince, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe! (Ruşen Eşref Ünaydın)

  7. Dilin cirmi (kendisi) küçük, cürmü (suçu) büyüktür. (Atasözü)

  8. Dil sürçeceğine, ayak sürçsün daha iyidir. (Herbert)

  9. Dilin kemiği yok, nereye çekersen oraya gelir. (Atasözü)

  10. Dillerini jntiren uluslar, ulusal bilinçlerini de yitirirler. (O. Hançerlioğlu)

  11. Dil, bir ulusun aynasıdır. (Schiller)

  12. Kendi dilini tam bilmeyen, başka bir dil de öğrenemez. (Bernard Shaw) Konfüçyüs’e: “Eğer bir ülkede yönetici olsaydınız, ilk iş olarak ne yapmak isterdiniz?” diye sormuşlar”

  13. “Kuşkusuz ilk iş olarak dili düzeltirdim.” diye karşılık vermiş. Dinleyiciler şaşırmışlar. “Niçin?” demişler. Konfüçyüs’ün karşılığı şu olmuş: “Çünkü dilde bozukluk varsa, söylenen şey, söylenmek isteneni anlatmaz; eğer söylenen, istenen anlamı yansıtmazsa, yapılması istenen eylem yapılmaz; eğer istenilen yapılmazsa, sanat ve ahlâk bozulmaya uğrar; eğer ahlâk ve sanat bozulursa, adalet doğru yoldan çıkar; eğer adalet doğru yoldan çıkarsa; halk çaresiz, bir bunalıma sürüklenir. Sonunda söylenen hakkında doğru karar verme olanağı ortadan kalkar. Böyle bir durumu önlemek için dil her şeyden önemlidir.” (Rider’s Diges’tan)

  14. Birçokları kendi öz dillerine hâkim olamaz, ihmal ederler; meramlarını beylik sözlerle veya herkesin ağzında dolaşan tabirlerle ifade etmek isteyerek buna, kendilerine özgü bir mümtaziyet ve asalet vermeyi düşünmezler. Halbuki insanlar, birbirlerinin sözüne bakarak birbirlerinin kıymetini ölçerler. (Dale Carnegie)

  15. Dilim seni dilim dilim dileyim; başıma geleni senden bileyim. (Deyim)

  16. Dilim giydirir bana kilim. (Deyim)

  17. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. (Atasözü)

  18. Bülbülün çektiği dili belâsıdır. (Atasözü)

  19. El yarası geçer, dil yarası geçmez. (Atasözü)

  20. Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı bir dil gibidir.(Montaigne)

  21. Dilimizi daima iyi kullanmalıyız. O, sizi mutluluğa götürdüğü gibi felakete de götürebilir. (Hz. Ali)

  22. Dil düşüncenin aracıdır. Dilsiz düşünülemez. (Nurullah Ataç)

  23. Türkçe, çok uyumlu bir dildir. Sanırım dünyada bundan uyumlu bir dil yoktur. (L. Olivier)

  24. Dil devrimin amacı. Türk dilinin kısırlaştırılması değil, genişletilmesidir.

  25. “Başka dile uymaz annesinin, sesi

  26. Her sözün ararsan vardır Türkçesi”. (Ziya Gökalp)

  27. Dil kurumu, en güzel ve verimli bir iş olarak türlü bilimlere ait Türkçe terimleri belirlemiş ve bu suretle dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. (Atatürk)

  28. Dil, herkesin birer taş eklediği bir yapıdır. (Emerson)

  29. Dil. bayrak gibi devletin de simgelerinden biridir. (Ö. Asım Aksoy)

  30. ” Bir milleti yok etmek istiyorsanız işe önce dil ile başlayın” Konfüçyüs

  31. Dili bilimden ayrı mütalaa etmek veya bilimi dilden ayrı düşünebilmek imkansızdır.

  32. İnsanoğluna konuşmayı öğrenebilme si için iki yıl,dilini tutmasını öğrene bilmesi için altmış yıl gereklidir.

  33. İnsan,dilinin ve arzularının hakimi değildir.

  34. Dilin ağır, gözün çabuk işlesin.

  35. Dil bir halkın gerçek anlamda millet olduğunu gösteren en önemli etkendir. Türkçe konuşmayı bıraktığımız anda Türk diye bir milletin yok olduğunu göreceksiniz. Milletimizin devamı için Türkçeyi korumak esastır.

  36. “Türkiye’nin yeni bir Türk dünyası ile karşı karşıya gelmesi, Avrupa, Amerika, Avustralya’da yetişen Türk nesillerinin olması, Türkçe’nin bir dünya dili haline getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

  37. “Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka bir dil kullanılmayacaktır”.

  38. “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”

  39. Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?

Yorumlar (0)